'Babacan, Gül ve Davutoğlu ülkemiz için kurtuluş olamaz'
SP Merkez İlçe Başkanı Orhan Arslan, yeni parti kurma çalışmaları kapsamında Ali Babacan, Abdullah Gül ve Ahmet Davutoğlu'nu yakın geçmişteki siyasi performanslarını hatırlatarak değerlendirdi. Arslan, 'Ne Babacan, ne Gül, ne Davutoğlu ülkemiz için kurtuluş olamaz. Kurtuluş Milli Görüş'te' dedi     Saadet Partisi (SP) Afyonkarahisar Merkez İlçe Başkanı Orhan Arslan parti binasında dün düzenlediği basın [&hellip]
SP Merkez İlçe Başkanı Orhan Arslan, yeni parti kurma çalışmaları kapsamında Ali Babacan, Abdullah Gül ve Ahmet Davutoğlu’nu yakın geçmişteki siyasi performanslarını hatırlatarak değerlendirdi. Arslan, “Ne Babacan, ne Gül, ne Davutoğlu ülkemiz için kurtuluş olamaz. Kurtuluş Milli Görüş’te” dedi
Saadet Partisi (SP) Afyonkarahisar Merkez İlçe Başkanı Orhan Arslan parti binasında dün düzenlediği basın toplantısında yakın geçmişten hatırlatmalarla siyasi gündemi yorumladı.
“İŞSİZLİK RAKAMI ARTTI”
İtfaiyeciler Haftasını kutlayarak sözlerine başlayan Orhan Arslan, başkalarının can ve mal kaybını önlemek için, kendi canlarını riske atmak suretiyle, çok zor şartlar altında görevlerini yerine getiren tüm itfaiyecilerin görevlerinin önemine değindi. Arslan, TÜİK verilerine göre Türkiye genelinde, 2019 yılı Haziran döneminde geçen yılın aynı dönemine göre 15 ve daha yukarı yaştakilerde, işsizlik oranının 2,8 puanlık artış ile yüzde 13,0 seviyesine ulaştığını söyledi. Arslan, “Aynı dönemde genç nüfusta yani 15-24 yaş arası işsizlik oranı 5,4 puanlık artış ile yüzde 24,8 oldu. İşsiz sayısı 938 bin kişi artarak 4 milyon 253 bin kişi oldu. Tabi bu rakamlar iş bulmak için başvuran kişilerle elde edilen rakamlar. Bir de bunlara çeşitli sebeplerle başvuruda bulunmayan insanlarda eklendiğinde rakam daha büyük oluyor.” dedi.
“NÜFUSUN 57 MİLYONU BORÇLU”
Yine TÜİK verilerine göre ortalama yıllık gelirin 24 bin 199 TL olduğunu dile getiren Arslan, “Ancak bu gelirden zenginlerin aldığı pay yüzde 47,6, yani yaklaşık yarısı yüzde 20’lik zengin gruba gidiyor. En fakir kesimin söz konusu gelirden aldığı pay ise yüzde 6,1’dir. Bir başka deyişle en zengin yüzde 20 ile en fakir yüzde 20’nin arasındaki fark 8 kattır. Dikkat çekici bir başka rakam ise taksit ve kredi borçları olanların oranının yüzde 70,4 olması, bunun bir diğer ifadesi nüfusumuzun 57 milyonu borçlu. Türk-İş Araştırmasının Haziran 2019 ayı sonucuna göre, dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı olan açlık sınırının 2,067.17 liradır. Diyanet’in belirlediği fitre miktarı ile hesap yaparsanız açlık sınırı 2760,00 lira. Gıda harcaması ile birlikte giyim, konut kirası, elektrik, su, yakıt, ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarı ise yoksulluk sınırı 6,733.44 liradır.” diye konuştu.
