'Cunta tutuklasaydı benim şeref vesikamdı'
Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) Afyonkarahisar İl Kadın Kolları Başkanı Av. Ferda Ertürk, Kocatepe Gazetesi'ne verdiği röportajda FETÖ/PYD'nin darbe kalkışması ve sonrasında yaşananları anlattı. Burcu Aydın: 15 Temmuz 2016 tarihinde FETÖ/PYD mensuplarının darbe kalkışmasına karşı ülke genelinde ve Afyonkarahisar özelinde verilen mücadeleyi siyasetçi bir kadın olarak nasıl değerlendiriyorsunuz?Ferda Ertürk: Öncelikle 15 Temmuz akşamı bu [&hellip]
Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) Afyonkarahisar İl Kadın Kolları Başkanı Av. Ferda Ertürk, Kocatepe Gazetesi’ne verdiği röportajda FETÖ/PYD’nin darbe kalkışması ve sonrasında yaşananları anlattı.
Burcu Aydın: 15 Temmuz 2016 tarihinde FETÖ/PYD mensuplarının darbe kalkışmasına karşı ülke genelinde ve Afyonkarahisar özelinde verilen mücadeleyi siyasetçi bir kadın olarak nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ferda Ertürk: Öncelikle 15 Temmuz akşamı bu devletin seçilmiş meşru Cumhurbaşkanına, seçilmiş meşru hükümetine ve yine seçilmiş TBMM’ye yapılan büyük bir hainlikti. Bu hainliği yapanları ben asker sıfatı ile anmak istemiyorum. Hatta insan bile diyemeyiz. Hepsi de vatan hainidir. Hepsi bu ülkenin en yüce değerlerine, milletin namusuna, milletin iradesine kast etmiş canilerdir. Bu kalkışmada ülkesi adına hiç çekinmeden anında şehit düşen şehitlerimizi rahmetle ve minnetle anıyorum. Ailelerine, yakınlarına ve tüm milletimize başsağlığı diliyorum.
Burcu Aydın: Bu darbe kalkışmasının geçmiştekilerden farkı ya da farkları neydi?
Ferda Ertük: Türkiye maalesef 1960’lı yılla itibariyle darbe ile tanıştı. Ortalama 10-15 yılda bir hukuksuzlukla karşı karşıya kaldı. Ama Türkiye Cumhuriyeti tarihinde hiçbir zaman bu denli alçakça bir saldırı olmadı. Çünkü hiçbir darbe de kendi milletine, sivil halka ateş açılmadı. Hiçbir darbe zamanında TBMM bombalanmadı. Biz gördük ki bir gece de çok haince ve çok detaylı bir şekilde planlanmış bir örgüt planıyla hareket edildi. TBMM, Cumhurbaşkanımızın kaldığı otel, Beştepe’de ki Cumhurbaşkanlığı külliyesi, Başbakanlık konutu gibi kritik öneme haiz tüm noktalara saldırıya geçildi. Köprüler kapatıldı. Akabinde de bu duruma tepki gösteren milletimizin üzerine ateş açıldı, tanklarla insanların üzerine yüründü. İnsanlar köprülerden aşağıya atıldı, helikopterlerden üzerlerine ateş açıldı. Bir siyasetçi, bir anne olarak bunlar kesinlikle bizim tasvip edebileceğimiz şeyler değildir. Ama maalesef ki yaşandı. Dileriz ki Allah’tan bir daha böyle şeyler yaşanmasın. Artık bu son olsun. Bundan sonrasında bizim çocuklarımızın tarihinde, kültüründe, anılarında hiçbir zaman darbe kelimesi yer almasın.
Burcu Aydın: Milletin darbe savarlığında ki en büyük etken neydi?
Ferda Ertürk: İnşallah ebediyyen darbe kelimesini sözlükten çıkarmak için gerekli çalışmalar yapılacak. Türkiye de hemen her on yılda bir sürekli darbe söylemi vardı. Darbeler tartışıldı, getirdiği zararlar tamir edilmeye çalışıldı. Tüm bunların hiçbirinde millet iradesi bu denli ortaya konulmadı. Bunda en büyük faktör Cumhurbaşkanımız, Başkumandanımız, Reisimiz Sayın Tayyip Erdoğan’dı. O’nun halkımıza “meydanlara inin” çağrısı ile birlikte milletin bütün olarak millet iradesini en sert şekilde ortaya koyduğu, tankların üzerine bedeni ile karşı koyup, elleriyle durdurup, canını hiçe sayarak böyle bir mücadele de halkımız korkusuzca yerini aldı. Darbeye hayır denildiği en sert dille ortaya konuldu. Bu kadar alçakça yapılan bir saldırının ardından hiç görülmemiş bir tepik verildi. Çünkü Cumhurbaşkanımız yola çıkarken “Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” diye çıkmıştı. Güzel yönleriyle Türkiye de hiçbir şey eskisi gibi olmadı. Hızla ilerleyen bir ekonomi, hızla ilerleyen bir dış politika, hızla ilerleyen bir sanayi varken hiçbir şey eskisi gibi değildi. Türkiye demokrasisinin geçmişinde ki karanlık yönlerinde hiçbir şekilde eskisi gibi olmayacağının sinyalini vermişti. Millette bu yöndeki sinyali çok güzel aldı. Artık milletimiz eskisi gibi sineye çekmek yerine eliyle, dili ile düzeltmek için yer aldı.
Burcu Aydın: Millet olarak darbeyi tam anlamı ile savabildik mi?
Ferda Ertürk: Milletimizi Cumhurbaşkanımızın, Başkomutanımızın arkasında adeta bir ordu oldu. Milletvekillerimizi çok güzel bir duruş sergilediler. Meclisi ne pahasına olursa olsun terk etmediler. O gece bombaların altında mecliste milletin oylarıyla aldıkları vekaleti en güzel şekilde temsil ettiler. Bu konuda en büyük teşekkürü şehitlerimiz ve Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın ardından Başbakanımız Sayın Binali Yıldırım’a yapmak gerekiyor. Çünkü O’da dik duruşu ile asla hükümetinden ve idaresinden taviz vermeyen dik duruşu ile geri adım atmadan mücadeleye devam etti. Hamd olsun bugünlere geldik. Şu anda çok ciddi bir mücadele sürüyor. Halen daha ne yazık ki tamamen tehlike atlatılmış değil. Çok büyük çaplı bir çalışma başlatıldı. Hafife alınacak bir durum yok. Çok büyük bir tehlikeyi atlattık. Sadece okyanus ötesinden emir alan, beyinlerini oraya kiralamış, kişiliksiz, şahsiyetsiz küçük bir kalkışma değildi. Bunun arkasında çok büyük güçler, büyük planlar ve yıllardır hazırlana gelmiş bir oyun vardı. Kirli bir oyun sahneye konulmak istendi. Millet iradesi bu oyunu bozdu. Şairin dediği gibi “Sakın kader deme kaderin üstünde bir kader vardır. Ne yapsalar boş göklerden gelen bir karar vardır” Ayet-i celile de belirtildiği üzere “Allah tuzak kuranların en hayırlısıdır” Gün yüzüne çıkan bilgilerden yavaş yavaş anlıyoruz ki çok ciddi bir hazırlık yapılmış. Tüm Türkiye’yi bir anda iç savaşa, kaosa sürükleyebilecek hazırlıklar yapılmış. Allah-u Teâlâ tarafından tuzakların bir şekilde bozulduğunu gördük. Çok şükür Rabbim bunlara fırsat vermedi. Milletimiz sayesinde bunlara geçit vermedik. Bundan sonra da en sert ve keskin şekliyle mücadele devam edecek. Bunları yapanlar
Burcu Aydın: Darbe kalkışmasından sonra ki süreçte tartışmalardan bir tanesi de bunun kısa süreli bir girişim ve hazırlık olmadığı, istihbarat teşkilatının zaafiyet içinde olduğu eleştirileri yapıldı? Siz hukukçu ve siyaseti olarak bu eleştirileri nasıl değerlediriyorsunuz?
