Beyyazı ve Susuz’da yükselen ses:'Taş ocaklarını istemiyoruz'
Beyyazı beldesinde halkın karşı çıktığı taş ocakları, bir firmanın Çevresel Etki Değerlendirmesi sürecini tamamlamak için halkla yapılan toplantıyla yine gündeme geldi. Taş ocağı işletmek isteyen bir firmanın ÇED sürecinde halkın görüş ve önerilerinin alınması için Susuz Belediyesi Düğün Salonu’nda yapılan toplantıda Susuz ve Beyyazı halkı, taş ocaklarını hiçbir şekilde istemediklerini belirtti İscehisar’ın Çalışlar Köyü sınırları [&hellip]
Beyyazı beldesinde halkın karşı çıktığı taş ocakları, bir firmanın Çevresel Etki Değerlendirmesi sürecini tamamlamak için halkla yapılan toplantıyla yine gündeme geldi. Taş ocağı işletmek isteyen bir firmanın ÇED sürecinde halkın görüş ve önerilerinin alınması için Susuz Belediyesi Düğün Salonu’nda yapılan toplantıda Susuz ve Beyyazı halkı, taş ocaklarını hiçbir şekilde istemediklerini belirtti
İscehisar’ın Çalışlar Köyü sınırları içinde bir firma tarafından açılıp işletilmesi planlanan Kalker Ocağı ve Kırma-Eleme Tesisi Projesi’nin Çevresel Etki Değerlendirme süreciyle ilgili ÇED Yönetmeliği’nin 9’uncu maddesi gereğince halkın görüş ve önerileri dinlendi.
Susuz Belediyesi Düğün Salonu’nda yapılan ve Susuz, Beyyazı, Çalışlar halkının davet edildiği toplantıda taş ocaklarının hiçbir şekilde işletilmemesi talebi tutanaklara geçirildi.
Çeşitli kurumlardan görevliler geldi
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Orman ve Su İşleri Bakanlığı, DSİ 187nci Bölge Müdürlüğü ile İl Sağlık Müdürlüğü görevlilerinin hazır bulunduğu toplantı, firmanın projeyi yaptırdığı mühendislik şirketinden Yavuz Durmaz’ın sunumu ile başladı. Durmaz, taş ocağı olarak bilinen kalker ocağının işletilmesi hâlinde yıllık 1 milyon ton, aylık 100 bin ton, günlük 4 bin ton ve saatlik 500 ton üretim yapılacağını bildirdi. Durmaz, üretim için dinamit ve diğer patlayıcılar vasıtasıyla patlama yapılacağını, bu patlama sayılarının yılda 161 sayısına ulaşabileceğini söyledi. Konuşması, kendisini dinleyenler tarafından zaman zaman kesilen Durmaz, patlamalar sırasında gerekli tedbirlerin alınacağını, kolluk kuvvetlerinin de patlamalardan haberdar edileceğinin altını çizdi. Yavuz Durmaz, taş ocağının işletilirken Beyyazı veya Susuz’dan geçen yolların kullanılmayacağını, İl Özel İdaresi’nin belirlediği başka bir yolun kullanılacağını kaydetti. Bunun üzerine salondan “Yolumuzdan geçmesin, arazimizden de geçmesin” sesleri yükseldi. Salondaki tepkilerin artması üzerine Durmaz, sunumunu bitirdi.
Yolun geçeceği yer önemli değil
Durmaz’dan toplantıda görevli olan heyet, Beyyazı ve Susuz’dan toplantıya katılan vatandaşlara söz verdi. Susuz Belediye Başkanı İbrahim Işılak, halkın taş ocaklarının işletilmesinden yana olmadığını vurgulayarak “Görülüyor ki yolun nereden geçeceği önemli değil” dedi.
Beyyazı’dan gelerek toplantıya katılan Hasan Koçak, “Daha önce ÇED raporuna gerek yok denilmişti. Oysa şimdi ÇED raporu için halkla toplantı yapılıyor. Daha önceki dönemlerde bizimle toplantı yapılmış mıydı?” diye sordu.
15 bin insanın yaşamı söz konusu
Ülkenin taş ocaklarına ihtiyaç duyduğunu, ancak vatandaşın sağlığının da dikkate alınması gerektiğini söyleyen Koçak, şöyle devam etti:
“Bu ülkeye taş ocağı gerekli. Taş ocağından çıkan kum ve benzeri malzemeler olması, binalarımızı nasıl yapacağız? Ama bir işletme açılırken halka getirisi ile halktan götürdükleri de hesaplanmalı. Susuz, Beyyazı ve Çalışlar ile ortalama 15 bin insanın yaşamından bahsediyoruz. Bu topraklar, Afyon’un en verimli ovası diye bilinirdi. Ancak gördük ki taş ocaklarının çalışmasından sonra tarlalarda 1 karış toz bulunmakta. Böylece en verimli ova, çölleşmeye terk edilmekte. Belde halkının evinde çatlak var, koyunları kuzu vermiyor. Burada 1 milyon liralık yatırım varsa, 15 bin insanın uzun vadede 15 milyon liralık zararı olacak.”
“Beyyazılılara sorun”
Koçak’ın konuşması bittikten sonra bir görevli, ÇED raporu ile ilgili yaşanan gelişmelerin mevzuata uygun olduğunu vurguladı.
Toplantıya katılanlardan Mehmet Yeşilbağ, “Maddi olarak da manevi olarak da ben taş ocaklarından etkileniyorum. Gidin Beyyazı’daki kadınlara, çocuklara sorun. Biz taş ocağı istemiyoruz. Manevi olarak da bittik” diye konuştu.
Susuz beldesinden Ramazan Yavuz, “Mal canın yongası. Benim buğdayım etkilendi. Taş ocakları devreye girmeden aldığım mahsulün yarısını bile alamıyorum. Tozdan etkilendi, buğdayım kurudu” ifadelerini kullandı.
İhraç ürünleri geri döndü
Beyyazı Çevre Koruma ve Yaşatma Derneği Başkanı Süleyman Özpınar ise Beyyazı’nın ihraç ürünleriyle öne çıktığını hatırlattı. Özpınar şöyle konuştu:
“Beldemizde yetişen sebzeler ihraç edilir. Fakat sebzelerimizin yüzde 80’i ihracattan geri döndü. Taş ocaklarında su kuyuları vardı, o kuyuların suları çekildi. Beldede ruhsatlı ve derin su kuyuları vardı, o kuyularda da şu anda su yok. Taş ocakları çalışmaya başladığı zaman 3 kilometre toz bulutu ile karşılaşıyoruz. Kaplumbağanın kabuğunda bile toz olu-yor.”
Beyyazılı Davut Eysel, hiçbir şekilde taş ocaklarını istemediklerini belirtirken Nofil Aydoğan da “Kuzu alamıyoruz. Canlı hayatını korumak isteyen, bu taş ocağını işletmez. 3 kişi doyacak 15 bin kişi zarar görecek, aç kalacak. Kesinlikle istemiyoruz” dedi.
Beldenin durumu, raporda işlendi
Enes Çiğiltepe ise Beyyazı ve Susuz halkının taş ocağına kesinlikle karşı olduğuna dikkat çekti. Çiğiltepe, “Devletin yetkili makamları, bizim şikayetimiz üzerine beldeye geldi, incelemelerde bulundu. Bu incelemelerden yola çıkarak bir rapor hazırladı. Bu raporda, belge halkının itirazlarında haklı olduğu, patlamaların gerekenden fazla miktarda ve şiddette yapıldığı gibi başlıklara yer verildi” diye konuştu.
Nihat Girgin de “Vatandaş orada tarımdan geçiniyor. Taş ocaklarını kurup işletirseniz, oradaki tarımı öldürürsünüz. Bu vatandaş ne yeyip ne içecek. Bir ürün alıp kışı öyle geçiren vatandaş ne yapacak. Durumu Başbakanlık’a ileteceğim” yorumunu yaptı.
Toplantı, vatandaşların hep bir ağızdan “Taş ocağı istemiyoruz” demesiyle sona erdi. Yapılan konuşmalar ise görevli heyet tarafından tutanaklara geçirildi. Taş ocakları ile ilgili ÇED raporunun hazırlanması süreciyle ilgili faaliyetlerin şeffaf olduğu, isteyen kişilerin Bakanlık ya da Valilik kanalıyla bu süreci takip edebileceği bildirildi. (Kocatepe)