Bu Akrabalık Yüzünüzde Tebessüm Ettirebilir
Yeşilçam'ın unutulmaz simalarından biri olan, İnek Şaban'ın güdük Necmi'si olan Halit Akçatepe'nin Tiyatrocu bir aileden geldiğini bilirken büyük dedesinin kim olduğunu duyunca şaşıracaksınız.
79 yaşında hayata gözlerini yuman, Halit Akçatepe 1938 doğumludur. 79 yıllık yaşantısında bizlere 82 film, 12 dizi bırakan Halit Akçatepe bunların yanında 1 senaryo yazıp 4 de yönetmenlik yapmıştır. 5 yaşında kameralarla buluşan Akçatepe, Erken yaşta bu meslekle buluşması kıymetli pederi Sıtkı bey ve kıymetli validesi Leman Hanım sayesindedir. Çünkü Tiyatrocu olan anne ve babanın tiyatrocu evlatlarının olması gayet doğaldı. Ve ne şanslıdır ki annesi ve babasıyla oynama fırsatı yakalamıştır.
Tiyatrocu aileden gelmesinden dolayı mıdır? Bilinmez ama bizlerin şarşırdığı nokta Akçatepe’nin büyük büyük dedesi Osmanlı’nın Lale Devri zamanında sadrazamlık yapmış olan Nevşehirli Damat İbrahim Paşa olmasıdır.
İbrahim Paşa, Şehzadeliğinden beri yanında bulunduğu III. Ahmed tahta çıkınca 12 yıllık sadrazamlık görevi yapmış olan İbrahim paşa Sadrazamlığı devam ederken çıkan Patrona Halil İsyanı’nda öldürülür.
İbrahim Paşa Osmanlı’nın toprak kaybetmesinde hükümetin başı olarak fetih amacı gütmez Barış ve huzur içinde bir hayat düşler ama bile bile gider şartlarının ağır olduğu Pasarofça Antlaşmasını imzalar. Bu anlaşmanın ardından ilk iş Tasarruf tedbirleri alınır tüm ülkede ve tasarruf tedbirleri sonuç verir, hazine 1721 de tamı tamına iki buçuk milyon akçe fazla gelir elde eder. Ancak paşa bu parayı da alır, estetik yapı yaptırmak için kullanır.
Bunun yanı sıra Tulumba ve matbaa’nın kurulmasında büyük emeği olan İbrahim Paşa, İkinci memleketim dediği İstanbul’a ve öz memleketi olan Nevşehir’e çok mühim eserler yaptırırlar ve Edebiyatçıları, bilim insanlarını, sanatçıları toparlayarak Bilim akademisi kurar. Gelişime önem veren paşa böyle bir dönemde halkın sefaletini önleyemez ve Afgan seferine bizzat katılmadığı için yenilgi alır. Bu durumlardan dolayı Osmanlı Tebası’nın gözünde yıldızı sönmeye başlar.
Bunlar olurken 1730’da Halk artık ayaklanmaya başlamıştır. Muşlu Beşe, Patrona Halil gibi isyankarlar, III. Ahmed’in Paşayı onlara teslim etmesini isterler ve III. Ahmed bu baskılara dayanamaz. 1730’da İbrahim Paşa’yı sarayda boğdurtur. Cesedi isyancılara teslim edilen paşa İstanbul’un sokaklarında İbreti Âlem olsun diye dolaştırılır, En sonunda isyan bitmeye yakın III. Ahmed Çeşmesinin yanına bırakıp giderler.
Yıllar yıllar sonra tiyatroya sanata ve gelişime önem veren paşanın torunu dedesini hatırlatmak için uzun yıllar bu halkın yüzüne tebessüm olarak düştü.