Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Mehmet Şenkaya

BİLİRSİN KARNININ HUYUNU, NE İÇERSİN TURŞUNUN SUYUNU?

Mehmet Şenkaya 27 Şubat 2015 Cuma 02:00:00
  Sonbaharın son aylarında; bir tatil sabahındayız. Telefon (!) Arayan, geçmişte dersine girdiğim öğrencim ve yakın akrabam. Hukuk tahsili yapmış, Yüksek Lisans gören, akademisyenliğe geçmek isteyen çalışkan bir genç.
– Rahatsız ettim Hocam. Müsaitseniz, İstanbul’dan gelen bir Misafirim var. Kendisi yanımda, sizinle tanışmak istiyor. Acaba şimdi gelebilir misiniz?
– Hay hay tabi senin misafirin benim de misafirim sayılır. Hemen gelirim.
Hava yağmurluydu, kararlaştırılan yere şemsiyemi açıp çıktım. Bekleyen misafirle tanıştık. Kartvizitini verdi kendinin Hukuk profesörü, yanındaki hanımefendinin de aynı meslekten Avukat eşi olduğunu söyledi.
– Bizi kırmayıp, buraya kadar gelip zahmet ettiğiniz için teşekkür ederiz. Lütfunda bulundu. Afyon’la ilgili kitaplarım olduğu söylenmiş, bu dikkati çekmiş. Bir gün önce gezdirildikleri için gidemedikleri görmedikleri cami, türbe ve tarihi mekânlara götürdüm. Gün kısa, hava muhalefetine karşın, arabalarının olması işimizi kolaylaştırdığı gibi zamandan da tasarruf sağladı. Az zamanda çok iş başardık diyebilirim. Ortalık kararmağa başladı. Kızlarının otelde beklediğini, Aynı gün İstanbul’a dönmeleri gerektiğini söylediler. Götürecekleri hediyelik ve yiyecekleri bir gün önce almışlar. Atıfta bulundum: “ Teklif var, ısrar yok” dendi. Vakit dar da olsa, bunları bir Mahalle Fırınına götürdüm. İnanılır gibi değil. Allah’tan fırından yeni çıkmış Ev Ekmeği. Türüm türüm kokuyor. Profesör Dostumuz aldığımız ekmeği derin bir nefesle kokladı. Dayanamadı benzetmek gibi olmasın sanki pirina balığı gibi ekmeğe saldırdı, hemen ucundan bölerek ağzına götürdü.
– Özür dilerim Hocam İstanbul’da bu nefis gıdadan mahrumuz. Dedi. Fırıncıdan Ekmek mayası da istedi. Artık ayrılma vaktinin geldiğini, Daha önce Şehrimizi ziyaretlerinde otelin konferans salonundan memlekete döndüklerini “Afyon’un bu yönünü de “öğrendik” deyip Kendilerine refakat ettiğimiz için çok memnun kaldıklarını, arabalarının arkasında taşınan ambalaja sarılı camekânlı ayet yazılı tabloyu bu günün anısına hediye kabul etmemizi isteyerek, tekrar görüşmek üzere veda ettiler.
Prof. Canan Karatay Hanımefendi ne kadar üstüne basa basa “Ekmeği azaltın. Unlu şekerli gıdalar sağlığa zarardır.” Öğüdü verse de ekmek ve türü gıdaları hiç değilse azaltmaktan vazgeçmiyoruz. Köyde, şehirde, işte, piknikte, gezide; ekmek acıkınca atıştırdığımız, tıkıştırdığımız en başta gelen temel gıdalardan biridir. Düz, Haşhaşlı Pide, Öğme, Hamırsız, Katmer, yufka (Şepit), Bükme, Ağzaçık, Pasta, Çörek, Börek, Ocak bükmesi, Hamıraşı, Erişte, Mantı, Makarna vb. hepsi Karbonhidrat aslı şeker olan üstelik Baklava, Tulumba tatlısı, Şekerpare, Hurma Tatlısı, Ekmek Kadayıfı şekere şeker katarak yapılan; aslı aynı, adı başka gıdalardır. Pilavla, Makarnayla ekmek yenir mi? Can çekerse yenir. Ama o ekmeği buluver bana. Şehrimizde üretilen ev ekmeği olsun, çarşı ekmeği olsun alırken seçici olmak gerek. Eskiden; Kauçuk gibi elastiki, iştahla katıksız yenen, şimdi katıksız yiyemediğimiz ekmeğe ne oldu? Dışı kızarmış, içi hamur(!) , bölünce; parmağınız göçüyor, ertesi gün özelliğini kaybediyor özü yok, bazen içi boş, kabartılmış, keserken parçalanıyor, ufalanıyor. Ağzınızda eveleyip geveleseniz de dişlerinize yapışıyor. Hazmı zor, adını, oranını bilmediğimiz katkı maddeleri kullanılıyor. AVM’lerde de öyle: Ev, Köy, Kepekli, Yulaflı, Çavdarlı, Tam Buğdaylı vs. adları ile satılıyor. Gramajı değişik, ürünler. Bu baş gıdada: Farkı seçelim mi? Yoksa hiç tüketmeyelim mi? Belediye mi? Tarım ve Köy İşleri mi? Obezliğe çare arayan Sağlık Müdürlüğü mü? Birilerinin bu işe el atması lazım. İnsan hayatı o kadar ucuz değil. Ekmeğimizle oynanmasın.
Su gibi aziz, ekmek gibi leziz olun. Muhabbetle. Cumanız mübarek olsun.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER