Bürokrasi ve Siyasetin Gölgesindeki Tartışmalı Bir Figür

Mehmet Kemal Ağar (d. 30 Ekim 1951, Çankaya, Ankara), Türk bürokrasisi ve siyasetinde önemli görevlerde bulunmuş, fakat hakkındaki iddialarla da uzun yıllar gündemde kalmış bir isimdir. Emniyet Genel Müdürlüğü, valilik, milletvekilliği ve bakanlık görevleriyle dikkat çeken Ağar, özellikle 1990'lı yıllardaki terörle mücadele ve faili meçhul cinayetlerle anılan dönemin önde gelen figürlerinden biri olmuştur.

ERKEN HAYATI VE EĞİTİM YILLARI
Mehmet Ağar, 30 Ekim 1951'de, babasının görev yaptığı Çankaya Köşkü'nde doğdu. Aslen Elazığlı olan Ağar, babasının emniyet teşkilatındaki görevleri nedeniyle ilkokulu Gümüşhane, Bolu, Adana, Ankara ve Erzincan gibi farklı şehirlerde tamamladı. Ortaokulu da Kayseri, Diyarbakır ve Uşak’ta bitirdi. Liseye Ankara’da başladı ve 1968’de İstanbul Haydarpaşa Lisesi’nden mezun oldu.
Aynı yıl Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat ve Maliye Bölümü’ne girdi ve Emniyet Genel Müdürlüğü bursuyla öğrenim gördü. 1973 yılında mezun olduktan sonra, Emniyet Genel Müdürlüğü Asayiş Dairesi'nde ve Cumhurbaşkanlığı Koruma Müdürlüğü'nde komiser olarak çalışmaya başladı.


KARİYERİ VE YÜKSELİŞİ
Ağar, 1976 yılında İçişleri Bakanlığı'na bağlı olarak kaymakam adayı oldu. İznik ve Selçuk'ta kaymakam vekilliği, Torul ve Delice’de kaymakamlık yaptı. 1980’de İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi müdür muavini, 1981’de ise asayiş şube müdürü olarak atandı.
1984-88 yılları arasında İstanbul Emniyet Müdür Yardımcılığı görevini yürüten Ağar, 1988’de Ankara Emniyet Müdürlüğü’ne, 1990’da İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne ve 1992’de Erzurum Valiliği'ne atandı.
Erzurum Valisi olduğu dönemde, Bahçelievler Katliamı faillerinden Haluk Kırcı’nın nikâhında şahitlik yapması, Ağar’ın kariyerine yönelik ilk ciddi tartışmaları başlattı. Kırcı, ilerleyen yıllarda basına verdiği ifadelerde, Ağar’ın kendisini tanıdığını ve nikâh törenine özellikle katılmak istediğini belirtti.


EMNİYET GENEL MÜDÜRLÜĞÜ VE BAKANLIK GÖREVLERİ
1993 yılında Emniyet Genel Müdürü olarak atanan Ağar, aynı dönemde yaptığı açıklamalarla da dikkat çekti. Özellikle Hizbullah hakkında, “Devlet aleyhine eylemlerden kaçınmaktadır; örgüt üyelerini yakalamak fayda sağlamaz” ifadesi, kamuoyunda büyük tepki çekti.
24 Aralık 1995 genel seçimlerinde Doğru Yol Partisi (DYP) listesinden Elazığ milletvekili seçilen Ağar, 1996 yılında kısa bir süre adalet bakanlığı ve ardından içişleri bakanlığı görevlerinde bulundu. Ancak, Refah-Yol hükümetinin Libya ziyareti sonrasında yaşanan siyasi kriz nedeniyle 8 Kasım 1996’da içişleri bakanlığı görevinden istifa etti.


