Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Hasan ÖZPINAR
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

BİR YUNAN GAZETECİNİN GÖZÜNDEN AFYONKARAHİSAR

Hasan Özpunar 27 Kasım 2017 Pazartesi 13:28:12
 

Hatırlanacağı üzere 2 yıl önce (Temmuz 2015 ) Afyonkarahisar’da düzenlenen “Afyon Cup” adlı futbol turnuvası münasebetiyle ülkemizin önemli takımlarından Fenerbahçe’nin yanı sıra birkaç yabancı futbol takımı da ilimize gelmişti.
Bu takımlardan birisi de Yunanistan’ın büyük takımlarından Olimpiyakos’du. 22 Temmuz 2015 günü şehrimizde oynanan karşılaşma Fenerbahçe’nin 3-2 üstünlüğü ile sona ermişti. Dikkatli okurlarımız o günlerde 1921-1922’de işgal yıllarındaki karşılaşmaları konu aldığımız “Yunan takımları 93 yıl öncede ilimize gelmişlerdi” başlıklı haberimizi hatırlayacaklardır.
Bu kadar bilgiden sonra bugünkü yazımızın konusunu şöyle açıklayalım. 2015 yılında bu karşılaşmayı takib etmek amacıyla ilimize gelen bir Yunan gazetecinin gözünden Afyonkarahisar izlenimleri.

Nikos Gavalas isimli gazetecinin şehrimize dair izlenimleri kısa da olsa Yunanistan’da büyük hezimetin yaşandığı yer olarak bilinen Afyonkarahisar’ın bir Yunan gazeteci tarafından yıllar sonra tanıtılması bakımından dikkate değer. Gazeteci yazısını birkaç fotoğrafla da desteklemiş.
“Afyon Karahisar’dan Yunanistan’a dönüş yolculuğu başladı. Aslında, Afyon Kupası’nda Olympiakos’u organize eden iyi dostumuz ve meslektaşımız Isidoro Printezis’e teşekkür etmeliyiz. İstanbul havaalanında “Eleftherios Venizelos” adlı uçağımızın kalkışına kadar iki saatimiz beklemekle geçiyor.. Bu bekleme de  bize Afyon Karahisar’da gördüğümüz her şeyi, düşüncelerimizi yazma fırsatı veriyor. Burada yaptığımız, dünyadaki en etkileyici ve lüks havaalanı salonunda Türk-Yunan kahvesinin tadını çıkararak yaptığımız bir iş. (Yazar burada Türk Kahvesini de Yunan kahvesi olarak isimlendirmiş ve uzun uzadıya Havaalanının modernliğinden bahsetmiş)

Ankara’ya 300 kilometre uzaklıkta, çelişki dünyasını son derece yaşıyoruz. Afyon Karahisar şehrinde yürüyoruz, bilinçaltımızda, okulumuz ve üniversite yıllarımızda öğrendiğimiz her şeyi yapıyorduk. Helenizm’in tarihinde beliren kara günlerden bu yana 90 yılı aşkın süre geçti.
 Ve Afyon Karahisar kelimesinin  tam çevirisi olan “Siyah Afyon Kalesi” şehrin sokaklarında kaybolmadan önce gördüğümüz ilk şey, gözümüz “Siyah Kale” nin hâkim olduğu yüksek ve dik kayalığa takılıyor.
Bu şehirde,  afyon üretimi halen yerel ekonominin en önemli parçası. Belki de bazılarınız, bu şehrin  20. yüzyılın üçüncü on yılında, Yunan Birinci Kolordusu tarafından işgal edildiğini biliyorsunuz, resimlerini gördünüz. Hititlerin inşa ettiği ve daha sonra Roma ve Bizanslıların kullandığı kaleye tırmanmak istesekte 570 basamak merdiveni bu sıcakta tırmanmak bizi bu fikrimizden çabuk vazgeçiriyor.

Öğle vakti müezzinin sesi Müslümanları dua vakti için camiye çağırıyor. Bu durum günde 5 kez modern yöntemlerle yapılan bir prosedürdür. Müezzin minareye çıkmadan aşağıdan mikrofonla seslenir, minarede ki hoparlörden sesi yankılanır. İçinde halı döşenmiş olan caminin içine ve bahçesine bir çok kişi dua etmek için akın ediyor. Bununla birlikte caminin hemen yanında bahçede günlük yaşantılarına devam eden birçok insana rastlamak mümkün. Bahçede dondurma yiyen kadınlar var. Kadınların çoğunluğu yüzleri hariç her yerini örtüyorlar. Ama çok az kadın burka gibi örtü giyiyorlar. (Yazar namaz ibadetini bilmediği için dua olarak nitelendirmiş ve camiyi Cuma namazı sırasında ziyaret etmiş)


Kafelerde, sadece erkekleri görüyoruz. Masalarda oyun oynuyorlar, oynamayanlar bize dikkatle bakıyorlar. Binaların az olduğu şehrin eski merkezinde, ortak özellik evlerin tipik Osmanlı mimarisine sahip olması.
 Atmosfer tipik Asya şehirlerini andırıyor. Sanki belgesellerden ya da filmlerden gördük. Ve şimdi görüntüler önümüzde. Şehrin merkez meydanına varıyoruz. Burada Türklerin bağımsızlık mücadelesinin anıtı var. Türkler, bu bölgede Kemal’in öncülüğünde Yunan ordusunu imha etmek ve Anadolu’dan Helenleri atmak amacıyla 26 Ağustos 1922 tarihinde büyük bir saldırı başlattı.
Melankoli ve meditasyon zamanı. Geçmişin hataları modern liderlerimiz tarafından biliniyor mu? Çünkü hikayesini unutan bir insan, tarihi bir esinti olarak tekrar yaşamak tehlikesiyle karşı karşıyadır.
Afyonkarahisar’ın dar sokaklarında küçük, küçücük birçok dükkan var. Mücevher ve pastanelerden, yabancı bankalara ve tanınmış cep telefonu şirketlerine varıncaya kadar. Modern tabelaların “mozaiği”, geçmişin görüntüleriyle yan yana.
Ayrılmadan önce, ünlü restoran İkbal’i araştırıp buluyoruz. Burası 1922’de farklı bir isimle faaliyete başlamış. Fakat 1934’de bir ziyaretçi restoranın adını değiştirdi. Lokantanın sahibi ve aşçısı Salim Pancar’dan Kemal’e(Atatürk) yemek yapması istendi. Yemekleri beğenen Kemal “Eğer bu şekilde devam edersen, şanslı olacaksın. Ancak buranın adını İkbal olarak değiştir. ” dedi. Kemal şehirden ayrılmadan önce de isim değişikliği gerçekleşti. Bu arada, İkbal Türkçe’de iyi şans demektir.
Afyonkarahisar’da modern otellerin yanında Afyon Kupası’nın düzenlendiği yeni spor merkezi var. “Spor Kompleksi”  adeta küçük bir spor kasabası. Olympiakos’un Fenerbahçe ve Antalyaspor ile dostluk maçı yaptığa yaptığı ve 15.000 kişilik bir futbol stadına ek olarak, onbir eğitim stadyumuna da sahip. Hepsi de  sentetik çim saha..

Sonuç olarak, sekiz ay güneşten yararlanan Yunanistan’da spor turizmi konusuna daha ciddi bakmalıyız. Bu, (isteğimiz) ülkemizdeki pek çok turizm bölgesinin gelişmesi için önemli.
KAYNAK:
http://www.novasports.gr/bloggers/nikos-gavalas/article/231546/diadromes-sto-hrono-kai-sto-

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER