Artık eller başların içinde – Kocatepe Gazetesi
Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Ebrar Topluluğu tarafından Yardımcı Doçent Dr. Mücahit Gültekin’in konuşmacı olarak katıldığı “Nimet ile İmtehan Dünyevileşme Psikolojisi” isimli konferans programı düzenlendi. Program İslami İlimler Fakültesi konferans salonunda Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başladı. 28 Şubat sürecinde yaşanan acıları anlatan sinevizyon gösteriminin ardından Yrd. Doç. Dr. Mücahit Gültekin tarafından konferans verildi.28 ŞUBAT RÜZGARISERT ESTİYrd. [&hellip]
Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Ebrar Topluluğu tarafından Yardımcı Doçent Dr. Mücahit Gültekin’in konuşmacı olarak katıldığı “Nimet ile İmtehan Dünyevileşme Psikolojisi” isimli konferans programı düzenlendi. Program İslami İlimler Fakültesi konferans salonunda Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başladı. 28 Şubat sürecinde yaşanan acıları anlatan sinevizyon gösteriminin ardından Yrd. Doç. Dr. Mücahit Gültekin tarafından konferans verildi.
28 ŞUBAT RÜZGARI
SERT ESTİ
Yrd. Doç. Dr. Mücahit Gültekin, 19 yıl önce ki 28 Şubat sürecinde zor günler yaşayan kişilerden biri olarak pek çok insan gibi çetin mücadelelerden geldiğini söyledi. 28 Şubat gibi bir dönemden ibret alıp çıkarılan derslerle geleceğe yön vermenin önem taşıdığına değinen Gültekin; “Bundan 19 yıl önce ben Bursa’da idim. Dönemin Valisi Orhan Taşanlar’dı. Olayı 28 Şubat günlerini, o tarihi dinleyenler, okuyanlar ya da araştıranlar Orhan Taşanlar ismini bir şekilde rastlamışlardır. Çünkü 28 Şubat başlangcının verildiği yer özellikle İmam Hatip Okullarında baş örtüsü yasağı uygulamasının başladığı yer Bursa idi. Bursa 28 Şubat rüzgarının sert estiği bir yerdi. Bizde o zaman öğrenciydik. Bu rüzgar bütün İslami çevreyi, manevi dünyaya dair olan herkesi etkileyen, çok sert çetin bir rüzgardı” dedi.
ÇÖZÜLME YANINDA
İZZET DE VARDI
28 Şubat sürecinin bir kaç zaman dilimini kapsayan bir süreç olmadığını etkisini uzun süre sürdürdüğünü vurgulayan Yrd. Doç. Dr. Mücahit Gültekin, bu süreçte çok fazla acıya, drama, trajediye şahit olduklarını kaydetti. Bu süreçte çok fazla gözyaşı aktığının altını çizen Gültekin; “Bununla birlikte çok fazla dirence, çok fazla onur ve izzete çok fazla dik duruşa da şahit olduk. Tabii bununla birlikte çözülmelere, bununla birlikte belki çokta hatırlamak istemediğimiz bazı tablolara da şahit olduk. Çünkü biz hep birlikte insandık ve çok insani bir süreç yaşıyorduk. Bu süreç içerisinde bendeniz de o dönemlerde Bursa’da bu zulme karşı direnmeye ve mücadele etmeye çalışan kardeşlerinizden birisiydim. Bununla ilgili çetin şeyler yaşadık. Kendi adıma da söylemem gererkirse 28 Şubat’ın sopasını üzerimizde çok fazla hissettik. Göz altılar, işkenceler ve hapislerle geçen bir süreci yaşadık” diye konuştu.
TESETTÜR
KAVRAMI
EROZYONA UĞRADI
Nimet ile İmtehan Dünyevileşme Psikolojisi” başlıklı konuşmasının ana minvalini 28 Şubat sürecinde yaşanan acılar ve o dönem üzerine kurmayacağını söyleyen Yrd. Doç. Dr. Mücahit Gültekin, bu sürecin bir amacı olduğunu belirtti. 28 Şubat’ı bir proje olarak Türkiye’de uygulayanların bir amacı bulunduğunu aktaran Gültekin; “Konuşmamı 28 Şubat süreci amacı üzerinde yapmak istiyorum. Çünkü bizim 28 Şubat sürecinde öğrenci arkadaşlarımızla, sivil toplum kuruluşları temsicilerimizle, kanaat önderleri ile sokaklarda sabahladığımız günlerde çok sık attığımız bir slogan vardı. O slogan, ‘Baş örtüye uzanan eller kırılsın.’ idi. O ellerin bugün maalesef başörtüye değil başların içine uzandığını görüyoruz. Sosyal bir gerçek ve sosyal bir vakayı konuşmak ve anlamak durumundayız. Baş örtüsünün ve tesettürün katılımcı kardeşlerimin hepsini tenzih ederek söyleyeceğim. Tesettür artık sadece bizim bedenimizi örten, hatta bedenimizi bile örtmekte aciz kaldığı hayamızı, edebimizi, saygımızı örtemediği ya da bunun yansıtılamadığı bir döneme doğru evrildik” şeklinde konuştu.
EN AĞIR DARBE
PSİKOLOJİK HARP İLE
Psikolojik Danışman olarak 28 Şubat sürecinin psikolojik harp tekniklerinin uygulandığı bir dönem olduğu yorumunu yapan Yrd. Doç. Dr. Mücahit Gültekin, o süreç üzerinden bugün gelinen konumu irdeledi. Acaba 28 Şubat süreci gerçekten bitti mi sorusunun değerlere karşı hassasiyet sahibi olan herkesçe cevaplanması gerektiğini belirten Gültekin şunları söyledi: “Bütün savaş uzmanları iki tip savaş olduğunu ifade ediyorlar. Biri tanklarla, toplarla, sopalarla, mızraklarla yapılan hedefi bedenler ve toprak olan klasik savaştır. Bu savaş somut şeyleri hedefler. Birde adına enformatik savaş dediğimiz bilgi savaşı, kültür savaşı, psikolojik savaş dediğimiz bir savaş var ki, bu savaş zihinleri hedefler. Bu savaş dünyayı algılama biçimimizi hedefler. Bu savaş dünyayı yorumlama biçimimizi hedefler. İnsanlar bu savaşta yenildiklerinde bellerini tekrar doğrultmaları çok mümkün değildir. O yüzden bütün stratejisyenler uzmanlar, psikolojik harp ve klasik harp uzmanları şunu ifade ederler. Bir toplum klasik savaşta yenilip kitleleri kılıçtan geçirilidiğin de o toplum tekrar ayağa kalkabilir. O toplum kendisini tekrar küllerinden var edebilir. Fakat psikolojik, zihinsel, kültürel dünyası işgal edilen bir toplumun birinci örnekte ki gibi yeniden ayağa kalkmasına göre çok daha zordur. İşte bizler günümüzde böylesine bir dönemi yaşıyoruz.” >> Burcu AYDIN’ın haberi