Nöbetçi Eczaneler
31 Aralık 2015 Perşembe 15:57:12 Geçenlerde yeni şehirleşen köylerden birine gittim. Durakta minibüs beklerken, bir vatandaş geldi. O sırada boş arazide gezinen, yaşmaklı, ayağında şalvar, bir genç kızın el arabasıyla yerden bir şeyler topladığını gördüm. Merak ettim yanımdakine sordum:
-Bu köyden misin?
-Evet dedi.
– Kusura bakma, merakıma gitti. Ne topluyor?
-Hayvan dışkısı (Tezek) dedi ve ilave etti: O gördüğün kız Eskişehir’de okuyor. İktisat Fakültesi son sınıf öğrencisi. Babası küçük yaşta vefat etti. Şimdi ona bakan Dedesi yatalak hasta onu görmeye gelmiş.
–Aferin hayatı iyi öğrenmiş. Taktire şayan bir kız. Dedim.
– E…Felek öğretiyor. İşte… O anda aklıma Orhan Veli’nin şiiri geldi. İçimden okudum:
“Bu ne? Atom bombası,
Bu ne? Londra konferansı;
Bir elinde cımbız,
Bir elinde ayna;
Umurunda mı Dünya!
Elini sıcak sudan soğuk suya sokmayan, “Hazırın hanığı, pişmişin konuğu” bazı zamane kadın ve kızlarına adfolunur.
Eskiden Afyon’da hemen hemen her evde besi yapılan, sütü sağılan, büyükbaş hayvan bulunur, halkın % 70’i geçimini bu yoldan sağlardı. Sabah, erkenden şehirde canlılık başlar. Ot Pazar Camisi önünde sıra sıra kaymak tenekeleri olurdu. Alıcı seçici; ister tam, ister yarım, çeyrek, bitişiğindeki “Bıdık Fırın’ından aldığı taze ekmek arasına kaymak koydurur. Öyle işbaşı yapardı.
Afyonkarahisar’da: Üç koldan yaylıma giden sığırın arkasında eli kovalı kadınlar; sürüyü takip edip ardından koşarak hayvan dışkısı toplar. Daha sonra çukurda biriktirdiği hâsılatı samanla, kömür tozuyla karıştırıp, kasnaktan geçirerek kurutur, sobada yakar ya da satardı.
Garip Anam terziydi. Hayvan ardından koşmadı; kadınlara, çocuklara: Önlük, Don, Fistan, Pijama, Rendeli Hırka diker, karşılığı olmayan tezek getirir, kiminin parası, kiminin duası der geçer, iş bitirirdi. Mekânı Cennet Olsun.
Şimdi şehirde kokar yakıt devri çoktan geçti. Evde, Çarşıda, Fabrikada Akaryakıt devri başladı. Çevre temizliği yönünden tercih edilir olması iyi de, ekonomik açıdan; dışarıya bağlılığı zorunlu kıldı. Döviz kaybı, maliyet artışı, sıkıntı getirdi.
Türkiye enerjide doğalgaz ve ithal kömürde; Rusya’ya bağlı ve Avrupa’nın en çok doğalgaz tüketen ülkesi. Bunun yurtta ve ilimizde alternatifi Güneş, Rüzgâr, Jeotermal Enerjisi gibi kendi öz kaynaklarımıza yer vermeyişimiz düşündürücü.
Balneoloji (Sıcak suyu kullanma ilmi) Uzmanları Afyon merkezinin adeta sıcak su üstünde yüzdüğünden bahsederek ısınma ve Elektrik üretimi gibi alanlarda kullanılabilecek büyük potansiyele sahip bir merkez olduğunu söylediği halde, bizde etkili bir atak yok.
Sandıklı İlçemizin %80’i Jeotermal Enerjiyle ısıtılıyor. Petrol ve doğalgazdan büyük tasarruf sağlanıyor. Afyon Şehri ısınmada niye yabancı gaza muhtaç kalsın.
İlimizde ısınma alternatifi çok muazzam nimet bizi bekliyor. Biz ise ayağımızın altındaki bu değerimizi çiğniyor, yabancıdan dövizle gelene iltifat ediyoruz. Yerin altında altın var. Yeryüzüne çıkarmadıkça ne değeri var.
“İlim adamları gökte yıldız ararken yerdeki çukuru göremez içine düşermiş” Tevafuk olmuş ANS Kampüsü içinde sondaj yapılmış 60-80 C su bulunmuş. 278000 m. Karelik alan sıcak suyla ısınarak yakıt tasarrufu sağlanmış. Ayrıca düşük rezervli sular Serada kullanılmak üzere çevre köylere kazandırılmış. Bu yeterli mi? Hayır. Allah’ın hazinesi bol. Biz burnumuzun dibindeki öz kaynaklarımızı bırakıp, varlığımızı dışarıdan gelecek enerjiye bağlıyoruz. Unutmayalım: “Elden gelen öğün olmaz; o da vaktinde gelmez.” Bakarsınız candan bildiğiniz bir kişi, sırası gelir sizi yarı yolda bırakır mı? Bırakır “Güvendiğim dağlara, karlar yağdı.” Dersiniz. Rabbim bizi değil namerde, merde bile de muhtaç etmesin.
Organize Sanayi’deki bir şirket kullandığı elektriği kendi üretiyor. Fazlasını Elektrik Kurumu’na satıyor. Bu ve bunun gibi girişimlerin önü açılırsa teşebbüs ruhu artar.
Afyon Belediyesi çöpten elektrik üretiyor. Şimdi de Güneş enerjisinde elektrik üretmeye başladığını öğreniyoruz. Arayan bulur, inleyen ölür.
Artık; sahaya inelim, Şehrimizi jeotermal enerjiyle ısıtalım. “Su akar Türk bakar.” imajını silelim.
Hayırlı cumalar, Allaha emanet olun.
