Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Ramazan Balkan

AZİZ ALİ EL-MISRİ

Bugünkü yazımıza konu olan Aziz Ali El-Mısri hakkında Ömer Osman UMAR tarafından hazırlanan ve Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi’nde 2003 yılında yayınlanan; “Aziz Ali el-Mısri ve Osmanlı Devletine Karşı Faaliyetleri” konulu kapsamlı bir makale mevcuttur.
Bu makaledeki bilgilere göre; Aziz Ali el-Mısri, aslen Kafkas kökenli iken sonradan Arap Milliyetçiliğine meyletmiş asker kökenli bir siyasetçidir. Kahire’de 1879 yılında doğan Aziz Ali el-Mısri ailesi Mısır’da yerleşik olmasına rağmen aslında Adige kökenliydi. İstanbul’da Mekteb-i Sultani’ye kaydoldu, 1901’de Harbiye, 1904’de Erkan-ı Harbiye Mektebi’nden mezun oldu. Mezuniyetten sonra Makedonya’da görev alırken bu yıllarda İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne katıldı. 31 Mart Olayı sırasında İstanbul’a yürüyen Hareket Ordusu’nun bir bölüğüne kumanda etti. II. Meşrutiyet’in ilanından sonra Arap milliyetçiliğini savunan Kahtaniye ve el-Ahd cemiyetlerinin faal üyesi oldu.
Aziz Ali El Mısri, Trablusgarp Savaşı’na gönüllü katılırken 1914 yılında Arap milliyetçiliği yapmasından dolayı Enver Paşa ile ters düştü. Ordu parasını zimmetine geçirdiği için Divan-ı Harp’te idama mahkûm edilince Meclis-i Mebusan’daki Arap milletvekilleri ve Cemal Paşa’nın araya girmesiyle serbest kaldı. Oda hemen ülkeyi terk edip İngilizlere sığındı. Mekke Emiri Şerif Hüseyin’in oğlu Ali’nin hizmetine girdi. 1916 yılında Osmanlı Devleti’ne karşı Hicaz’da başlatılan Arap Ayaklanması’nda önemli bir rol oynadı. Aziz Ali El Mısri sonraki yıllarda Mısır siyasetinde önemli kişisi oldu.
Aziz Ali El Mısri’yi yazımıza konu etmemizin sebebi ise İttihat ve Terakki’nin önderlerinden Cemal Paşa’nın hatıratında geçen satırlardır. Cemal Paşa Suriye’de V. Ordu komutanlığı yapmış, Kanal Seferi’ni düzenlemiş bu yıllarda Araplarla içi içe olmuştur. Cemal Paşa hatıratında Aziz Ali El Mısri ile aralarında geçen bir diyalogu şöyle anlatmaktadır: “Adana vilayetinde bulunduğum sırada bir aralık İstanbul’a gitmiştim. Tesadüf ettiğim Aziz Ali Bey ile Tanin’in muhabiri Ahmet Şerif Bey’in meşhur Beyrut ve Suriye mektupları üzerinden fikir yürütüyorduk. Arap vilayetlerinde Osmanlı Birliği ve İslam hilafetinin vücudu için pek muzır bir mahiyeti haiz olacak tarzda, meşhur olan bu cereyanın teessüfe şayan olduğunu söylediğim bir sırada Aziz Ali Bey soğuk bir tavırla; ‘Arapların yerden göğe kadar hakları var. Siz Türkler biz Araplar hakkında şimdiye kadar imhadan, tahkirden başka ne yaptınız ki, şimdi bizden dostça bir muamele bekliyorsunuz. Unutuyor musunuz ki, İstanbul’daki köpekleri çağırmak için Arap! Arap! Arap! dersiniz. En muğlâk meseleleri izah etmek için Arap saçı gibi dersiniz. Ne Arap’ın yüzü ne Şam’ın şekeri daima kullandığınız sözlerdendir.”
Yazımıza konu olan Aziz Ali El Mısri’den yola çıkarak günümüzdeki muhafazakâr ve alaylı tarihçilerin yolundan giderek Arap isyanının sebebini İttihatçılara bağlamak tarihi tersten okumak veya I. Dünya Savaşı’na bizim açımızdan değil Arap tarihi açısından bakmaktır. Köpeklere; Arap Arap dememiz veya karışık bir işi açıklamak için kullandığımız Arap saçı deyimine gelince her toplum başka toplumlar için bu tür deyimler kullanır. Nitekim Arapların biz Türkleri aşağılamak için kullandığı deyimleri yazmaya kalkarsak bu sayfa almaz. Örneğin Mısır’da en büyük beddua; “Allah’ım sen Memlukları (Türkleri) kahreyledir.”
Aziz Ali El Mısri’nin 1916 Arap İsyanı öncesinde Araplara dağıttığı beyannamede kullandığı şu cümleler Türkler üzerindeki duygu ve düşüncelerini doğrudan yansıtmaktadır;
Ey damarlarında hamiyet ve gençlik kanı dönenler, biz her vilayette birbiri ardınca üç vali öldürsek memleketlerimize tayin edilecek valiler artık her arzumuzu kabul ederler. (…)
Ey ahali! Kuvvetli çeteler teşkil ediniz. Zalim Osmanlı Devleti’nin adamlarından memleketlerinizde kimi bulursanız öldürünüz. (…) Yüzyıldan beridir Türkler hiç harp ilan etmemiştir. Hep müdafaada olmasına rağmen devamlı silah satın almıştır. Bu hazırlık Türk olmayan İslamları yok etmek içindir. (…)
Ey Araplar kalkınız! Ey Kahtaniler kılıçlarınızı kınlarından çıkarınız. Şahsınıza, cinsinize, lisanınıza düşmanlık gösterenleri ve sizi tahkir edenleri memleketlerinizden temizleyiniz.
Ey Müslüman Araplar! Eğer bu zalim hükümeti hükümet-i İslamiye zannediyorsanız çok aldanıyorsunuz! Cenab-ı Hak Kuran-ı Kerim’de “Velfakirun hem ezzalimun” diyor! Öyle ise her zalim hükümet İslam’a düşmandır!

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER