'Bir avukat hem örgüt üyeliği hem de avukatlık yapamaz'
Baro Başkanı Av. Turgay Şahin, açlık grevinde hayatını kaybeden Av. Ebru Timtik olayı ile ilgili olarak bir hayat kaybının her zaman üzücü olduğunu vurguladı. Şahin, 'Keşke meslektaşımız örgütün açlık grevi emrine uymasaydı. Ama bir avukat hem avukatlık hem de yasa dışı örgüt üyeliğini birlikte yapamaz. Hele bu onurlu cübbeyi FETÖ dâhil olmak üzere hiçbir örgütün [&hellip]
Baro Başkanı Av. Turgay Şahin, açlık grevinde hayatını kaybeden Av. Ebru Timtik olayı ile ilgili
olarak bir hayat kaybının her zaman üzücü olduğunu vurguladı. Şahin, “Keşke meslektaşımız örgütün açlık grevi emrine uymasaydı. Ama bir avukat hem avukatlık hem de yasa dışı örgüt
üyeliğini birlikte yapamaz. Hele bu onurlu cübbeyi FETÖ dâhil olmak üzere hiçbir örgütün zırhı ve sütresi yapamaz” dedi
Afyonkarahisar Baro Başkanı Av. Turgay Şahin, Afyonkarahisar’da yargı çalışanları arasında koronavirüse yakalananların olduğunu ancak hayatını kaybeden ağır vakanın olmadığını kaydetti. Şahin, meslektaşları arasında virüs nedenli pek çok kaybın olduğunu dile getirdi.
“BARONUN KISTASLARI NET”
Baro Başkanı Av. Turgay Şahin basın toplantısında, açlık grevi sonucu hayatını kaybeden Av. Ebru Timtik’le ilgili soruyu da cevaplandırdı. Şahin şöyle konuştu: “Bizim Baro olarak bir prensibimiz var. Bir avukat yargı görevini ifa ederken duruşma sırasında avukatlık görevini yaptığı her neresi olursa olsun icra takibi, haciz, satış v.s işlemler sırasında görevi engellenir ya da bu görevi nedeniyle vaka çıkarsa Baro olarak kesinlikle bu meslektaşımızın yanında sonuna kadar yer alıyor tüm varlığımıza onu destekliyoruz. Ama elbette bir avukat özel hayatında, siyasi hayatında başka faaliyetlerde bulunabilir. Buna ilişkin bir suç v.s isnadı varsa da eğer bu konuda Barodan bir yardım talep edilmişse, yargılama sürecinde adil yargılamaya ilişkin bir eksiklik varsa ona da müdahalemiz vardır.”
“ÖLEN AVUKAT DHKPC ÜYELİĞİNDEN CEZA ALDI”
Hayatını kaybeden Av. Ebru Timtik’in DHKPC örgüt üyesi olmaktan dolayı yargılanıp hakkında verilen mahkûmiyet kararının istinaf mahkemesinde onaylandığını belirten Şahin, “Yargıtay süreci başladıktan 50 gün sonra da açlık grevini başlamış bir şahıstır. Dosyası avukatlık görevini yapmasıyla ilgili değildir. Bir örgüt mensubu olması ve örgütün hücre evine yapılan baskında o evin gizli bir bölmesinde kırmızı bültenle aranan bir örgüt mensubuyla birlikte yakalanmasıdır. Dolayısıyla durum bir avukatlık faaliyeti değildir. İki yıl önce Kırklareli Barosunun tertiplediği bölge toplantısında bu meslektaşlarımızla ilgili İzmir Baro Başkanı kendilerinin tahliye talebi olmadığını, adil yargılanma talepleri olduğunu iletmişti. Bir bildiri hazırlanmasını teklif etmişti. Şu anda bir kısmı açlık grevini sürdüren bir kısmımın yargılaması süren avukatlarla ilgili sözünü ettiğim toplantıda adil yargılanma talebine yönelik bir paragrafımız oldu. Sonra ben bu talepte bulananlara somut olarak neden şikâyet ettiklerini sordum. Savunma hakları mı kısıtlanmış istedikleri delil mi toplanmamış? Ama bugüne kadar bu soruma ne yazık ki cevap alamadım.” diye konuştu.
