Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Ümit Demir

DARBE Mİ, İŞGÂL Mİ? – Kocatepe Gazetesi

Ümit Demir 22 Temmuz 2016 Cuma 14:23:20
 

15 Temmuz 2016 uzun bir geceydi. Günlerce sürmüş gibiydi ama bıraktığı izler, sanki yıllar boyu yaşanmışlıklar gibi, anılarda ve tarih kitaplarında kalmaya devam edecek. Ne mutlu ki halk, vatanına ve bayrağına sahip çıktı. Canını siper ederek Allah’ın yardımıyla büyük bir belayı defetti. “Gâzi” olan, “Kahraman” olan, “Şanlı” olan bu halk “henüz ölmediğini” tüm dünyaya gösterdi şükürler olsun.
***
Haber bültenlerinde, darbeye direnen halkın kendi telefonlarıyla çektikleri görüntülerde darbe girişimi akşamı neler yaşanmış seyredince, uçurumun kenarından döndüğümüzü çok net anlıyoruz. Darbenin, Ordu’nun bütününe sirayet etmemesini ve ülke genelinde yayılmasını önleyen vatansever asker ve polislere ama özellikle kahraman halkımıza ne kadar teşekkür etsek azdır.
***
15 Temmuz gecesi sözde darbe bildirisi TRT’de canlı okunurken en çok dikkatimi çeken kısım şuydu: “Yurtta Sulh Konseyi, BM-NATO ve diğer tüm uluslararası kuruluşlarla oluşturulmuş yükümlülükleri yerine getirecek her türlü tedbiri almıştır.”
Bu vurgu, hem “dışarıya” karşı biz dost darbeyiz mesajını veriyordu, hem de bu işin arkasında kimlerin olduğunu belli ediyordu. Darbe girişimi daha taptaze ike ABD Başkan yardımcısı Kerry’nin “Türkiye’nin NATO üyeliği tehlikeye girebilir” demesini başka türlü nasıl açıklayabiliriz? Ya da bu gelişmeler “Ordu’daki NATO’cular Avrasyalılara darbe yapmak istedi, başaramadı” komplo teorisini haklı çıkartabilir mi?
***
“Ne darbesi, basbayağı savaş.” diyordu bir analist. Çünkü “(ABD’nin özel istihbarat sağlayan etkili düşünce kuruluşlarından) Stratfor, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın (15 Temmuz gecesi havadayken) uçuş koordinatlarını yayınlıyor; Washington ve Brüksel cuntacıları (idamın kabulüyle AB’ye kabulün olmayacağını söyleyerek) kurtarmaya çalışıyordu.”  
Aslında gözaltına alınan rütbelilerin sayısına bakınca bu iş Gülencileri de aşan, ama Gülencilerin önemli bir parça olduğu darbe teşebbüsüne benziyordu. İncirlik üssünün kapatılması da buna işaretti. Çünkü darbe girişimine İncirlik üssünün önemli katkısı olduğu belirlendi.
***
Yurdun pek çok yerinde halk yeni bir destanı kanıyla yazarken ne yazık ki bu darbe girişimine “tiyatro” deyip asparagas olduğu ispatlanan haberleri gerçek gibi paylaşanlar da vardı. Neye inanmak istiyorsa insan, o tarafa bakar.
Bu işi “tiyatro” olarak tanımlayanlara aslında bir soru sormak kâfi gelebilir: Rütbelilerin kaç tanesi bunca senelik kariyerini, unvanını, ailesini bir kalemde silip atarak kendisine “vatan haini” dedirtecek şekilde Erdoğan, AK Parti ve hükümet sevdalısı olabilir? Başarısız olacağını baştan kabul ederek…
***
Türkiye uzun zamandır “güç savaşının” ortasında kaldı. Özellikle son yıllarda Gülenciler medya ve sosyal medya üzerinden kritik noktadaki isimlere -mesela MİT’in başı Hakan Fidan hakkında “İrancı” iftirası ile- dezenformasyon yapmışlardı. Şimdi daha iyi anlaşılıyor nedeni… MİT başta pek çok önemli noktaya kendi adamlarını atasalardı, 15 Temmuz gecesi hedeflerine daha kolay erişeceklerdi anlaşılan!
***
Burada da en çok eleştirilen konuların başında iktidarın bunca zamandır FETÖ’ye sağladığı imkânlardan söz ediliyor. Tamam, iktidar FETÖ’cü subayların önünü açtı diyelim. Balyoz’a, Ergenekon’a kandı… Tamam, ama düşününce, mesele FETÖ’cü subayların önemli yerlere getirilmesinden önce Ordu’da NATO’ya teslim olmuş bir zihniyetin hâkimiyet kurması değil mi? Eğer FETÖ’cüler, 1980’lerden itibaren askerî sınav sorularını çalıyor, kendilerine kadro açıyor ve Ordu bugüne dek buna bir tepki vermiyordu ise gerçek suçluyu da görmek zorunda değil miyiz?
Tüm dünyada gülen okullarının önünün açılması gibi Türk Ordusu’nda da bunların önü açıldı ise bu NATO, ABD destekli bir faaliyet olmasıdır. 28 Şubat’ta da özellikle vurgulanan şey ABD müttefiki ve NATO’nun bir parçası olmaktan vazgeçilemeyeceği idi.  Gülencilerin hem tüm dünyada, hem de Türkiye’de bu kadar kolay yükselmesinin altında yatan en büyük neden ABD’ci ve NATO’cu olmalarıdır. Bu yüzden, iktidar buna izin verdi demekten önce görevi bağımsız Türkiye’yi sağlamak ve korumak olan Ordu’nun bu NATO’cu yapılanmaya, hileyle, sınav sorularını çalmakla göz yummasının da affedilecek bir tarafı olmadığını kabul etmek gerek.
Nasıl ki iktidar, fark ettikten sonra ÖSS, KPSS ya da polislik sınavlarındaki hileyi çözdüyse bağımsız bir Ordu da bunu yıllar önce kendi içinde yapmalıydı.
***
Sonuç olarak, bu vatanın ve bayrağın gerçek sahibi olan millet yine ülkesine sahip çıkarak darbe görünümlü bu işgale –kelimenin tam mânâsıyla- kanının son damlasına kadar direndi. Tarih o kahramanları yazacak.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti