• Haberler
  • Gündem
  • Bırakalım kararı uzmanlar versin – Kocatepe Gazetesi

Bırakalım kararı uzmanlar versin – Kocatepe Gazetesi

  Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Hastanesi Çocuk Cerrahisi Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Salih Çetin Kurşun, meslektaşlarına “Hekimler Arası İletişim Etiği” konulu sunum yaptı.İYİ İLİŞKİLER ESASAKÜ Hastanesi Çocuk Cerrahisi Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Salih Çetin Kurşun, hekimler arasında ki iletişim konusunun kısa başlıklar altında toparlanabileceğini belirtti. Bu başlıkların başında meslektaşlar arasında ki [&hellip]

Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Hastanesi Çocuk Cerrahisi Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Salih Çetin Kurşun, meslektaşlarına “Hekimler Arası İletişim Etiği” konulu sunum yaptı.
İYİ İLİŞKİLER ESAS
AKÜ Hastanesi Çocuk Cerrahisi Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Salih Çetin Kurşun, hekimler arasında ki iletişim konusunun kısa başlıklar altında toparlanabileceğini belirtti. Bu başlıkların başında meslektaşlar arasında ki saygı, mesleki dayanışma, yetkinlik yani uzmanlık dışı faaliyetlerin yapılmaması olarak tanımlayan Kurşun; “Hekimler arasında ki sorunları meslek odasına bildirme yükümlülüğü, konsiltasyon ve ekip çalışması, son olarak da benim için ayrı bir önem arz eden hastalanmış hekim ilişkisidir. Tabipler Odası’nın ‘Hekimlik Meslek Etiği Kuralları’ kitapçığı yaklaşık 10 yıl önce yayınlanmış bir kitapçıktır. Bu kitapçığın 16. maddesinde ‘Hekim meslektaşları ve insan sağlığı ile uğraşan diğer meslek sahipleri ile iyi ilişkiler kurar. Meslektaşlarına veya tedavi ekibinin bir başka üyesine karşı küçük düşürücü davranışlarda bulunamaz.’ denilmiştir” dedi.
AYLIK ŞİDDET OLGUSU BİN
Prof. Dr. Salih Çetin Kurşun, hekimler arasında ki davranış unsurları içerisinde Tabipler Odası’nın hekimlik meslek etiği kuralları kitapçığında ki 16. madde de yer verilen ilkenin mutlaka ön sıralarda yer alması gerektiğini söyledi. Hekimlerin meslektaşları hakkında konuşurken asla Bernard Shaw’ın ifadesi ile ‘Eski hekimine karşı söylenen sözlerin söylenmemesi’ gerektiğine değinen Kurşun; “Bir diğer konu ise mesleki dayanışmadır. Günümüzde tıp mesleği mensuplarının sayısı çok sayıda arttı. Ancak hekimlere karşı veya sağlık mensuplarına karşı yapılan saldırılarda inanılmaz boyutlara ulaştı. 2012-2015 yılları arasında Sağlık Bakanlığı Beyaz Koda 31 bin 767 olay bildirilmiştir. Bunların 18 bini hekimlere karşı yapılmıştır. Bunların da üçte biri fiziki saldırı boyutundadır. Kısacası her ay yaklaşık bin adet şiddet olgusu ile karşılaşıyoruz” diye konuştu.
İYİ DUYUMLAR
TAKİP EDİLMELİ
Hekimin meslektaşlarına mesleki yönden onur kırıcı ve haksız saldırılara karşı koruması gerektiğine temas eden Prof. Dr. Salih Çetin Kurşun, hekimin saldırıya uğraşan arkadaşlarına mutlaka sahip çıkması gerektiğini vurguladı. Saldırıya uğrayan meslektaşına karşı hekimin gerekli tavrı göstermesi gerektiğinin altını çizen Kurşun; “Son dönemde aldığımız iyi yönde duyumların mutlaka takipçisi olmalıyız. Bu hususlar gerçekleştiğinde bu saldırıların azalacağını düşünüyoruz” dedi.
UZMANLIK DIŞINA ÇIKILMAMALI
Hekimler için bir diğer önem arz eden konunun uzmanlık dışı işlem yapılmaması olduğunu ifade eden Prof. Dr. Salih Çetin Kurşun, Tabip Odası’nca yayınlanan “Hekimlik Meslek Etiği Kuralları” kitapçığının 18. maddesinde yer verilen; Hekimin tıbbi görevlerini yerine getirirken gecikmenin hasta yaşamını tehdit edebileceği zorunlu durumlar haricinde özel bilgi ve beceri gerektiren bir girişimde bulunmaması gerektiğine dikkat çekti. Böylesi bir konuda hekimin fikrini dahi beyan etmemesi gerektiğini aktaran Kurşun; “Bırakalım insanların ne kadar yumurta yiyeceğini veya tereyağı yeyip yemeyeceklerine ilgili uzmanlar karar versinler. Herkes kendi uzmanlık alanında ki işlevleri yerine getirsin” şeklinde konuştu.
KONSÜLTASYON MADDESİ YETERSİZ
Prof. Dr. Salih Çetin Kurşun, hekim camiası için bir diğer önemli hususun hekimin meslektaşları ile meslek uygulaması konusunda uzlaşmazlığa düştüğünde, tıp etiği açısından yanlış davranan bir meslektaşını gözlemleyip, bu davranışların kasıtlı şekilde sürdürüldüğü durumlarda yerel Tabip Odasına durumu bildirme zorunluluğunu hatırlattı. Konsiltasyon konusunun da önemli konular arasında bulunduğunu belirten Kurşun şöyle konuştu: “1960 yılında yayımlanmış, halende geçerli olan Tıbbi Deontoloji Tüzüğünde konsiltasyona bir hayli geniş yer verilmiştir. Ancak günümüzde tıp o denli gelişti ki tüzük içerisinde ki birçok maddenin olduğu gibi konsültasyon maddesinde yetersiz olduğunu düşünüyorum. Gelişen teknoloji ve artan bilgi birikimi uzmanlık alanı sayısının da çoğalmasına yol açmıştır. Bu da konsültasyonları çok daha karmaşık bir hale getirmiştir. Genelde karşılaştığımız hastaların çoğunda birden fazla hastalık sözkonusudur. Dolayısıyla birden fazla hekimin görüşü gereklidir. Bu konularda hastayı yönlendiren bir hekim olmalıdır. Konsültasyonu uygun gördüğü diğer bilim dalı veya ana bilim dallarından istemelidir. Konsültasyonların bir diğer sıkıntısı hastanın yönlendirici hekimini değiştirme durumudur.”
HEKİMİN HASTALIKTA
ÖNCÜLÜĞÜ OLAMIYOR
Hastalanmış hekim ile hekim ilişkisi hakkında konuşan Prof. Dr. Salih Çetin Kurşun şunları söyledi: “Hastalanmış hekim ilişkisi gerçekten çok sıkıntılı bir konu. Bu durum hasta hekim içinde hastalanmış hekimi gören hekim içinde böyle. Gerçekten çok zor bir durumdur. Geçmiş yıllarda kitaplara baktığımızda şöyle bir ifade görüyorum, ‘Her insan gibi hekim de tıbbi yardıma muhtaç olabilir. Hekim hasta meslektaşını veya ailesini diğer hastalara tercih etmeli ve öncelik tanımaldıır. Şunu iyi bilmelidir ki, hekim çok zor durumda olmasa gelip onun vaktini ve mesaisini işgal etmezdi.’ deniliyor. Ancak günümüzde olaylara bu kadar basit bakamıyoruz. Çünkü durum çok farklı. Hekim arkadaşınız size müracaat ettiğinde sizin çalıştığınız hastanenin böyle bir öncelik sırası yoktur. ‘Bizim hekim arkadaşımızdan para alınmasın. Veya ben tüm hastalarımdan önce bu hekim arkadaşıma bakacağım.’ davranışı çoğu zaman yerine getirilemiyor. Çünkü meslektaşlarımızın çalıştıkları hastanelerin konumları oldukça farklı. Hekimin hekimden ve yakınından para almamasının çok güzel ve soylu bir ilke idi. Biz bunu dolu dolu yaşadık. Ama günümüzde bunu yaşamak mümkün değil. Son 5 yılda bende kişisel pratiğimde bende meslektaşlarıma ve hastaneye para ödemek durumunda kaldım. Çünkü prosedür bunu gerektiriyor.”
KABUL EDİLİR
AYRICALIKLAR SAĞLANABİLİR
“Benim yetiştirdiğim, eline ilk bistüriyi tutuşturup, ilk dikişi attırdığım çok güvendiğim bir kalp cerrahına annemi götürdüm. Ama hastanenin kuralları açık” diyen Kurşun sözlerine şöyle devam etti: “Ben gerekeni o hekimin yapmasını istiyorum. Ama prosedür gereği onun sıkıntısına da katlanmak durumunda kalıyoruz. Bunlar nasıl düzeltilebilir? Belki bu kurumlarda bir takım düzenlemeler yapılabilir. Netice de bu kurumların başında veya yetkili makamlarında sağlık mensuplarının bulunduklarını düşünüyorum. Kabul edilebilir ayrıcalıklar sağlanabilir. Bir diğer çözüm medikal ve paramedikal hizmet kalitesini çok arttırarak ayrıca bir ayrıcalık beklentisine gerek bırakmamak olabilir. Bu çok ideal bir çözümdür.” >> Burcu AYDIN’ın özel haberi

Bakmadan Geçme