'Bugünkü gibi bir kriz görmedik'

Giyim Eşyası İmalat ve Satıcılar Odası Başkanı Hüseyin Karnıbüyük, Türkiye'nin acilen üreten bir toplum olması gerektiğini, köklü yapısal reformlara ihtiyaç duyulduğunu açıkladı   Afyonkarahisar Giyim Eşyası İmalat ve Satıcılar Odası Başkanı Hüseyin Karnıbüyük, piyasayı değerlendirdi, çözüm önerileri sundu. 'TÜRKİYE'DE ESNAF VE SANATKÂR ŞU ANDA YOK HÜKMÜNDE' Hüseyin Karnıbüyük, dünyada ve Türkiye'de süregelen ekonomik sistemin herkseçe [&hellip]

Giyim Eşyası İmalat ve Satıcılar Odası Başkanı Hüseyin Karnıbüyük, Türkiye’nin acilen üreten bir toplum olması gerektiğini, köklü yapısal reformlara ihtiyaç duyulduğunu açıkladı

Afyonkarahisar Giyim Eşyası İmalat ve Satıcılar Odası Başkanı Hüseyin Karnıbüyük, piyasayı değerlendirdi, çözüm önerileri sundu.
“TÜRKİYE’DE ESNAF VE SANATKÂR ŞU ANDA YOK HÜKMÜNDE”
Hüseyin Karnıbüyük, dünyada ve Türkiye’de süregelen ekonomik sistemin herkseçe bilindiğini, ekonomik daralmadan dünyada en fazla etkilenen ülkenin ise Türkiye olduğunu söyledi. Karnıbüyük, “Türkiye’de ekonominin yanlış yönetildiği artık ortaya çıkmıştır. Tüm esnaf ve sanatkârlar için söylüyorum; Meslek ayırt etmeksizin şu anda tüm esnaf ve sanatkârlar yok hükmündedir. Türkiye’de 2 milyona yakın esnaf ve sanatkâr vardır. Bu sayıya eş ve çocuklar da eklenince yaklaşık 10 milyonu bulmaktadır. Yanlarında çalıştırdıkları kişiler bu sayıdan hariçtir. İfade ettiğim üzere bu 10 milyon insan şu anda yok hükmündedir. Yok hükmünde derken esnaf ve sanatkârımızın evine ekmek götüremediğini, geleceğini göremediğini ifade ediyorum. Yani esnaf ve sanatkârın yarını yoktur. Asgari ücrete zam yapıldı. Tamam, çok güzel ama bugün vergi mükellefi olan küçük esnaf ve sanatkârın geliri asgari ücret oranında dahi değildir. Eğer varsa birikimini yiyor, yoksa da aşırı borçlanıyor.” dedi.
“YARINDAN ÜMİTLİ DEĞİLİZ”
“Şu anda esnafımızın yüzde 80’i bankalara, Esnaf Kredi Kefalet Kooperatiflerine borçludur. Örneğin esnafın kendi içerisinde döndürdüğü ürün 100 bin TL ise bankalara 300 bin TL borçludur.” diyen Karnıbüyük, “Şu anda tüm esnaf ve sanatkâr borcun içerisinde eziliyor. Borç içerisinde ezilirken hayatını sürdüremiyor. Hali hazırda esnaf ve sanatkâr olarak durumumuz budur. Peki, esnaf ve sanatkârlar olarak yarından ümitli miyiz diye sorulursa hayır ümitli değiliz. Çünkü hükümetin yaptığı ekonomik sistemin yanlışları ortaya çıktı. 20 yıllık bir AK Parti hükümeti var. Hükümetin dışarıya aşırı borçlanması, betona yapılan yatırımlar, yanlış yapılan ithalatlar, yanlış tarım politikaları sonucu tüm yanlışların toplandığı 2022 yılında ortaya çıktı.” diye konuştu.
“ACİLEN TARIMSAL ÜRETİME GEÇİP HAVYANCILIĞI İLERLETMELİYİZ”
48. yıldönümünün idrak edildiği 1974 Kıbrıs Barış Harekâtını, 1991 yılındaki ekonomik kriz ve 2001 yılındaki ekonomik krizin görüldüğünü belirten Karnıbüyük, “Bir barış harekâtı iki önemli ekonomik kriz gördük. Ama böyle bir kriz görmedik. Eskiden krizler 3 ayda geçirdi. Ama bu kriz yaklaşık 10 aydır devam ediyor ve devam da edecek gözüküyor. Şu andaki ekonomik yatırımlar ve düşünceler krizi düzeltmeye yönelik değildir. Acilen yapısal reformlara geçilmesi lazımdır. Bunu öncelikle Devlet Planlama Teşkilatının yapması gerekmektedir. Çok köklü bir değişikliğe ihtiyaç vardır. Biz toplum olarak sadece tüketiyoruz. Bu yapısal reformun en önemlisi sadece tüketen değil üreten bir toplum haline dönüşmek olacaktır. Tükettiğimiz ürünleri eğer biz üretebiliyorsak bu ürünlerin hiçbirinin ithal edilmemesi gerekir. Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşayan 84 milyonun ne yazık ki yüzde 94’ü ilçelerde ve illerde yaşamaktadır. Köy ve beldelerdeki nüfusumuz yüzde 6’dır. Köylerimiz ve beldelerimiz boşaldı. Acilen tarım politikası oluşturup dağlarımızı, ovalarımızı, vadilerimizi tarıma açmamız gerekiyor. Hayvancılığımızı ilerletmemiz gerekiyor. Öncelikle tarım politikalarının değişerek, ihtiyaç duyulan uygulamaları Devlet Planlama Teşkilatının hayata geçirmesi gerekiyor.” şeklinde konuştu.
“BİZLER 20 YIL İÇERİSİNDE TÜKENDİK”
Hüseyin Karnıbüyük sözlerini şöyle sürdürdü: “20 yıldır Devlet Planlama Teşkilatı yok. Bu süreçte köyden kente göç çok fazladır. Şehir merkezlerimizde yaşayan nüfus sayımız bugün 76 milyondur. Köylerde ve beldelerde yaşayan nüfusumuz kalmadı. Tarımda ve hayvancılıkta üretimimiz bittiği için üretmeden tüketen bir toplum haline geldik. 20 yıldır uygulanan bir yanlış politikada ithalat kapılarının açılmasıydı. Tarımdan, tekstile, züccaciye ürünlerine kadar tüm ürünler ithal edildi. Yani tüketmeye zorlandık. Küçük üreticiler de ithalat kapıları sonuna kadar açık olduğu için üretici firmalar da kalmadı. Bizim gibi küçük imalatçı esnaflar da kalmadı. Günümüzde tekstil piyasasının imalatçısı bitmiştir. Bizler 20 yıl içerisinde tükendik. Ben imalatçıydım şu anda perakendeciyim. Perakende sektöründe kurumsal firmalar, alışveriş merkezleri hayata geçti. Cep telefonu aracılığıyla sanal âlemde internet satışları yaygınlaştı. KDV üretmeyen sanal âlemde satışlar yapılırken çarşıda işyeri olan esnafın hiçbir hükmü kalmadı. Artık esnafımız dükkân kirasına çalışıyor. Pazarlarda satış yapmaya çalışan esnaflarımızda yok hükmündedir. Çünkü cep telefonuyla artık en ücra köylere kadar kargo ile bir ürün gidebiliyor. Bu ürünlerden devlet KDV’de kazanamıyor.”
“ÇÖZÜM KREDİLERDE DEĞİL, ÜRETİM VE ÇALIŞMAKTA”
Devletin esnafa açacağı kredilerin esnafı büyütmeyeceğini söyleyen Karnıbüyük sözlerini şöyle tamamladı: “Devletin esnafa açacağı krediler esnafı büyütmez. İlk önce Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde 84 milyon insanın ekonomisinin düzgün olması gerekiyor. Halkın alım gücünün olması gerekiyor. İşsizlik oranının düşmesi gerekiyor. Şu anda Türkiye’deki işsizlik oranı yüzde 50’dir. Yeni yetişen gençlerin hepsi işsizdir. Cebinde parası harçlığı yoktur. Anne babadan aldıkları harçlıklarla idare etmeye çalışıyorlar. Bunlar Devlet Planlama Teşkilatının yanlışlarıdır. Borçlarla yanlış yerlere yatırımlar yapılması sonucu yanlışlıklar var. Eğitimde de yanlışlıklar var. Halen daha eğitimdeki yanlışlıklar düzelmedi. Dünya kadar üniversite öğrencisi var. Eğitimsizler ve vasıfsızlar. Sanatkâr olmayan gençler yetişiyor. Çocuk 30 yaşında üniversite bitiriyor ve işsiz. Biz gençlere çalışmayı öğretmiyoruz. Çünkü çocuklar 4+4+4 diye gidiyor. 26 yaşına kadar çalışmadan sadece öğrenim görüyor. İş beğenmiyor çocuklar diyoruz. İyi de biz çocuklarımıza o yaşa kadar çalışmayı öğretmedik ki. Eğitim zaafiyeti çok yüksek. Herkes üniversite mezunu olacak diye bir kaide yok. Üniversite mezunları tabi olsun ama nitelikli olsunlar. Üniversiteyi bitiren 26 yaşındaki genç iş sahibi olsun. Genç kızlar anne olmak ev kadını olmak istemiyor, genç erkeklerde para kazanamıyor, iş beğenmiyor çünkü çalışmayı öğrenmemiş. Ülkemizin üretmeye ihtiyacı var.”
>> Burcu AYDIN’ın ÖZEL Haberi

Bakmadan Geçme