Çanakkale azmin ve prestijin mücadelesi

Çanakkale Deniz Zaferi’nin 101. yıldönümü ve 18 Mart Şehitleri Anma Günü programı Kocatepe Anadolu Lisesi öğretmenleri ve öğrencileri tarafından hazırlandı. Program şehitlerimizin manevi huzurunda yapılan saygı duruşu ve İstiklal Marşımızın okunması ile başladı.ÇANAKKALE AZİM VE PRESTİJ MÜCADELESİAçılış konuşmasını Kocatepe Anadolu Lisesi Müdürü Basri İşlek yaptı. Çanakkale Savaşlarında 253 bin şehit veren Türk Milleti’nin onurunu, itilaf [&hellip]

Çanakkale Deniz Zaferi’nin 101. yıldönümü ve 18 Mart Şehitleri Anma Günü programı Kocatepe Anadolu Lisesi öğretmenleri ve öğrencileri tarafından hazırlandı. Program şehitlerimizin manevi huzurunda yapılan saygı duruşu ve İstiklal Marşımızın okunması ile başladı.
ÇANAKKALE AZİM VE PRESTİJ MÜCADELESİ
Açılış konuşmasını Kocatepe Anadolu Lisesi Müdürü Basri İşlek yaptı. Çanakkale Savaşlarında 253 bin şehit veren Türk Milleti’nin onurunu, itilaf devletlerine karşı korumasını bildiğini belirten Basri İşlek, Atatürk’ün askerlerine, “Ben size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum.” dediğini belirten İşlek; “Mustafa Kemal Atatürk’ün bu emri Çanakkale Savaşlarının kaderinin değişmesinde rol oynamıştır. Çanakkale Zaferi, dünya tarihinde bir dönüm noktası olmuştur. Tarihin akışında ise Türk Milleti belirleyici bir rol oynamıştır. Millet olma bilincinin tohumları atılarak Kurtuluş Savaşı’nın kazanılmasına zemin hazırlayan, bir prestij ve azmin mücadelesidir” dedi.
ÇANAKKALE GENÇLERE  İYİ ANLATILMALI
Basri İşlek, 1. Dünya Savaşı’nın en önemli ve hassas bölümünü Çanakkale Savaşlarının oluşturduğunu söyledi. Aziz şehitlerimizin mukaddes vatan toprakları için, canlarını seve seve verdiklerini belirtti. İşlek; “Bir milletin kaderini değiştiren, vatanımızı, istiklalimizi, sarsılmaz imanları, eşsiz cesaretlerine borçlu olduğumuz aziz şehitlerimiz dünya da eşi benzeri olmayan bir destan yazmıştır. Çanakkale ruhunu Milli Mücadelenin başlangıcı yapan kahramanlar çok cesurca savaşmışlardı. Çanakkale Zaferi özellikle genç nesillere iyi anlatılması, ecdadımıza ve şehitlerimize karşı bir borcumuz olduğu gibi, geleceğimizin de teminatıdır. Bu konuda şehit ailelerimiz yaşadığımız pek çok sıkıntılı dönemde ortaya koydukları sağduyulu ve kararlı tutumla, milletimizin vicdanı haline gelmiştir. Gazilerimiz, toplumun milli hafızasını oluşturmaktadır. Allah bizlere bir daha böyle bir savaş göstermesin. Ruhları şad olsun” diye konuştu.
ALMANLAR LİMANLARI BOMBALADI
İkmal ve Garnizon Komutanlığından Piyade Üsteğmen Fuat Dirik tarafından Çanakkale Savaşlarının askeri yönü anlatıldı. 10 Ağustos 1914 tarihinde Akdeniz’de ki İngiliz filosunun takibinden kurtulmak için Çanakkale önlerine gelen iki Alman gemisine, Osmanlı İmparatorluğu tarafından Yavuz ve Midilli isimleri verildiğini belirten Dirik; “Bu iki gemi Osmanlı donanmasına katılmıştır. Donanma Komutanlığına gelerek Osmanlı üniforması giyen Alman Amirali Suşon’un emrinde tatbikat maksadıyla Karadeniz’e çıkan Yavuz ve Midilli gemileri, 29-30 Ekim 1914 tarihlerinde Odesa ve Sivastopol limanlarını bombalamıştır. Bu olay sonunda Osmanlı İmparatorluğu Rusya’ya karşı fiilen Birinci Dünya Savaşına girmiştir” dedi.
