Batı için Müslümanlar dışlanacak kitle

Ensar Vakfı'nın Ramazanda İkindi Sohbetlerinin 14. gününde Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Karakaş konuştu. Karakaş, 'İslamafobi Algı: Dünyasındaki Yansımaları' başlığında İslam düşmanlığını anlattı.İSLAMAFOBİ GÜNLÜK KAVRAMA DÖNÜŞTÜSohbet öncesi Kur'an-ı Kerim tilavetini AKÜ İslami İlimler Fakültesi öğrencisi Fatih Özcan gerçekleştirdi. AKÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Karakaş, 'İslamafobi Algı: Dünyasındaki Yansımaları' başlıklı sunumunda [&hellip]

Ensar Vakfı’nın Ramazanda İkindi Sohbetlerinin 14. gününde Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Karakaş konuştu. Karakaş, “İslamafobi Algı: Dünyasındaki Yansımaları” başlığında İslam düşmanlığını anlattı.
İSLAMAFOBİ GÜNLÜK KAVRAMA DÖNÜŞTÜ
Sohbet öncesi Kur’an-ı Kerim tilavetini AKÜ İslami İlimler Fakültesi öğrencisi Fatih Özcan gerçekleştirdi. AKÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Karakaş, “İslamafobi Algı: Dünyasındaki Yansımaları” başlıklı sunumunda İslamafobi algısına yönelik dünyada yansımalarından söz edeceğini belirtti. Konunun akademik yönünün daha ağır olduğunu kaydeden Karakaş; “İslamafobi nediri irdelerken, İslam dünyası içinde dışındaki yansımalarının neler oduğunu konuşacağız. Aynı zamanda sonuçlarının günümüzde bizim açımızdan ne ifade ediyor. Üç ana başlık çerçevesinde konuyu değerlendirmeye çalışacağım. İslamafobi kavramı son günlerde neredeyse hemen hergün duyduğumuz bir kavram. Ne olduğu hakkında değişik biçimlerde algılarımızın, kanaatlerimizin de oluştuğu bir kavram. Bunu netleştirme adına biraz zihnimizde İslamafobi kavramı ve olgusunun yerleşmesi adına kavramlar üzerinden giderek bazı kavramları en temel biçimi ile açıklayarak dünya yansımalarının neler olduğuna gelmeye çalışacağım” dedi.
KARŞITLIK FETİHLERLE ŞEKİLLENDİ
Prof. Dr. Mehmet Karakaş, İslamafobi’nin İslam karşıtlığı, İslam korkusu gibi Türkçe ifade ile karşılanan bir kavram olduğunu kaydetti. İslam karşıtlığı denildiğinde Müslümanlar’ın dışında ki bir dünyanın akla geldiğini söyleyen Karakaş; “İslamafobi Müslümanlar’a ve İslam’a karşı pozisyonu ifade eden ve İslam korkusunu içeren bir olgu olarak karşımıza çıkıyor. Bunun içerisinde Müslümanlar da var. İslamafobi ya da İslam karşıtlığı batıda ortaya çıkan ve neşrü reva bulan bir kavramdır. Batıda ortaya çıkan ve daha sonra tüm dünyayı etkisi altına alan bir gelişme ile günümüzde yoğunlaşan, bir algı, bir imge biçiminde de güçlenen bir süreci söz konusu. Bu anlamda baktığımız zaman İslamafobi tarihinin yani İslam karşıtlığı ve korkusu tarihinin aslında çok eskilere kadar uzandığını görüyoruz. İslamiyet’in ortaya çıkışına kadar gittiğini, İslam fetihlerinin yaygınlaşmasına kadar gittiğini görüyoruz. İslamiyet’in ortaya çıkıp fetihler yolu ile yayılması, Avrupa topraklarına geçmesi ile İslam karşıtlığınında ortaya çıkıp şekillenmeye başladığını görüyoruz” diye konuştu.
İSLAM BATININ ÖTEKİSİ
