Başkanlık kararı milli iradenin! – Kocatepe Gazetesi
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Afyonkarahisar İl Başkanı Raşit Demirel, partide düzenlendiği basın toplantısında siyasi gündemi değerlendirdi.MÜTTEFİKABD DÜŞMANRaşit Demirel, Türkiye’ye yapılan tehditlerin asıl sahibinin herkesçe malum olduğunu, güya ülkenin müttefiki ve stratejik ortağı olan ABD'nin, bir süredir açık ve aleni bir düşmanlık içerisinde bulunduğunu söyledi. Demirel 'Bu öyle bir düşmanlıktır ki, bir taraftan terör örgütlerini destekleyip, [&hellip]
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Afyonkarahisar İl Başkanı Raşit Demirel, partide düzenlendiği basın toplantısında siyasi gündemi değerlendirdi.
MÜTTEFİK
ABD DÜŞMAN
Raşit Demirel, Türkiye’ye yapılan tehditlerin asıl sahibinin herkesçe malum olduğunu, güya ülkenin müttefiki ve stratejik ortağı olan ABD’nin, bir süredir açık ve aleni bir düşmanlık içerisinde bulunduğunu söyledi. Demirel; “Bu öyle bir düşmanlıktır ki, bir taraftan terör örgütlerini destekleyip, Türkiye’de akan kanı körüklüyor, diğer taraftan etrafımızı kuşatıp, nefes borumuzu sıkmaya çalışıyorlar. PKK uzantısı PYD’nin sadece Musul’da değil, Suriye’de de ABD tarafından karşımıza çıkarıldığını sağır sultan bile biliyor. Bugün Fırat Kalkanı operasyonu eğer bir dirençle karşılaşıyorsa, bunun altında yatan sebep IŞİD unsurları değil, ABD’nin PYD’yi arkadan dolandırma çabalarıdır. Sadece Musul’u değil, Suriye sınırımızın tamamını da PYD’ye teslim etmek ve böylece Türkiye’yi kıpırdayamaz hale getirmek için oynanan kalleş oyun, artık gün yüzüne çıkmıştır. Ne yazık ki, bize düşen yine kayıp, yine bedel ödemek, yine yeni külfetlere katlanmak olacaktır” dedi.
İŞE YARAYACAK
PLANLAR LAZIM
Başika’daki varlığın şu ana kadar avantaja dönüştüremediğini ifade eden Raşit Demirel, bu fırsatın kaçırılmaması gerektiğini kaydetti. A planının havada kaldığını aktaran Demirel; “A planı ne yazık ki havada kalmıştır. B ve C planlarının neler olduğunu ve ne işe yarayacağını görmenin zamanı gelmiştir. Umarız ve dileriz ki, hiç olmazsa bundan sonra bir sonuç verecek, gerçekten böyle planlarımız vardır. Bugünkü şartlarda, operasyonu yapanların kimlikleri dikkate alındığında Musul IŞİD’den temizlense dahi, yeni gerginliklere, yeni çatışmalara gebedir. Özellikle yeni ve çok daha kanlı bir mezhep kavgasının sıraya girmesi gibi bir tehlike baş göstermektedir” diye konuştu.
YENİ GÖÇ DALGASI KAPIDA
Türkiye için yeni bir göç dalgasının kapıya dayanmasının an meselesi olacağına değinen Demirel; “Diğer taraftan Suriye sınırında başlatılan operasyonu hedeflediğimiz şekilde mutlaka tamamlamak ve güvenli bölgeyi oluşturmak bir mecburiyet haline gelmiştir. Dabık’ın temizlenmesi önemlidir, ancak yeterli değildir. Menbiç ve El Bab mutlaka kontrol altına alınmalı ve koridor tamamen kapatılmalıdır. Türkiye’nin huzur bulabilmesi için Suriye sınırının tamamında çok kapsamlı ve kararlı bir mücadele vermek mecburiyetini bugün nihayet iktidar sorumluluğu taşıyanlar da kabul etmişlerdir. Bu hedeflere ulaşılması durumunda, Başika’daki varlığımız çok daha önemli ve anlamlı hale gelecektir” şeklinde konuştu.
BÖLGENİN GELECEĞİ KANLI
“Musul’un IŞİD’in elinden alınması için başlatılan operasyon, beklenenden çok daha kolay sonuç veriyor” diyen Raşit Demirel, şehrin kısa sürede terör örgütü IŞİD’den temizleneceğinin ancak bu durumun, her şeyin yolunda gittiği anlamına gelmediğini belirti. Demirel; “Çok ciddi biçimde, yağmurdan kaçarken doluya tutulma ihtimali ortaya çıkmıştır. Musul’u kimlerin ele geçirmeye uğraştığına bakılınca, bölgeyi yeni ve belki de çok daha karmaşık ve hatta kanlı bir geleceğin beklediğini söylemek haksızlık olmayacaktır. Kasıtlı biçimde mezhep farklılıkları öne çıkarılmaktadır. PKK uzantısı terör örgütü PYD sırasını beklemektedir. Musul’un geleceği yerli halkına bırakılmadıkça, huzur bulması mümkün değildir. Başika’daki askeri varlığımızla eğittiğimiz ve Musul’un kurtarılmasında hayati bir rol oynayan Ninova Muhafızları bir denge unsuru olabilir. Aksi halde çok vahim sonuçlar ortaya çıkması kaçınılmazdır ve ne yazık ki bedeli yine Türkiye ödemek zorunda kalacaktır. Birleşmiş Milletlerin daha şimdiden 100 bin kişinin Türkiye’ye göç edebileceği uyarısında bulunduğu unutulmamalıdır. Bütün bu ihtimaller Başika’daki askeri varlığımızın ne kadar önemli ve belirleyici olduğunu ve her ne olursa olsun konumunu sürdürmesi gerektiğini net biçimde ispatlıyor” ifadelerini kullandı.
İSLAM DÜNYASI
FECAAT İÇİNDE
Acı gerçeğin her şekilde akan kanın Müslümanlara ait olması olduğuna değinen Demirel şu ifadelere yer verdi: “Ölen Müslüman, öldüren Müslüman, kaybeden Müslüman, kazanan hep başkaları. Bu hazin durum daha nereye kadar böyle devam edecek? Asıl üzerinde düşünülmesi gereken nokta burasıdır. Nitekim MHP lideri Devlet Bahçeli geçen haftaki grup konuşmasında bu duruma özellikle dikkat çekmiş ve çok önemli tespitler yaparak uyarılarda bulunmuştur. Akıl ve izah sahibi her Müslüman’ın bir defa daha düşünmesi için bu tespitleri bir defa daha hatırlatalım. İster Sünni, ister Şii olsun; mezhepçi bakış ve yaklaşımlar İslamiyet’in iliğini kurutmakta, kanını emmektedir. İslam Dünyası’nın şu anki durumu tam bir fecaati işaret etmektedir. IŞİD gibi terör örgütleri böylesi bir zeminden yeşermiştir. Şii de Müslüman, Sünni de Müslüman’dır. O halde paylaşılamayan nedir? Bu hazımsızlık, bu kan revan içindeki Ortadoğu’nun durumu nasıl izah edilecektir? Canlı bombalarla cana ve mala kast etmek Yüce Allah’ın hangi buyruğunda yazılıdır?”
BAŞKANLIK AYAĞA BAĞLI PRANGA
15 Temmuz’da yaşanan FETÖ terör örgütü merkezli darbe ve işgal hadisesi sonrası bir süre sistem tartışması konusu üzerinde durulmuyor gibi göründüğünü söyleyen Demirel şunları söyledi: “İşin özü uygulamada öyle olmamaktadır. Şu anda Türkiye’de hukuki geçerliliği olmayan ve anayasaya uymayan bir yönetim şekli uygulanmaya çalışılıyor. MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin işaret ettiği en temel nokta da burasıdır. MHP’nin yaptığı çıkışın bu derecede üzerinde tartışılmasının asıl sebebiyse Devlet Bahçeli’nin haklılığından dolayıdır. Türkiye içte ve dışta büyük bir güvenlik tehdidine karşı hepten kararlı bir mücadele evresine girmişken, dahası koşulların her geçen gün ağırlığını artıracağı açık bir şekilde ortada duruyorken, buna ilave olarak hukuksuzluk zemininden beslenen bir durumun ülkemizi öyle ya da böyle derin bir zaafa düşürme tehlikesi ortadadır. Bu karmaşalık böyle gitmeye devam ederse sistemin bir yerde tıkanmayacağının garantisini kimse veremez. Milletin vicdanına temas ederek ‘Napalım yanıldık, Allah affetsin, millette, anlayamadık’ diyerek daha önce sıyrıldığınız gibi işin içinden sıyrılamazsınız. Türkiye hayati olayların cereyan edeceği bir döneme doğru hızla yaklaşırken, başkanlık sistemi tartışması bir noktada ayağımıza bağlanmış bir pranga imajı veriyor”
DURUMU MİLLİ İRADE NETLEŞTİRECEK
MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin, parti ilkelerine sadık olduğunu, “Dün nerede duruyorsak, bugünde aynı noktadayız” sözleriyle dile getirdiğini aktaran Demirel şöyle konuştu: “Yani MHP’nin bu zamana kadar tartışmaların merkezi olan yeni anayasa konusundaki fikirlerinde herhangi bir değişiklik olmamıştır. İlkesel siyasetin merkezi olan MHP’de, temel referans noktası olan anayasa konusunda bir tutum değişikliğinin olması da zaten eşyanın tabiatına aykırıdır. Buna rağmen konuyu herkes işine geldiği gibi yorumlamayı sürdürürken, kimse Sayın Devlet Bahçeli’nin ne söylediğine ısrarla dikkat etmemekte, fakat işine gelen neyse o şekilde tavır takınmaya devam etmektedir. Bu durum bile Türkiye’nin karşısında bulunan bu karmaşık engeli aşması gerektiğinin bir göstergesi olarak karşımızda durmaktadır. Bu durumda karşımıza çıkan ikinci kavşak, bir yol ayrımını daha bizlere göstermektedir.
Türkiye hayati kararlar vermek durumda kalacak bir döneme girmişken ikide bir muhalefetin AKP ve Cumhurbaşkanına “yasal sınırlarına dön”, AKP ve Erdoğan’ın da bu tepkilere karşılık olarak “ortada fiili durum var” “Ben seçimle geldim, başkanım” sözlerini sürekli söylemeleri nereye kadar gidecektir? Bu durumun kriz ve kaosa sebebiyet vermeden, milli irade zemininde nihayete ermesinin zamanı gelmiş gözüküyor” >> Burcu AYDIN’ın Haberi