Ayasofya Türkler İçin Neden Önemli?
'İstanbul' denilince akla gelen simgelerden birisi Ayasofya… Ayasofya, yaklaşık 1500 yıl önce inşa edilse de asıl kıymeti, İstanbul'un Fatih Sultan Mehmet Han tarafından fethedilmesiyle ortaya çıktı
Fatih Sultan Mehmet Han, 29 Mayıs 1453’te İstanbul’u fethedene kadar Ayasofya büyük bir kilise olarak hizmet veriyor; Bizans’ın, ama öncesinde Roma İmparatorluğu’nun kendisini ifade ettiği yapı olarak biliniyordu.
TÜRKLERE AİT OLDUĞU DÜNYAYA İLAN EDİLDİ
Selçuklu İmparatorluğu’nda başlayan, Osmanlı İmparatorluğu’nda devam eden bir geleneği göre, fethedilen şehrin en büyük mabedinde namaz kılınır; böylece o şehrin Türk ve Müslüman şehri hâline geldiği dünyaya ilan edilirdi.
AKŞEMSEDDİN HAZRETLERİ NAMAZ KILDIRDI
Fatih Sultan Mehmet Han, İstanbul’u fethettikten hemen sonra, Ayasofya’daki Hristiyanlık figürlerinin üzerini kapattırdı; 1 Haziran 1453’te Ayasofya’da namaz kıldı. Hocaların hocası Akşemseddin Hazretleri’nin kıldırdığı bu namaz, Ayasofya’nın artık Türk ve Müslümanların yapısı hâline geldiğini müjdeliyordu.
MİMAR SİNAN, GÜÇLENDİRME ÇALIŞMASI YAPTI
Türklerin, Ayasofya’ya verdiği önem, sadece Fethiyye Camii olmasından ibaret değildi elbette. Türkler, Ayasofya’ya aynı zamanda emek verdi; dönemin dehası Mimar Sinan, Ayasofya’nın depremlere karşı güçlendirilmesi çalışmasını bizzat sürdürdü.
SULTANLARIN TÜRBESİ AYASOFYA’DA
Bununla birlikte Sultan İkinci Selim, Sultan Üçüncü Murat, Sultan Üçüncü Mehmet, Safiye Sultan ve Nurbanu Sultan’ın da aralarında bulunduğu 43 ayrı türbenin Ayasofya’da yer alması da Türklerin bu yapıya ne kadar önem verdiğini gösteriyor.
ÜNLÜ VAKFİYE TALİMATNAMESİ
Ayrıca Fatih Sultan Mehmet Han’a ait Vakfiye Talimatnamesi de Ayasofya’nın önemini ortaya koyuyor. O metin şöyle:
“İşte bu benim Ayasofya Vakfiyem, dolayısıyla kim bu Ayasofya’yı camiye dönüştüren vakfiyemi değiştirirse, bir maddesini tebdil ederse onu iptal veya tedile koşarsa, fasit veya fasık bir teville veya herhangi bir dalavereyle Ayasofya Camisi’nin vakıf hükmünü yürürlükten kaldırmaya kastederlerse, aslını değiştirir, füruuna itiraz eder ve bunları yapanlara yol gösterirlerse ve hatta yardım ederlerse ve kanunsuz olarak onda tasarruf yapmaya kalkarlar, camilikten çıkarırlar ve sahte evrak düzenleyerek, mütevellilik hakkı gibi şeyler ister yahut onu kendi batıl defterlerine kaydederler veya yalandan kendi hesaplarına geçirirlerse ifade ediyorum ki huzurunuzda, en büyük haram işlemiş ve günahları kazanmış olurlar.
Bu sebeple, bu vakfiyeyi kim değiştirirse, Allah’ın, Peygamber’in, meleklerin, bütün yöneticilerin ve dahi bütün Müslümanların ebediyen laneti onun ve onların üzerine olsun, azapları hafiflemesin onların, haşr gününde yüzlerine bakılmasın. Kim bunları işittikten sonra hala bu değiştirme işine devam ederse, günahı onu değiştirene ait olacaktır. Allah’ın azabı onlaradır. Allah işitendir, bilendir.”
Bakmadan Geçme





