Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi uzlaşıyı getirecek
Afyonkarahisar Baro Başkanı Av. Turgay Şahin, 16 Nisan referandumu sonrası mevcut durumu değerlendirerek bundan sonraki sürece yönelik beklentileri dile getirdi.Sistem değişikliği süreci için neler söylersiniz?Turgay Şahin: 16 Nisan referandumunun hayırlara vesile olmasını diliyoruz. Adeta bir makas değişimiydi. Türkiye Cumhuriyeti parlamenter sistemden başkanlık sistemi özelinde Türkiye'ye özel olarak geliştirilen bir sisteme bu referandum ile geçiş yaptı. [&hellip]
Afyonkarahisar Baro Başkanı Av. Turgay Şahin, 16 Nisan referandumu sonrası mevcut durumu değerlendirerek bundan sonraki sürece yönelik beklentileri dile getirdi.
Sistem değişikliği süreci için neler söylersiniz?
Turgay Şahin: 16 Nisan referandumunun hayırlara vesile olmasını diliyoruz. Adeta bir makas değişimiydi. Türkiye Cumhuriyeti parlamenter sistemden başkanlık sistemi özelinde Türkiye’ye özel olarak geliştirilen bir sisteme bu referandum ile geçiş yaptı. Tabii, referandumun asıl sonuçlarını 2019 seçimlerinden sonra göreceğiz. Henüz Cumhurbaşkanlığı Sistemine geçmiş değiliz. Parlamenter sistem üzerinden devam ediyoruz. Bu referandumun 2019 seçiminden önce uygulanacak iki temel hükmü vardır. Bunlardan bir tanesi Cumhurbaşkanının artık bir partiye üye olabilmesidir. Bir partinin Genel Başkanı olabilmesine olanak tanımasıdır. Bu 2019’u beklemeden derhal yürürlüğe girdi. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan partine üye olarak döndü ve partisinin Genel Başkanı olarak seçildi. Bilindiği üzere hemen yürürlüğe girin ikinci hükümde HSYK seçimleri oldu. HSYK üye sayısı azaltıldı. Bir değişikliğe gidildi. Dört üye Cumhurbaşkanı tarafından atanırken, yedi üye de meclisten oldu. Seçimler kaldırılmış oldu. Görevlendirme de atama da diyebiliriz. Ağırlıklı olarak TBMM’nin seçeceği üyelerden oluşan bir yapı görev yapacak. Bunun dışındaki hükümler 2019 yılında yapılacak genel seçimlerde yahut meclisin erken seçim kararı alması halinde o seçimin akabinde başlayacak.
Süreç nasıl işleyecek?
Turgay Şahin: Seçilme yaşının 18’e inmesi, meclis üye sayısının 600’e çıkarak, 600 milletvekili ile temsil edilmesi ve Başkanlık Sistemine geçilmesi gibi temel hükümler 2019 genel seçimleriyle birlikte yapılacak. Bu çok yeni bir durumdur. Bizim yaklaşık 200 yıllık demokrasi ve seçim geleneğimiz var. Tanzimatla birlikte başlayan ve Türkiye tabi demokrasi tecrübesi yeni olan bir ülke değil. Padişahlıktan demokrasiye dün geçmiş bir ülke değil. Daha önce meşruti monarşi deneyiminde de bizim meclislerimiz vardı. Demokrasi geleneğimizi oradan başlatıyoruz. Cumhuriyetin ilanı ile birlikte tamamen seçimlere dayalı bir parlamenter sisteme geçildi. Yine Cumhuriyetin ilanından önceki mecliste aslında bir meclis hükümeti modeli denendi. Biz monarşi geleneğinden meşruti monarşiye, meşruti monarşiden meclis hükümeti sistemine oradan parlamenter sisteme geçmiş bunları içine sindirmiş köklü bir demokrasi geleneği olan ülkeyiz.
Bizdeki Cumhurbaşkanlığı sisteminin farkı ne olacak?
Turgay Şahin: 16 Nisan 2017 tarihinden itibaren de Başkanlık Sistemine geçtik. Bu sistemin adının Cumhurbaşkanlığı konulmasının sebebi kendine özgü bir takım farklılıkların olmasıdır. Türk tipi olmasıdır. Muhtemel farklardan bir tanesi Başkanlık Sisteminde sistemi kilitlemesi mümkün olan bir takım şeyler vardır. Başkanın içinden çıktığı partinin parlamentoda çoğunluğu kaybetmesi halinde siyasi bir açmaz, bir kriz yaratacağı düşünülmüştür. Bu başkanlık sistemi tartışılırken bizler de anayasa hukuku okuduğumuz günlere dönüp kitaplarımıza yeniden döndük. Hükümet sistemine yönelik bir takım kitaplar edinip okuduk. Başkanlık sisteminin en önemli handikabı Başkanın Meclisi fesh etme yetkisi olmaması. Hatırlayalım, parlamenter sistemin olmazsa olmazlarından bir tanesi de hükümetin kayıtsız şartsız meclisi fesh etme yetkisidir. Çünkü parlamenter sistemlerde meclis hükümeti denetler. Hükümette bir kriz halinde meclisi fesh edebilir. Bu karşılıklı çek-balans sistemidir. Önceki sistemde hükümetin parlamentoyu fesh etme yetkisi yoktu. Anayasa hukuku derslerinde fakülte birinci sınıf öğrencilerine şu öğretilir. Parlamenter sistemin temel özelliği ya da ayırt edici vasfı, hükümetin parlamentoyu gerekçesiz fesh etme yetkisidir. Bu bir fren etki mekanizmasıdır.
