• Haberler
  • Gündem
  • 'Çalışmaya mecburduk, Allah bunların belasını versin'

'Çalışmaya mecburduk, Allah bunların belasını versin'

Fethullahçı Terör Örgütü, Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) kapsamında Silahlı Terör Örgütüne Üye olma iddiasıyla haklarında kamu davası açılan toplam 13 tutuklu sanığın yargılaması 7 Ağustos Pazartesi günü gün boyu devam etti. Sanıklardan Özgür Güneş, Fatih Coşkun, Esma Çiçekçi, Mustafa Kesler'in yargılaması sabahki celselerde yapıldı. Mehmet Şeker, Yılmaz Küçüktepe, Arif Özer, Bilal Sarı, Resul Torun, Mehmet [&hellip]

Fethullahçı Terör Örgütü, Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) kapsamında Silahlı Terör Örgütüne Üye olma iddiasıyla haklarında kamu davası açılan toplam 13 tutuklu sanığın yargılaması 7 Ağustos Pazartesi günü gün boyu devam etti. Sanıklardan; Özgür Güneş, Fatih Coşkun, Esma Çiçekçi, Mustafa Kesler’in yargılaması sabahki celselerde yapıldı. Mehmet Şeker, Yılmaz Küçüktepe, Arif Özer, Bilal Sarı, Resul Torun, Mehmet Erbay, Leyla Mart, Nazlı Sancak ve Mustafa Karakoç’un duruşmaları öğleden sonra görüldü. Mahkemeden sanıklardan Mustafa Kesler ve Bilal Sarı’ya tahliye kararı çıktı.
“EMİR VE TALİMATLA PARA YATIRMADIM”
Öğleden sonraki görülen ilk celsede yargılanan Mehmet Şeker’in duruşması ileri bir tarihte görülecek. Şeker’in hakkında; FETÖ’nün yayın organlarından Zaman Gazetesi dağıtıcılığı, Bank Asya’ya örgüt elebaşının talimatı ile para yatırma, örgütün kriptolu haberleşme programı bylock tespiti, çocuğunun örgütle müzahir okulda eğitim alması iddiaları bulunuyor. Savunmasında geçimini temin etme adına örgütle müzahir şirketlerde sigortalı olarak çalıştığını belirten Şeker, “Benim bu yapı ile gazete dağıtıcılığı dışında başkaca bir bağım yoktur. Burada geçimimi temin amacıyla çalıştım. Eşim de o dönem bu yapının okulunda çalışıyordu. Devlet okulu teşvik vermişti. Bank Asya’daki hesabı maaş ödemesi için kullandım. Araç alım satımı öncesi toplu para yatırmıştım. Yani emir ve talimat doğrultusunda bir para yatırmadım” dedi.
“SUÇSUZ OLDUĞUMU DÜŞÜNÜYORUM”
“Bilerek ve isteyerek buralarda bulunmadım” diyen Sanık Mehmet Şeker savunmasında sözlerine şöyle devam etti: “Ben buralarda geçimimi temin için emek işçisi olarak çalıştım. Bylock programı tespit edilen iki hat üzerime kayıtlıdır. Ancak telefonlar bylock tespitinden önce üzerimde bulunuyordu. Teknik bir hata yapıldığını düşünüyorum. Hatlardan bir tanesini 2014 yılının 6’ncı veya 7’nci ayında kapattım. Bylock tespiti ise hattı kapattırdıktan bir yıl sonra gözükmektedir”
Mahkeme Başkanı, “2014 yılının ikinci yarısında kapattırdığınızı söylediğiniz hattınız ve diğer hattınız ile 2015 yılının Haziran ayına kadar iki ayrı telefona takılı olarak bylock kullanımı tespit edilmiş” dedi. Ev aramasında ele geçen örgüt elebaşının kitaplarına ilişkin olarak Sanık Şeker, “O masal kitaplarını kırtasiyeden çocuklarım için almıştım. Yasaklı yayın olduğunu bilmiyordum. Ben suçsuz olduğumu düşünüyorum. Suç işleme kastı içinde olmadım. Tahliyemi, aksi düşünülüyorsa adli kontrol şartlarından uygun görülenin uygulanmasıyla tahliyemi talep ediyorum” ifadelerini kullandı. Tutukluluk hali devam etmesine karar verilen sanık Mehmet Şeker’in duruşması ileri bir tarihte görülecek.
EMİRDAĞ ÖRGÜT İMAMININ
 EŞİ DE YARGILANDI
Şu an firarı olan örgütün Emirdağ İlçe İmamı Uğur Mart’ın eşi olduğu öğrenilen Sosyal Bilgiler Öğretmeni Leyla Mart’ın yargılaması da önceki gün gerçekleştirildi. Mart’ın hakkında; Uşak’ta gördüğü üniversite eğitiminin ardından örgütle müzahir dershanelerde öğretmenlik yapması, Emirdağ’da bayanlara “sohbet hocalığı” yaptığı, 31 Ocak 2013 tarihinde ilçenin ileri gelenleri ve örgütle bağlantısı olan şahıslarla yurt dışı çıkışı yaptığı tespiti, Bank Asya’daki hesabına talimatla para yatırdığı, çocuklarının örgütle müzahir okullarda öğrenim gördüğü iddiaları bulunuyor.
“ALLAH BUNLARIN BELASINI VERSİN”
Üzerine atılı Silahlı Terör Örgütüne üye olma suçlaması ve diğer iddiaları kabul etmeyen Leyla Mart, terör örgütü ile ilişkisi olmadığını belirterek, “Allah bunların belasını versin” dedi. Atanamadığı için örgütle iltisaklı dershanelerde mecburen çalıştığını söyleyen Leyla Mart, “Buralarda mecburen çalıştım. Çünkü KPSS sonrası atamam olmadı. Ben Sosyal Bilgiler Öğretmeniyim. Bu ataması zor olan branşlardan biridir. İki oğlum var. Zorlu bir çalışma tempom oldu. Aslen Adanalıyım. Gurbette çalıştım. Ev işleri, iki çocuğun bakımı her şey benim üzerimdeydi. Bunlarda bana yardımcı olabilecek bir akrabam ve yakınım yoktu. Tüm bunlarda gösteriyor ki benim terör örgütü faaliyetleriyle uğraşmam mümkün değildir. Hakkımdaki suçlamaları ret ediyorum” diye konuştu.
“TANIKLARLA YÜZLEŞMEK İSTİYORUM”
Örgüt için zarf içerisinde kurban parası topladığı iddiasını da ret eden, hakkında tanık beyanı bulunduğu belirtilen Sanık Leyla Mart, tanıkla yüzleşmek istediğini söyleyerek bu iddiaları da kabul etmedi. Evde sohbet toplantısı düzenleyerek bayanların “sohbet hocası” olduğu yönündeki iddiaları da reddeden Mart, “Ben 2011 yılında Emirdağ’a geldim. 2016 yılı Haziran ayı sonunda da işten çıkarıldım. Memleketim Adana’ya dönüp çalıştım. Tanıklarla yüzleşmek istiyorum” şeklinde konuştu.
EŞİN ÖRGÜT İMAMI
OLDUĞU HATIRLATMASI!
Mahkeme Başkanı Sanık Leyla Mart’a eşi Uğur Mart’ın Emirdağ ilçesinin Örgüt İmamı olduğu iddiasını hatırlattı. Uğur Mart’ın şu an kaçak durumda olduğuna dikkat çeken Mahkeme Başkanı, “Eşiniz şu anda kaçak durumda. Hakkında örgütün İlçe İmamı olduğuna dair binlerce tanık anlatımı var. Kaçakta olsa hakkında İlçe İmamı olduğu yönünde onlarca delil var” ifadelerine yer verdi.
“MANUEL VİTES KULLANSAM
KARŞINIZDA OLMAYACAKTIM”
Yurt dışına Umre ziyareti için gittiklerini bu seyahatin kim tarafından düzenlendiğini hatırlamadığını söyleyen Leyla Mart, “Umre ziyareti için yurt dışına çıktım. Bu ziyarette sadece Emirdağ ilçesinden kişiler vardı. Biz de ailecek katılmıştık. Bank Asya’ya para yatırmada gayet sıradan bir olay. Ben manuel vitesli araç kullanamıyordum. Araç zarar gördü. Eşime otomatik vitesli araç alması için baskı yaptım. Aracı alıncaya kadar da parasını bankaya yatırdık. Eğer ben manuel vitesli araç kullanabilseydim belki şu anda karşınızda olmayacaktım” ifadelerini kullandı. Mahkeme Başkanı Sanık Leyla Mart’a, “Örgüt elebaşının Bank Asya’nın batmaması için para yatırılması talimatını hiç mi duymadınız? O dönemde kişiler başka bankalardan çektikleri krediyi aynı gün içinde Bank Asya’ya yatırıyorlardı.” sorusuna Mart, “Dokuz ay sonra tesadüfen öğrendim. Parayı Afyon’a gelerek yatırdım” cevabını verdi.
“EŞİMİN ANTALYA’DA
OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUM”
Firarı durumda olan ve hakkında Emirdağ’ın Örgüt İmamı olduğu iddiası buluşan eşi Uğur Mart ile en son 21 Temmuz tarihinde görüştüğünü söyleyen Leyla Mart, “Eşimi son olarak 21 Temmuz’da gördüm. Kendisi Antalya’ya iş bulmak için gitmişti. Bir daha da bizi arayıp sormadı. Antalya’da olduğunu düşünüyorum” dedi.
“ÇOCUKLAR HÂKİM AMCAYA
BİZDEN BAHSETTİN Mİ DİYOR”
Dokuz aydır tutuklu olduğunu, çocuklarının, ailesinin mağdur durumda olduğunu belirten Leyla Mart, annesinin iki çocuğuna bakmaya çalıştığını, çocuklarının psikolojik travma yaşadığını, küçük oğlunun Adana sıcağında sınıfta kapşonla oturacak kadar psikolojisinin bozulduğunu anlattı. Mart, bu gerekçelerle tahliyesini, mahkeme aksi kanaatte ise uygun görülecek bir adli kontrol hükmümün uygulanmasını talep etti. Leyla Mart, “Ailecek mağdur durumdayız. Tahliyemi talep ediyorum. 26 kişilik koğuşta 65 kişi kalıyoruz. Bir yatakta yatmak için sıra bekliyoruz. Çocuklarım görüş sırasında camın arkasından ‘Anne hâkim amcaya bizden bahsettin mi?’ diye soruyor. Hem tahliyemi hem de beraatımı talep ediyorum.”
YALAN TANIKLIĞA KARŞI İŞLEM UYARISI
Sanık Leyla Mart’ın duruşmasında aynı dershanede görev yapan öğretmenler U.S ve M.A tanık olarak dinlendi. Soruşturma aşamasında verdikleri ifadeden sapma eğilimi gösteren tanıklar Mahkeme Başkanı tarafından sözlerinin başında uyarıldı. Mahkeme Başkanı, “Sözün başında uyarıyorum. Sonra hâkim bey uyarmadı demeyin. Yalan tanıklıktan hakkınızda işlem yaparım. Tavır, davranış ve sözlerinizden kıvırdığınız anlaşılıyor” sözleriyle tanıkları uyardı. Mahkeme Başkanı Tanık U.S’ye ifadesinde Sanık Leyla Mart’ın kendisinden kurban parası talep ettiğini kendisinin vermediği yönünde ki beyanını sordu. İlk etapta Leyla Mart ile samimi olmadığını ileri süren tanık U.S’ye Mahkeme Başkanı, “Soruşturma aşamasında verdiğiniz ifadeye göre samimiymişsiniz kızım” dedi.  Mart’ın birkaç sohbet toplantı davetine katıldığını aktaran U.S, kendisinin yanında Fetullah Gülen kasetleri ve vaazlarının izlenmediğini, bir defasında kurban parası toplamak için Mart’ın zarf dağıttığını para vermediği için aralarının iyi olmadığını, sadece selamlaştıklarını belirtti. Leyla Mart’ın tutukluluk hali devam ederken duruşması ileri bir tarihte görülecek.
“SUÇLANACAĞIMI BİLSEM ÇALIŞMAZDIM”
Adli kontrol uygulaması ile tahliye edilen ve yargılaması tutuksuz devam edecek olan Matematik Öğretmeni Bilal Sarı, örgütle bağlantılı çeşitli eğitim kurumlarında çalışması ve Bank Asya’ya talimatla para yatırması iddialarıyla yargılanıyor. Bank Asya’ya birikimlerini yatırdığını söyleyen sarı, “İşsiz olduğum için buralarda çalıştım. Eğer suçlanacağımı bilsem asla çalışmazdım. Bunu yürekten söylüyorum. Son olarak Emirdağ ilçesinde çalıştığım dershaneden istifa ettim. Eskişehir’de bir dershane ile anlaştım” dedi.
“DEVLETİ ALTTAN VE
ÜSTTEN DOLANDIRDILAR”
Sanık Bilal Sarı’nın istifa ettiği beyanı üzerine Mahkeme Başkanı, “FETÖ’de çalışan öğretmenlerin her yaz döneminde istifa ettirilerek SGK’ya işsizlik maaşı başvurusunda bulundurulduklarını biliyoruz. Sonrasında ‘bu para haram’ denilerek işsizlik maaşı örgüte aktarılıyor. El altından öğretmenlere maaş veriliyor. Böylece devlet hem alttan hem de üstten dolandırıldı” diye konuştu.
PİŞMANLIKTAN YARARLANMA TALEBİ
Etkin Pişmanlık Hükümlerinden yararlanma talebinde bulunan Yılmaz Küçüktepe’nin yargılaması tutuklu olarak devam edecek. Sanık Küçüktepe’nin hakkında; Örgütle bağlantılı eğitim kurumunda çalışma, Bank Asya’da maaş hesabı, 2015 yılında örgütün kriptolu haberleşme programı bylock kullanım tespiti iddiaları var. Sandıklı ilçesinde 2010 yılında Kocatepe Dershanesine Din Kültürü Ahlak Bilgisi Öğretmeni Abdurrahman Arslan’ın ucuza kayıt yaptırması ile örgütle tanıştığını söyleyen Yılmaz Küçüktepe, “Üniversite sınavında Afyon MYO Pazarlama Bölümünü kazandım. Bizimle üniversiteye kayıt için Afyon’a geldi. Sandıklı’dan Mehmet Süzme aracılığıyla o öğretmen ile Afyon’a geldi. Öğretmen bize yurtları gezdirdi. Mehmet Süzme Sandıklı Kocatepe Dershanesi’nde Matematik Öğretmeniydi” dedi.
“BYLOCKTAN
KORKTUM YALAN SÖYLEDİM”
Sorgulama aşamasında bylock programı dışında hiçbir şeyi saklamadığını belirten Yılmaz Küçüktepe, “Bylock programı kullanmadığım yalanını söyledim. Çünkü korktum. Üniversite başlangıcında bir yıl ilçeden şehre gel git yaptım. Sonra Mehmet Süzme aracılığıyla 150 lira karşılığı örgütün ‘Işık Evi’nde’ kalmaya başladım. O dönem için ‘cemaat eviydi’ Ama hafta sonları yine Sandıklı’ya gittim. Faruk Çiftçi ev abimizdi. Ben ismini Faruk olarak tanıyorum. Yanlış hatırlamıyorsam Doğubeyazıt’lıydı. ‘İsmail” isimli kişi de tahminimce örgütün bölge abisiydi. Bu iki abi ev durumu ile ilgilenir, erzak getirirlerdi” dedi.
“BYLOCK’U MEHMET YAMAN’LA YÜKLEDİK”
Maddi durum yetersizliğinden örgüt yurdunda belletmen olarak çalışmak zorunda kaldığını anlatan Yılmaz Küçüktepe, “Sahipata Mahallesinde Hisar Yurdunda lise öğrencilerinden sorumlu belletmendim. Yurt Müdürü okulum bitince beni arayıp çağırdı. Babam emekli olmuştu. Ev kredisi ödüyorduk. Maddi açıdan çok zordaydık. Bu yurtta bekçilik, öğrenci giriş-çıkış takibi gibi işleri yaparak bir yıl kaldım. Yurt Müdürü Mehmet Yaman tarafından bylock programı telefonuma yüklendi. Kendisine yasal olup olmadığını sordum. Googel Play’den ya o, ya ben yükledik. Tam hatırlamıyorum. Yükleme sonrası eşleşme yaptık. Örgütün Büyük Bölge İmamı Mali İşler Sorumlusu İsmail Biçer ve Yurt Müdürü Mehmet Yaman bana bylock programı üzerinden ulaşırlardı. Eğer birinin bylocku kapalı olursa yine benim üzerimden iletişim sağlanırdı. Ahmet Çakmaktepe, Kütahya’dan yurda patates, yumurta, erzak getiren  ‘Sabri Amca’ diye hitap edilen şahıs, Abdullah Zincir, İsmail Biçer ile irtibatlıydı. Ebubekir Baş da bylock programında ekliydi. O da yurtta belletmendi” diye konuştu.
“BYLOCKTA EKLİ KİŞİ SAYISI
 ÖRGÜTTE TANINMIŞLIK DEMEK”
Yurttaki görevi sırasında Rehberlik yapan Fatih Balta isimli şahsın dershaneden zaman zaman yurda geldiğini aktaran Yılmaz Küçüktepe, “Ben yurtta 40-50 civarında çocuğun bakımından sorumluydum. Rehberlik hizmeti veren Fatih Balta zaman zaman dershaneden yurda gelerek çocuklara sohbet yapardı. Geceleri çocuklar etüt yapardı. Ben onları takip ederdim. Yurt Müdürü Mehmet Yaman, ‘amcalar’ geldiğinde benim bilgisayarım alarak ‘Mütevelli Heyeti’ denilen bu kişilere internetten indirdiği videoları izletirdi. Ondan sonra yurdun mali durumunu konuşurlardı. Bir de örgütün Bölge Abisi olduğunu tahmin ettiğim Tahir Tuğ yurda gelirdi. Benim kullandığım bylock programına 5 kişi ekliydi. Bylock programında kimi eklediyseniz onu görürsünüz. O dönemde eğer bylockunuz da ne kadar çok adam ekli ise örgüt içinde o kadar tanınmış olurdunuz. Bylock o zaman için bizim facebookumuzdu” şeklinde konuştu.
“DURUMUMU BİLMELERİNE
RAĞMEN BURS İSTEDİLER”
Tüm yurtların genel sorumlusunun İlhan isimli şahıs olduğu bilgisini veren Yılmaz Küçüktepe, “Yurt kapandıktan sonra Sandıklı’ya döndüm. İnşaatlarda çalışmaya başladım. Yeni bir telefon hattı aldım. Kimse ile bağlantım kalmadı. Bank Asya’ya maaşım yatırılıyordu” dedi. Mahkeme Başkanının sınav sorularına ait cevapların çocuklara verildiğini görüp görmediği sorusuna hayır diye cevapladı. Başkanın, “Ömer Seven kimdir?” sorusuna ise, “Işık Evi’nde kalırken eve gelirdi. İsmail Biçer ile aynı görevde olduğunu sanıyorum. Büyük Bölge İmamı ya da Öğrenci Mesulü” cevabını verdi. Yurtta çalıştığı dönemde kendisinden burs istediklerini belirten Küçüktepe, “Benden de burs istediler. Zaten bin 300 lira maaş alıyordum. Evime de götürdüm. Bir artı bir ortamda kaç kişi kaldığımı ve durumu bilmelerine rağmen aylık 200 lira burs ödemesi istediler. Tartıştık” dedi.
“AÇIK GÖRÜŞTE BYLOCK’U
İNKÂR EDİN BULAMAZLAR DENİLDİ”
Örgütün kriptolu haberleşme programı bylock kullanımının suç olduğunu öğrendikten sonra korkması nedeniyle kullanmadığı yalanını söylediğini ikrar eden Küçüktepe, “Bylock programı kullanımı suçtu korktum yalan söyledim. Açık görüşler sırasında da ‘Mahkeme de bylock kullandığınızı inkâr edin bulamazlar’ dedikodusu yayılmıştı” dedi. Bylock mesaj içeriğinde nelerin olduğu sorusuna Sanık Küçüktepe, “Peygamber Efendimizin (SAV) hadisleri, görülen rüyalar anlatılırdı. Yükle dediler yükledik. Cahillik ettik. Zaten gayri resmi olanlarda numaralarını vermiyorlardı. Bank Asya’ya talimatla para yatırılması için ‘Maaşını çekme destek ol dediler’ Halimi anlattım evimizi gösterdim. Yine de işten çıkarmakla tehdit ettiler. Zaten yolladılar” ifadelerine yer verdi. Küçüktepe, örgüt içine mecburiyetten girdiğini kastı bulunmadığını, bildiklerini tüm samimiyetiyle anlattığını sözlerine ekleyerek tahliyesini talep etti.
“KURUM MÜDÜRÜ
OLDUĞUMU BİLMİYORDUM”
Örgütle müzahir yurtta kurum müdürlüğü görevi yapması, kriptolu haberleşme programı bylock kullanım tespiti, Bank Asya’ya ait kredi kartı kullanımı tespiti, ikametindeki aramada Fetullah Gülen’e ait kitaplar ve Bank Asya’ya ait dekont bulunan Biyoloji Öğretmeni Nazlı Sancak’ın duruşması da ileri bir tarihte görülecek. Avukatı bulunmayan Sancak’a ücretsiz avukat ataması yapılan duruşmada Sanık Nazlı Sancak, kurumda Kurum Müdürü statüsünde gösterildiğini bilmediğini, kapıyı açıp kapattığını, kendisine fazla ve düzgün biçimde para ödemesi yapılmadığını kaydetti. Kendisinden bir hat almasını istendiğini anlatan Sancak, kullandığı bu hatta bylock yüklendiğini 15 Temmuz tarihinden sonra öğrendiğini kaydetti.
AİLE BOYU FETÖ BAĞLANTISI
KHK ile ihraç edilen Arif Özer’in duruşması da ileri bir tarihte görülecek. Sanık Özer’in hakkında; Örgütün dershane ve okullarında öğretmenlik yapması, 2010 yılında Tayland’a tek başına giderek 25 gün kalması, örgütün finansal ayağı Bank Asya’da hesap hareketliliği, kriptolu haberleşme programı bylock kullanım tespiti, kızkardeşi Aysu Dikbaş’ın örgütle bağlantılı olarak Hindistan Angola’da bulunduğu, polis olan babası Fatih Deniz Özer’in de FETÖ’den tutuklu olduğu, polis memuru kardeşi Yalçın Özer’in FETÖ’den ihraç edildiği iddiaları var. Mahkeme Başkanı Sanık Arif Özer’e “Neredeyse aile boyu FETÖ bağlantılısınız” dedi.
“SUÇLU OLSAM DOLARI İMHA EDERDİM”
Şahsının, ailesinin vatan hainliği ve teröristlik yapmadıklarını söyleyen Sanık Arif Özer, “Biz ailecek vatan hainleri ve teröristlik yapmadık. Sadece sempati duyduk. Dini duygularımız istismar edildi. 2015 yılında öğretmenlik yaparken maaşımı aksattıklarında Zaman Gazetesi aboneliğimi kestim” dedi. Mahkeme Başkanı sanığa, “Fetullah Gülen sizce bir din adamı mı?” diye sordu. Sanık Özer soruyu, “Sorgumda geçmişin din adamı günümüzün terörist başı demiştim. İfadem sadece din adamı diye eksik yazılmış” diye cevapladı. Bylock programını kullanmadım, yüklemedim. Eğer yüklendiyse de kimin yüklediğini bilmiyorum. Terör örgütü üyesi olmadığımın somut kanıtı aramada bulunan bir dolardır. Suçlu olsam o bir doları tutmaz derhal imha ederdim” dedi.
“DEVLETTEN MİLLETTEN YANA OLDUK”
“Ben Türkiye Cumhuriyeti Devletinin denetlediği kurumlarında çalıştım” diyen Özer, “Tek işim öğretmenlikti onu yaptım. Eylem birlikteliğine yönelik tek bir tanık ifadesi bile yoktur. Hakkımda sadece düğünde yere atılan hatıra olarak sakladığım bir dolar ve bylock kullanım iddiası var. Bank Asya’ya da sadece bir altın hesabı, iki adet çek yatırmışlığım var. Bana ailemin diğer üyeleri neden gösteriliyor. Bu durumda suçun şahsiliği ilkesi nerede kalıyor? Devletten, milletten yana olduk. Dini duygularımızla hareket ettik. Terörü destekleyenleri lanetliyorum. En ağır şekilde cezalandırılmalarını istiyorum” dedi.
TOSUN’A AVUKAT ATANACAK
Hakkında örgütle bağlantılı şirketlerde çalıştığı yine örgütle müzahir sendika üyeliği hakkında FETÖ soruşturması bulunan Mehmet Yıldız isimli şahısla aynı otelde konaklaması, üç ayrı GSM ile kriptolu haberleşme programı bylock kullanımı iddiaları bulunan Resul Tosun’un duruşması ileri bir tarihte görülecek. Avukatı bulunmayan Tosun’a gelecek celse için avukat ataması yapılacak. Resul Tosun, yapı ile ideolojik bağı bulunmadığını, şirketlerde ne olduğunu bilmeden çalıştığını söyledi.
“EY CEMAAT WİFİ ŞİFRESİ
BUDUR DEDİNİZ Mİ?”
Sandıklı Müftülüğüne bağlı İmaret Camii’nde İmam Hatiplik yapan Mustafa Karakoç’un duruşması da ileri bir tarihte görülecek. Karakoç’un hakkında; iki yurt dışı çıkışı yaptığı, Bank Asya’da katılım hesabı açtırdığı, 2015 yılının Mart ayında kullanıldığı tespit edilen kriptolu haberleşme programı bylock tespiti, oğlu Mehmet Karakoç ve eşi Adalet Karakoç hakkında da FETÖ soruşturması yürütülüyor. Yaz Kur’an Kursu’nda wifiyi açtığını, öğrencilere oyun indirdiğini, bu esnada bylockun yüklenmiş olabileceği yönünde savunma yapan Karakoç’a Mahkeme Başkanı, “Ey cemaat wifi şifresi budur dediniz mi? Kursa gelen çocukların yaşı malum. O çocukların kriptolu bylock programı ile ne işleri olabilir” sorusunu sordu. Sohbet toplantılarına katılmadığını ve sohbet hocalığı yapmadığını söyleyen Mustafa Karakoç, iki kez kalp krizi geçirdiğini ciddi sağlık sorunları bulunduğunu belirterek tahliye talep etti. Sanığın, uzman heyet incelemesi için AKÜ Tıp Fakültesine sevk edilmesi kararlaştırıldı.
“SANDIKLI’DA Kİ İMAMLARDAN
BYLOCK ÇKIYOR”
Yine Sandıklı ilçesine bağlı bir köy camiinde İmam Hatip olarak görev yapan darbe girişimi sonrası ihraç edilen Mehmet Erbay’ın tahliye istemi reddedildi. Sanık hakkında; Kriptolu haberleşme programı bylock kullanım tespiti, örgütle bağlantılı kişilerle Umre seyahati yapması, Bank Asya’da katılım hesabı açtırması iddiaları bulunuyor. Hakkındaki suçlamaları reddeden Erbay, “Bizzat gelip teslim oldum. Din görevlisi olarak her zaman milletimizin, vatanımızın birlik ve beraberliğini, devletin bekasını vurguladım. Umre’ye örgüt amaçlı katılmadım. Bylock yüklemedim ve kullanmadım” ifadelerini kullandı. Mahkeme Başkanı, “Sandıklı ilçesinde çalışan imamlardan arka arkaya bylock çıkıyor bu nasıl bir tesadüftür?” dedi.
“DARBEYİ KİMİN YAPTIĞINI
SAĞIR SULTAN BİLE DUYDU”
Mahkeme Başkanı Erbay’a, “İfadeniz de Fetullah Gülen’i şahsen tanımadığınızı ama televizyondan emekli din görevlisi olarak yeni maaş aldığını öğrendiğinizi ifade etmişsiniz” diyerek ifadesini hatırlattı. Mehmet Erbay, “15 Temmuz darbesini kim yaptı?” sorusunu “Darbeyi kim yaptı bilmiyorum. Ama kim yaptıysa en ağır şekilde cezalandırılmalı” cevabı üzerine heyet üyesi bir Hâkim, “15 Temmuz darbesini kimin yaptığını sağır sultan bile duydu” dedi. Örgüt bağı olmadığını belirten Erbay’ın duruşması ileri bir tarihte görülecek. Avukatı olmayan sanığa avukat ataması yapılacak. >> Burcu AYDIN’ın Haberi

Bakmadan Geçme