“50 GÜN HAK İHLALİ
ANLAMINDA BİR SÜRE DEĞİL”
Hayatını kaybeden Av. Ebru Timtik’in açlık grevine başladığında dosyasının Yargıtay’a intikalinin 50. günü olduğunu dile getiren Şahin, “Yargıtay’da ki bu süreç maalesef uzun sürüyor. Ama bu kişilere özel bir durum değildir. Birçok dava da sesini duyuramayan normal vatandaşların yıllarca Yargıtay sonucunu beklediklerini bizler biliyoruz. Bu Türkiye de yargının hızlandırılması meselesi güncel bir meseledir. Bugüne kadar pek çok yargı reformu yargının hızlandırılmasıyla çıkartıldı. Ama bir türlü başarılamadı. En son Adalet Bakanlığı tüm mahkemelere, istinaf ve Yargıtay da dâhil hedef süreler koydu. AB destekli projeydi bunun üzerinde çalışılıyor. Ama bütününde başarılabildiğini söyleyemiyoruz. Dosyanın Yargıtay da 50. güne ulaşması uzun bir bekleyiş olarak düşünülüyorsa 50 gün dünya ve Türkiye standartlarında adil yargılanma hakkının ihlali anlamında bir uzun süre değildir. İhlal iddiasında olan meslektaşlarıma ve Baro Başkanlarına ısrarla sorduğum halde bize somut bir gerçekçe bildirilmedi.” diye konuştu.
“ONURLU AVUKAT CÜBBESİ ÖRGÜTLERE ZIRH OLAMAZ”
Bir hayat kaybının her zaman üzücü olduğunu belirten Şahin, “Kültür ve medeniyetimizin korumayı amaçladığı değerler içerisinde baş sırada insan hayatı gelmektedir. Bu prensiplerle ülkemiz idam cezasını da ortadan kaldırmıştır. Şu çok önemli hususun altını ısrarla çiziyorum; Devletimiz ve sağlık kuruluşları açlık grevinde vücut dirençleri kırılan, geri dönülmez noktaya gelen kişilerin hastaneye sevki, tıbbi müdahaleyi onları ölüme sürükleyen çevrelerce ‘Zorla müdahale işkencesi’ olarak değerlendirilmektedir. Bir tarafta bilinci kapanıp iradesi ortadan kalkan bir sanık var, ona müdahale etmek isten adalet personeline ve sağlık çalışanlarına engel olmaya kalkan ‘ölü sevici’ bir güruh var. O insanlara ölüm emri veren bir çevre var. Türkiye de adaletle örgütçülük yan yana gelemez. Bir avukat hem avukatlık hem de yasa dışı örgüt üyeliğini birlikte yapamaz. Hele bu onurlu cübbeyi FETÖ dâhil olmak üzere hiçbir örgütün zırhı ve sütresi yapamaz. Bunun arkasına sığınarak yasa dışı eylemlerine bir dayanak oluşturamaz. Biz avukatlık mesleğini yapanları koruduğumuz gibi bu mesleğin ahlak ilkeleri ve prensiplerini de koruma konusunda kararlıyız. Eğer bu prensipleri ihlal edecek olanlar varsa biz mesleğimizi her şeyin önünde tuttuğumuzu, meslek ahlakımızı her türlü değerin önünde tutuğumuzun bilinmesini isteriz” şeklinde konuştu.
AVUKATLIK ÖRGÜTÜN
ARKASINA SIĞINACAĞI
SİPER DEĞİLDİR
Av. Timtik’le ilgili olarak “Bu anlamda keşke böyle bir açlık grevi emri verilmeseydi. Keşke o meslektaşlarımız bu emre uymasalardı. Keşke son noktaya gelenlere sağlık müdahalesi engellenmemiş olsaydı.” diyen Şahin, “Adil yargılanma sürecine ilişkin bize somut bir ihlal bildirilirse hiç kimsenin kimliğine ya da hakkında ki suçlamaya adalete inanmış ve gönül vermiş bir hukukçular olarak bu iddianın üzerine gidip sebeplerini araştıracağımızı bildirmek isterim. Biz gözü kapalı bir adalet imgesinin savaşçılarıyız. Biz mesleğimizi yaparken, adalet görevini yerine getirirken kimliğine dinine, inancına, işlediği suça bakmayız. Yargılanma sonucu kesinleşinceye kadar herkesin masumiyetine inanmış bir mesleğin mensuplarıyız. Bu süreçte atfedilen suç ne olursa olsun, adil yargılanma hakkı ihlal ediliyorsa biz bunun gereğini yerine getiririz. Hiç kimsenin şüphesi olmasın. Ama mesleğimizi de bir suçun işlenmesi için oluşturulan örgütün arkasına sığınılacak bir siper olsun diye de kullanılmasına izin vermeyiz. Bunun da böylece bilinmesini istiyoruz.” ifadelerini kullandı. >> Burcu AYDIN’ın Haberi