Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Onur Bayram
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Atam umarım Afyon’u da yöneticisini de görmemişsindir

Onur Bayram 11 Kasım 2010 Perşembe 02:00:00
  Aslında ilk kısmını birkaç gün önce yazdığım bu köşenin başlığı “Kurtuluş’un Kilidi’nde tek Atatürk heykeli ayıp değil mi?” olacaktı. Ancak dün dikkatimizi çekenlerden sonra artık boşa kürek salladığımızı anladım. İl merkezine ilişkin benim gözlemim yok. Ancak Saygı Duruşu sırasında Gazlıgöl Caddesi’sinde yürümeyi sürdüren üniversiteli gençleri, trafikte hiçbir şey olmamış gibi devam eden sürücüleri duyup hele hele yerel gazetelerde il yöneticilerinin günün anlam ve önemine ilişkin mesajlarını da göremeyince boşa çabaladığımı anladım. Bayrak, vatan, millet yazılarının pek de önemsenmediğini anladım.
Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü ölümünün 72’inci yılında yine saygı ve minnetle andık. Andık anmasına da koca Afyonkarahisar’da neden tek bir tane Atatürk heykeli var anlayamam. Türkiye’nin pek çok şehrinde birden fazla Atatürk heykeli hatta artık dev maskları varken Kurtuluş’un Kilidi Afyonkarahisar’da nasıl olur da bir tek Kocatepe parkı olur. Yurdu kurtarmak için en büyük önemi ve şerefi Afyonkarahisar’a vermiş, ilimizin önemini Nutuk’ta bile anlatmış Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e Afyonkarahisar vefa borcunu ne kadar gösteriyor.
Antalya’ya girerken daha sizi Kepez İlçesi’nde dev bir Atatürk maskı karşılıyor. Deyim yerindeyse Atatürk oradan hem dünyanın en güzel köşelerinden biri dediği Antalya’yı izliyor hem de her gelen misafirin gözlerinin içine bakıyor. Şehirdeki sayıları ben hatırladığım 5’i geçen heykelleri da cabası. Aynı şekilde İzmir’e de her giden Atatürk’ün İzmir’e ilk baktığı yer olan Belkahve’deki Atatürk heykelini görür ilk olarak. Kurtardığı İzmir’e ve ‘Ordular İlk Hedefiniz Akdeniz İleri” emrini verdiği İzmir körfezine bakar Belkahve’deki Atatürk heykeli. Cumhuriyet Meydanı’nda herkesin bildiği o meşhur heykelinin yanı sıra Bostanlı ve Karşıyaka’da meydanları da birer Atatürk Heykeli ile karşılar her yeni günü. Bostanlı’ya yapılan yeni Türkiye’nin en büyük maskesi olan Atatürk Maskı’nı hiç saymıyorum bile.
Bir de Afyonkarahisar’a bakıyoruz. Kocatepe ve Büyük Taarruz Şehitlikleri şehir dışında. Kala kala bir tek şehir merkezindeki Kocatepe Parkı kalıyor geriye. Oysa biz son büyük zaferin kilidiyiz. Biz Zafer’in başkentiyiz. Nasıl olur da Milli Mücadele ile ilgili bu kadar duyarsız oluruz. Yazının girişinde de belirttiğim gibi bu yazı bu şekilde devam ediyordu. Bilecik’teki Atatürk’ün Kocatepe heykelinden, Denizli’deki etrafı bayraklarla dolu olan muhteşem Atatürk Heykelli kavşaktan bahsedecektim. Ama boşa yazdığımı, boşa kürek salladığımı bunların kimsenin umurunda olmadığını ve olmayacağını anladım.
10 Kasım Saat 9’u 5 geçe Karahisar Kalesi’nde olduğumdan il merkezine ilişkin gözlemim yok. Ancak gazetemizdeki tüm arkadaşların görüşlerini dinledim. Duyduklarım beni çok üzdü. Üzmek bir o kadar da karamsar ve gelecek için ümitsiz bir hali ruhiye içine sürükledi. Anlatılanlara bir örnek vermek gerekirse Ambaryolu Caddesi’nde inşaattaki işçiler inşaatın tepesinde saygı duruşuna geçerken, üniversiteli yani eğitimli(!) kızlarımız siren sesini anlamış olacaklar ki saygı duruşunda bulunmamışlar. Gerçi sadece magazin programları izleyip, makyaj ve alışverişle ilgilenen günümüz gençliğinin Atatürk’ün ne zaman öldüğünü bildiklerinden şüphe etsem de, gazetedeki arkadaşımın bu gözlemine ‘eğitim cahilliği alır, eşekliği değil’ diyerek cevap vermeye çalıştım. Ancak aynı umursamaz ve önemsemezliği 9’u 5 geçe Yeşilyol’da yürüyen ve Kurtuluş Caddesi üzerinde seyreden araçlardan da duyunca hem üzüldüm hem de utandım.
Utandım çünkü insanımıza milli birlik ve beraberlik duygusunu verememişiz. Yar koynuna başını koymadan toprağa baş koyan binlerce vatan evladı bir yerlerden bizi izliyorsa beyhude öldüklerini anlayıp, kahrolurlar diye utandım. Komutanlarının ölüm yıldönümüne saygı gösteremeyen bir geleceğin geleceğe bırakacaklarını düşünerek yüzümü düşürdüm. Sonra büroda diğer şehirlerde yaşananları inceledim. Ayakkabısını boyatan adamın ayakkabıcı çocukla birlikte saygı duruşunda bulunduğu, boğazda trafiğin kilitlendiği, İstanbul Atatürk Havaalanında saygı duruşunda bulunan turistleri gördüm. ‘Ohh’ dedim kendi kendime. Bir tek burada varmış ruhsuzluk. Bitmemişiz henüz. Hala atalarımızın, şehitlerimizin yüzüne bakabileceğiz diye düşünmüştüm.
Tam Afyonkarahisarlı’ya teessüflerimi belirten bu yazıyı yazmaya hazırlanıyordum ki yerel gazetelerde incelerken ilin yöneticilerinin bu yıl 10 Kasım mesajlarının olmadığını fark ettik. Boşa dememiş atalarımız ‘imam ne yaparsa cemaat de onu yapar” diye. Afyonkarahisar’ın en tepesindeki isimler unutkanlıktan mıdır yoksa önemsemezlikten mi bilmem 10 Kasım mesajı yollamadı. Ben isim vermeyeceğim ama sizler açın dün ve önceki günün gazetelerine bir bakın. Kimler 10 Kasım’la ilgili mesaj yollamış, kimler yollamamış kendiniz görün. İmamın hali ortada cemaati de ben anlattım. E ben daha niye uğraşıyorum 29 Ekim’de coşku azdı ya da ilimizde neden bir tane Atatürk heykeli var diye. Atatürk’ün ölüm yıldönümü kimsenin umurunda değil ki ben Onur bir de heykelini mi düşünecekler.
Aziz şehitlerimizin ve Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk umarım bizi izlemiyordur. Afyonkarahisar’a bakmamışlardır dün umarım. Dün gözleri Anıtkabir’de, Boğaz Köprüsü’nde ya da Dolmabahçe Sarayı’nda yaşananları görmüş olsun. Afyonkarahisar’ı görmemiş olsunlar ki kemikleri sızlamasın. Bu halimizi görmesinler. Görmesinler ki Miralay Reşat gibi gençliğini harp meydanlarında geçirmiş binlerce, 20’sine varmadan kara toprakla buluşmuş, hayatı boyunca mutlu olmamış hatta tok yatmamış, sevmeye ve sevilmeye vakit bulamamış bir nesil yaptığı savaşın beyhude olduğunu düşünmesin. Düşünmesinler ki annesinin ölüm haberini aldığında bile vatanı kurtarma derdinde olan onların gazi mertebesindeki kumandanı uğruna savaştığı ülkenin insanlarının ruh yoksunu olanlarını fark etmesin.
Hayatı harp meydanlarında geçmiş bir nesil, kurtuluşun isimsiz kahramanları, onur ve kahramanlık kelimesinin abidevi isimleri ve onların eşsiz kumandanı; hepinizin ruhu şad olsun.

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER