Cuntacılarda hesap vermeli – Kocatepe Gazetesi
Abdullah Çelik, Nisan e-muhtırasını ben yazdım” diyerek hava atmaktan geri durmayıp ellerini kollarını sallayarak millet içine çıkan cuntacılarında millet adına görev yapan yargıya hesap vermesi gerektiği düşüncesini aktardı. Çelik, 28 Şubat ve 27 Nisan'ın karanlık güçlerinin ortalıkta dolaşmasının demokrasi açısından büyük bir ayıp olduğunu vurguladı Eğitim-Bir-Sen Şube Başkanı Abdullah Çelik, yakın tarihi ile yüzleşip [&hellip]
Abdullah Çelik, “27 Nisan e-muhtırasını ben yazdım” diyerek hava atmaktan geri durmayıp ellerini kollarını sallayarak millet içine çıkan cuntacılarında millet adına görev yapan yargıya hesap vermesi gerektiği düşüncesini aktardı. Çelik, 28 Şubat ve 27 Nisan’ın karanlık güçlerinin ortalıkta dolaşmasının demokrasi açısından büyük bir ayıp olduğunu vurguladı
Eğitim-Bir-Sen Şube Başkanı Abdullah Çelik, yakın tarihi ile yüzleşip hesaplaşamayan, darbecilerden hesap soramayan, darbeleri doğru analiz edemeyen toplumların, darbeye ve darbecilere tarih kısmı boş bırakılmış davetiye düzenlediklerinin farkına varamadıklarını belirtti.
Hükümet istifaya zorlanmıştı
Çok partili demokratik hayata geçişten bu yana 1960, 1971, 1980, 1997 ve 2007’de makûs talihmiş gibi bu gerçekle yüz yüze kalındığını ifade eden Eğitim-Bir-Sen Şube Başkanı Abdullah Çelik; “Bir öncekinin hesabını dahi sormaya fırsat bulamadan yenisini yaşamanın şaşkınlığıyla rafa kaldırılmış demokrasi ve sindirilmiş millet iradesi dramını değiştirilmez bir senaryoymuş gibi oynamak zorunda bırakıldık. Darbe heveslisi ve milli irade düşmanı Ergenekon Terör Örgütü mensuplarının, millet adına karar veren yargı organlarında hesap vermeye devam ettiği ve 28 Şubat postmodern darbesinin yıldönümü olan bugün, darbe riskinin ve darbeci zihniyetin bir daha palazlanmayacak şekilde tarihin çöp sepetine atılmasını sağlayacak topyekûn kararlılığı ifade etmek adına en anlamlı gündür. 28 Şubat 1997 tarihinde yapılan MGK toplantısı ve toplantı sonunda açıklanan bildiri, siyasi tarihimize ‘postmodern darbe’ olarak geçmiştir. 28 Şubat ile aslında devlet yönetimine el konulmuş, mevcut hükümet istifaya zorlanmış ve sadece hükümet veya toplumun bazı kesimleri değil, tüm toplum denetim altına alınmak istenmiş, temel hak ve özgürlüklere aykırı birçok uygulama ve düzenlemeyle bu denetim elde edilmiştir.” dedi.
Hesap sorulmadığı için 28 Şubat yaşandı
28 Şubat sürecinin, sadece ülkenin ve milletin kaynaklarını talan eden bir sistemin kurulmasına zemin hazırlamadığını, beraberinde milli iradeyi yok sayan, milletle hesaplaşmayı makul gören derin devlet yapılanmasınada çanak tuttuğunu kaydeden Abdullah Çelik; “Temel hak ve özgürlükler, demokrasi kültürü konusundaki kazanımların bütününde sadece içeride değil, uluslararası düzeyde de demokrasimizin olgunlaşmadığını ifşa eder mahiyette geriye gidişler yaşanmıştır. Geçmişte yaşanan 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül darbelerinin faillerinden ve destekçilerinden hesap sorulamadığı için, 28 Şubat’ı yaşadık. Siyasi tarihimizde birçok örneği olduğu üzere, darbeciler yargılanmadığı ve hesap sorulamadığı sürece, yeni darbelere kapı aralanacaktır. 28 Şubat süreci, Türkiye’deki asıl iktidar gücünün kimde olduğunu çok belirgin bir biçimde açığa çıkarmıştır. Böylece herkes, Türkiye’de hükümet olmanın muktedir olmak anlamına gelmediğine ve askeri vesayetin, egemen devlet anlayışının hayatımızın her alanına nasıl müdahale hakkını kendisinde görerek zalimleştiğine şahit olmuştur.” ifadelerini kullandı. (Kocatepe)