Demirkırkan'dan Sağlıkta '6 Ok' Çağrısı
Afyonkarahisar Belediye Meclisi Üyesi Dr. Kemal Demirkırkan, Parti Programı konulu Danışma Toplantısı'nda programın temel ölçütünün 6 Ok olması gerektiğini vurguladı
Afyonkarahisar Belediye Meclisi Üyesi ve CHP’nin önceki dönem İl Başkanları’ndan Dr. Kemal Demirkırkan, Cumhuriyet Halk Partisi İl Başkanlığı tarafından düzenlenen ve CHP Genel Başkan Yardımcısı Zeliha Aksa Şahbaz’ın katıldığı Parti Programı konulu Danışma Kurulu toplantısına katıldı. Demirkırkan, Sağlık Politikaları hakkındaki görüşlerini toplantıda paylaştı.
“SERBEST PİYASA PROJESİYDİ”
Demirkırkan, “Program, çok daha yalın ve kolay okunur bir metin olmalı ve partimizin temel ilkeleri olan 6 ok yerini almalı. Cumhuriyetçilik, Halkçılık, Milliyetçilik, Laiklik, Devletçilik ve Devrimcilik mutlaka çağın gereklerine göre yorumlanmalı. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinde de yer aldığı gibi sağlık en temel insan haklarından biridir. 2002’den bu yana uygulanan Sağlıkta Dönüşüm Programı ile hem kamu hastanelerini hem de özel hastaneleri şirketleştirdiğini, hastaların birer müşteri haline getirildiğini, sağlığın hak olmaktan çıkarılıp kazanç kapısına dönüştürüldüğünü ve bu sistemin ölüm getireceğini Tabip Odası başkanlığımız döneminden buyana yıllardır söylüyoruz.
Bugün ise artık Sağlıkta Dönüşümün yıkıcı etkileri ile karşı karşıyayız. Neoliberal sağlık reformları sağlığı hak olmaktan çıkarttı. Sağlıkta Dönüşüm Programı, kaliteye, niteliğe önem vermeyen, cepten harcamaların öngörüldüğü, serbest piyasa projesiydi” dedi.
“BAKANLIK BÜTÇESİNİ KEMİRİYOR”
Afyonkarahisar Belediye Meclisi Üyesi Dr. Kemal Demirkırkan, açıklamasına şöyle devam etti:
“Sağlık alanında öyle bir yere geldik ki, bugün gemi karaya oturdu. Randevu alınamıyor. Eskiden hastane içinde gözlenen kuyruklar şimdi eve taşındı. Hastaların telefon başında sinir krizleri geçirdiği, hastaneye gidince tartıştıkları, kavga ettikleri ve kaynakların, zamanın israf edildiği, ilaç bulmanın zorlaştığı, cepten ödemelerin arttığı bir sürecin içindeyiz.
Türkiye’deki sağlık sisteminin ivedi olarak değiştirilmesi gerekmektedir. ‘5 yıldızlı otel konforunda’ denilerek hastanelerin tüm bölümlerinin özelleştirildiği, devletin çok daha ucuza yapabilecekken 5’li çete tarafından 30 yılığına ödeme garantili hasta sistemiyle çalıştırıldığı hastaneler, maalesef zaten kıt olan bakanlık bütçesinin tamamını kemiriyor. Örneğin, Şehir Hastanelerine ayrılan ödenek Sağlık Bakanlığı bütçesinin yüzde 10’una karşılık gelmektedir. Kamu sağlık hizmetlerine kıyasla 20 yılda 2 kattan fazla büyüyen özel sağlık kurumları sağlık hizmetlerinin üçte birini kontrol ederek sektörleşme hızına devam etmektedir.
2002 yılında 774 kamu hastanesi, 50 üniversite hastanesi, 271 özel hastane varken; 2023 yılı itibariyle 933 kamu hastanesi, 68 üniversite hastanesi, 565 özel hastane faaliyet göstermektedir.”
“DÜNYA SIRALAMASININ GERİSİNDEYİZ”
Konuşmasını istatistiklerle güçlendiren Demirkırkan, “22 yıllık sağlıkta dönüşüm programının sonucu nedir? 5YAÖH(Beş yaş altı ölüm hızı), bir ülkede yalnızca sağlık hizmetlerinin değil, aynı zamanda sağlıklı olabilmek için gerekli olan toplumsal koşuların (yeterli ve dengeli beslenme, sağlıklı konut, yeterli temiz içme ve kullanma suyu vb.) var olup olmadığını, toplumun üyelerinin bu gereksinimlerinin karşılanıp karşılanmadığının da uluslararası düzeyde kabul gören göstergelerden birisidir. Toplumsal koşullar kötüleştikçe 5YAÖH yükselir. Türkiye’de beş yaş altı ölüm hızı (5YAÖH) 2022 yılında binde 11,1 iken, 2023 yılında binde 14’tür. Türkiye’de doğan her bin bebekten 146’sı 5 yaşına gelmeden, 72’si ise bir yıl dahi yaşayamadan ölmektedir. Bu konuda dünya sıralamasının çok gerilerinde yer almaktayız. Türkiye 2022 yılı itibarıyla kişi başı 1.827 dolar harcamaktadır.
Türkiye’den daha düşük kişi başı harcama yapan OECD ülkeleri Kosta Rika (1.657), Kolombiya (1.640) ve Meksika’dır (1.181). Bebek ölüm hızı (1.000 canlı doğumda bir yaşından önce ölen bebek sayısı) sağlık durumunun önemli göstergelerinden biridir. Bebek ölüm hızı Türkiye’de OECD 2023 veri tabanında 9,1 olarak görünüyor. OECD ortalaması 4. Türkiye’nin üzerinde olan ülkelerden Kosta Rika 9,6, Meksika 12,7, Kolombiya 16,5. Şili (5,9). Anne ölüm oranlarında durum pek iç açıcı görünmüyor. 100.000 canlı doğumda anne ölüm oranı OECD ülkelerinde ortalama 10,9 (2020). Türkiye anne ölüm oranının OECD veri tabanında 2020 tahmini 17,3 olarak yer almış.
OECD ülkelerinden Meksika’da anne ölüm oranı 55, Kolombiya’da 72 civarında. Diğer ülkelerden Peru’da bu oran 69’u, Endonezya’da 173’ü buluyor. Türkiye’de toplam sağlık harcamasının GSYİH’ye oranı 2008 yılında yüzde 6,1 iken son yıllarda yüzde 4-5 civarında seyretmiştir. Şu anda yüzde 4,3 olarak rapor edilmektedir; bu hâliyle OECD tablosunda ülkemiz tablonun en sonunda yer almaktadır. Yüzde 6’nın altında olan ülkeler Türkiye, Meksika” ifadelerini kullandı.
“RANDEVU KRİZİ YAŞANIYOR”
Demirkırkan, konuşmasına şöyle devam etti:
“Sağlıkta Çetelerin Olmadığı; Halkımız, Hekimler ve Sağlık Çalışanları İçin Daha İyi, Başka Bir Sağlık Sistemi Mümkün mü? Soru bu. Sağlık sisteminde yaşanan sorunların büyük kısmı birinci basamak sağlık hizmetlerinin ve koruyucu hekimlik uygulamalarının güçlendirilmesi ile çözüme kavuşabilir. Koruyucu hekimlik ve birinci basamakta etkili olamazsanız, üst basamaklarda hasta birikimi kaçınılmazdır.
Sağlık politikası hastalanan insanları tedavi etmek üzerine değil, insanları hastalıklardan koruma üzerine kurulmalı, Öncelikle birinci basamak sağlık hizmetlerini güçlendirmek gerekli. Tamamen kamu kaynaklarıyla yürütülen, kamu binalarında hizmet veren, tüm personelinin kamu güvencesinde olduğu bir birinci basamak olmalı. Sistemler birbiriyle entegre edilmeli ve hastalar sadece ihtiyaç halinde ikinci ve üçüncü basamağa yönlendirilmeli. Belli temel değerler üzerine kamucu ve herkese eşit, ücretsiz ve nitelikli sağlığın sunulması gerekli. Bunun içinde Birinci, ikinci ve üçüncü basamaklı bir sevk zincirinin hayata geçirilmesi şarttır.
2022 sağlık istatistik yıllığında OECD ülkelerinde hekime müracaat 6.1, AB ülkelerinde 6.2’dir Türkiye de ise 10’dur. Sağlık Bakanlığı’nın en son yayımladığı Sağlık İstatistikleri Yıllığı 2023 Haber Bültenine göre 2023 yılında (birinci basamak 421 milyon 121 bin 236, ikinci ve üçüncü basamak 552 milyon 397 bin 851 olmak üzere) tüm basamaklarda toplam hekime müracaat sayısı 973 milyon 519 bin 87’ye ulaştı. Ortalama 11,4 defa herhangi bir sağlık kurumuna başvuru, sağlık sistemini kilitlemekte, muayene sürelerini 5 dakikaya ve altına çekmekte, bazı branşlarda randevu krizine neden olmaktadır.”
“İŞİN KALİTESİ DEĞERSİZLEŞİYOR”
Sağlık emekçilerinin de durumuna dikkat çeken Demirkırkan, “Tüm emekçiler gibi kamuda hizmet sunan tüm sağlık çalışanlarının refah düzeyinin yükseltilmesi, bu amaçla sağlık çalışanlarının hak ettikleri temel ücretleri almaları sağlanmalı, ek göstergeleri 3600’den başlamak üzere kademeli olarak yükseltilmelidir. Sağlık emekçilerine ek ödeme, teşvik vb. adlarla yapılan, ekip anlayışını bozan, rekabet oluşturan ve çalışma barışını bozan ödeme yöntemi yerine yoksulluk sınırının üzerinde, tek kalemde, tamamı emekliliğe yansıyacak şekilde temel ücret ödenmesine başlanmalıdır. Kamuda, sağlık çalışanlarının aylık gelirlerinin en az yüzde 80’i temel maaşlarından oluşmalı; performansa dayalı ek ödeme sistemi ya kaldırılmalı ya da temel maaşa katkı sağlayacak düzeylerde kalmalıdır. Tıp Fakültelerinin niteliği düştü. Nüfusa nerdeyse bizimle aynı olan Almanya’da sadece 48 tıp fakültesi var. Tıp Fakültesi ve asistan sayıları nitelik gözetilmeksizin artırıldı. Asistanlar hocalarını, hocaları asistanlarını tanımıyor. En nihayetinde bu durum sağlık emekçilerini, yapılan işin kalitesini değersizleştiriyor” dedi.
SAĞLIK BAKANLIĞI BÜTÇESİNE DİKKAT
Demirkırkan, Sağlık Bakanlığı’na ayrılan bütçe hakkında da görüşlerini açıklayarak şu ifadeleri kullandı:
“2025 Bütçesinde Sağlık Bakanlığı’na ayrılan pay sadece yüzde 6,9. Buna göre, yıl boyunca her bir yurttaşın sağlık hizmeti için yalnızca 11 bin 784 TL ayrılmış. Bunun da yalnızca yüzde 27’si koruyucu sağlık hizmetleri programları için kullanılması hedeflenmiş. Bakanlık bütçesinden sağlık emekçilerine ödenecek maaş ve ücreti çıkardığımızdaysa geriye kişi başına yalnızca 4 bin 460 TL kalıyor. Yeni bütçede sağlık hizmetleri harcamalarında merkezi devlet harcamalarının payı artırılmalıdır. Katkı-katılım, ilave ücret gibi farklı adlar altında halktan sağlık hizmetleri için ücret alınması işlemi sonlandırılmalıdır. Sağlık Bakanlığı bütçesine ayrılan pay genel bütçenin yüzde 10’undan daha düşük olmamalıdır. Askeri sağlık sistemi yeniden ayağa kaldırılmalıdır. Silahlı kuvvetlerin gereksinim duyduğu sağlık hizmetlerini her düzeyde sağlayacak, askeri hastaneleri ve sağlık tesislerini yeniden açılmalıdır. Kamusal aşı üretimi için kaynak ayrılmalı. Halk Sağlığı hizmetlerinde kullanılacak aşı ve serum fabrikaları kamunun görevi olmalıdır.”