Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Murat Arısoy
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Ben de parti kurayım bari

Murat Arısoy 18 Kasım 2014 Salı 02:00:00
  2015 seçimleri yaklaşırken siyaset sahnesi hareketli. Adalet ve Kalkınma Partisi ve Cumhuriyet Halk Partisi’nden ayrılan milletvekilleri öyle görünüyor ki seçimlere yeni partileri ile katılacak. Şansları var mı?
Kabul etsek de etmesek de Türkiye siyasetin 4 ana unsuru bulunuyor.
Adalet ve Kalkınma Partisi, Cumhuriyet Halk Partisi, Milliyetçi Hareket Partisi ile Halkların Demokratik Partisi (O kadar isim değiştiriyor ki en son bu kalmış aklımda) hem Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde grup kurmaları bakımından hem de temsil ettikleri kitleler bakımından 4 ana unsuru teşkil ediyor.
4 ana unsurun yanısıra gündem belirleme yetisine sahip Demokrat Parti, Saadet Partisi, İşçi Partisi, Büyük Birlik Partisi ile HüdaPar’ı da görmezden gelemeyiz. Bu durumda günümüz Türk siyasetinin 4 ana, 5 de yan unsuru olduğunu söylemek yanlış olmaz.
Hâl böyleyken çeşitli sebeplerle partilerinden ayrılan milletvekillierinin kurduğu partilerin başarılı olması mümkün müdür? Sağcısı Anayurt, solcusu Anadolu Partisi ile öne çıkan memlekette merkezdeki partilerin tahtları sallanabilir mi? İşin tuhafı, Cemaat’e yakın olduğu iddia edilen bir milletvekili de isminin akılda kalması zor olan bir parti kurmuş. Çok büyük, olağanüstü bir durum olmadıkça yeni particiklerin oy oranları yüzde 1’i bile bulmaz.
Her seçimden önce benzeri partiler gündeme gelir. 1999’daki genel seçim öncesinde kurulan ya da kurdurulan Demokrat Türkiye Partisi’ni hatırlayan kaç kişidir? Yine 2002 seçimlerinden önce “sola umut” diye propaganda edilen Yeni Türkiye Partisi’nin hükmü ne kadar sürmüştü? YTP’nin kurucuları bile bir süre sonra CHP’ye geçmişti.
Mesele bir partiyi logosuyla kamuoyuna duyurmak değil, farklı bir tarz ve program ortaya koyabilmek.
Türkiye’de parti kurmak bu kadar kolay olduğu için ben de zaman zaman bu yola girmeye niyetlenirim. Hatta 1997’de kâğıt üzerinde kurduğum partinin ismi çoğu kişiye tuhaf gelecek şekildeydi: Ülkücü İslâmi Komünist Parti…
Bu parti programına Boğazlar’dan geçişten ücret almaktan tutun da zorunlu eğitimin 20 yıla çıkmasına kadar pek çok ayrıntıyı yazmıştım.
Biraz zaman geçti, ÜİKP’yi kendi kendime feshedip Vatanperver Sosyalistler Partisi’nin kurulmasının olumlu sonuç vereceğini düşündüm.
Programı ise değiştirmedim. Birkaç yıl sonra ise bu ismin de “oy alamayacağı”nı düşünerek Direniş Partisi’ni kurdum. İlk kez açıklıyorum…
Şimdi düşünelim: Direniş kelimesinin mi bir kitlesi olması muhtemeldir, yoksa Anadolu’nun, Anayurt’un, Demokratik Gelişim’in mi?
Yazıyı Cem Uzan’ın hülle yoluyla ele geçirdiği Yeniden Doğuş Partisi’nin Genç Parti’ye dönüştüğünde kullanılan sloglanı ile bağlayayım:
Durduramazsınız, Direniş geliyor!

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER