Bilim İnsanı Mı Yoksa Tarikat Lideri Mi?

Hepimizin okul yıllarından tanıdığı, matematikle ilgili temel kavramların ve Pisagor Teoremi'nin babalarından biri olarak bildiğimiz Pisagor, aslında çok daha derin bir kişilik ve hikayeye sahiptir.

MÖ 570 yılında doğmuş, MÖ 495 yılında ölmüştür ve tarihe matematikçi, filozof, astronom, müzik teorisyeni ve daha birçok unvanla geçmiş bir isimdir. Ancak bu kadar geniş bir alanda katkı sağlayan Pisagor, aynı zamanda derin bir tarikat lideri olarak da tanınır. Ve bu tarikat, döneminin ötesinde bir yapı oluşturmuş ve oldukça katı kurallarla yönetilmiştir. Peki, Pisagor’un bir tarikat lideri ve aynı zamanda bir katil olduğunu biliyor muydunuz?

PİSAGOR’UN İLK YILLARI: MISIR’A YOLCULUK

Pisagor’un hayatı, matematiksel ve felsefi keşiflerle olduğu kadar, dini ve siyasi yönelimlerle de şekillenmiştir. Birçok tarihçi ve araştırmacı, Pisagor'un matematiksel düşüncelerini geliştirmesinde babasının ona sağladığı varlıklı bir çevrede büyümesinin önemli rol oynadığını belirtir. Babası, değerli taşlarla ilgilenen bir tüccardı ve Pisagor'un genç yaşta Mısır’a ve Babil’e gitmesine olanak tanımıştır. Bu seyahatler, ona sadece farklı kültürler hakkında bilgi vermekle kalmamış, aynı zamanda matematiksel hesaplamalar ve astronomik gözlemler konusunda derinlemesine bir anlayış kazandırmıştır. Hatta bilim tarihçisi Aydın Sayılı, yaptığı araştırmalarla Pisagor Teoremi'nin, Pisagor'dan yaklaşık 1000 yıl önce Mezopotamya'da bilindiğini ortaya koymuştur. Ancak Pisagor, bu teoremi ilk defa teorik olarak kanıtlayan kişi olmuştur.

FİLOZOFLUK VE FELSEFİ OKUL

Pisagor’un hayatındaki bir diğer önemli dönüm noktası, hocası Thales’in teşvikiyle Mısır dilini öğrenmesidir. Bu ona daha derin matematiksel bilgilere ve doğa felsefelerine ulaşma imkânı sağlamıştır. Ancak Pisagor, sadece bir bilim insanı ve teorisyen değil, aynı zamanda bir filozof olarak da tarihe geçmiştir. İlk defa "filozof" kelimesini kullanan kişi olarak bilinen Pisagor, felsefi düşüncelerini insan yaşamına ve evrenin düzenine uygulamıştır.

Bu noktada, Pisagor’un kendi okulunu kurmak için yola çıkışı çok anlamlıdır. MÖ 530’lu yıllarda, Samos’taki Tyran Polykrates’in yönetiminden memnun olmayan Pisagor, Güney İtalya’daki Kroton’a göç ederek burada bir okul açar. Bu okul zamanla sadece bir eğitim kurumu olmaktan çıkar, aynı zamanda derin bir dini ve felsefi öğretiye sahip bir tarikat halini alır.

Bilim İnsanı Mı Yoksa Tarikat Lideri Mi?

PİSAGOR TARİKATI: KATI KURALLAR VE YÜKSEK İHTİŞAM

Pisagor’un okulunun en dikkat çeken özelliği, dönemin şartlarında alışılmadık derecede ilerici bir şekilde kadınların da eğitim alabilmesidir. Ancak, okulun sadece eğitim veren kısmı değil, aynı zamanda bir tarikat gibi işleyen ikinci kısmı, Pisagor’un ve öğrencilerinin uyguladığı katı kurallarla dikkat çeker. Okul, aynı zamanda felsefi ve dini öğretilerin yanı sıra siyasi yönelimlerle de şekillenmiştir. Tarikatın üyeleri, Pisagor’a öyle bir inançla bağlıdır ki, zamanla onu bir peygamber gibi görmeye başlarlar.

OKULA GİRİŞ: KATI KURALLAR VE SINAVLAR

Pisagor okulunun üyeleri olmak isteyen adaylar için oldukça zorlu bir süreç beklemektedir. Okula katılmak isteyenler, ilk olarak okula dışarıdan eğitim almak amacıyla başvururlar. Ardından, hakkında detaylı bir soruşturma yapılır ve adayın kişiliği ile sosyal geçmişi incelenir. Eğer bu ilk aşama başarıyla geçilirse, aday, "sağlamlık testi" olarak adlandırılan bir dizi zorlayıcı sınavdan geçmek zorundadır. Bu testler arasında dağda birkaç gün aç ve susuz kalma gibi zorluklar vardır. Sağlamlık testini geçen aday, ardından matematiksel görgü testine tabi tutulur. Bu aşamada, adayın matematiksel düşünme yeteneği kadar, yaratıcılığı ve sabrı da test edilir. Ancak, en ilginç kısmı, bu testlerin ardından öğrencilere verilen "çıraklık" unvanı ile başlar.

Çıraklar, okula katıldıktan sonra tam iki yıl boyunca sessiz kalmak zorundadırlar. Bu süre boyunca, Pisagor öğrencilere yüzünü hiç göstermez ve onlarla herhangi bir iletişime geçmez. Bu sessizlik, sırların korunması ve Pisagor'un bilgisini doğru şekilde öğrenmeleri adına oldukça önemli kabul edilir.

Bilim İnsanı Mı Yoksa Tarikat Lideri Mi?

PİSAGOR’UN KATI KURALLARI VE SONRASI

Pisagor okulunda uygulanan bazı kurallar oldukça ilginçtir ve zaman zaman tarikatsal bir yapı ile örtüşen bir hava yaratır. Bunlar arasında:

1.    Vejetaryenlik: Pisagor’un öğrencileri, et yemezler. Çünkü ona göre ruh göç eder ve bu göç yalnızca insandan insana değil, her canlıya da olabilir.

2.    Güneşe karşı işememek: Pisagor’a göre, saygı gösterilmesi gereken şeyler karşısında alçakgönüllü olmak gerekmektedir.

3.    Teraziye basmamak: Adaleti çiğnemekten kaçınmak adına terazinin üzerine basmak yasaktır.

4.    Ateşi demirle karıştırmamak: Güçlülerin öfkesini kışkırtmamak için ateşle demir arasında bir ilişki kurulmamalıdır.

5.    Kanca tırnaklı hayvanları beslememek: Pisagor’a göre, ailelerine hırsız ve hainleri almak istemeyen bu insanlar, yalnızca "temiz" hayvanları beslerler.

6.    Yürek yemezler: Çünkü yürek kaygılarla tüketilecek kadar değersiz bir şey değildir.

7.    Çok gerekmedikçe konuşmazlar: Pisagor’a göre, az söz çok değerlidir.

Ve son olarak, okulda bir öğrencinin öldürülmesi de mümkündü. Bu, sadece bir kural ihlali değil, bir “sırrı” açığa çıkarmaktan ibaretti. Pisagor, her şeyin sayılarla anlam bulduğunu savunmuş, ve tam sayılara kutsal bir değer atfetmiştir. Ancak Hippasus adlı bir öğrenci, Pisagor’un evrenin temelini oluşturan sayılarla ilgili öğretilerinin bir kısmını ihlal ederek, “√2” gibi sayıların tam sayılarla ifade edilemeyeceğini ortaya koymuştur. Pisagor, bu sırrın açığa çıkmasını istememiş ve Hippasus’u öldürtmüştür.

PİSAGOR’UN YÜKSELİŞİ VE DÜŞÜŞÜ

Pisagor, tarikatının başında öyle bir güç kazanır ki, kısa süre sonra Kroton’un yönetimini ele alır. Ancak, bu gücü ona karşı çıkanlar arasında tepkiler oluşturur. Bir darbeye uğrayan Pisagor, ya Kroton’da öldürülür ya da Metapontion’a kaçarak orada yaşamına devam eder. Yaşamının sonunda, Pisagor, matematik ve felsefe alanındaki katkılarının yanı sıra, siyasi yönelimleri ve katı kuralları ile tarihe geçmiştir.

MÜZİK TEORİSİ VE MATEMATİKSEL ORANLAR

Pisagor’un bir diğer önemli katkısı da müzik teorisindeki keşifleridir. Müzik ve matematik arasındaki ilişkinin ilk farkına varan kişi Pisagor’dur. Notalar arasında basit oranların yattığını keşfetmiş ve bu, müziğin matematiksel temelini anlamada önemli bir dönüm noktası olmuştur.

Sonuç olarak, Pisagor yalnızca bir matematikçi değil, aynı zamanda bir tarikat lideri, bir filozof ve bir müzik teorisyenidir. Ancak, onun dünyasında bilimin ve dinin, felsefenin ve siyasetin iç içe geçtiğini unutmamak gerekir.

Bakmadan Geçme