Çöl olmamak için ağaç dikin

Erozyonla mücadele ve ağaçlandırma faaliyetlerini detaylarıyla anlatan İl Çevre ve Orman Müdür Vekili Mehmet Tahan, yürütülen çalışmaların yanında çölleşmemek için ağaç dikilmesi gerçeğini hatırlattı İl Çevre ve Orman Müdür Vekili Mehmet Tahan, Erozyon Kontrolü ve Ağaçlandırma faailetleri hakkında açıklama yaptı. Erozyonu düşman işgali olmadan ülkenin yok olması şeklinde tanımlayan Tahan, erozyonla önce yeşil, sonra toprağın [&hellip]

Çöl olmamak için ağaç dikin

Erozyonla mücadele ve ağaçlandırma faaliyetlerini detaylarıyla anlatan İl Çevre ve Orman Müdür Vekili Mehmet Tahan, yürütülen çalışmaların yanında çölleşmemek için ağaç dikilmesi gerçeğini hatırlattı

İl Çevre ve Orman Müdür Vekili Mehmet Tahan, Erozyon Kontrolü ve Ağaçlandırma faailetleri hakkında açıklama yaptı. Erozyonu düşman işgali olmadan ülkenin yok olması şeklinde tanımlayan Tahan, erozyonla önce yeşil, sonra toprağın yiti-rildiğini belirtti. Erozyonun koruyucu bitki örtüsünden yoksun kalan toprak kütlesinin su, rüzgar, vb. etkenlerle aşınması ve taşınması olayı olduğunu aktaran Mehmet Tahan; “Özellikle ülkemizde tahribatı büyük boyutlara ulaşan Su erozyonu, erozyon çeşitleri içerisinde en önemlisidir. Su erozyonundan sonra erozyon çeşitlerini; Rüzgar, çığ, heyelan ve buzul erozyonu olarak sıralayabiliriz. Erozyonun nedenlerini temel olarak iki bölüm halinde incelemek mümkündür: Birincisi doğal yapıdan kaynaklanan nedenler; ikincisi ise sosyal ve ekonomik nedenlerdir”dedi.
Toprak kaybının sonu açlık ve göç
Doğal yapıdan kaynaklanan nedenler arasında; İklim, topoğrafya, jeolojik yapı ve toprak yapısı ile bitki örtüsü ve ölü örtü olarak sıralamanın mümkün olduğundan söz eden Tahan; “Sosyal ve ekonomik nedenlerde, Doğal etkenlerin dışında, insanların alışkanlıkları ve uygulamaları da erozyona neden olmaktadır. Bunlar, orman alanlarının tahrip edilmesi, meraalarda aşırı otlatma, yanlış arazi kullanımı ile dağınık ve düzensiz kırsal yerleşme şeklinde sıralanabilir. Ülkemiz açısından erozyonun sebepleri incelendiğinde; İnsan faktörü ön plana çıkmaktadır. Diğer sebepler ise, erozyonu hızlanmaktadır. Tarih boyunca yeryüzünde tahrip edilen doğal kaynakların başında ormanların geldiğini görürüz. Ağaçların ve ormanların yok edilmesi, erozyon sürecini hızlandırmakta ve bu şekilde verimli toprakların kaybolmasına yol açmaktadır. Bitki örtüsü ve ormanların kaybı; Milli Servet olan ülkemiz topraklarının yok olmasına, su rejiminin bozulmasına, sel heyelan çığ kuraklık vb. felaketlere dolayısıyla açlığa ve toplu göçlere neden olmaktadır.” dedi.
Türkiye’de katı materyal
oranı fazla taşınıyor
Orman alanlarının yüzde 54’nün, tarım alanlarının yüzde 59 ve mer’alarıı yüzde 64’ünde orta ve şiddetli erozyon bulunduğunu bildiren İl Çevre ve Orman Müdür Vekili Mehmet Tahan; “Ülkemiz topraklarının yüzde 14’ünde hafif, yüzde 20’sinde orta ve yüzde 63’ünde şiddetli ve çok şiddetli derecede erozyon tehlikesi mevcuttur. Türkiye topraklarının yüzde 86’sında erozyon vardır. Erozyonun olmadığı ve hafif olduğu alanların ülke yüzölçümüne oranı yüzde 13,86’dır. Ülkemizde 1 kilomet-rekare kilometrekarelik alandan aşınarak akarsulara karışan ince malzeme miktarı, Yılda yaklaşık 600 ton / yıl, dünyada ise yılda ortalama 142 ton / yıl’dır. Ülkemizde birim alandan taşınan katı materyal miktarı, Afrikadan 22 kat, Avrupa’dan 17 kat ve Kuzey Amerika’dan 6 kat daha fazladır. Ülkemizde gerçek anlamda çöl yoktur. Ancak İç Anadolu ve Güneydoğu Anadolu’da bazı yöreler yarı çöl şartlarına oldukça yakın bulunmaktadır. Onsekiz cantimetre kalınlığında kumlu balçıklı bir toprağın yüzde10 eğimde, erozyonla kaçıp gitmesi için Ormanlık alanda 500.000 yıl, çayırlık alanda 3.225 yıl, pamuk tarlasında 32 yıl, çıplak alanda 15 yıl, geçmesi yeterlidir. Onsekiz santimetre kalınlığında kumlu balçıklı bir toprağın oluşması için ise 1.400 7.000 yıla ihtiyaç vardır” ifadelerini kullandı.
