Bir Kadının Lafıyla Yıkılan Bir Şehir
İran'ın Fars Eyaleti'nde, Şiraz şehrinin yaklaşık 60 kilometre kuzeydoğusunda yer alan Persepolis, antik dünyanın en etkileyici ve görkemli şehirlerinden biri olarak kabul ediliyor.
Pers dilinde “Parsa”, Farsça’da ise “Taht-ı Cemşîd” ya da “Parse” olarak bilinen bu eşsiz antik kent, hem mimarisi hem de tarihi önemiyle geçmişin görkemini günümüze taşıyor.
PERS İMPARATORLUĞU’NUN KUDRETLİ BAŞKENTİ
Persepolis, MÖ 6. yüzyılın sonlarına doğru Pers İmparatoru I. Darius (Dara) tarafından kuruldu. Darius’un tahta çıkmasının ardından, Pers İmparatorluğu’nu yalnızca askeri ve siyasi anlamda değil, kültürel ve mimari açıdan da zirveye taşıma arzusuyla inşa ettirdiği bu şehir, imparatorluğun yeni başkenti olarak planlandı. Darius’un ardından tahta çıkan oğlu I. Serhas (Xerxes) ve onun ardından gelen Artakserkses (Ardeşir) tarafından şehir daha da genişletilerek birbirinden görkemli anıtlar, saraylar ve tapınaklarla donatıldı.
GÖRKEMLİ SARAYLAR VE EFSANEVİ YAPILAR
Persepolis’teki saraylar, yapay bir tepe üzerine inşa edilmiştir. Taş ve toprakla yükseltilmiş bu platform yaklaşık 473 metre uzunluğunda, 86 metre genişliğinde ve 13 metre yüksekliğindeydi. Bu görkemli terasa iki geniş merdivenle çıkılıyordu. Merdivenlerin duvarları, Pers İmparatorluğu’nun gücünü ve zenginliğini simgeleyen kabartma heykellerle süslenmişti.
Antik kaynaklara göre, sarayların yapımında yalnızca yerel ustalar değil, Yunan mimarlar ve taş ustaları da çalıştı. Bu durum, Persepolis’in mimari açıdan yalnızca Doğu'nun değil, Batı'nın da izlerini taşıyan eşsiz bir sentez olduğunu gösteriyor.
Serhas’ın ünlü taht salonunda her biri 20 metre yüksekliğinde 100 adet sütun bulunuyordu. Bu sütunların başlıkları ise 2 metre uzunluğundaydı ve boğa ya da insan figürleriyle bezenmişti. Sarayın giriş kapısı ise iki dev sütunla desteklenmişti ve 11 metre yüksekliğe ulaşıyordu. Girişin iki yanında, yüzleri insana benzeyen dev boğa heykelleri, gelenleri karşılıyordu.
APADANA: ON BİNLERİN TOPLANDIĞI TÖREN SALONU
Darius tarafından inşa ettirilen ve “Apadana” olarak bilinen tören salonu, Persepolis’in en dikkat çekici yapılarından biridir. Mısır’dan özel olarak getirilen dev taş bloklarla inşa edilen bu yapı, 10.000 kişilik kapasitesiyle antik dünyanın en büyük kapalı salonlarından biriydi. Diğer hiçbir antik sarayda bu denli büyük bir salon bulunmamaktadır.
Bu salon, kraliyet törenlerinden diplomatik buluşmalara kadar pek çok önemli etkinliğe ev sahipliği yaptı.
Tören salonunun yanı sıra, hazine binasının geniş avlusuna açılan dört büyük ahşap kapı bulunuyordu. Bu kapılar, dönemin zanaatkarlarının ustalığını yansıtan renkli ve süslü alçılarla kaplıydı.
Persepolis’in genelinde büyük sütun kaideleri üzerine yerleştirilmiş heykeller dikkati çeker. Bu heykellerde, iyiliği temsil eden yarı insan savaşçılar ile kötülüğü simgeleyen canavarların mücadelesi işlenmiştir. Heykellerin çoğunda iyiliğin galip geldiği teması işlenerek Perslerin inanç sistemi ve değerleri vurgulanmıştır.
KAYALARA OYULMUŞ KRALİYET MEZARLARI
Persepolis’in hemen yakınındaki kayalık dağ yamaçlarında, birbirinden yaklaşık 8 ila 10 kilometre uzaklıkta, kayalar oyularak yapılmış iki görkemli mezar yer almaktadır. Saray görünümlü bu mezarlar “Taht-ı Cemşid” ve “Nakş-ı Rüstem” olarak bilinir. Bu mezarlardan biri, Pers İmparatorluğu’nun kurucusu olan I. Darius’a aittir. Mezarların mimarisi, Frigya kral mezarlarına benzerlik gösterir ve bu da dönemin kültürel etkileşimlerini ortaya koyar.
BÜYÜK İSKENDER’İN İSTİLASI VE ŞEHRİN YOK OLUŞU
MÖ 331 yılında Büyük İskender, Pers İmparatorluğu’nu fethederek Persepolis’i ele geçirdi. Ancak bu zafer, şehrin sonunu da beraberinde getirdi. İskender, bilinmeyen bir sebepten dolayı bu görkemli şehri ateşe vererek büyük ölçüde yok etti. Yangın sırasında, yüzlerce yıllık birikim ve sanat eseri kül oldu. Bu yıkımın ardından Persepolis kaderine terk edildi ve yüzyıllar boyunca toprak altında saklı kaldı.
MODERN ARKEOLOJİYLE GÜN YÜZÜNE ÇIKAN TARİH
1930’lu yıllarda başlatılan arkeolojik kazılar sayesinde Persepolis yeniden gün yüzüne çıkarıldı. Yapılan çalışmalar, bu antik kentin yalnızca bir şehir olmadığını, aynı zamanda bir imparatorluk simgesi, kültür ve sanat merkezi olduğunu ortaya koydu.
Günümüzde UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Persepolis, tarih meraklıları, arkeologlar ve turistler için eşsiz bir ziyaret noktası olmayı sürdürüyor. Pers medeniyetinin zirve dönemini yansıtan bu antik kent, binlerce yıl öncesinden bugüne uzanan güçlü bir tarihsel anlatı sunuyor.