Çevre de Rabbimizin emaneti – Kocatepe Gazetesi

Kocagöz, bu konuda yeterince hassas olup, olunmadığı üzerinde düşünülmesi gerektiğini vurguladı. Ramazan'da İkindi Sohbetlerinin 16’ncısı 11 Haziran Pazar akşamı Gedik Ahmet Paşa Medresesi'nde (Taş Medrese) yapıldı. Akçevre Derneği’nden Saadettin Karagöz, 'İslam ve Çevre Hassasiyeti' başlığında konuştu. Sohbet öncesi Selami Akkan tarafından Kur’an-ı Kerim tilavetinde bulunuldu.ÇEVREFARKINDALIĞI YENİAkçevre Derneği adına “İslam ve Çevre Hassasiyeti” konusunda bilgilendirme yapmaktan [&hellip]

Kocagöz, bu konuda yeterince hassas olup, olunmadığı üzerinde düşünülmesi gerektiğini vurguladı.

Ramazan’da İkindi Sohbetlerinin 16’ncısı 11 Haziran Pazar akşamı Gedik Ahmet Paşa Medresesi’nde (Taş Medrese) yapıldı. Akçevre Derneği’nden Saadettin Karagöz, “İslam ve Çevre Hassasiyeti” başlığında konuştu. Sohbet öncesi Selami Akkan tarafından Kur’an-ı Kerim tilavetinde bulunuldu.
ÇEVRE
FARKINDALIĞI YENİ
Akçevre Derneği adına “İslam ve Çevre Hassasiyeti” konusunda bilgilendirme yapmaktan memnuniyet duyduğunu dile getiren Saadettin Kocagöz, Ensar Vakfı Şubesi idarecilerine, Ramazan’da İkindi Sohbetleri programında kendisine yer ayırmaları nedeniyle teşekkür etti. İslamiyet’in son ilahi din, Kur’an-ı Kerimin en son ilahi kitap olduğunu belirten Kocagöz, “Hakkında ilgili söz söyleyemeyeceği, söylemediği hiçbir konu ve nokta yok ki, çevre 1990’lı yıllarda Türkiye’de Çevre Bakanlığı kurulduğundan itibaren belki farkında olmaya başladığımız bir değer. İlerleyen zaman içerisinde ise değişik şekillerde Çevre Günü etkinlikleriyle veya şu anda Çevre Müdürlükleri vasıtasıyla farkında olmaya başladığımız bir alan” dedi.
MÜSLÜMANLAR ERKAMIN
 EVİ’NDE TOPLANIRDI
Sadettin Kocagöz, Peygamber Efendimizden (SAV) itibaren ya Efendimizin çevre oluşturmada nelere dikkat ettiğine yönelik bir kaç örnek verdi. Kocagöz, “Efendimizin (SAV) yaşadığı ve peygamberlik icra ettiği dönemde, Mekke ve Medine diye bildiğimiz üçüncüsü de Taif şehrinden müteşekkil bir topluluk halinde yaşayan, bir kısmı yerleşik hayat sürdüren bir kısmı ise Bedevi olarak çöllerde geçimini hayvancılık yapmak üzere temin eden insanlardı. Peygamber (SAV) Mekke döneminde Peygamberlikle görevlendirilmesiyle beraber ‘Erkamın Evi’ diye duyduğumuz, bildiğimiz mekânda İslam’ı anlatmaya ve yaşatmaya gayret gösteriyor. Müslümanları Erkamın Evi’nde toplam suretiyle Müslümanların birarada bulunup birbirine destek olmasını sağlama gayretini gösteriyordu” diye konuştu.
MEKKE VE MEDİNE DÖNEMİ ÖNEMLİ
Medine dönemine gelindiğine biraz daha farklı bir süreç yaşandığını belirten Saadettin Kocagöz, o dönemde Müslümanların Mekke’den Medine’ye geldiklerini ifade etti. Medine de Yahudilerin yanı sıra sayıları az olsa da Hıristiyanların da bulunduğunu aktaran Kocagöz, “O dönemde Medine de henüz Müslüman olmamış olanlar var. Orada da Medine Sözleşmesi diye bildiğimiz sözleşmeyi, Medine toplumunu oluşturan fertlerle Resulullah (SAV) imzalıyor. Mekke döneminde imanın yerleşmesi noktasında Dar-ı Arkam’ı Müslümanlar kullanırlarken Mekke döneminde ise hayata bakış, hayatı yaşayış biçimi olarak Medine de yeni bir yaklaşım yeni bir anlayış ortaya koymaya çalıştığını görüyoruz. Bu iki dönem önemlidir” şeklinde konuştu.
ŞEKLE BAĞLI İBADET KOLAY
Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’in getirdiği din adının İslam olduğunu, dinimizin hem dünya hayatımıza yön veren yanı olduğunu hem de ahret hayatına yönelik tarafı bulunduğunu aktaran Kocagöz şöyle konuştu: “Esas olan dünya hayatını yaşarken ahret hayatını kazanmaktır. İslam dini fert ve toplum hayatına bir bütün olarak bakar. Hayatın her alanı ile alakalı söylemediği söz yoktur diyebiliriz. Bir de işin ibadet tarafı var. Malum ibadetler Müslümanların Rabbimize karşı gösterdiği kulluk görevleridir. Kısaca kulluk görevlerimiz diyebiliriz. İman tabii ki önemlidir. İbadette bir o kadar önemli. İman da şüphe yok. Ama bazen maalesef ibadetlerimizi yerine getirirken hassas olmamız gereken bir takım noktalarda hassasiyetlerimizi kaybettiğimizi görüyoruz. Malum olduğu üzere şekle bağlı olarak ibadet yapmak kolaydır. Ama ibadetin çevremize, etrafımızda ki insanlara tesirini göstermesi bakımından ise maalesef Müslümanlar olarak bir takım sıkıntılarımız var”
ÇEVRE İÇİN
HASSASİYET GEREK
“Bir defa şunu asla unutmamız gerekiyor. Müslüman kimlik olarak bencil insan değildir. Kendini düşünen insan değildir” diyen Kocagöz şunları söyledi: “Müslüman egoist insan değildir. Daha da ötesi Müslüman kendisinin yerine Müslüman kardeşini, etrafında ki insanları düşünmeye yönelik bir potansiyeli vardır. 21’nci yüzyılı yaşarken maalesef Müslümanlar olarak şehirleşme noktasında yol, ağaç, yeşil alan düzenlemeleri ve sosyal anlamda bir takım sıkıntılarımız var. Üzerimize düşen sorumluluğu yerine getirme noktasında sıkıntılarımız var. Bu şu an için çok önemli bir mesele. Allah-u Teâlâ’nın türlü türlü nimetleri var. Bunları saymaya kalksak sayamayacağımızı buyuruyor Rabbimiz. Yaşadığımız çevre; dağlar, göller, denizler v.s. her şeyi ile bize bir emanet olarak verilmiştir. Ama bunu insanlık olarak özelde Müslümanlar olarak yeterince hassas mıyız konusunun üzerinde düşünmek zorundayız.” >> Burcu AYDIN’ın Özel Haberi

Bakmadan Geçme