Ferda Ertürk: Ben bir istihbarat zaafiyeti olduğunu düşünmüyorum. Aslında bu durum bir istihbarat başarısı bile olabilir. Aslında bunları söyleyebilmek için çok erken bir dönem. Ama aldığımız duyumlara göre o gün aslında darbe gece saatlerde yapılması planlanırken istihbarat servislerimizin Cumhurbaşkanımızı erken saatte otelden uzaklaştırmaları önemlidir. Bu noktada MİT başarısızdır diyebilmek için şu anda çok erken. Zafiyet vardır ya da yoktur demek şu an içni doğru değil. Belki şu an için açıklanması sakıncalı şeyler var. O yüzden devlet büyüklerimiz bu konuda resmi bir açıklama yapmadılar. Ama süreç çok güzel yönetiliyor.
Burcu Aydın: Eğer cunta başarılı olsaydı Afyonkarahisar’dan tutuklanacaklar listesinde AK Parti İl Kadın Kolları Başkanı Av. Ferda Ertürk’de vardı. Bu ülkeye vatandaşlık bağı ile bağlı, anne, eş ve siyasetçi olarak bu duruma neler söylersiniz?
Ferda Ertürk: Açıkçası anne olarak böyle bir şeyi çocuklarıma anlatmakta çok zorlanıyorum. Çocuğumun “Anne bizim askerimiz, polisizim neden böyle bir şey yapıyor?” evden ayırılırken vedalaşma sırasında kızım “Anne sana bir şey olmasından korkuyorum” dediğinde bir anne olarak boğazınıza birşeyler düğümleniyor. Gerçekten onlara bunu anlatabilmmek çok zor. Çünkü çocukların dünyasında böyle bir şey yok. Onlar olması gerekeni bildikleri için bunu onlara anlatabilmek, anlamlandırabilmek, yüreklerinde ki o korkuyu silebilmek mümkün değil. Belki biz Afyon olarak darbe kalkışmasını çok ciddi görmedik. Ama Ankara’da ki, İstanbul’da ki o çocukların bomba sesleri altında ki tedirginlikleri, milletvekillerimizin çocuklarının tedirginlikleri çokça kolay atlatılabilecek bir travma değil. Cuntanın tutuklama listesine gelince; Ben elhamdülillah diyorum. Biz AK Parti Afyonkarahisar İl Kadın Kolları Başkanlığı görevi ile bu yola çıktığımızda bunların hepsine hazırlıklıydık. Çünkü biz milletin yüzde 50 oyunu alan bir partinin teşkilat mensupları olarak bunu yaparken pek çok kesimden bize karşı düşmanlık olabileceğinin farkındaydık. Çünkü çok büyük oyunlar oynanan bir ülkedeyiz. Ümmetin son kalesini temsil ediyoruz. At izinin it izine karıştığı bir dönede teşiklatlarda çalışmak bizim için onur verici. Bu onura layık olabilmek için elimizden geldiğince çalışıyoruz. Biz sadece iyi günde değil, kötü günde de teşkilatlarımızın yanındayız. Afyon’da böyle bir kalkışmada hain örgütün düşman olarak gördüğü ilk tutuklanacak 50 kişi arasında bizi görmüş olması benim için bir şeref vesikasıdır. Bundan şeref duyar, övünürüm zaten ben buna hazırdım. Hani kefenimizi alıp yola çıktığımızı her yeri geldiğinde söylüyoruz ya, işte bu durum bunun edebi bir söylem olmadığının somut göstergesidir. >> Burcu AYDIN’ın Özel Röportajı