“YANLIŞ EKONOMİNİN MİMARI BABACAN”
Bütün veriler toparlandığında insanların işsiz, çalışamaz aç, memurun bile yoksul durumda olduğu sonucunun ortaya çıktığını belirten Arslan, “Hayatını devam ettirebilmek için vatandaşlarımız her geçen gün biraz daha borca sürüklenmektedir. Bu durumun sebebi yanlış ekonomi politikalarıdır. Kendi öz kaynaklarımızın yerine faizli borç almayı, imkânlarımızı üretime değil sosyal hizmet alanlarına kullanmayı, fabrikalar yapmayı değil fabrikaları özelleştirmeyi tercih etmemizden kaynaklanmaktadır. Bu politikaların en büyük mimarlarından birisi de hiç şüphesiz Sayın Ali Babacan’dır. Rahmetli Bülent Ecevit Bey bir sohbetinde ‘Siyasi hayatımdaki en büyük pişmanlığım Kemal Derviş’tir.’ diyordu. Sayın Babacan ise Kemal Derviş politikalarını aynen uygulamıştır. Faizli borçlar, özelleştirmeler, üretime dönük olmayan beton ve asfalt yatırımları. Babacan, Ekonomi Bakanı olduğu dönemde özelleştirmelerle ilgili olarak yaptığı bir açıklamada, ‘Bir çok Avrupalı grup, özellikle de yatırım bankaları, şimdiden ilgilendiklerini gösteriyorlar. Ayrıca bu kamu şirketleri çok fazla para kaybediyorlar ve devletin elinde kaldıkları sürece de kaybetmeye devam edeceklerdir. Bu şirketleri düşük fiyata satsak bile tasarruf yapmış oluruz’ ifadelerini kullanmıştı. Bu günlerde yeni parti kuracağı söylemleriyle adını sıkça duyduğumuz Ali Babacan deyince bizim aklımıza gelen ilk şey 28 Şubat 2003 tarihinde yapmış olduğu bir açıklamadır. Eşittir ne diyordu? ‘Irak’a ilk bomba düştüğünde 8,5 milyar dolar hesaba geçecek’ Düşünebiliyor musunuz? Biz para için Irak’ın işgaline yardımcı olmuşuz. Para gelsin de nerden gelirse gelsin diyemeyiz, dememeliyiz.” şeklinde konuştu.
“GÜL KRALİÇE ELİZABET’TEN ALDIĞI NİŞANLA HATIRLANIYOR”
“Ayrıca Sayın Babacan ile birlikte oldukları söylenen Sayın Abdullah Gül’ü de İngiliz Kraliçesi’nden aldığı nişandan hatırlıyoruz.” diyen Arslan şöyle konuştu:
“Bir ülkenin Cumhurbaşkanı, başka bir ülkenin Cumhurbaşkanına neden madalya verir? Bunu halkımızın takdirine bırakıyorum. Abdullah Gül deyince aklımıza gelen bir başka fotoğraf karesi ise eşittir Papazın dizinin dibinde, Haçlı bayrağının üstündedir. Dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan ile dönemin Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, 29 Ekim 2004’te İtalya’nın başkenti Roma’da, Türk düşmanı Papa X. Innocenizo’nun heykeli önünde AB Anayasası’na imza attığı fotoğrafta hala hafızalarımızdadır. Bu imzalar neticesinde ne kutsalımız, ne de ahlakımız kaldı. Her geçen gün yozlaşma artarak devam etmektedir.”
“ÇAK ORTAK” POZU HALA HAFIZALARDA
Yeni parti kurma çalışmaları kapsamında Ahmet Davutoğlu’na yönelik düşüncelerini açıklayan Arslan sözlerini şöyle sürdürdü:
“Yeni partilerden söz açılmışken Sayın Ahmet Davutoğlu’na da değinelim. Davutoğlu deyince de aklımıza ilk gelenler ise Libya işgal edilirken ABD Dışişleri Bakanı ile verdiği eşittir ‘çak ortak’ pozudur. Bütün yaptıkları ülkemizin zararına gelecek bir ülkenin dış işleri bakanı ile olan bu samimiyet nedir? Ayrıca 8 Aralık 2014 günü ‘yolsuzluk yapan kardeşim olsa kolunu koparırım’ diyen Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun Meclis’te yapılan 4 eski bakan için Yüce Divan oylaması günü 20 Ocak 2015’te oylamaya katılmadığını yurt dışına gittiğini hatırlıyoruz. Yaptığı bir konuşmada ‘Kredi tutarının toplamı 2002‘de 153 milyondu, şimdi 12,5 milyar 2014’de kullanılan, yani 81 kat arttı. İşte bereket budur. 2002‘de kredi kullanan esnaf sayısı 63 bin civarındaydı buna karşın 2014’de 317 bin kredi kullanan esnaf var toplamda 1 milyon 100 bin esnafım kredi kullandı. Helali hoş olsun, Allah bereketini artırsın’ dediğini de unutmadık. Burada üç noktadan sıkıntı var. Birincisi, inancımız ‘faiz haramdır’ der, Davutoğlu ise ‘helali hoş olsun’ diyor. İkincisi, durumu iyi olan esnaf neden faizli kredi kullansın ki? İnsan sıkışınca borçlanır, durumu iyiyken kimse borç almaz. Bazen işini ilerletmek için de borç alınır ama genel itibarı ile sıkışan insan borçlanır. Üçüncüsü faizi bir kurtuluş yolu olarak görmesidir. Hâlbuki faiz, zengini daha zengin, fakiri daha fakir yapan, emeği ve üretimi bitiren bir yoldur.”
