Çölyaklı çocuklar ve aileleri AFSÜ'de buluştu
Çölyak hastası çocuklar ve aileleri Afyonkarahisar Sağlık Bilimleri Üniversitesi’nde (AFSÜ) düzenlenen etkinlikte akranları ile buluştu Zafer Zağlık Külliyesindeki Ömer-Zilif Halaç Hasta Bakım Merkezi ve Konuk Evinde düzenlenen etkinliğe AFSÜ Rektörü Prof. Dr. Nurullah Okumuş, AFSÜ Hastanesi Başhekim Yardımcısı Doç. Dr. Aydın Balcı, Başmüdürü Hatip Aydın, Müdür Yardımcısı Serhan Toy, Başhemşiresi Muharrem Berk ile çok sayıda [&hellip]
Çölyak hastası çocuklar ve aileleri Afyonkarahisar Sağlık Bilimleri Üniversitesi’nde (AFSÜ) düzenlenen etkinlikte akranları ile buluştu
Zafer Zağlık Külliyesindeki Ömer-Zilif Halaç Hasta Bakım Merkezi ve Konuk Evinde düzenlenen etkinliğe AFSÜ Rektörü Prof. Dr. Nurullah Okumuş, AFSÜ Hastanesi Başhekim Yardımcısı Doç. Dr. Aydın Balcı, Başmüdürü Hatip Aydın, Müdür Yardımcısı Serhan Toy, Başhemşiresi Muharrem Berk ile çok sayıda Çölyaklı çocuk ve aileleri katıldı.
Etkinlikteki sunumunda, Çölyakı ortaya çıkaran buğday, arpa ve çavdarda bulunan glüten adlı proteinin hangi besinlerde olduğunu ele alan AFSÜ Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayşegül Bükülmez, glütenin, bu proteine hassasiyeti olan insanların vücudunda ne gibi etkiler doğurduğu üzerinde de durdu.
Gizli Çölyaka dikkat çeken Prof. Dr. Bükülmez, kimlerin Çölyak eğilimli olabileceğini de anlattı. Kusmaların, karın ağrılarının, ağızda oluşan aftların, tedaviye dirençli demir eksikliği anemisi, depresyon, epilepsi, artrit ve infertilitenin Çölyak belirtisi olabileceğini belirten Prof. Dr. Bükülmez, glütenle temas etmiş mutfak eşyalarının bile Çölyaklılar için risk oluşturduğuna dikkat çekti.
Çölyak tedavisinde son yıllarda ilerlemeler yaşandığını ifade eden Prof. Dr. Bükülmez, glüten diyetinin hastaların sağlığı için kritik önem taşıdığının altını çizerek, ailelerin ürün etiketlerini okuma konusunda bilinçli olması gerektiğini söyledi.
“ÇÖLYAK İÇİN AİLE-HEKİM-HASTA-EĞİTİMCİ DAYANIŞMASI ŞART”
Etkinlikte konuşan AFSÜ Rektörü Prof. Dr. Nurullah Okumuş, insanların genetik olarak birbirinden farklı yaratıldığına dikkat çekerek, “Çölyak için hastalık demeyeceğim. Eğer uyum göstermezseniz hasta olacağınız bir durum olarak tarif ediyoruz. Çölyaklıların da bağırsaklarında glüten proteinine karşı bir hassasiyet var. Sonuçta o maddeyi almadığınız müddetçe ömür boyu normal olarak hayatınıza devam edebiliyorsunuz fakat glüten alırsanız problemler ortaya çıkmaya başlıyor.” dedi.
Hasta ve hasta yakınlarının Çölyakla başa çıkabilmesi için aile-hekim-hasta dayanışmasının önemine işaret eden Prof. Dr. Okumuş şöyle konuştu:
“Aile, hekim ve hastadan oluşan dayanışma çemberine okul çağındaki çocuklarımız için eğitimcilerin de dâhil olması gerektiğini düşünüyorum. Öğretmenlerimizin de bu konuda bizlere destek vermesi çok önemli. Tabii aman benim çocuğumda Çölyak tablosu var, bunu gizleyeyim gibi bir tavır takınılmaması gerekiyor. Bu bir eksiklik ya da çaresiz bir halmiş gibi hareket etmek, istenmeyen sonuçlar doğurabilir. Dolayısıyla bütün yakın çevremiz, komşularımız, okulda öğretmenimiz, arkadaşlarımız durumumuzu bilecek ve ömür boyu diyetimize dikkat edeceğiz. Tanı konulan vakalara baktığımızda son yıllarda artış olduğunu görüyoruz bu konuda. Demek ki bir farkındalık söz konusu. Kilo alamayan, zayıf. Sık sık ishali olan, boyu arkadaşlarına göre daha kısa kalmış, gelişme geriliği olan, okul başarısı azalmış… Bakın bunlar önemli belirtiler. Hiçbir problemi yok dediğimiz insanlarda, kilo alamayan, zayıf görünümlü insanlarda da ekmek diyetten çıkarıldığında bir bakıyorsunuz kilo almaya başlıyorlar. Demek gizli Çölyaklılarımız da fazla. O yüzden hekimler olarak biz, herkes için mümkün olduğu kadar unlu mamulleri diyetimizde azaltmamız gerektiği uyarısını yapıyoruz. Elbette tanı almış Çölyaklılarda durum farklı. Azıcık yesem ne olur deme şansımız maalesef yok onlar için. Glütenli yiyecekleri tamamen kesmeniz gerekiyor. İşte bu noktada aile desteği çok önemli. Ailenin, Çölyaklının yaşamının her anında bir uyum geliştirmesi gerekiyor. Benim çocuğumda Çölyak varsa, onun glütensiz diyet alması ve bunu da açık yüreklilikle ilan etmemiz gerekiyor. Çünkü çocuk her zaman evde, okulda, yan dairede, mahallede olmayacak. Yeri geldiğinde arkadaşlarıyla geziye, lokantaya gidecek, başka şehirlere gidecek. Çölyak olduğunu gönül rahatlığıyla söylemesi ve ona göre de diyetinin düzenlenmesi, ayarlanması gerekiyor. Eskiden daha sıkıntıydı. Şimdi Çölyaklı yiyecekler daha rahat bulunabiliyor, yapılabiliyor. Evet, diğer ürünlere göre pahalılar ama toplumsal bilinç arttığı müddetçe, Çölyaklılar ve aileleri buna destek olduğu müddetçe bu ürünlerdeki pahalılığın da azalacağını umuyorum. Siz çekinmeden söylediğinizde insanlar Çölyak nedir, Çölyaklı ne yiyebilir, ne yiyemez öğrenecek. Sıkıntılarınızın neler olduğunu biliyoruz, işimizin zor olduğunu biliyoruz. Ama Çölyak tanısı alan çocukların ailelerinin kısa sürede bu duruma uyum sağladığını görüyoruz. Eskiden yaşadıkları endişeleri yaşamadıklarını, artık durumlarına göre bir hayat tarzı oluşturduklarına şahit oluyoruz.”
AFSÜ Resim Topluluğu üyesi öğrencilerinin çocuklarla çizim çalışması yaptığı; konuşmaların ardından soru-cevap bölümü ile devam eden etkinlik, glütensiz yiyecek ve pasta ikramı ile her çocuğa glütensiz ürünler içeren hediye paketi verilmesi ile son buldu. >> Burak AYDIN’ın Haberi