'Avrupalılar hayır diyor ki evet artsın'
Saadet Partisi Genel İdare Kurulu Üyesi (SP) İstanbul İl Başkanı Birol Aydın, Afyonkarahisar İl Başkanlığı kongresinde 16 Nisan tarihindeki halk oylamasına yönelik sert eleştirilerde bulundu.GEREKLİ DERLER ÇIKARILMALISP İstanbul İl Başkanı Birol Aydın, SP İl Başkanlığı kongresinin iyilik, güzellik ve huzura vesile olmasını temenni etti. Çanakkale Zaferi'nin 102'nci yılının idrak edildiğini belirten Aydın 'Çanakkale Zaferi yıldönümünde [&hellip]
Saadet Partisi Genel İdare Kurulu Üyesi (SP) İstanbul İl Başkanı Birol Aydın, Afyonkarahisar İl Başkanlığı kongresinde 16 Nisan tarihindeki halk oylamasına yönelik sert eleştirilerde bulundu.
GEREKLİ DERLER ÇIKARILMALI
SP İstanbul İl Başkanı Birol Aydın, SP İl Başkanlığı kongresinin iyilik, güzellik ve huzura vesile olmasını temenni etti. Çanakkale Zaferi’nin 102’nci yılının idrak edildiğini belirten Aydın; “Çanakkale Zaferi yıldönümünde ve 18 Mart Şehitleri Anma Günü akabinde aziz şehitlerimizi rahmet ve minnetle yâd ediyoruz. Anlamak, günümüz ve geleceğimizi anlamlandırmak açısından gerekli dersleri çıkarmayı Cenab-ı Hak bizlere nasip etsin diyorum. Bu vesile ile tüm şehitlerimizi doğu ve güneydoğuda, Suriye, Irak operasyonlarında vb şekillerde, 15 Temmuz’da hayatını kaybeden insanlarımıza da Cenab-ı Hak’tan rahmetler diliyorum” dedi.
TÜRKİYE HERHANGİ BİR ÜLKE DEĞİL!
Türkiye’nin net bir süreçten geçtiğini söyleyen SP İstanbul İl Başkanı Birol Aydın, günümüzde hiçbir şeyin tane tane konuşulmadığından yakındı. Miting meydanlarında büyük ölçüde meseleleri insanların anlayabilecekleri şekilde dile getirmekten öte ülkenin, insanların, milletin kamplaştırma, kutuplaştırma merkezli hareket edildiğini belirten Aydın; “Önümüzdeki seçimde evet diyenler evet cephesini, hayır diyenler hayır cephesini çoğaltmak için söz söylüyorlar. Çok önemli bir süreçten geçiyoruz ülke olarak. Bir defa şunu bilelim; Türkiye herhangi bir ülke değil. Bu coğrafya herhangi bir coğrafya değil. Bu ülkenin yani vatanımızın, milletimizin lehine olan her şey bütün insanlığın lehinedir. Bütün mazlumların lehinedir. Bu ülkenin aleyhine olan her şeyde yine bütün insanlığın, mazlumların aleyhinedir. Gerçekte düşünürsek bugün yeryüzünde var olan zulümlerin, var olan soygunların, var olan gözyaşlarının giderilmesi ve dindirilmesi sadece ve sadece Türkiye’nin güçlü olmasından, Yeniden büyük Türkiye olmasından geçmektedir. Bir takım yolların kat edilip yeniden Büyük Türkiye’nin muhakkak kurulması gerekiyor” diye konuştu.
“KİM DAYATIYOR VE KİM İSTİYOR?”
Tüm siyasi parti mensuplarının çok önemli bir süreçten geçildiğini söylediğine dikkat çeken Aydın; “Ama emin olunuz bu çok önemli süreci ülkemiz lehine değerlendirerek geçiremiyoruz. 16 Nisan tarihinde ülke olarak sandık başına gideceğiz. Gerçekten başımızı iki elimizin arasına alıp ‘Biz neden referandum süreci yaşıyoruz?’ ‘Neden illa Başkanlık Sistemine geçiyoruz?’ ‘Bize bunu mecbur eden sebepler ne?’ gibi soruları kendimize sormalıyız. Hangi gerekçe ile 79 milyon insan, bütün siyasi partiler, yazarlarımız, kanaat önderlerimiz 7/24 bu referandum süreciyle ilgili olarak milletimize bir takım mesajlar aktarıyorlar. Neden gerçekten biz referandum yapacağız? Neden yönetim sistemini değiştireceğiz? Hedef ne? Hangi mecburiyetten dolayı biz bu süreci yaşıyoruz? Kim dayatıyor ve kim istiyor?” sorularını sordu.