Verimli toprak
binlerce yılda oluşur
Erozyonun zararlarını anlatan İl Çevre ve Orman Müdür Vekili Mehmet Tahan, bitki örtüsünün yok olması, erozyonun yanı sıra toprak kayması, sel, taşkın ve çığ felaketlerini arttırdığına değindi. Verimsizleşen ve yok olan tarım arazilerinin; üzerinde yaşayanları besleyemez duruma gelip kırsal kesimden kentlere doğru göçü arttırarak, büyük ekonomik ve toplumsal problemlere yol açtığını kaydeden Mehmet Tahan; “Mer’aların yok olması; hayvancılığın gerilemesine neden olurken, buda hayvancılık ürünleri üretiminin nitelik ve niceliğinin düşmesi gelirin azalması ile iş olanağının daralması sonucunu doğurur. Erozyon sonucu taşınan verimli topraklar, arazileri yok edip verimsizleştirirken, baraj göllerini doldurarak, barajların ekonomik ömürlerini kısaltır. Yeşil örtü ve verimli toprağın elden gitmesi, iklim değişikliğini hızlandırmakta ve ekolojik tabi dengenin bozulmasına sebep olmaktadır. Bitki örtüsü ve toprağın olmadığı bir yüzey, kar ve yağmur sularını ememediğinden, Doğal yer altı ve yer üstü su kaynakları düzenli sürekli olarak beslenemez. Kaybedilen verimli toprağın ve bitki örtüsünün yeniden oluşması için, binlerce yıl gereklidir. 1 santimetre kalınlığında toprak en iyi şartlarda 250 -300 yıl, en elverişsiz şartlarda bin yılda oluşur” ifadelerine yer verdi.
Ağaçlandırma çalışmaları sürüyor
Ağaçlandırma çalışmalarıyla bozuk orman alanlarında ve ayrıca orman rejimine alınacak yerlerde, ağaç yetiştirmek suretiyle verimli orman alanlarının arttırılmasının sağlanacağını aktaran İl Çevre ve Orman Müdür Vekili Mehmet Tahan sözlerine şöyle devam etti: “Bu amacın gerçekleşmesinin yanında ayrıca, erozyonla toprak taşınmasının durdurulması, sel ve taşkınların önlenmesi, su dengesinin sağlanması, insan sağlığını tehdit eden çevre kirlili-ğinin en aza indirilmesi ve önlenmesi, turizm potansiyelinin arttırılması, rekreasyon (eğlence-dinlenme) amaçlı alanların oluşturulması, orman ürünleri ihtiyacının, ağaçlandırma alanlarından karşılanması ve böylece, doğal ormanlar üzerindeki üretim baskısının azaltılması sağlanmaktadır. Biyolojik çeşitliliğin korunması ve, şehirlerin düzensiz gelişmesinin de önlenmesi sağlanmış olacaktır. Ağaçlandırma çalışmalarımızla, toprak ve su kaynaklarını korumak, çevresel problemlerle mücadele edilerek yaşanabilir bir dünya oluşturmak, kırsal alanda fakirliği azaltmak ve odun vb. orman ürünleri hammaddesi talebini karşılamayı planlamaktayız. Ağaçlandırma çalışmalarımız, üretim amaçlı ağaçlandırmalar, toprak muhafaza ve hidrolojik amaçlı ağaçlandırmalar, Estetik ve Rekreasyon amaçlı ağaçlandırmalar, yetişme ortamını ıslah edici ağaçlandırmalar şeklinde projelendirilip uygulaması yapılırken son dönemde Orman ve Su İşleri Bakanımız Prof. Dr. Veysel Eroğlu’nun talimatları ile, ‘Özel Ağaçlandırma Ormanı’’, ‘Bal Ormanı’ ve ‘Tıbbi Aromatik Bitkiler Yetiştirme Alanları ‘ şeklinde ekolojik, sosyoekonomik, tıbbi biyoçeşitlilik ve milli ekonomi açıdan değerlendirildiğinde oldukça orijinal, Türkiyemiz ve Afyonkarahisarımız açısından oldukça yararlı ve hayati önem taşıyan ağaçlandırma bitkilendirme çalışmalarının örnek öncü planlama ve uygulamalarına başlanmıştır”şeklinde konuştu. (Kocatepe)

Bakmadan Geçme