Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Onur Bayram

Cesur bir yetkili arıyorum – Kocatepe Gazetesi

Onur Bayram 27 Ocak 2011 Perşembe 02:00:00
  Ege’nin yıldızı olma hedefindeki ilimizde hem çağdaş kent olgusuna hem de yasalara aykırı görüntülerle karşılaştıkça, “bu mu yıldız olacak kent” demeden geçemiyor insan. Restore edilen tarihi konakların estetik ve güzellik anlayışı uydu antenlerle yerle yeksan ediyorken, şehrin en göste-rişli muhtelif yerleri kış mevsimiyle birlikte gece kondu görünümü aldı. Günden güne köy görünümüne dönen “Ege’nin Yıldızı”nda hiç bir karara dayanmayan yol işgallerine de ses çıkaran yok.
Turizm şehri, hatta turizmin marka şehri olacakmışız!.. Termal turizmin Türkiye’deki hatta Avrupa’daki başkenti olmak isti-yoruz, istemesine ama yaptıklarımız bu marka kent hedefiyle hiç mi hiç bağdaşmıyor. Bir yanda tarihi konakların olduğu sokakları restore ederken, bir yandan sahiplerinin bunların cepheden görünen ön yüzüne uydu antenleri yerleştirmelerine ses çıkarmıyoruz. Uydu antenin çanağının firması konakların en dikkat çekici özelliği ola dursun, tarihi konaklar arasına asılan çamaşır ipleri ve üzerlerindeki çamaşırlar da bölgeye oldukça otantik bir hava katıyor. Şimdi kendinizi şehir dışından gelen tarihi evlere merakla bir turist ya da bir mimarlık öğrencisi olarak hayal edin. Restore edilen tarihi sokakları geziyor, hatta fotoğraflıyorsunuz. Uydulu, arasından çamaşırların sallandığı evleri gördükten sonra Afyonkarahisar’a nereden bakarsınız? Ben bir turist olarak bu manzarayı gören kişi olsam Afyonkarahisar’a dikiz aynasından bakar, basar giderim Beypazarı’na…
Tarihe meraklı turistleri kaçırdık. Üstelik bu kültür turizmi öyle bir şeydir ki; siz istediğiniz kadar reklam yapın, bunun meraklısı birbirini et-kiler. Kültür turizmine katılan insanlar okuyan, meraklı insandır. Birbirinin deneyim ve yorumları okur, inceler ona göre bir tatil güzergahı çizer. Yani siz bir kere kötü bellendiniz mi, bir kere olumsuz yorum almaya başladınız mı artık ağzınızla kuş tutsanız, “kuş katliamı yapıyor” olursunuz. Yukarıda saydığım kültür turizmine yönelik olumsuzluklar yeni gelişmeler değil. Bu birbiriyle tezat görüntüleri uzun zamandır görmek mümkün. Ancak bu yıl kış aylarıyla birlikte, şehri iyice köy görüntüsüne çeviren görüntüler oluşmaya başladı.
Günlük yoğunluk ve koşuşturma içerisinde kör mü oldu bütün insanlar diye merak ediyorum. Kimsenin ekmek kapısı ile oynamak istemem. Ancak şehrin simgesi Anıtpark’ın önünde, işporta ya da belediyenin izinli simitçilerini görmek garip oluyor. Bu satıcılar Anıtpark’ın 50 metre ilerisinde ya da gerisinde durabilir. Böylece şehir dışından ilimize gelen turistler, vatandaşlar ya da gazeteciler; Zafer Heykeli ile Karahisar Kalesi’nin birleştiği fotoğraflarda bir de simitçi ya da işportacıya yer vermez. Gerçi ben Anıtpark’ın önündeki görüntüden yakınırken, şehrin bir diğer simgesi Zafer Müzesi’nin etrafı tam bir gece kondu alanına dönüşmüş durumda. Yetkililerden izin alınarak Zafer Müzesi yanına konan bir kulübe etrafına tuğlalar dizilerek genişletilirken, satıcılar alanlarını brandalarla genişletiyor. Aylardır ne idüğü belirsiz portakal şekilli turuncu bir yapı yerli ve yabancı turistlerin bilgi alacağı, turizm bilgi ofisinin önünü kapıyor. Üstelik ne bir etkinlik var ne de bir eşya. Belediye Başkanı Burhanettin Çoban, bir süre önce esnafı denetledi. Kaldırım işgallerini denetledi de sanırım bu koca turuncu büfe kimsenin gözüne çarpmadı. Ben esnafın yerinde olsam önce bunları gösterirdim.
Valilik Kavşağı ve Zafer Müzesi önündeki garipliklerden bahsetmişken, şu reklam toteminden de söz etmeden geçemeyeceğim. O totem bence, şehrin en gözde yerini tabir belki biraz ağır olacak ama pavyona çevirdi. Benzer ışıklı reklam panoları hemen her şehre kuruluyor. Ancak bizdeki gibi hem aşırı alçak hem de yola doğru duran kaç tane ışıklı pano var merak ediyorum. O ışıklı pano öyle bir yerleştirilmiş ki Bankalar Caddesi istikametinden gelen bir sürücünün gözünü almaması mümkün değil. Hatta aşırı ışıklı olması nedeniyle bazen insanın gözünü bir anlık görmesini engelleyecek kadar kamaştıran bu ışıklı panoyla ilgili yetkililer önlem almalı. Hayır maazallah o yöne doğru giden benim gibi azıcık acemi bir şoförse, bir de gözü mücevher reklamındaki hoş mankene takılırsa; görün siz cümbüşü. Hatta bu konuda yetkililere uyarı, hemşerilere fikir verecek bir ihtimal kurgulayalım. Hani olurda o kavşakta bir kaza yaptınız. Trafik raporuna, ‘ışıklı tabeladan gözüm kamaştı. Işıktan hiçbir şey görünmüyor’ yazdırın. Kaskonuz yoksa bile suç sizde olmayacağından zorunlu trafik sigortasından yararlanmaya çalışırsınız. Belki zararınızı telafi edersiniz. Hatta iyi bir avukatla yetkililere tazminat davası bile açabilirsiniz.
Çevrede eminim sizlerin de ‘Hey Allah’ım’ dediğiniz ilginç ve hiçbir yasallığı olmayan görüntüler vardır. Hani Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bir heykelle ilgili ‘ucube’ benzetmesi yaptı. Ben de sizlere ilimizin bence en ‘ucube’ görüntüsünü göstereceğim. Bir kentteki yolların durumu, yolun işaretlenmesi ya da kısıtlanması İl Trafik Komisyonu ya da Belediye Meclisi’nce alınacak kararla belirlenir. Ancak bildiğim kadarıyla ilgili hiçbir karar olmamasına rağmen Karaman Çok Katlı İş Merkezi’nin yanında bir yol işgali söz konusu. Genişliği ancak 3 metreyi bulan sokak otopark işleten firmanın otopark alanı olmayan bölgeye yapılacak parkları engellemek amacıyla hem sağdan hem de soldan yarım metre daraltılmış. Belediyenin yanında gerçekleşen bu olayın belediye yetkililerince de onaylandığını düşünüyorum. Çünkü böylesi garabet bir görüntünün gözlerden kaçması imkansız. Üstelik hiç bir yasallığı olmayan bu duba ile yol işgali hem benim gibi daha yeni şoförler için hem de aralarına çekilen şeritler nedeniyle üzerinden atlamaya çalışanlar için bir tehlike oluşturuyor.
‘Duba işgaliyesini sanki sadece otoparkçılar mı yapıyor?’ dediğinizi duyar gibiyim. Esnafın da çoğunluğunun kendi dükkanlarının önünü benzer şekilde kapama alışkanlığı var. Hatta belediyemizin bile önünde yol kapayan dubalardan var. Kısacası imam bunun yaparsa cemaat ne yapsın durumu. Ancak belediyenin elinde belediye meclisinde bunun yasal kararını almak bir kaç dakika alır. Yetkililer bu yazıyı dikkate alır mı, yasal önlemleri alır mı bilmiyorum. Ama ben cesur ve yasaları önemseyen yetkililer arıyorum. Hafızası iyi olanlar hatırlar, 5-6 sene önce savcı uyarısıyla İçişleri Bakanlığı, Aksaray Emniyet Müdürlüğü’ne duba cezası kesmişti. 4 Ağustos 2008’de Ankara’da bir vatandaşın ihbarı üzerine Ayrancı Uçarlı Sokak’a giden trafik ekibi, yol kenarına duba koyduğu gerekçesiyle Emniyet Genel Müdürlüğü’ne 237 YTL’lik ceza yazmıştı. Üstelik ceza sisteme de girdiği için iptal edilememişti. Karayolları Trafik Kanunu’nun 14. Maddesi, “Karayolu yapısı ve trafik işaretleri ile ilgili olarak; a) Karayolu yapısı üzerine, trafiği güçleştirecek, tehlikeye sokacak veya engel yaratacak, trafik işaretlerinin görülmelerini engelleyecek veya güçleştirecek şe-kilde bir şey koymak, atmak, dökmek, bırakmak ve benzeri hareketlerde bulunmak, b) Karayolu yapısını, trafik işaretlerini ve karayoluna ait diğer yapı ve güvenlik tesislerini, üzerlerine yazı yazarak, çizerek veya başka şekillerde bozmak, yerlerini değiştirmek veya ortadan kaldırmak, Yasaktır. Meydana gelen tehlike ve engeller, ilgili kuruluşlar ve zabıtaca ortadan kaldırılır, bozukluk ve eksiklikler yolun yapım ve bakımından sorumlu kuruluşça derhal giderilir, zarar karşılıkları ve masraflar sorumlulara ödetilir. Bu madde hükmüne uymayanlara 34.800.000 lira para cezası verilir.” hükmünü içeriyor. Bu şehirde kanunun bu maddesini işletecek bir yetkili var mı merak ediyorum.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER