• Haberler
  • Genel
  • 'Büyük Taarruzun 100. yılında uyanık olmak zorundayız'

'Büyük Taarruzun 100. yılında uyanık olmak zorundayız'

Baro Başkanı Av. Turgay Şahin, bu hafta sonu başkentte düzenlenecek çalıştayda Ermenicilik yapan, vatan toprakları üzerinde emelleri olan bir takım çevrelerin Afyon'a kadar olan çalışmalarının ele alınacağını belirtti. Şahin, Büyük Taarruzun 100. yılına ramak kalan dönemde uyanık olma zorunluluğunu vurguladı Afyonkarahisar Baro Başkanı Av. Turgay Şahin, Batı'nın halen daha Anadolu coğrafyasını Türk Milletine vatan görmediğini [&hellip]

Baro Başkanı Av. Turgay Şahin, bu hafta sonu başkentte düzenlenecek çalıştayda Ermenicilik yapan, vatan toprakları üzerinde emelleri olan bir takım çevrelerin Afyon’a kadar olan çalışmalarının ele alınacağını belirtti. Şahin, Büyük Taarruzun 100. yılına ramak kalan dönemde uyanık olma zorunluluğunu vurguladı

Afyonkarahisar Baro Başkanı Av. Turgay Şahin, Batı’nın halen daha Anadolu coğrafyasını Türk Milletine vatan görmediğini uyanık halin sürekli ve diri olması gerektiğini detaylarıyla anlattı. Şahin, bu noktada yürüttükleri çalışmalardan da söz etti.
Burcu Aydın: Afyonkarahisar Barosu olarak son siyasi gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Turgay Şahin: Ne yazık ki ülkemiz bir zamandır batılı ülkelerin hukuken ablukaya aldığı bir ülke görünümündedir. Çünkü Türkiye artık kendisi için çizilen sınırlara razı olmadığını her platformda gösteriyor. Hakkını Akdeniz’de de savunuyor, sınırlarında da savunuyor, sınır ötesinde de eğer bir savunma hattı gerekiyorsa cesaretle orada olacağını herkese rağmen deklare ediyor. Ülkenin güvenliği ve menfaatlerinin hemen o sınırlarda başlayıp bitmediğini biz geçte olsa öğrendik. Acı tecrübelerini yaşadık. Sınırın sınırda korunamayacağını ne yazık ki birçok şehit haberiyle tecrübe ettik. Kendisine çizilen sınırlara razı olmayan Türkiye’ye bir takım baskılar yapılıyor. Bunun bir tanesinin neticesi geçtiğimiz yıl da ABD ve önce ki yıllarda da başka ülkeler olmak üzere bugüne kadar beklettikleri sözde Ermeni Soykırımına ilişkin tasarıları Meclislerinde kabul ettiler. Bugüne kadar Türkiye bir takım tavizler vererek bunları durdurmayı başarmıştı. Ama her seferinde bir şantaj unsuru gibi tepemizde sallanan bir Demoklesin kılıcı hüviyetinde ki bu şey aslında bir taraftan da iyi oldu. Batı’nın bu yüzünü görmüş olduk. Batı da bir kullanımlık şantaj malzemesini sarf etti. Yüzyıllarca bizim bunu aman geçirmesinler ne isterlerse verip geçiştirelim dememiz mümkün değildi.
Burcu Aydın: Türkiye cephesinden gerekli tepki gösterildi mi?
Turgay Şahin: ABD sözde Ermeni Soykırımı Tasarısını kabul etti. Biz bu yüzünü biliyorduk ama bilmeyenler görmüş oldular. Fakat biz ülke olarak sivil toplum kuruluşlarımız, meslek kuruluşlarımız, Tarih Kurumu gibi yarı resmi ve Cumhuriyetin yaşı ile eş değer olgunlukta ki bir tarım müesseselerimiz üzerlerine düşeni çokta yapmadılar. Bunu kendi adımıza öz eleştiri olarak kabul ediyoruz. Avrupa da düzenlenen sözde Ermeni Soykırımı ilgili Sempozyuma sadece Doğu Perinçek katılmış. Onlarca üniversitemizin tarih bölümlerinden, Türk Tarih Kurumundan, devletin resmi kuruluşlarından bu amaçla devletten proje ve bir takım adlar altında bütçe kullanan birçok kuruluş ya uyumuşlar ya gerekli görmemişler ya da ihmal etmişler. Biz kendi tezimizi savunmakta da çok başarılı değiliz. Ne yazık ki bunu söyleyebiliriz.
Burcu Aydın: Baro olarak sıcak gündeme yönelik bir etkinliğiniz olacak mı?
