'Barınamıyor, geçinemiyor, yaşayamıyoruz'

Eğitim-İş Sendikası Şube Başkanı Cengiz Öztürk, eğitim emekçileri olarak seslerini yükselteceklerini, barınma, geçinme ve yaşam sıkıntısı çektiklerini belirtti.
Eğitim-İş Sendikası Afyonkarahisar Şubesi Yönetim Kurulu adına Şube Başkanı Cengiz Öztürk, açıklama yaptı.

“TÜİK’İN RAKAMLARI GERÇEĞİ YANSITMIYOR”
Cengiz Öztürk, senede bir gün, Öğretmenler Gününde, öğretmene övgü düzenlerin senenin 364 günü öğretmene nasıl çalışma koşullarını, nasıl insani olmayan ücretleri reva gördüğünü anlatmak istediklerini belirtti. Öztürk, “Bilindiği üzere; TÜİK’in enflasyon rakamları, gerçeği yansıtmamaktadır. 7. Dönem Toplu Sözleşme müsameresinde, perde yine yoksullukla kapanmıştır. Belirlenen zam teklifi, hem bugünün gerçek enflasyon rakamlarının hem de Merkez Bankası’nın önümüzdeki yıl için açıkladığı ve yine kim bilir kaç kez revize ederek yukarıya çekeceği iyimser enflasyon rakamlarının dahi altında kalmıştır. Onca büyük laf, onca vaat, onca beklentinin ardından bu sürecin sonunda yine bu komik zam teklifinin kabul edilmesi, ortada alın terimiz için bir görüşme değil bir dayatma olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur. Daha önceki TİS süreçlerinden miras kalan birçok kazanım, yeniymiş gibi makyajlanıp önümüze konmuştur.” dedi.
“EMEĞİN ONURUNU EMEKÇİNİN MÜCADELESİ KURTARACAK”
Öztürk, açıklamasının devamında şunları kaydetti: “Bir kez daha ne öğrendik: Emeğin onurunu, emekçinin mücadelesi kurtaracaktır. Gerçekleri yansıtmayan TÜİK’in ve Kamu Hakem Heyeti’nin yapısındaki soru işaretleri söz konusuyken, böyle bir hileli maçta adil sonuç olmaz. Memur ve memur emeklisi için açlık sınırına düşmek anlamına gelen, kamuda işçi-memur arasındaki ücret makasını ters orantıya sokan, seçimden seçime hatırlanan ve vadedilen haklarımızı görmezden gelen bu sonuç tüm kamu emekçileri gibi, geleceğin mimarı olan eğitim emekçileri açısından da bir acı verici bir tablodur. Bizim insani koşullarda çalışma şartlarımız ortadan kalkmıştır. Bizim yaşanabilir bir emeklilik hayalimiz yok olmuştur. Bizim ay sonunu bekleme halimiz, bitmeyen bir karakışa dönmüştür. 20 yıl emek veren bir öğretmen, bugün kamuda belirlenen en düşük ücretin sadece çok az üstünde bir ücret almakta, emeği değersizleştirilmektedir. Bugün bunun kanıtı olan utanç karneleriyle, maaş bordrolarımızla karşınızdayız. Başöğretmen’in gelecek nesilleri emanet edecek kadar güvendiği eğitim neferlerine reva görülen sefalet budur. Mesleki itibarımız, demokratik hak ve taleplerimiz, çocuklarımızın laik, bilimsel, demokratik, parasız ve eşit eğitim hakkı için mücadelemizi ve sesimizi büyütüyoruz. Mesleğimizin onuruna ve geleceğimiz olan çocuklarımızın eğitim hakkına sahip çıkıyoruz. Susmadık, susmuyoruz, susmayacağız. Barınamıyoruz, geçinemiyoruz, yaşayamıyoruz. Haklıyız, kazanacağız.”

Bakmadan Geçme