Avrupa'ya tat katacak öneri – Kocatepe Gazetesi
Afyon Kocatepe Üniversitesi Afyon MYO Pazarlama ve Dış Ticaret Bölümü Öğretim Görevlisi Türker Göksel, Avrupa'da İslâm'ın ve Türkiye Cumhuriyeti'nin yanlış anlaşıldığını belirterek yeni bir öneriyi gündeme getirdi. Göksel, Almanya'daki Köln Domm Kilisesi'nin önündeki geniş alanda Avrupa Birliği'nin 28 üyesi ile Türkiye'yi temsilen 29 bakır kazanda Aşure Günü düzenlenmesini önerdi Avrupa'da zaman zaman gündeme gelen 'İslâm [&hellip]
Afyon Kocatepe Üniversitesi Afyon MYO Pazarlama ve Dış Ticaret Bölümü Öğretim Görevlisi Türker Göksel, Avrupa’da İslâm’ın ve
Türkiye Cumhuriyeti’nin yanlış anlaşıldığını belirterek yeni bir öneriyi gündeme getirdi. Göksel, Almanya’daki Köln Domm Kilisesi’nin
önündeki geniş alanda Avrupa Birliği’nin 28 üyesi ile Türkiye’yi temsilen 29 bakır kazanda Aşure Günü düzenlenmesini önerdi
Avrupa’da zaman zaman gündeme gelen “İslâm karşıtlığı”nı önleyecek bir proje önerisi gündeme geldi. Afyon Kocatepe Üniversitesi Afyon MYO Pazarlama ve Dış Ticaret Bölümü Öğretim Görevlisi Türker Göksel, Türkiye Cumhuriyeti’nin kendisini Avrupa’ya ve dünyaya iyi tanıtması gerektiğini belirterek “Türkiye’ye gelen turist, bizi deve üzerinde başı fesli kişiler zannediyor. Urfa’yı, Mersin’i, Konya’yı, Afyon’u görmüyor. Biz Anadolu’da yaşattığımız kültürü Avrupa’da tanıtmalıyız” dedi.
6 YIL ÖNCE GÜNDEME GELDİ
“Avrupa’ya Tat Katmaya Geliyoruz” projesini, ilk olarak 26 Ekim 2009’da Afyonkarahisar’daki bir yerel gazetede açıkladığını, ardından Namık Kemal Üniversitesi’ndeki bir konferansta dile getirdiğini belirten Göksel, “Projenin ana çıkış noktası, birçok kavim tarafından değişik inanç perspektifiyle kabullenilen “Aşure” yemeğine dayandırılmaktadır. Aşure Çorbası da denilen bu tatlı, Nuh Peygamber’in, tufandan sonra salimen karaya ayak basmayı kutlamak için geminin ambarında kalan erzakı karıştırıp bir tür tatlı yiyecek hazırlamasıyla ortaya çıkmıştır. İçinde birçok farklı malzeme kullanılan ve bir gelenek olarak bugün hâlâ Müslümanlarca Aşure Günü yapılan tatlının böyle ortaya çıktığı, konunun uzmanlarınca öne sürülmektedir. Bu cümleden hareketle bizler, proje tasarlayıcıları olarak, aşurenin toplumların birlikteliğine hizmet edebilecek bir simgesel yapıya büründürülebileceğine inanmaktayız” diye konuştu.
29 FARKLI KAZAN, TÜRKİYE “ŞEKER”
Projeyi, Afyonkarahisar Valiliği tarafından düzenlenen Kültür ve Turizm Çalıştayı’nda da dile getirdiğini aktaran Göksel, “Proje kapsamında Avrupa Birliği’ne tam üye olan 28 ülkenin ve aday ülke olan Türkiye’nin, her biri için 29 farklı bakır kazan hazırlanacak ve bu kazanların her birine bir AB üyesi ülkenin ve Türkiye’nin bayrağı eklenecek, dolayısıyla her kazan Avrupa Birliği merkezli bir üye ülkeyi temsil edecektir. Aşure’yi oluşturan her bir hububat ve meyve bir AB ülkesini tanımlayacaktır. Örneğin; İngiltere’yi fasulye, Almanya’yı buğday temsil edecektir. Her bir ülke için kazanlara doldurulan ürünlerin yanı sıra en son olarak aşurenin olmazsa olmazı olarak nitelendirilecek olan şeker, kazanlara ilave edilecektir. Projemizin genel kurgusu uyarınca şeker, Türkiye’yi temsil edecektir. Bu katılım projemizin ana başlığını ve felsefesini yansıtan ‘Avrupa’ya Tat Katmaya Geliyoruz’ sloganı ile özdeşleştirilecektir” ifadelerini kullandı.
KÖLN KENTİ BU
PROJE İÇİN UYGUN
Almanya’nın Köln kentinin bu proje için uygun olacağını, Köln’deki Türk nüfusun da projeye destek verebileceğini söyleyen Göksel, “Ülkemizi önyargılı bir şekilde Avrupa merkezli olarak karalamaya yönelik tüm hamlelere müzik ve folklorun evrensel yapısı altında farklı bir refleks sunulması hedeflenmektedir. Bütün bu tasarlanan kompozisyonun odak noktasında; Alimoğlu Kültür ve Sanat Araştırma Derneği’nin Ruhun Dansı sanatsal gösterisinin Almanya/Köln Domm Kilisesi’nin önündeki büyük alanda gerçekleştirilmesini öngörüyoruz” dedi.
MEVLANA İLE TANITALIM
Anadolu topraklarının hoşgörü merkezi olduğunu hatırlatan Göksel, şöyle devam etti:
“Avrupa’da özellikle son yıllarda hızla artan ırkçılık eğilimlerine karşı geliştirilebilecek en önemli tepkilerden birisi herhalde Hz. Mevlâna’da vücut bulan, tüm insanları kuşatan ve etkileyen hoşgörü felsefesi ve insan sevgisidir. ‘Ne olursan ol yine gel’ seslenişinin, hiçbir ayırım konusunu referans almayan büyük kuşatıcı düşünce birikiminin grup olarak, Avrupa’nın en ücra bölgelerine kadar haykırılması taraftarıyız. Yabancı düşmanlığının tetiklendiği ülkelerde yaşayan vatandaşlarımızın bu ülkelerde yaşayan diğer milletlerden insanlar tarafından çok bilinenin aksine, Hz. Mevlâna ve düşünce yapısı referanslı bir tanınmayı hak ettiği inancını ısrarla savunmaktayız.”
>> Murat ARISOY’un haberi