AŞI KAOSU

Covit19 salgını tüm hızıyla sürerken her geçen gün yeni bir krizle karşı karşıya kalıyoruz. Corona virüsü vakalarında sonbaharda artış yaşanmasından endişe eden Sağlık Bakanlığı ve Bilim Kurulunun 65 yaş üstü risk taşıyanların mutlaka zatürre ve grip aşılarını olması gerektiğini açıkladı. Şu aralar hekim olarak en çok karşılaştığımız soru “Ben de aşı yaptırmalı mıyım?” sorusu oluyor. Konuya kimlerin zatürre ve grip aşısı yapılması gerektiğini hatırlatarak başlayalım; zatürre geçirme riski yüksek olan 65 yaş üstü kişilere; astım, KOAH, kalp yetmezliği, diyabet ve diğer kalp hastalıkları gibi kronik hastalığı olanlara; bağışıklık sistemini baskılayıcı ilaçlar kullanmayı gerektiren romatizmal hastalık, kanser veya hematolojik hastalığı olan kişilere; herhangi bir nedenle dalağı alınan kişilere mutlaka öneriliyor. Ancak öncelikle şu konuya vurgu yapalım. Zatürre ve Grip aşıları bizleri Corona’dan korumaz. Ancak olası bir Covit19 hastalığı sırasında hastalığın ağır seyretmesine engel olur. Aslında 65 yaş üstünde zatürre ve grip aşısı yapılması yeni bir öneri değil. 2016 yılından beri devlet tarafından ücretsiz yapılıyor. Ancak Corona salgını sonrası yapılan uyarıları vatandaşlarımızda ciddi bir karşılık buldu. Korkarım salgının ilk günlerinde yaşadığımız “Maske Krizinin” bir benzeri yaşamak üzereyiz.
Aşılara bugüne kadar olmayan bir ilgi başladı ve neredeyse iş kaosa dönmek üzere. Herkes Aile Sağlığı Merkezlerine (ASM) hücum ediyor. Corona’dan çekinenler yaşına ve risk faktörlerine bakmaksızın aşı yaptırmak istiyor. Malesef şu anda aşılanma isteklerini tam ve yeterince karşılayamıyoruz. ASM’lerde yeterince zatürre aşısı yok. Olanlar için de yarış var. ASM’nde aşı bulamayanlar eczanelere hücum ediyor ancak orada da aşı yok. Tanesi 360 TL olan aşı için eczanelere sıra yazdıranlar, “parasını şimdi vereyim beni ilk sıraya al” diyenleri duyuyoruz. Durum böyle olunca büyük şehirlerde tek doz zatürre aşısını 360 TL yerine 3-4 bin TL’ye satmak isteyen karaborsacılar türüyor.
Geçen yıl 1,5 milyon kişiye yapılan grip aşısı için de talep ciddi oranda artmış durumda. 1 milyon 300 bin aşı Ekim-Kasım aylarında gelecek, ama talebi karşılamayacağı kesin. İktidarın bir an evvel aşıların da ne zaman satışa sunulacağını, satışılarda kimlere öncelik tanınacağı, hangi fiyat ve kuralların uygulanacağı belirlemesi ve halkımız aydınlatması şart.
Korkarım sonuçta tanıdığı olanlarla, parası olan bu hizmete ulaşırken, garibanlar yine açıkta kalacak.
***
YA VALİ OLMAZSA…
Yerel medyada Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın katılımı ile tüm Türkiye’de aynı saatte yapılan Şehit Yakınları ve Gazilere Devlet Övünç Madalyaları Takdim töreni haberlerini gördünüz mü? İlimizdeki tören vekil bürokratlarla yapılmış. Afyonkarahisar Valisinin o gün izinli olduğu bilgisine ulaştım. Haliyle yerine Vali vekili törene katılmış. Burada sorun yok da, Cumhurbaşkanının katıldığı bir törene, üstelik şehitlerimizin yakınlarına Öğünç Madalyası takılacağı bir törene Belediye Başkanı yerine yardımcısının, Kocatepe Üniversitesi Rektörü yerine yardımcısının, AFSÜ rektörü yerine yardımcısının katılmasını bir türlü kabullenemedim. Törende konuşan Vali yardımcımız sayın Dr. Mehmet Boztepe “Onlara verdiğimiz değeri ve kıymeti bir madalya ile ölçemeyeceğimizin biz de farkındayız.” cümlesini kurmuş. Bizler de bir kebapçının açılışına bile tam kadro katılan il protokolünün, şehit yakınları ve gazilerimize verdiği değerin farkına vardık. Demek ki Vali bey olmayınca, protokol de olmuyormuş. Şehit cenazelerinde ön safta yer tutup, mangalda kül bırakmayan, en üst perdeden tepki gösterenler ortadan kayboluyormuş. Yaşanan olay hem şehit yakınları ve gazilerimizi, hem de bizleri üzmüştür. Vatanı için evlatlarını şehit veren ailelerin, organlarını veren gazilerimizin, bu güzel insanların tek beklentisi saygı görmektir. Şehit ve gazilerimiz sözde değil, özde saygıyı fazlasıyla hakkediyorlar. Bu arada şehit yakınlarını yalnız bırakmayan komutanlarımızın bu davranışı da her türlü takdiri hak ediyor.
Son Söz; “Ders alınmazsa, her hata bir sonraki hatanın virüsü olur” Sadi Şirazi