“SUSARAK MENFAAT Mİ ELDE EDİYOR?”
Suriye konusunda verdiği kararlarla bugünkü durumun baş sorumlularından birinin de Davutoğlu olduğunu söyleyen Arslan, “Sayın Davutoğlu, ‘Eğit ve donat programı çoktan başladı. Hatta Kobani krizinden bile önce başladı ve devam edecek. Eğit ve donat bizim bütünlüklü stratejimizin bir parçasıdır. Tek çözüm yolu bunun hızlanmasıdır. Bunun hızlanmasını istiyoruz.’ diyordu. IŞİD, Kobani’ye saldırırken Türkiye PYD’ye yardım için harekete geçti. Davutoğlu döneminde yaşanan bu olayda Barzani peşmergeleri silahları ile birlikte Türkiye üzerinden Suriye’ye geçti. Bu geçiş için Meclis’ten tezkere çıkması gerekiyordu. Ama anayasa çiğnenerek PKK’nın Suriye koluna yardım gönderildi. PYD lideri Salih Müslüm’ün Türkiye’ye getirilerek devlet olanakları ile ağırlanması da yine Davutoğlu’nun icraatlarındandır. Rusya’nın düşürülen uçağı için ‘Bizzat ben emir verdim’ demişti. Bu emir neticesinde Rusya ile kriz yaşandı ve Türkiye’nin ‘Özür dilemesi’ sonucu bu kriz aşılabilmişti. Son olarak ‘Terörle mücadele konusunda defterler açılırsa birçok insan, insan yüzüne çıkamaz. Bizi bugün eleştirenler insan yüzüne çıkamazlar, açık söylüyorum.’ diyor. Terörle ilgili bildiği şeyler varsa bir insan neden susar? Bildiği halde söylememek suç değil midir? Susarak kimi ya da kimleri korumaya çalışmaktadır? Susarak bir menfaat mi elde etmektedir?” dedi.
“KURTULUŞ MİLLİ GÖRÜŞ’TE”
Sözünü ettiği kişilerin geçmişte ne yaptıkları ve ne söyledikleri bilinen kişiler olarak, Türkiye’ye verebilecekleri hiçbir şey olmadığını savunan Arslan şöyle konuştu:
“Bu kişiler ‘O zaman yanlış yapmışız’ diyorlarsa hatayı telafi etmenin yolu yeni bir parti kurmak değil çıkardıkları ‘Milli Görüş’ gömleğini tekrar giyerek SP’ye dâhil olmaktadır. Milli Görüş demişken birileri de çıkıp ‘Biz de Milli Görüşçüyüz’ diyorlar. Onlara ve tüm halkımıza Erbakan Hoca’mızın bir sözünü hatırlatmak isterim. ‘Kim SP dışında ben de Milli Görüş’çüyüm derse Palyaçoya benzer.’ demişti. Bu hareketlerin sanki bir kurtuluş gibi halkımıza sunulmasını hayretle izliyorum. Bir yanlıştan kurtulma aşamasına giren ülke insanımızın başka bir yanlışa düşmeyeceğini, kurtuluşun Milli Görüş’ün tek temsilcisi olan Saadet Partisi’nde olduğunu anlayarak bize destek vereceklerini ümit ediyorum.” >> Burcu AYDIN’ın Haberi