GERÇEK GÜNDEM KONUŞULMUYOR
Türkiye’nin ülke ve millet olarak Başkanlık Sistemi referandumundan daha ciddi sorunları olduğunu kaydeden Birol Aydın, her şeyden önce 15 Temmuz darbe kalkışmasıyla ülkeye kast edilen alçakça bir saldırıya maruz kalındığını vurguladı. 15 Temmuz tortuları ve üstesinden gelinmesi için yürütülen sürecin varlığına işaret eden Aydın; “Bu süreç gerekçesiyle OHAL, Kanun Hükmünde Kararnamelerle bir idare şeklindeyiz şu anda. Bu, bu kadar gerçektir. Hiçbir şey normal hukuk yollarıyla gidemez diyerek OHAL ile idare ediliyoruz. Yetmez bu ülkede birileri her an her şekilde bir terör havasını estirebiliyor. Bundan 2-3 ay önce böyleydi. Yarın ne olacağını bilemiyoruz. Ülkenin her tarafından bir taraftan PKK, bir taraftan IŞİD, bir taraftan PYD, bir taraftan KCK, bir taraftan adı konmamış birçok örgütün, pek çok yabancı istihbaratın cirit attığı toplumu nerede ne zaman manipüle edeceği belli olmayan, eylem yapılma ihtimaliyle karşı karşıyayız. Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da hayat normalleşmemişken, çözüm süreci sonunda bu bölgeden topyekûn bir göç dalgası yaşanırken, devletle millet arasında uçurumlar açılmışken, sokaklarımızın tuzaklamalardan kurtulması için devlet eliyle bir takım operasyonlar yapılıyor. Tüm bunlar olurken biz gerçek gündemi bırakıp referandumu, Başkanlık Sistemini konuşuyoruz” şeklinde konuştu.
BAŞKANLIK SİSTEMİNİ KİM İSTİYOR?
İşsizlik oranının yüzde 12,7 olarak 4 milyonu bulduğunu söyleyen Birol Aydın, her dört üniversite mezunundan birisinin işsiz olduğu bir zamanda, TÜİK rakamlarına göre yoksulluk sınırının yüzde 20’ye ulaştığını aktardı. Türkiye’de istihdam ve üretim açısından büyük kayıplar yaşandığına değinen Aydın; “Sadece bir yılda 400 bin insanımızın Doğu ve Güneydoğu’dan batıya göç ettiği bir zamanda yanı başımızda Suriye, Irak, İsrail vd badirelerle karşı karşıya iken, TSK’nın sınır ötesi operasyonlar yapmaya mecbur olduğu bir zaman diliminde bizim derdimiz ne? Neden bir Başkanlık Sistemini biz tartışıyoruz? Bu Başkanlık Sistemini kim istiyor? AK Parti mi, MHP mi, meclis dışındaki siyasi partiler mi, Afyon’daki insanlarımız mı istiyor? AK Partili, MHP’li, CHP’li önemli değil. Bu Başkanlık Sistemini kim istiyor? Gerçekten düşünelim. Kim Türkiye’yi bir yere doğru çekiyor?” ifadelerini kullandı.
ÇOK CİDDİ SORUNLARIMIZ ÖRTÜLÜYOR
“Bütün AK Partili kardeşlerim ellerini vicdanlarına koysunlar düşünsünler. Bütün CHP’li, bütün MHP’li, bütün SP’li, bütün dindar, bütün dindar olmayan fark etmez bütün insanlarımız düşünsünler” diyen Aydın şu ifadelere yer verdi: “Hangi derdimiz bugün yoğun olarak konuştuğumuz Başkanlık Sistemi ile giderilmiş olacak? Saydığımız doğu güneydoğu meselesi, terör meselesi, işsizlik meselesi, Irak-Suriye meselesi, Türkiye içinde cirit atan yabancı istihbarat örgütleri meselesi, nerede ne zaman patlayacağı belli olmayan bir bomba insanımızın meselesi bugün içinde bulunduğumuz parlamenter sistemden dolayı mı başımıza geldi? 17 Nisan sabahı ne olacakta biz ülke ve insan olarak bu temel meselelerimizi bertaraf etmiş olacağız? Gerçekten elimizi vicdanımıza koyalım. Çok ciddi sorunlarımız başkaca şeylerle örtülüyor”
EN BÜYÜK EKSİKLİK DÜŞÜNMEMEK
AK Partili, CHP’li, MHP’li her partiden seçmenin ne istediğini soran Aydın şöyle konuştu: “İnsanımız, seçmenimiz ne istiyorsunuz? Huzur, barış, refah, adalet, emeğin karşılığını almak, geleceğe umutla bakmak, çocukların geleceğinden emin olmak. Herkes aynı şeyi istiyor. Dindarı da dindar olmayanı da, CHP’lisi de, MHP’lisi de, AK Partilisi’de. Herkes aynı şeyi istiyor. Bu çok mu zor? Herkesin müşterek istediği bir şeyi biz neden gerçekleştirmiyoruz? Hangi parti bu ülkede işler daha kötü gitsin, kaos olsun istiyor? Herkes bu ülkede huzur, barış, refah olsun diye çalışıyor, oy istiyor, onun için icraat yapıyor. Ama neden bunlar olmuyor? Düşünememek bu ülkenin idarecilerinin en büyük eksikliğidir. Çok konuşmak az düşünmek. Neredeyse 7/24 saat konuşuyorlar. Düşünmeye fırsat bulamıyorlar. Düşünmeden karar alıp, adım atarsak yanılırız. Çok ciddi sorunlarımız var.”
KUTUPLAŞMA BÜYÜK SORUN
SP olarak kendilerine göre idare açıdan en önemli sorunun düşünememe sorunu olarak tanımlayan Birol Aydın şunları söyledi: “Düşünmeme büyük sorun. Çok konuşma sorunu var. Televizyonlar açıldığında bu görülüyor. Sabah, öğlen, akşam birer açılışta, gece yarısı bir kokteyl de. Bu kadar konuşulan bir ülke de, bu kadar konuşan bir idarecinin olduğu bir ülkede temel meseleleri çözmeye imkân ve fırsat gelmez. Başkaları önümüze pişirir, getirir biz onu yemek zorunda kalırız. En temel idari sorunumuz idarecilerimizin düşünmeme sorunudur. İkincisi ise kamplaşma ve kutuplaşma. İşte Çanakkale. ‘Kimi Hindu, kim yamyam. Kimi bilmem ne bela’ diye yüzyılın başında 7 düvel dediğimiz ülkeler İngiliz’i, Fransız’ı, İtalya’sı, Kanada’sı, Avusturalya’sı üzerimize abandı. Milletin bütün evlatları olarak omuz omuza ve kol kola girerek Çanakkale’yi geçilmez yaptık. Türkiye üzerinde büyük hesabı olan ülkeler emperyalizm, siyonizm bu ülke de insanları kamplaştırarak, kutuplaştırarak bir arada yaşama bilinç ve şuurunu ortadan kaldırarak omuz omuza kol kola girme duygusunu zedeleyerek Türkiye’yi yumuşak lokma haline getirmek istiyor. Bunu bir kısım siyasiler, bir kısım hoca efendiler marifetiyle, bir kısım yazarlar marifetiyle yapıyor. En büyük sıkıntılarımızdan biri de kamplaşma ve kutuplaşma”
“HAYIR DİYORLAR Kİ EVET ARTSIN”
“Tane tane söylüyorum, zihinlere, kulaklara küpe olacak şekilde affınıza sığınarak söylüyorum. Kim kimin yanında” diyen Aydın sözlerine şöyle devam etti: “Gerçekte kim evet diyor? Gerçekte kim hayır diyor? Sadece düşünürsek zihnimizi hafiften yorarsak Amerika’nın, Hollanda’nın, Almanya’nın, AB’nin evetten yana mı hayırdan yana mı tavır koyduğunu anlarız. AB ülkeleri Türkiye’de referandumda evet çıkmasını istiyor. Hollanda, Almanya başta olmak üzere bugünkü tavırlarında bizim ülkemizin bakanlarına, AK Partili yetkililere uyguladıkları ambargolarla gerçekte Türkiye’de 16 Nisan akşamında sandıktan evet çıkmasını istiyorlar. Düşünüldüğünde bu görülmektedir. Demek ki neymiş yedi düvel Türkiye’nin güçlenmemesi için el birliği ettiler. Ancak AK Parti’den vazgeçmiş değiller. Amerika, AB ülkeleri AK Parti’nin işbaşından düşmemesi içinde ayrıca ittifak ettiler. Eğer onlar hayır oyunun çokça çıkmasını isteselerdi bugünkü tavırlarını takınmazlardı. PKK gerçekte evet mi hayır mı çıksın istiyor? Eğer gerçekte hayır çıksın istiyorsa evet derdi ve hayır çıkardı. Hayır diyor ki evetler artsın. Denklem bu kadar basit. Ama bunu insanımıza düşündürmeyecek kadar kamplaşma ve kutuplaşma üzerine siyaset yapıyorlar. Yok, efendim hayır çıkaracaklar vatan haini. Vay anasını. Mesela 50,1 evet, 49.99 hayır oyu kullananlar vatan hainleri olarak bu ülkede kalacaklar mı? Ya da tersi 51,1 hayır çıktı. 49.99 evet çıktı. Ülke de hainler ön plana çıktı. Hainler kazanmış oldu. Kutuplaşma üzerine siyaset yapılır mı?” >> Burcu AYDIN’ın Özel Haberi