MAYINLAR PARALEL DÖŞENDİ
Müttefik deniz kuvvetlerinin boğaza karşı ilk büyük harekatını 19 Şubat 1915 tarihinde yaptığını dile getiren Üsteğmen Fuat Dirik, bu durumun 18 Mart harekatının ön hazırlığı olduğunu söyledi. Düşman kuvvetlerinin bu tip harekatlardan elde ettikleri sonuçların, başarı ümitlerini çok arttırdığına değinen Dirik; “Bu sırada bin bir güçlükle İstanbul’dan, Çanakkale’ye getirilen 26 mayın, Nusret Gemisi tarafından 7-8 Mart 1915 gecesinde, müttefik donanmasının manevra sahasına, sahile paralel olarak büyük bir gizlilik içinde dökülmüştür. Bu mayın hattının daha önceden döşenen hatlar gibi Boğazın geçiş yoluna dik olarak değil de, sahile paralel olarak tesis edilmesi, 18 Mart harekatının kaderinin değişmesinde en büyük rolü oynamıştır. 18 Mart 1915 Perşembe sabahının ilk saatlerinde Pilot Üsteğmen Cemal Durusoy bir hava keşfi yaparak, Çanakkale taarruzuna katılacak müttefik deniz kuvvetlerinin 84 gemiden oluştuğunu belirlemiştir” diye konuştu.
BOĞAZI DONANMA İLE GEÇEMEDİLER
Atatürk’ün 18 Mart Deniz Savaşına ilişkin anlatımını aktaran Üsteğmen Fuat Dirik şöyle konuştu: ” Mustafa Kemal Atatürk, o günü şöyle anlatır; ’18 Mart deniz savaşı sırasında kara bölgesinin korunması görevi benim üzerimdeydi. O gün düşmanın bazı gemilerle kıyıyı ateş altında bulundurmuş olmasından başka, karada anlatılmaya değer bir olay olmadı. O gün tabyalarda bulunan erler, subaylar ve komutanlar takdire değer bir fedakarlıkla cesaretin ve tevekkülün en yüksek haddiyle sonuna kadar toplarını kullanmışlar ve görevlerini yapmışlardır. Düşününüz ki birçok çökmeler, patlamalar, yangınlar ve kayıplar arasında daima ateş karşısında titremeden görevlerini yerine getirmişlerdir.” Çanakkale Boğazının donanma ile geçilmesinin mümkün olmadığını anlayan itilaf devletleri, kara harekatı ile ilgili planlar geliştirmeye başladı” şeklinde konuştu.
ÇANAKKALE CENTİLMENLER SAVAŞI
Tür Ordusunun Çanakkale de beş ulusa ait güçlü düşman birliklerini Gelibolu yarımadasının daracık bir alanında, aylar boyu hareketsiz çakılıp kalmaya mahkum ettiğini anlatan Üsteğmen Dirik şöyle konuştu: “Türk askeri 35 kilometrelik alanın her karış toprağını kanıyla yoğurmuştur. Şiddetli ve göğüs göğüse süren savaşlarda büyük kayıplarına rağmen taraflar, uyulması gereken kurallara tam anlamıyla bağlı kalmış, bundan dolayı da Çanakkale Savaşları tarihte ‘Centilmenler Savaşı olarak yerini almıştır.”
Anma programı; Mehmet Gündöner’in dinletisi, Süleyman Ilgın’ın “Kanlı Sırttaki Mitralyöz” isimli sunumu, “Dur Yolcu” isimli dramanın sunumu ile sona erdi. >> Burcu AYDIN’ın haberi

Bakmadan Geçme