İslam karşıtlığı ve korkusunun batıda ikili bir algının oluşmasına da neden olduğunu aktaran Prof. Dr. Mehmet Karakaş, batının Yunan tarihi ile birlikte başlayan kendi dışındakilere ilişkin bir tanımlama yaptığını, sürekli olarak kendi dışıdakileri farklı ve öteki olarak tanımladığını belirtti. Avrupa topraklarını Müslümanlar’ın fetihleri ile İslamiyet’in de bu anlamda batının ötekisi olarak tanımlandığını ifade eden Karakaş; “İslamafobinin ve İslam karşıtlığının oluşturmuş olduğu bu durumu anlayabilmek açısından bu karşıtlığı ifade eden doğu-batı kavramları var. Bu kavramların ne olduğunu doğu nedir, batı nedir? Batının doğuyu anlama çabası olarak bizim şarkiyatçılık dediğimiz, batılıların oryantalizm olarak ifade ettikleri kavramın, olgunun ne olduğunu, İslamafobi kavramının ne olduğunu en temel biçimi ile açıklamakta fayda var. Doğu ve batı kavramlarının ne olduğunu açıklama ihtiyacı hissediyoruz. Çünkü ikilemli bir dünya. Doğu, onun ötekisi batı. Ya da batı, onun ötekisi doğu. Birbirini ötekileyen, dışlayan ikili bir dünya. Farklı medeniyeeler havzasını ifade eden ve aynı zamanda bir çatışma eksenini ifade eden kavramsallaştırmalardır. Bundan dolayı doğunun ve batının ne olduklarını bilmek ve bu konuda birkaç söz söylemekte fayda var” şeklinde konuştu.
BATI MÜSLÜMANLARI ÖTEKİLEŞTİRDİ
Her iki kavramın yani doğu ve batının belirli coğrafyaları karşıladığını, belirli coğrafyaları tanımlamak için kullanıldığını belirten Prof. Dr. Mehmet Karakaş, batı denildiğinde daha çok Batı Avrupa ve Kuzey Amerika coğrafyalarının akla geldiğini kaydetti. Doğu denildiğinde bu iki coğrafyanın dışındaki bütün coğrafyaların akla geldiğini dile getiren Karakaş; “Kavramsal olarak bakıldığı zaman bu coğrafyaları ve bu coğrafyalar içerisinde ortaya çıkan düşünce sistemini, bir zihniyeti ifade ediyor. Dolayısıyla doğu ve batı hem coğrafyalara karşılık geliyor hem de coğrafyaların ötesinde bir zihniyeti temsil ediyor. Birbirini ötekeleyen, değilleyen, dışlayan bir zihniyeti ifade ediyor. Müslümanlar bu iki farklı dünyanın neresinde yer alıyor sorusuna cevap ise, tabiki doğu coğrafyası ve doğu medeniyet havzası içerisinde yer aldığı şeklindedir. Dolayısıyla Müslümanlar da batı açısından öteki olacak, değillenecek, dışlanacak bir uygarlığın temsilcisi olarak batı tarafından görülmeye başladı. İşte İslamafobi’nin en temel kaynaklandığı nokta aslında burası. Mesela doğuya karşı Yunan bilincinde şöyle bir yaklaşım vardır. Batı özgürlüğü ve gelişmeyi temsil eden bir zihniyet. Batının dışındakiler barbarlığı temsil eden bir zihniyettir. Batının dışında kalan doğu aslında Yunan anlayışında barbarlığın simgesi olarak görülüyor. Bu anlayış daha sonraki batı medeniyetlerine bugüne kadar temas etmiştir” ifadelerini kullandı.
“BARBAR” DOĞU ZAMANLA EFSANELEŞİYOR
Batı düşüncesine göre Müslümanlar’ın da barbarlığın içinde kalan kesimi temsil ettiğini ifade eden Karakaş şöyle konuştu: “Müsülmanlar, Yunan ve batı açısından barbarlığı temsil eden, ötekileştirilmesi ve ayrıştırılması gereken bir kitle ve inancın temsilcileri olarak görülüyorlar. Zaman içerisinde doğu batı tarafından barbar olarak tanımlansa da doğu da ortaya çıkan bir takım uygarlıklar, uygarlıkların yaratmış oldukları zenginlikler batılıların dikkatini çekiyor. Bu ilk dikkat çekme hadisesi seyahatler yoluyla gerçekleşiyor. Batıdan, doğuya, doğunun en uzak bölgelerine kadar yapılan seyahatler doğunun zenginliğini ve birikimini batıya aktarıyorlar ve batıda doğu zenginliği ve gelişimi bir efsaneye dönüşüyor. Doğuya ilişkin bir merak ortaya çıkıyor”
>> Burcu AYDIN’ın Haberi

Bakmadan Geçme