Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Onur Bayram
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Büyükşehri BÜTÜNşehir ister mi? – Kocatepe Gazetesi

Onur Bayram 13 Ekim 2012 Cumartesi 03:00:00
  Hükümetin nüfusu 750 bini aşan 13 ili ‘büyük şehir’ yapacağı tasarının detaylarının açıklanmasıyla birlikte 698 bin nüfuslu Afyonkarahisar’da da bir ‘büyükşehir’ hayali sardı. Bir yandan ‘sınır 700 bine çekilsin’ diyenler, bir taraftan ‘büyükşehir olmayı hak etmiyoruz’ ya da ‘yaşanır, huzurlu şehir olalım yeter’ diyenler. Afyonkarahisar sınırdayken kanun değişmeden bile büyükşehir olması zor değil. Zor değil ancak yasa ‘bütün şehir’ yasası olarak değişecekken büyükşehir olmak iyi bir şey mi tartışılmalı.
Afyonkarahisarlı gazetecilere çağrı yapan Ertuğrul Sevim, ‘büyükşehir’ olma konusuyla ilgili görüşleri beklediğini yazmıştı. Belki kendisi çağrı yapana kadar çoğu kişi fark etmemişti ancak Sevim bu konuyu iki üç gündür yazıyor, ben de takip ediyordum. İtiraf etmek gerekirse çağrıdan bir gün önce yazdığı “büyükşehir olalım siz ondan sonra görün Afyonkarahisarlı kaç çocuk yapıyor” şeklinde biten köşe yazıyla ilgili de bir kaç dost meclisinde “ne yapacaklar, viagra mı dağıtacaklarmış?” ve “ben bekarım, biz nasıl katkı yapacağız?” diye şaka yollu eleştiride bulunmuştum. Her ne kadar konuyu okuyarak takip etsem de davete icabet etmemek terbiyesizliğinde bulunmayalım.
Belki de ‘Afyonkarahisar büyükşehir olur mu?” sorusundan önce “Afyonkarahisar büyük şehir olursa ne olur, ne işe yarar” ve “gerçekten 698 bin kişi de büyük şehir olmamızı isteyecek mi?” sorularını sormalıyız. Ulusal gazetelerin birkaç gündür yayınlanan sayılarına bakarsanız bazı büyük şehir olacak illerde konuya itiraz var. Örneğin Muğla’da büyük şehir olacak ama başta Ölüdeniz olmak üzere bazı turistik bölgeler buna karşı çıkıyor. Çünkü Muğla Büyükşehir olursa Türkiye’nin en çok turist ağırlayan belediyelerinden Ölüdeniz, Turgutreis ve İçmeler mahalleye dönüşecek. Aynı şekilde Balıkesir’de de benzer tepkiler var.
Öte yandan yasanın tüm il sınırlarını ‘Büyükşehir’ olarak kabul edecek şekilde değişmesi de bir sıkıntı. Mesela Büyükşehir olan Antalya’da kanun değişince Antalya’nın en çok otellere sahip bölgesi Belek Beldesi Serik İlçesi’nin mahallesi olacak. Yine nüfusunun bir kısmı Alman vatandaşlarından oluşan Alanya’nın Afsallar beldesi de Alanya’nın mahallesi olacak. Bu durumda ilk sorulması gereken Afyonkarahisar’ın tamamı yani tüm ilçe ve beldeleri büyükşehir olmayı Afyonkarahisar merkezdekiler gibi kabul edecek mi, hatta onlar da bu ilin büyükşehir olması konusunda bizim kadar istekli mi? Belki kırsal kesim bu işe bizim kadar istekli değildir. Yeni kanun taslağını incelemiş birilerinin mahalleye dönüşecek belediyelere gidip görüşlerini orada yaşayan insanların da görüşlerini alması gerekir. Üstelik muhalefet bu yasanın federal sisteme geçiş yasası olduğu eleştirisini yaparken, büyük şehir olma ne getirir ne götürür iyi tartışılmalı.
Tüm Afyonkarahisarlılar’ın ya da büyük çoğunluğun bu şehrin ‘büyükşehir’ olmasını istediğini düşünürsek, ‘büyükşehir olmak’ gelirlerimizin artması dışında ne işe yarar. Büyükşehir Kanunları muhteşem olduğu kadar tehlikeli de bir kanundur. Belediye Başkanlarına büyük güç ve yetkiler vermektedir. Örneğin Afyonkarahisar’da minibüs ve halk otobüsleri aralarındaki sorun ve kavgalar çözülemiyor. Kanunen bu konuda Başkan Çoban’ın eli güçsüz. Ama bir zamanlar benzer durumda olan Antalya’da Büyük Şehir Belediyesi; kartlı sisteme geçmeyi kabul etmeyen ve klima taktırmayan tüm minibüsleri toplu taşıma sistemi dışına çıkardı. Şu an orada tüm minibüsler kartlı sistemde yani aktarma yapabiliyor, minibüsten inip tramvaya bile geçseniz tek ücret ödüyorsunuz. Tabii bu gücün yaratacağı olumlu sonuçların yanı sıra bir de getirebileceği olumsuz sonuçları düşünmek gerekiyor.
Üniversitede öğrenci olduğum yıllarda hocalar, “ders geçme sınırı 50” derdi. Biz “49 alanlar kalacak mı?” diye sorduğumuzda “49’u geçirirsem 48’de ister onu da geçirsem 47 alan da geçmek ister” diye konuyu kestirip atardı. Kanuni sınırın 750 binden 700’e inmesini isteyenleri bu nedenle bu öğrencilere benzeyen hayalciler olarak görüyorum. Tek başına iktidar olan bir hükümet, söylediği sözden geri adım atmaz. Tabii bir de “tepkimizi koyalım”, “istiyorsak olacağız yoksa oy yok” yorumları vardı ki ben bu konuda da ümitsizim. Afyonkarahisar’da potansiyel oy sayısı 400 bin. Ak Parti’nin ülke genelinde 6 milyon oy aldığını düşünürsek, Afyonkarahisar’ın tüm oy potansiyeli Ak Parti’nin aldığı oyun yüzde 15’i değil. Sırf bu konu yüzünden Ak Parti’den vazgeçmeyecekleri de düşününce alınmayacak bir risk olmasa gerek. Demem o ki bu iş istemekle değil çalışmakla olur. Çalışmak için de tüm protokol üyelerinin “uyum içindeyiz” laflarını bırakıp özde, gerçekten oturup çalışması gerekir.
Bu konuyla ilgili benim en yakın olduğum Dinçay Doğar’ın yazdığı ‘önce şehirli olalım, şehirleşelim’ ana temalı konu. Önce şehirli olup, bu şehri gerçekten benimsemeliyiz. Örneğin Başkan Çoban geçen bir konuşmasında Afyonkarahisarlılar’ın her şeyi belediyeden beklediğini, elini hiç cebine sokmak istemediğini ve hiçbir işe katkıda bulunmak istemediğini anlatmıştı. Hatta Bedesten’in restorasyonu konusunun bu nedenle geciktiğini söyleyen Çoban, İkinci Dumlupınar’da çok güzel bir cadde yapılmasına rağmen binaların önünün yapılmamasının sebebini; bina sahiplerinin bu alanın yapımını da Belediye’den beklemelerine ve katkı yapmamaları olarak anlatmıştı.
Özde birlik olacak bir yapı ve ekip bulabilirsek, Afyonkarahisar’ın 750 bin sınırını bile aşabileceğini inanıyorum. Bu şehirde yaklaşık 37 bin üniversite öğrencisi var. Bir de şehir dışında okuyan Afyonkarahisarlı üniversite öğrencileri var. Bunların ikametlerini buraya almamız gerekiyor. Yine öğrenci olduğum yıllarda ben Tekirdağlı olmama rağmen hiç burs kullanamadım. Hani şu büyükşehir olacak 13 ilden biri olan memleketim Tekirdağ’ın Belediyesi burslarla ilgili “Tekirdağ’da ikamet ediyor olmak” şartını koymuştu. Bu nedenle Tekirdağlı öğrenciler ikametlerini hiçbir yere almazdı. Hatta Edirneli olup kaydı Tekirdağ’daki akrabalarında olan öğrenciler bile biliyorum. İşte bu örnekten yola çıkarak; ATSO, ATB, Valilik, Belediye ve işadamları bir burs fonu oluştursa, bu bursa Türkiye’deki tüm üniversite öğrencilerinden, “üniversite öğrencisi olmak” ve “Afyonkarahisar’da ikamet ediyor olmak” şartıyla burs başvuruları alınır. Çok başvuru olursa noter huzurunda çekiliş yapılır, büyükşehir hakkını kazandıktan bir süre sonra burs verme biter. Ama bunların hepsi için birlik olmak, çalışmak ve istemek gerekir.

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER