Arslan: Belediye'nin vizyon projesinin takdirini halka bırakıyorum
SP Merkez İlçe Başkanı Orhan Arslan, AFRAY projesinden vazgeçildiğini açıklayan Belediye Başkanı Mehmet Zeybek'e hatada ısrar etmedikleri için teşekkür etti. Arslan, 'O zaman bizi eleştirenleri kendi vicdanları ile baş başa bırakıyorum. Seçim zamanlarında vizyon projemiz diye sunulan bir projenin ne kadar üzerinde çalışıldığının takdirini de halkımıza bırakıyorum' dedi   Saadet Partisi (SP) Merkez İlçe Başkanı [&hellip]
SP Merkez İlçe Başkanı Orhan Arslan, AFRAY projesinden vazgeçildiğini açıklayan Belediye Başkanı Mehmet Zeybek’e hatada ısrar etmedikleri için teşekkür etti. Arslan, “O zaman bizi eleştirenleri
kendi vicdanları ile baş başa bırakıyorum. Seçim zamanlarında vizyon projemiz diye sunulan bir
projenin ne kadar üzerinde çalışıldığının takdirini de halkımıza bırakıyorum” dedi
Saadet Partisi (SP) Merkez İlçe Başkanı Orhan Arslan dün sabah partide basın toplantısı düzenledi.
“MEVSİMSEL GRİP
KOVİD-19 İSE HANGİ VAKA ARTIŞINDAN SÖZ EDİLİR?”
Orhan Arslan, Türkiye’nin pek çok ilinde hafta sonu sokağa çıkma yasağı olduğunu, salgında vaka sayısının artış açıklamalarının yapıldığını söyledi. Arslan, “Sokağa çıkma yasağı vardı? Söylediklerine vaka sayısı artıyordu. Peki, bu vaka sayısının artışını nereden buldular? PCR testi ile. Bu testin hatalı pozitif sonuç verdiğini DSÖ bile itiraf etmişken, bilim kurulunun hala bu testte ısrar etmesinin sebebi nedir? Grip ilkbaharda ve son baharda her zaman artış gösterir. Buna ilaveten geçtiğimiz günlerde bir gün içerisinde adeta 4 mevsim yaşanmıştır. İnsan bedenin ani değişen bu hava şartlarına direnç gösterememesi sonucu soğuk algınlığı ya da grip olması son derece normal bir durumdur. Ne var ki artık grip yok. Niye böyle söylüyorum? DSÖ ve Sağlık Bakanlığı’nızın verilerine göre geçen yıl Mart ayından itibaren grip vakası sıfırdır. Nitekim bu durum Sağlık Bakanı’na sorulduğunda ‘Bu senenin mevsimsel gribi Kovid-19’dur.’ demiştir. Hal böyleyken hangi vaka artışından söz edilebilir?” dedi.
“TEDBİR ADI ALTINDA
YASAKLAR KABUL EDİLEMEZ”
“Deniliyor ki ölümler var. Gene Sağlık Bakanı’mızın yaptığı açıklamaya göre geçen yıl ülkemizde hayatını kaybeden kişi sayısı, daha önceki yıla göre daha az.” diyen Arslan, “Bütün bunlar ortada iken dün söylediğinin bugün tersini söyleyen bilim kurulu üyelerinin tedbir adı altında hayatımıza getirdiği yasaklar kabul edilemez. Zaten kendi içinde bile çelişkilidir. Mesela güneş ışığı virüsleri öldürür, ancak bunlar evden çıkmayın diyorlar. Güya en çok bulaşma ev içinde oluyor diyen kendileri, evden çıkmayın diyen yine kendileri. Açık hava iyi gelir diyen kendileri, semt pazarlarını kapatıp vatandaşı kapalı alanlara iten kendileri. Kalabalık ortamlardan uzak durun diyen kendileri, küçük esnafı kapattırıp zincir marketlere milleti doluşturan yine kendileri. Allah aşkına şu saçmalıklara bir son verilsin. Alınan tedbirlerin yarardan çok zararı olduğunun farkına varılsın.” diye konuştu.
“MEVCUT FAİZ ORANLARIYLA
SORUN ÇÖZÜLEMEZ”
Yaşanan süreçte Türkiye’de zaten var olduğunu belirttiği ekonomik krizin daha da derinleştiğini ifade eden Arslan, “Ne yazık ki iktidar ve Sayın Cumhurbaşkanı bu problemlere çözüm üretemiyor. Bu sebeple de her geçen gün sıkıntılarımız daha da derinleşiyor. Sayın Cumhurbaşkanı problemi hep Merkez Bankası Başkanlarında arıyor. Son 2 yılda dört Merkez Bankası Başkanı’nı değiştiriyor. Enflasyon aldı başını gidiyor. Merkez Bankası faizi yüzde 19’u bulursa enflasyonun artmaması mümkün değil. Para bulamayınca Merkez Bankası faizleri mecburen yükseltiyor, yüzde 7-8’leri çok görenler, bugün faizi yüzde 19’lara çıkardılar. Şirketler, şahıslar bu faiz üzerinden borçlanıyor ve bu faiz maliyete dâhil edildiğinden fiyatlar artıyor. Bu faiz oranları ile herhangi bir esnafın, çiftçinin kendi problemlerini çözmesi mümkün mü? Elbette mümkün değil.” şeklinde konuştu.
“KEŞKE TAHMİNLERİNİZ YOLCU
GARANTİLİ İŞLERDE DE OLSAYDI”
Kanal İstanbul Projesinin çok verimli, milyarlar kazandıracak bir proje şeklinde sunulduğunu söyleyen Arslan şunları kaydetti: “Kanal İstanbul Projesi Türkiye’nin en büyük yatırımı olacakmış ve garanti verilecekmiş. Biz bu garantiyi otobanlardan, havalimanlarından, köprülerden biliyoruz. İşte Zafer Havalimanı’ndaki durum malumdur. Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) Genel Müdürü Hüseyin Keskin’in son 5 yıllık açıkladığı verilere göre şirkete 30 milyon 605 bin 786 Euro görevli şirkete garanti edilen yolcu ödemesi yapıldı. Bu rakam 2016-2020 yıllarında garanti edilen yolcu farkı. 2012 yılından 2020 yılına kadarki ödeme tutarı da 45 milyon 891 bin 152 Euro’yu buldu. Maliyeti ne kadardı bu havalimanının? 50 milyon Euro. Yani şirket yaptığı masrafı seneye çıkartıyor. Geriye kalan 21 yıl şirketin kar hanesine, milletimizin zarar hanesine yazılacak. Burada bir noktaya da dikkatinizi çekmek istiyorum; verilen yolcu garantisi Eoru üzerinden olduğu için kurdaki artış şirketin lehine oluyor. Buradaki hata payı ne yüzde 98’dir. Geçenlerde Sayın Veysel Eroğlu meteorolojide yüzde 90 doğru tahmin edebiliyoruz demişti. Keşke tahminleriniz yolcu garantili, geçiş garantili ihalelerinizde de yüzde 90 olsaydı. Keşke işsizlikte yüzde 90 olsaydı. Keşke enflasyon tahmininizde yüzde 90 olsaydı. Keşke kur tahminleriniz yüzde 90 olsaydı da bugün bunları konuşmuyor olsaydık.”
“ŞİMDİ SİZE NASIL GÜVENELİM”
Türkiye’nin ekonomiyle birlikte her alanda savrulduğundan yakınan Arslan şunları söyledi: “Adalette yaşanan savrulmaya bir örnek olarak 31 Mart seçimlerinde yaşanan bir diyaloğu aktarmak istiyorum. İçişleri Bakanı Soylu 31 Mart Seçimleri döneminde herkesin gözü önünde, kameraların karşısında PKK ile Saadet Partimizin sözleşme imzaladığını iddia etmiş, parti mensubu iki kardeşimiz de; ‘Yalan! Eğer böyle bir anlaşma varsa, Allah bu anlaşmayı yapanların belâsını versin!’ deyince Soylu, bu kardeşlerimize; ‘24 Haziran’da Saadet Partisi sattı bu milleti, hadi oradan densiz. Karamollaoğlu sattı. Densiz, ne söylüyorsun? Utanmadan bir de milletin içine çıkıyorsunuz.’ dedi. Hukukun işlediği, güçlünün değil hukukun gücünün olduğu bir ülkede iftira eden, hakaret eden ceza alması gerekirken bu hakaretlere, iftiralara karşı çıkan SP’li iki kardeşimiz ceza aldı. Ne zaman ceza aldı? İnsan Hakları Eylem Planı açıklandığı bu günlerde ceza aldılar. Anayasa çalışmalarının yapıldığı söylenen bugünlerde ceza aldılar. Hukuk ve adalette reform yapılacağı söylenen bugünlerde ceza aldılar. Şimdi size nasıl güvenelim? İftiralarla, baskılarla ve yalanla bizleri sindirmeye çalışanlar bilmeli ki bu çabaları boşa çıkacaktır. Ne olursa olsun biz milletimiz için hizmet etmeye devam edeceğiz. Adil bir düzeni ve Yaşanabilir Türkiye’yi muhakkak kuracağız Allah’ın izniyle.”
“AFRAY’DA BİZİ ELEŞTİRENLERİ VİCDANLARIYLA BAŞ BAŞA BIRAKIYORUM”
Arslan, AFRAY konusuyla alakalı Afyonkarahisar Belediye Başkanı Mehmet Zeybek’in, caddelerin yetersiz ve işletme maliyetinin yüksek olması sebebiyle bu projeden vazgeçtikleri açıklamasını değerlendirdi. Arslan şöyle konuştu: “Öncelikle bir hatada ısrar etmemelerinden dolayı kendilerine teşekkür ederim. Hatırlanacağı üzere biz bu işe en başından itibaren karşı çıkmıştık. Yeterli nüfusumuz olmadığını, otobüslerin bile yolcu bulamadıkları bir yerde tramvayın doğru olmadığını defaatle dile getirmiştik. O zaman bizi eleştirenleri kendi vicdanları ile baş başa bırakıyorum. Seçim zamanlarında vizyon projemiz diye sunulan bir projenin ne kadar üzerinde çalışıldığının takdirini de halkımıza bırakıyorum.
“ALT GEÇİT ÇALIŞMASI
EN GEÇ 3 AYDA BİTİRİLMELİ”
Karayolları Kavşağına yapılacak olan alt geçitin ihalesinin hayırlı olmasını temenni eden Arslan sözlerine şöyle devam etti: “Geçen hafta da belirttiğim iki hususu tekrar hartırlatmak istiyorum. Yapım esnasında trafik yoğunluğunun en aza indirilmesi için alternatif yolların iyi planlanması gerekmektedir. İşin yapım süresi maksimum 3 ay ile sınırlandırılmalıdır.” dedi.
“KEŞKE MİLLET BAHÇESİ YERİNE BİN KİŞİLİK FABRİKA KURSAYDINIZ”
Belediye Başkanı Mehmet Zeybek’in, Millet Bahçeleri çalışmalarının devam ettiğin yönündeki açıklamasına atıfta bulunan Arslan, “Yaşadığımız süreç göstermektedir ki; insan evden çıkmadan, gezmeden, dolaşmadan, millet bahçelerine gitmeden, parka gitmeden yaşayabilmektedir. Ancak aç yaşayamaz. Dolayısıyla keşke bu emeklerinizi, enerjinizi, gayretinizi 500 kişinin çalışabileceği, bin kişinin çalışabileceği bir fabrika kurmak için değerlendirseydiniz. Halkımızın ekonomik düzeyi yükseldikten sonra park bahçe işlerine sıra gelseydi daha güzel olurdu.” diye konuştu.
>> Burcu AYDIN’ın Haberi