Bu kütüphanede 5 bin kitap var

Afyonkarahisar doğumlu olan, İstanbul'da Yıldız Teknik Üniversitesi'ni bitiren, inşaat mühendisi olduktan sonra çeşitli gazetelerde yazıları yayınlanan Ülkü Akcüre, kendisine ait daireyi özel kütüphaneye dönüştürdü. Soyadı Kanunu çıktığında Nüfus Müdürü'nün Türk düşünürü Yusuf Akçura'ya hayranlığı dolayısıyla Akcüre (Akçora, Akçura) soyadını alan ailenin evladı olan Ülkü Akcüre, özel kütüphanesindeki 5 bine yakın kitabın yanı sıra Afyon Kocatepe [&hellip]

Afyonkarahisar doğumlu olan, İstanbul’da Yıldız Teknik Üniversitesi’ni bitiren, inşaat mühendisi olduktan sonra çeşitli gazetelerde yazıları yayınlanan Ülkü Akcüre, kendisine ait daireyi özel kütüphaneye dönüştürdü. Soyadı Kanunu çıktığında Nüfus Müdürü’nün Türk düşünürü Yusuf Akçura’ya hayranlığı dolayısıyla Akcüre (Akçora, Akçura) soyadını alan ailenin evladı olan Ülkü Akcüre, özel kütüphanesindeki 5 bine yakın kitabın yanı sıra Afyon Kocatepe Üniversitesi ve Gedik Ahmet Paşa İl Halk Kütüphanesi’ndeki kitaplardan da istifade etti. Temas ettiği toplam kitap sayısı 6-7 bini bulan Ülkü Akcüre, özel kütüphanesinde özel dosyalar da tutarak araştırmalarını sürdürüyor. Akcüre’nin 1922’yi anlattığı bir makale, Afyon Kocatepe Üniversitesi öğretim elemanları tarafından tiyatro senaryosuna dönüştürüldü. Ülkü Akcüre, özel kütüphanesini ve araştırmalarını Gazeteniz Kocatepe’ye anlattı:
SAHAFLAR’DAN
ÇOK KİTAP EDİNDİM
GAZETENİZ KOCATEPE: Kendinize ait bir kütüphaneniz var. Herkese nasip olmayan bir şey bu. Yazı yazmak ve araştırma yapmak üzerine bir hayatınız var. Kimdir Ülkü Akcüre?
1971 yılından beri çeşitli gazetelerde yazı yazdım. O sırada Burdur Bucak’ta çıkan bir gazetenin de yazıişleri müdürlüğünü yapım. 1944 yılında Afyonkarahisar’da doğdum. 1970’te Yıldız Teknik Üniversitesi’ni bitirdim. İnşaat mühendisiyim. 1970’ten beri hem imar işlerinde, hem kültür işlerinde hem de inşaat işlerinde çalışıyorum. İstanbul’da okuduğum için Sahaflar’ı çok iyi tanırdım. Sahaflar’da o zaman değerli ve eski kitaplar bulunurdu. Sahaflar’dan çok sayıda kitap edindim. Aile hayatı ile birlikte taşınmalar da oluyor. Taşınmalarda kitapların bir kısmı kayboluyor. Ben 13 defa ev değiştirdim. Evimizde şu anda bir mimar arkadaşımızın hesaplamasına göre 5 bin kitap bulunuyor.
İKİ REKTÖR
DÖNEMİNDE DE BELGE ALDIM
Azımsanacak bir şey değil bu…
Üniversiteden birkaç defa ‘Öğrenci gönderelim’ dediler. Bir kitap meraklısının kitap merakını yazalım, kitapları tasnif edelim dediler. Ama hayata geçmedi. Ben bu kütüphane ile uğraşırken Gedik Ahmet Paşa İl Halk Kütüphanesi’nden mükâfat aldım. Kocatepe Üniversitesi’ne de kitap bağışladığım için hem Ali Altuntaş döneminde, hem de Mustafa Solak döneminde belge aldım.
10 SAATTEN FAZLA
OKUYOR, YAZIYOR
5 bin kitabın 5 binini de okudunuz mu?
Okumaya çalışıyorum. Sabahleyin 9’da memuriyete gelir gibi buraya geliyorum. Sabah 9’dan akşam 19’a kadar burada çalışıyorum. 19’dan sonra eve gidiyorum. Günde 10 saatten fazlası, burada, kendi kütüphanemde geçiyor. Bu süreye Cumartesi ve Pazar da dahil. Bayramlar da dahil. Günde devamlı okumaya çalışırım, notlar almaya çalışırım. İlgilendiğim konular şunlar: 1900-1950 arasındaki Türkiye tarihi. 1900-1950 arasında çok şeyler olmuş. Bu tarih aralığı tam anlamıyla açıklığa kavuşmuyor. İttihat Terakki, İstiklal Savaşı, Birinci Dünya Savaşı tam anlamıyla açıklığa kavuşmuyor. Tek taraflı bir bilgi akışı ile öğrenim sürüyor.
LOZAN KONUSU İHTİLAFLI
Biz Kurtuluş Savaşımız’ın 1919’da mı, 1915’te mi başladığı hakkında uzlaşmış değiliz…
Maalesef öyle. Lozan Antlaşması dahi bugün açıklığa kavuşmuş değil. Hep övme ya da yerme arasındayız. Mesela Demokrat Parti’nin dönemi hakkında elimde belge yok, ama şunu söyleyebiliriz: Demokrat Parti de yine İsmet Paşa’nın teşvikiyle kurulmuş. CHP içinden gelenler tarafından kurulmuş.
NE ZEMİN NE ZAMAN MÜSAİT
Mustafa Kemal Atatürk’ün toplam okuduğu kitap, 3 bin dolaylarında denir. 5 bin kitap, bu sayıdan daha fazla değil mi?
Atatürk’ün o kadar kitap okuması mümkün değil. Çeşitli konularda araştırma yapılıyor. Cumhuriyet, Türk Dili, tarih gibi konularda araştırma yapılıyor. Bu sahaların uzmanları, buldukları kitaplardan ilgili yerlerin altını çizip Mustafa Kemal’e veriyorlar. Yoksa Mustafa Kemal’in bu kadar kitap okuyacak ne zamanı, ne zemini var.
Ama siz okudunuz 5 bin tane?
Ben okumaya gayret ediyorum, çalışıyorum.
Okuduğunuz bütün kitaplar bu kütüphane ile sınırlı değil, doğru mu?
Değil. Afyon Kocatepe Üniversitesi’nden kitap okuma konusunda çok istifade ettim. Gedik Ahmet Paşa İl Halk Kütüphanesi’nden istifade ediyorum.
O zaman temas ettiğiniz kitap sayısı 6-7 bini bile bulabilir…
Tabii, araştırıyorum. Bir konu belirleyip kitaplara müracaat ediyorum.
KİTAP MERAKI
 ÇOCUKLUKTAN GELİYOR
Araştırma isteği nereden geliyor?
Ben daha çocukluktan itibaren kitap merakına sahibim. Gazete kesikleri biriktiririm. Ailem biraz daha tahsilli bir aile olsaydı ben büyük ihtimalle başka yerlerde olurdum. Arkadaşlarımdan profesör olanlar var. Meselâ Köksal Bayraktar, benim arkadaşım. Şimdi Galatasaray Üniversitesi’nde Hukuk Profesörü. Babası diş doktoru idi. İlkokulu birlikte bitirdik, o Galatasaray Lisesi’nden devam etti.
KÜTÜPHANENİN
YÜZDE 80’İ TARİHLE İLGİLİ
Bu kütüphaneyi kurma fikri nasıl gelişti?
Bu kitaplar evde birikti. Bazısı dolabımda duruyordu, bazısı da kolilerde duruyordu. Bazısının kaybolduğunu hissettim. Bunu bir yerde toplamak lazım geldiğini düşündüm. Ben bu evi 25 yıl önce almıştım. Burada bir sigortacı arkadaş oturuyordu, 3 sene önce çıktı. Ben zaten emekliyim, gideyim bunu kurayım dedim. Benim kitaplarımın yüzde 80’i tarihle ilgilidir. Afyonkarahisar ile ilgili kitapları da topluyorum.
MÜZECİLİK VE BİLİM,
İLGİ ALANLARIM
Başka ilgi alanınınız var mı?
Son zamanlarda müzelerle ilgilenmeye başladım. Afyonkarahisar Belediyesi tarafından düzenlenen bir geziyle Bursa’ya gittik. Orada bir tek ben not aldım. Taşpınar Dergisi’nde de Kent Müzesi hakkında yazı yazdım. Ahmet İlaslı ve MevlütÜyümez benim arkadaşlarım, ama daha önce müzecilik hakkında merakım yoktu. Tarihten gelen bir bilincimiz yoktu. Tarihimizi öğrenmemiz lazım. Yahya Kemal, ‘Aslan, gerilir de atlar’ diyor. Bu millet ileriye atılım yapacaksa geriden bir hız alması lazım. Bizde şu var: Biz geriyi bilmiyoruz. Geride yalnızca övme durumumuz var. Bizim olumsuz konulardan da ders almamız gerekir. Bunun dışında bilim ile ilgileniyorum. İlk bilim, Çin’de, Türkistan’da, Hindistan’da doğuyor. Arkasından Fırat Deltası’nda Sümerler’le ileri gidiyor. Ondan sonra Ege kıyılarına geçiyor, ondan sonra bitiyor, karanlık bir çağ başlıyor. İslâmiyet doğduktan sonra ilimde ve araştırma yeniden heyecan başlıyor. Fethedilen her yerde, Allah’ı ve İslam öğretiliyor. Hahamlara, papazlara dokunmuyorlar. Kadınlara, çocuklara dokunmuyorlar. Bilimadamlarını kazanıyorlar. İyi muamele yapılıyor. Çoğu da Müslüman oluyor. Gittiği her yerde yollarını yapıyor, suyunu getiriyor. Her yerden kitap istiyor, bir kitap medeniyeti oluşturuyor. Arabistan Çölü birdenbire ilim merkezi oluyor. İslam dünyasındaki gelişme Batı’yı da uzun vadede etkiliyor. Orada 1600’lü yılların sonuna doğru aydınlanma dönemi başlıyor. Şu anda 5 bin senelik bilgi birikimi, 1 yılda 2’ye katlanıyor. >> Murat ARISOY’un Özel Röportajı

ALİ ÇETİNKAYA MÜZESİ’Nİ BULDU

Ali Çetinkaya ile ilgili de bir çalışmanız var değil mi?
Afyonkarahisar’de herkes Ali Çetinkaya’yı bilir. Hatta tenkit eden de vardır, aleyhinde yazanlar da var. Ali Çetinkaya ile ilgili araştırmam şöyle oldu. Ayvalık’a gittim. Altınoluk’ta yazlığım var. Ayvalık ile Altınoluk arası 125 kilometre. Ali Çetinkaya ile ilgili Ayvalık’ta bir şey bulabilir miyim diye sordum, orada bulamayacağımı söylediler. Sadece Ayvalık’a girerken ‘İlk Kurşun’ diye tabelayı yazmışlar. Bunun üzerine Balıkesir Büyükşehir Belediyesi Kültür Müdürlüğü’ne gittim. Orada bana ‘Karaağaç diye bir yer var. Orada bulabilirsin’ denildi. Balıkesir, Büyükşehir olunca Karaağaç’taki belediyeyi kaldırmışlar. Belediye binasını Ali Çetinkaya Müzesi yapmışlar. Benim gittiğimde bu müze kapalıydı. Ben oradaki Zabıta Müdürü’nü buldum. Rica ettim. Bu Müze’nin içinde neler var diye sordum. Ali Çetinkaya’nın hatırasını yaşatmak için bir gayret içine girmişler. Abide yapmışlar. Orada Ali Çetinkaya’nın kaldığı binayı gördüm. Yunan ateşinde hasar görmüş, evin arkasında yemek yiyen askerler şehit olmuş.

Bakmadan Geçme