• Haberler
  • Genel
  • Burası Çin Seddinin Türk Versiyonu: Anavarza Kalesi

Burası Çin Seddinin Türk Versiyonu: Anavarza Kalesi

Türkiye'nin Adana il sınırlarında yer alan Anavarza Antik Kenti, Çukurova bölgesinin önemli tarihi miraslarından biri olarak, günümüzde hem tarih meraklıları hem de doğa severler için önemli bir ziyaret noktası haline gelmiştir.

Anavarza, aynı zamanda Kilikya bölgesinin en eski yerleşimlerinden biri olup, Antik Roma dönemine kadar uzanan bir geçmişe sahiptir. Bugün, şehrin kalıntıları, özellikle sur duvarları, amfitiyatrosu, kaleleri, kiliseleri ve diğer yapılarıyla bölgeye ışık tutmaya devam etmektedir.
Yerleşim ve Coğrafya: Anavarza, Adana ilinin Kozan ilçesinde, Dilekkaya köyü sınırlarında yer alır ve Kilikya Ovası’nın kuzeydoğusunda konumlanır.

Ceyhan Nehri’ni besleyen Sunbas Çayı’nın, Ceyhan ile birleştiği noktanın 8 km kuzeyinde yer alan bu antik şehir, doğa harikası olan 200 metre yüksekliğindeki kaya kütlesine sahip olan ve kentin temelini oluşturan tepe üzerine inşa edilmiştir. Bu doğal yapı, Anavarza’nın isminin kaynağı olabilecek şekilde, şehre hakim olan yüksek kaya yapısının "Yenilmez" anlamına gelen Eski Farsça Na-barza kelimesinden türemiş olabileceği ihtimaller arasında sayılmaktadır.

Burası Çin Seddinin Türk Versiyonu: Anavarza Kalesi

Tarihçe ve Antik Dönem: Anavarza'nın tarihi, Roma İmparatorluğu öncesi dönemlere kadar gitmektedir, ancak bu döneme dair çok az bilgi bulunmaktadır. MÖ 19 yılında, Roma İmparatoru Augustus'un bölgeyi ziyaret etmesinin ardından, şehir, "Anazarbus yanındaki Caesarea" olarak anılmaya başlamıştır. Ancak, Anavarza'nın Roma dönemindeki ilk yüzyıllarda büyük bir öneme sahip olmadığı ve Tarsus gibi büyük merkezlerin gölgesinde kaldığı söylenebilir.

Roma İmparatoru Septimius Severus, 194 yılında, iktidar savaşı sırasında Anavarza'yı desteklemiş ve bu destek, kente önemli ödüller getirmiştir. Şehir, 204-205 yılları arasında Kilikya, İsauria ve Likaonia eyaletlerinin metropolisi olmuştur. Ancak, Anavarza'nın tarihi parlak dönemi, 260 yılında, Sasani Kralı Şapur’un bölgeyi fethetmesiyle sona ermiştir.

4.    yüzyılda İsaurialı Balbinos’un saldırılarıyla tahrip olan şehir, 408 yılında İmparator II. Theodosius döneminde Cilicia Secunda olarak yeniden inşa edilmiştir. 525 yılında büyük bir deprem sonucu ciddi hasar gören kent, İmparator Justinianus tarafından onarılarak İustiniopolis adıyla anılmaya başlanmıştır. Ancak bu yeniden doğuş kısa ömürlü olmuş, 561 yılında şehir ikinci bir büyük deprem ve ardından gelen veba salgınına uğramıştır.
Orta Çağ ve Sonrası: İslam İmparatorluğu'nun etkisiyle, Anavarza bir sınır bölgesi haline gelmiş, Arap ve Bizanslılar arasında sıkça el değiştirmiştir. Bu dönemde kent büyük tahribatlar yaşamış ve nüfusunun büyük kısmını kaybetmiştir.

Burası Çin Seddinin Türk Versiyonu: Anavarza Kalesi

Kilikya Krallığı ve Türkmen Beylikleri Dönemi: 11. yüzyılın ortalarında, Anavarza Ermenilerle iskân edilmiştir. Malazgirt Meydan Muharebesi sonrasında Anadolu'da merkezi otoritenin zayıflamasıyla birlikte, Kars'ın son Ermeni kralının soyundan gelen Rupen adlı bir Ermeni komutan, 1080'li yıllarda Sis (Kozan) ve çevresindeki Bizans kalelerini ele geçirmiş ve burada kendi beyliğini kurmuştur. Rupen soyundan gelenler, özellikle 12. yüzyılda, Haçlılar ve Moğolların desteğiyle Anavarza’yı yeniden inşa etmiş ve kenti, kendi hanedanlarının önemli bir merkezi haline getirmiştir.

Rupenli II. Levon’un hükümetinde, Anavarza Kalesi, hanedanın idari merkezi olarak yeniden inşa edilmiştir. Anavarza'da, hanedan üyelerinin gömüldüğü anıt-mezarlar önemli bir arkeolojik değer taşımaktadır. Ancak 14. yüzyılda Türkmen göçebelerinin bölgeye gelmesiyle, Anavarza, Varşak ve Avşar Türkmenlerinin egemenliği altına girmiştir.

16. yüzyıldan itibaren ise, Kozanoğlu Beyliği'nin yönetimine giren Anavarza, zamanla fiilen bağımsız bir Türkmen beyliği olarak varlığını sürdürmüştür. Osmanlı İmparatorluğu'nun yerleşik hayata geçirme politikalarına karşı çıkmış olan bu beylik, 1864-1866 yılları arasında yapılan ıslahata kadar varlığını korumuştur.

Antik Kentteki Yapılar: Anavarza, hem doğal hem de insan yapımı pek çok ilginç yapıyı barındırmaktadır. En dikkat çekici yapılar arasında, 1500 metre uzunluğundaki 20 burçlu sur duvarları, sütunlu yollar, hamamlar, kiliseler ve tiyatro bulunmaktadır. Anavarza'da ayrıca, MS

3. yüzyıldan kalan deniz tanrıçası Thetys mozaiği ve Kilikya Bölgesi'ndeki tek örnek olan üç girişli zafer takı dikkat çekicidir. Ayrıca, bölgedeki en önemli arkeolojik alanlardan biri olan Orta Çağ Kalesi, yüksek kaya kütlesi üzerinde inşa edilmiştir ve Anavarza'nın tarihî bir sembolü olarak bugün de varlığını sürdürmektedir.

Burası Çin Seddinin Türk Versiyonu: Anavarza Kalesi

Dünya bilim tarihine katkı sağlayan önemli bir figür de Anavarza ile ilişkilidir. Roma İmparatorluğu döneminde, farmakolog Dioskurides’in burada doğmuş olması, Anavarza'nın bilimsel mirasını da vurgulamaktadır. Dioskurides'in yazdığı De Materia Medica adlı eser, 18. yüzyıla kadar dünyanın dört bir yanındaki tıp fakültelerinde temel ders kitabı olarak okutulmuştur.

Anavarza, tarihi, kültürel ve arkeolojik açıdan son derece değerli bir bölge olup, hem eski medeniyetlerin izlerini hem de doğal güzellikleri bir arada sunmaktadır. Hem yerli hem de yabancı turistler için bir cazibe merkezi olmasının yanı sıra, bu antik kent, Türkiye'nin tarihî ve kültürel mirasının korunması adına önemli bir örnek teşkil etmektedir. Bu zengin mirası keşfetmek, antik dünyanın derinliklerine yolculuk yapmak isteyenler için eşsiz bir fırsattır.

Bakmadan Geçme