Turgay Şahin: Biz bu hafta sonu inşallah Ankara da Kurtuluş Savaşı yıllarında Ermeni Tehciri, Soykırım İddiaları ve Bunun Hukuki Yönü konusunda çalıştay düzenledik. Türkiye’nin 6 değişik üniversitesinden konu ile ilgili olan hocalarımızla Ankara’da bir araya geleceğiz. Buna ilişkin bir çalışma yapacağız. Bir anlamda Afyon’u Diaspora Ermenileri’nin “Vest Ermenia” olarak adlandırdıklarını ve buna yönelik çalışma yaptıklarını ekleyerek söyleyelim ki Afyon bu anlamda Ermenicilik yapan bu vatan toprakları üzerinde emelleri olan bir takım çevrelerin Taşnak çetelerinin hedefinde olan bir coğrafyadır. Bakınız Ermeniler sadece bugünkü Ermenistan sınır doğu ve güneydoğu illerimiz üzerinden hak iddia etmiyorlar Afyon’a kadar programlar ve çalışmalar yapıyorlar.
Burcu Aydın: Böylesine önemli bir konu neden gündeme gelmedi?
Turgay Şahin: Ne yazık ki biz kafamızı kuma gömdüğümüzde bunların olmadığını var sayıyoruz. Ama bunlar oluyor. Aslında gündemde fakat biz duymamak için özel bir gayret gösteriyoruz. Bir başka örnek daha vereceğim. 1994 yılında yaklaşık 26 yıl önce Yunanistan Parlamentosu 19 Mayıs 1919 tarihini Pontus Soykırım Günü ilan etti. Oysa 19 Mayıs 1919 tarihi bizim için İstiklal Mücadelesinin başlangıç adımıdır. İlk adımdır, Kurtuluş Savaşının başladığı kabul edilen tarihtir. Dolayısıyla Milli Mücadele için önemli bir dönüm noktasıdır. Biz bunu yeterince kavrayamamışken yüzüncü yıldönümünde yeteri kadar bunu gündeme getirememişken Yunanistan olmayan bir soykırım masalını gerçekmiş gibi allayarak, pullayarak o tarihlerde anmak üzere soykırım günü ilan ettiler. Maalesef ilk etkinliklerini Ankara da düzenlediler. Bu da Afyon Barosu için bir tahrik muharrik güç oldu. Dedik ki, Yunanlı gerçek olmayan bir tezini 25 yıl öncesinden planlıyor. 2022 yılı geliyor. 2022 yılı Afyon için çok önemlidir.
Burcu Aydın: Afyon için önemli 2022 yılı ile ilgili düşüncelerinizi biraz daha açar mısınız?
Turgay Şahin: 2022 yılı Afyon için çok önemli çünkü İstiklal Savaşanının en önemli merhalelerinden bir tanesi Büyük Taarruzun 100. yıldönümüdür. 26 Ağustos 2022’de Allah ömür verirse bunu idrak edeceğiz. Tabi bunun şuuru ve idraki içerisinde olması için çabalıyoruz. Ciddi bir hazırlık ve çalışma ile bunu yapıyoruz. Yunanistan’ın bu ciddiyeti niye bizde yok dedik. Biz niye bu konuda bir çalışmayı şimdiden başlatmadık dedik. Yine bir ekibimiz 31 Ocak- 1 Şubat 2020 tarihinde yine konu ile ilgili hocalarımızı Afyon’da Büyük Taarruzun 100. yıldönümünü kutlama ve anma komitesi olarak bir araya getirerek bir harekât ve eylem planı belirleyeceğiz. İnşallah biz Afyon Barosu olarak bu çalıştayın ev sahipliğini, organizatörlüğünü ve sponsorluğunu üstleneceğiz. Kış şartları nedeniyle bu çalıştayı başkentimiz Ankara’da yapıyoruz. Erzurum Atatürk Üniversitesi’nden, Samsun’dan, Trabzon’dan, İstanbul’dan hocalarımız bu hafta düzenlediğimiz çalıştayımıza geliyorlar. 31 Ocak-3 Şubat yani bu hafta sonunu kapsayan bir program olacak.
Burcu Aydın: Peki Zafer Haftası için kısmet olursa nasıl bir programı ön görüyorsunuz?