Türk tipi Başkanlık Sistemi eleştirilerine yönelik düşünceniz nedir?
Turgay Şahin: Bizim parlamenter sistemimizde Cumhurbaşkanına sınır olarak verilirken hükümete verilmemiştir. Cumhurbaşkanı da sadece hükümetin kurulmaması halinde gerekçesiz değil bazı şartların oluşması halinde verilmiştir. Cumhuriyet tarihi boyunca bu yetki bir kez Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan tarafından 7 Haziran 2015 seçimleri sonrası hükümet kurma çalışmalarının sonuçsuz kalmasıyla ortaya çıkmıştır. Bizim önceki sistemimizde Türk tipi Parlamenter Sistemdi. Dolayısıyla Başkanlık Sisteminin Türk tipi olmasını eleştirmek bana çok gerçekçi gelmiyor. Zaten bir sistem yaratıp bir sistemi tasarlarken onun ulusal özellik ve ölçeklerinize uygun olması şarttır. Bir sistemi olduğu gibi transfer etmeyi, tercüme etmeyi doğru bulmuyorum. Amerikan tipi bir sistemi getirme ya da Fransa tipi Yarı Başkanlık getirelim gibi bu böyle olmamalı. Akademisyenlerin tartışıp olgunlaştırdıkları bir Türk tipi model gerekiyordu. Bu farklı bir şekilde gelişti. İki siyasi partimizin uzlaşması ve görüşmeleri neticesinde aslında Başkanlık Sistemi içinde değerlendirebileceğimiz ama Türk tipi olması nedeniyle adına Cumhurbaşkanlığı Sistemi dediğimiz bir sistem getirildi. Bu meclisten geçti. Referandum da halk oylamasına sunularak gerekli çoğunluk sağlandı. Şu anda anayasa da Başkanlık Sistemimiz var. Ama uygulaması geçici maddeler gereği ilk genel seçimlerden sonra olacak. Şu anda anayasamız Parlamenter Sistemi değil Başkanlık Sistemini ön görür hale gelmiştir.
Toplumsal anlamda hassasiyetlerimiz ne olmalı?
Turgay Şahin: Bu sistem uzlaşmayı yani sandıkta koalisyonu getiren bir sistemdir. Bilindiği üzere eskiden yüzde 30 küsurlarda oylarla tek parti iktidara gelmiş hükümetleri biliyoruz. Örneğin 1980 sonrası ANAP yaklaşık yüzde 36, yine AK Parti ilk döneminde yüzde 36 civarında oyla iktidara gelmiştir. Yüzde 40’ın altında bir oyla iktidara gelmek mümkündür. Tek başınıza iktidar olamasanız da hükümetin büyük ortağı olmanız mümkündür. Yani yüzde 30 oyu aşan bir parti koalisyonla bile olsa hükümeti kurabilir. Ama yeni sistemde Başkan olup hükümeti kurabilmek için her halükarda yüzde 50’yi aşmak zorunda. Fransa’da Cumhurbaşkanlığı seçiminde ilk turda adayların çoğu ilk turda yüzde 20 civarında oy aldı. Yüzde 30’u bulan hiç yoktu. Sonra en çok oy alan iki kişi ikinci tura kaldı. Orada sandıkta diğer adaylarla koalisyonu gerçekleştirerek Fransa’nın Cumhurbaşkanı olarak seçildi. Bir aday ilk turda yüzde 50’yi aşamayacak olursa ikinci turda bir sandık koalisyonu ortaya çıkabilecek. Türk siyasi geleneğinde kapısına kilit vurulması mümkün olmayan en az dört parti vardır. Merkez sağda olanı bugün AK Parti temsil eder. Merkez soldaki partiyi CHP temsil eder. Milliyetçi eğilimi temsil eden parti MHP olurken özellikle güneydoğu da temsil kabiliyetini gördüğümüz belli bir görüşü savunup zaman zaman terör örgütü ile adı anılan ne yazık ki HDP var. Ne yazık ki bu bir realite bir toplumsal tabanı var. Bunlar hükümet olmasalar da varlıklarını sürdürdüler. Yani Başkanlık Sistemine geçilmesiyle parti sayısının ikiye düşeceği doğru değil. >> Burcu AYDIN’ın Özel Röportajı