SUSURLUK KAZASI VE TARTIŞMALAR
1996’da Susurluk kazası, Ağar’ın adının karıştığı en büyük skandallardan biri oldu. Kazada, devlet-mafya-siyaset ilişkilerini ortaya koyan delillerin bulunması, Türkiye'yi sarsan bir krize dönüştü. ANAP lideri Mesut Yılmaz, Ağar’ın uyuşturucu kaçakçılığına göz yummakla suçlandığını ve mafya liderlerine polis kimlikleri ve silah ruhsatları sağladığını iddia etti.
Almanya’nın Frankfurt Mahkemesi, 1997 yılında yaptığı bir açıklamada, Türkiye devleti ile uyuşturucu kaçakçıları arasında “yakın bağlar” olduğunu belirtti. İngiltere İçişleri Bakan Yardımcısı Tom Sackville ise Türkiye’yi eroin ticaretinde önemli bir geçiş noktası olarak nitelendirerek, bazı Türk yetkililerin uyuşturucu kaçakçılığına karıştığını öne sürdü.
Ağar, kayıp silahlarla ilgili olarak mülkiye müfettişlerine verdiği ifadede, bu silahların nerede kullanılacağını bildiğini, ancak devlet sırrı olduğu gerekçesiyle daha fazla bilgi veremeyeceğini söyledi. Ağar, 1998’de Susurluk davası kapsamında ifade verdi ve kendisi hakkında “cürüm işlemek amacıyla çete kurmak” suçlamasıyla dava açıldı. Ancak, devlet sırrı gerekçesiyle yargı süreci durduruldu.


DEMOKRAT PARTİ VE SİYASİ HAYATIN SONU
Ağar, 2002 yılında Doğru Yol Partisi’nin (DYP) genel başkanı seçildi. 2007 genel seçimlerinde partisi baraj altında kalınca genel başkanlıktan istifa etti. Ancak resmi istifa dilekçesini vermediği için parti kongresi yapılamadı ve görevine fiilen son verilemedi.


YARGILANMA SÜRECİ VE HAPİS CEZASI
15 Eylül 2011'de Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, Mehmet Ağar’ın suç örgütü yönettiğine hükmetti ve Susurluk davası kapsamında 5 yıl hapis cezası verdi. Ceza infaz yasası gereği, Ağar'ın bu cezanın 3 yılını yatmış kabul edilmesine karar verildi. Ağar, kalan 2 yılını Aydın’ın Yenipazar Cezaevinde geçirmeyi talep etti. Cezaevi, Ağar’ın tesliminden önce boyanarak boşaltıldı ve kalan süreyi tek başına bir koğuşta geçirdi. Ancak, denetimli serbestlik yasası sayesinde 361 gün erken tahliye edildi.


KİŞİSEL HAYATI VE ÖZEL İLGİ ALANLARI
1974 yılında Emel Ağar ile evlenen Mehmet Ağar’ın, Tolga ve Yasemin adında iki çocuğu vardır. Ağar, ayrıca Galatasaray Spor Kulübü üyesidir ve sporla ilgilenmektedir.
Mehmet Ağar, Türkiye'nin siyaset ve bürokrasisinde önemli görevler üstlenmiş, ancak adı skandallar ve suçlamalarla anılmış bir isim olarak tarihe geçmiştir. Emniyet Genel Müdürlüğü ve bakanlık yaptığı dönemler, Türkiye’de terörle mücadele ve devlet-mafya ilişkilerinin en çok tartışıldığı yıllar olmuştur. Susurluk skandalı ve sonrasındaki davalar, Ağar’ın siyasi kariyerine gölge düşürmüş; ancak kendisi hiçbir zaman bu suçlamaları tam olarak kabul etmemiş ve birçok ifadesinde “devlet sırrı” gerekçesini öne sürmüştür.

Mehmet Ağar’ın hikayesi, Türkiye’de güvenlik, siyaset ve adalet ilişkilerinin karmaşıklığını ortaya koymak açısından halen önemini korumaktadır.
 

Bakmadan Geçme