Turgay Şahin: İnşallah bu tarihlerde yani 26-30 Ağustos tarihlerini kapsayan bir haftalık bir programdan ziyade mümkünse bir ay sonra başlayan bir program düşünüyoruz. 2022 yılına yani Büyük Zaferin 100. yıldönümüne kamuoyunu hazırlayan bilgilendirmeler bir takım bilinçlendirmelerle devam eden tiyatrolar, sinemalar v.s. planlıyoruz. Bunun bütçe kaynağını bulma noktasında ciddi bir merhale kat ettik. Bundan sonra da bu program bizim tekelimizde yürümeyecek. Elbette Afyon’da bu işleri organize edecek bir Valiliğimiz, Belediye Başkanlığımız, Üniversitelerimiz var. Biz Baro olarak seve seve bunu harekete geçirelim, geleneksel bir hüviyet kazansın diye düşünüyoruz. Herkesin sahip çıkacağı dolu dolu programlarla inşallah 26 Ağustos 2022’ye geldiğimizde diyelim ki bu konuda yapılabilecek her şey yapıldı. Gerçekten o günleri hatırlayıp yâd etmiş olmayı istiyoruz.
Burcu Aydın: İşin hukuki yönü nedir?
Turgay Şahin: Var olmak yani evrensel insan haklarının en temeli yaşam hakkıdır. Biz bu topraklarda yaşam hakkını İstiklal Savaşı ile elde ettik. Aksi halde bize bu topraklarda yaşam hakkı vermiyorlardı. Afyon’da Iyonya Devleti kurulmuş olacaktı. Eğer biz İstiklal Savaşı’ndan yenik çıksaydık şu anda bu topraklarda bizler olmayacak ya da Yunan Bayraklarını görüyor olacaktık. Ya bu topraklarda esaret altında olacak veya dışarıdan üzülerek seyredecektik. Yaşama hakkını İstiklal Savaşına borçluyuz. İşin hukuki yönü nedir denildiğinde; Hukukun temeli olan hakları, hakların temeli olan insan haklarının birinci maddesi yaşama hakkıdır. Türk Milleti Anadolu üzerinde yaşama hakkını Büyük Taarruzun da içinde yer aldığı Başkomutanlık Meydan Muharebesi ile sonuçlanan ve taçlanan İstiklal Savaşı ile elde etmiştir. Biz bunun haklılığını anlatmazsak Yunanlılar burada sanki bir soykırım varmış gibi anlatırlar. Ne yazık ki bunu bizim nesillere de kabul ettirirler. ‘Ya şu Ermenileri kestiğimizi kabul edelim de. Bizde soykırım yapmışız’ noktasına gelmemesi için gerekenleri yapmak zorundayız.
Burcu Aydın: Geçen yılda sözünü ettiğiniz şekilde bir gelişme tarafınızca engellenmişti. Bundan biraz söz eder misiniz?
Turgay Şahin: Ankara’da 18 Mayıs 2019 tarihinde Pontus Soykırımını Anma programı düzenlenecekti. Bizim ihbarımızla engellendi. Program konuşmacılarının tamamı Türk’tü. Yunanistan’dan bir orkestra gelmiş ve Yunanlılar’ın çektiği bir film gösterilecekti. Düşünebiliyor musunuz Kurtuluş Savaşımızı bu toprakları yakıp yıkan, insanlara tecavüz eden Yunanlılar’ın bakış açısı ile insanlara aktarılacaktı. Böyle rezil bir şey yaşanacaktı. Bu uyku halini bir daha yaşamayıp uyanık olalım, uyuyanları uyandıralım diye yola çıktık. 2019 yılı Kasım ayından bu tarafa çeşitli çalışmalar yaparak belli bir mesafe kat ettik. Bunun somut yol haritasını inşallah hafta sonu belirleyerek deklare edeceğiz. Bu bir hayat memat meselesidir. Bir var oluş meselesidir. Çünkü Batı hala bu toprakları bize yurt olarak yakıştırmıyor. Bizleri buraya sonradan gelmiş ve bir günde gitmesi gerekli olanlar gibi görüyorlar. Bura için hayalleri bitmiş değil. Hala burası için Megolo İdeaları bitmiş değil. Onlar kesinlikle uyanık bizlerinde uyanık olması gerekiyor. Burayı 2. bir Endülüs’e dönüştürmemek için bu bilinci ayakta tutma zorunluluğumuz vardır. O yüzden görev yapan herkese bir görev düşüyor. Filistin’in başına gelenler uyku halinin nelere neden olduğu açısından milletler için çok acı bir örnektir. Yıllarca İngilizler’in dediklerine inanarak masada mücadele etmeden bu işi kazanacakların zannettiler. Ama her masaya oturduklarında bir parça toprakları gitti. Şu anda ABD ve İsrail kalanını almak üzere anlaşmış durumdadır. Bu hale düşmemek orada ki tarihi geçmişleriyle bizimle irtibatlı olan Filistinliler’e umut ışığı olabilmek için bu topraklarda diri olmak zorundayız. Allah korusun Endülüs ve Filistin’in hali burada olabilir.
>> Burcu AYDIN’ın Özel Röportajı

Bakmadan Geçme