Bürokrasi

Sağlık sisteminde son dönemde yaşanan dönüşüm herkesin malumu. Sağlık sektöründe çalışanların haricinde vatandaşların çok büyük bir bölümü sağlık sistemindeki bu dönüşümden oldukça memnunlar. Çünkü aldıkları hizmette geçmişe oranla büyük fark var.
Hemen hemen her ortamda sağlık sistemindeki dönüşüme yönelik takdirler herkes tarafından ifade ediliyor. Ama buna rağmen insan kaynakları açısından yaşanan yetersizliğe de vurgu yapılıyor.
Sağlık bürokrasisine bizim gibi tamamen uzak olan, sıradan, milletin hakkını düşünme iddiasında olan bir grup hemşehrimizin sağlık camiasına yönelik sohbetine tanık olduk geçen. Yapılan tespitler o ortamda bulunanların olduğu gibi bizim de kafamızı karıştırdı.
Dedik ya, belki bizim cahilliğimizden, ortaya konan tespitlere makul yanıtlar bulamadık bir türlü.
Bakın o tespitlerde neler yer alıyordu:
Şu an her yerde olduğu gibi Afyonkarahisar’da da sağlık bürokrasisinin tepesinde 3 ayrı isim bulunuyor. Kamu hastanelerini sevk ve idare eden Kamu Hastaneleri Birliği ve bu birliğin genel sekreteri mevcut. İlimizde bu makamda Dr. Ayhan Erenoğlu oturuyor.
112 birimlerinin sevk ve idaresinden sorumlu olan Sağlık Müdürlüğü makamı var. Afyonkarahisar’da bu makamda Dr. Necip Yemenici oturuyor. Bir de 25 yatağın altında kalan devlet hastaneleri ile Aile Sağlığı Merkezlerinin sevk ve idaresinden sorumlu olan birim var ki Afyonkarahisar’da da bu görevi Dr. Lütfi Akgün idame ettiriyor.
Sağlık bürokrasisindeki bu yeni yapılanma vatandaş tarafından tam olarak anlaşılabilmiş, çözülebilmiş değil maalesef. Bu yapılanmada sıradan vatandaşın ilgisini çeken önemli noktalar başka başka.
Mesela eskiden, yıllarca tek bir elden idame ettirilen bu hizmetlerin nasıl yürütüldüğünü merak ediyor insanlar. Öyle ya, eskiden sadece tek bir müdür, tek bir maaşla bu işlerin içinden çıkmaya çalışıyordu. Şimdi müdürlük sayısı ve alt birimlerin sayısı artış gösterdiğine göre devletin bu personellere ödediği toplam maaşlarda da artış yaşanmıştır diye tahmin ediliyor.
Hele Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreteri’nin 13 milyara varan maaş aldığını anlatan bir hemşehrimiz, “Yahu devlet bürokrasisinin hangi makamındaki yetkili bu kadar maaş alıyor ki?” diye soruyor.
Bu kadar çok birime, bu kadar çok müdür atanmasının bir anlamda “insan israfı” olduğunu aktaran bir diğer hemşehrimiz, “Sadece 112 birimlerinden sorumlu olmak üzere bir müdür atanması insan israfı değil midir?” diyor.
Aynı sıkıntının Milli Eğitim teşkilatı için de söz konusu olabileceğine temas eden bir hemşehrimiz “Baksanıza Milli Eğitim’de de 13 ayrı şube müdürü atanmış. Eskiden işler daha mı azdı da az adamla bu işler halloluyordu, yoksa şimdi işler birden bire arttı da ondan mı çok bürokrata gerek var?” diye kafalara kurt düşürüyor.
Öte yandan bir başkası. “Şimdi bu müdürlükler yokken, bu kadar maaş ödenmezken, Afyonkarahisar sağlıkta hangi alanda kaçıncı sıradaydı da, bu ayrılmalardan, bunca ödenen maaşlardan sonra sağlığın hangi alanında kaçıncı sıraya yükseldik. Acaba bunu inceleyen kimse çıkmış mıdır?” diye soruyor.
Bir diğer hemşehrimiz sağlık alanında yapılan hizmetlerin altını çiziyor. Senelerce milletin burnundan getiren diş hastanesi konusunun, ayrıca yeni yapılan devlet hastanesinde yaşanan sıkıntıların yeni gelen bü-rokratlar tarafından en kısa sürede halledildiğini hatırlatan bu kardeşimiz de “Ya eski bürokratlar beceriksizdi, senelerce milleti oyaladılar. Ya da yeni gelen bürokratlar çok becerikliler ki, bir iki ay içinde bu büyük sorunları hallettiler. Acaba hangisi?” diye aklından geçenleri ifadelendiriyor.
Yani, insanların bu işlerle ilgili kafası oldukça karışık. Tabii karışıklıkların başında işin parasal boyutları geliyor. Dedik ya, bizim gibi ortalama vatandaşın aklından geçenler bunlar. Elbette ki hepsinin mantıklı bir izahı vardır da, bizlerin ona aklı yetmiyor ne yazık ki…