Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Ramazan Balkan
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

ARAPLAR VE YAHUDİLER – Kocatepe Gazetesi

Ramazan Balkan 31 Aralık 2012 Pazartesi 02:00:00
  Çanakkale savaşlarında başarısız olan İngiltere, savaşı, Anadolu’nun uzağına taşımaya karar verdiğinde Mekke Emiri Şerif Hüseyin’e ihtiyaç duydu. Neticede tarihimize Mac Mahon olarak geçen Nisan 1916 tarihli gizli antlaşmayla Şerif Hüseyin’e; Yemen’den Toros Dağları’na kadar uzanan sahada Arap Krallığı kurma vaadi verildi. Ardından 5 Haziran 1916’da Şerif Hüseyin kuvvetleri Medine’ye, 10 Haziran 1916’da Mekke’ye saldırdı ve bu tarihte Arap isyanını ilan etti.
Bu arada İngiltere sadece Şerif Hüseyin’le değil Necid hakimi Abdülaziz İbn Suud, Aden emiri El İdrisi, Suriyeli Refik El Azm vb ile bağlantılar kurdu, onlara da bazı vaatlerde bulundu. Arap topraklarının asıl paylaşımı ise İngiltere ve Fransa arasında imzalanan 26 Nisan 1916 tarihli Sayks/Picot anlaşmasıyla yapıldı. Yine 2 Kasım 1917’de hazırlanan Lord Bolfour Deklarasyonu’yla Yahudilere Filistin’de devlet kurma sözü verildi. Tabi bu paylaşım ve anlaşmalardan Şerif Hüseyin’in haberi yoktu.
1917 Bolşevik Devrimi yeni kurunla Sovyet Rusya savaştan çekilirken komünist yönetim 8 Kasım 1917’de bir bildiri yayınlayarak Rus Çarlığı’nın İngiltere ve Fransa’yla yaptığı Osmanlı topraklarının paylaşımı anlaşmalarını yayınladı. Cemal Paşa, 30 Kasım 1917 tarihinde Beyrut’ta yaptığı toplantıda Sayks/Picot ve Lord Boulfour Deklarasyonu metinlerini açıklayarak bizzat Şerif Hüseyin’e içine düştüğü tuzak ve hileyi haber verdi.
İngiltere tedirgindi, Şerif Hüseyin’in isyanı sonlandırması ve Türk tarafına geçmesi ihtimali vardı. Fakat gelişmeler İngiltere’nin korktuğu gibi olmadı, Şerif Hüseyin bu açıklamaları “Türk Propagandası” olarak adlandırıp dikkate almadı. Hatta “Türklerle aramızda kılıçtan (düşmanlık) başka bir şey yoktur. Araplar ve Yahudiler İbrahim’in iki asil evladıdır” açıklamasını yaptı. Bu açıklamayla kutsal metinlerde geçen; İbrahim Peygamberin İshak isimli oğlundan Yahudiler, İsmail isimli oğlundan Arapların türediğini, Yahudiler Filistin’e göç etse bile onlarla Arapların kardeşçe yaşayabileceğini ima etti. Hatta oğul Faysal o kadar ileri gitti ki; Londra’da Siyonist önderlerden WEİZMANN ile 3 Ocak 1919’da dostluk ve işbirliği anlaşması yaptı. Yine Şerif Hüseyin 18 Ocak 1919’da toplanan Paris Barış Konferansı’na sunduğu memorandumda; “600 yıldır Arapları eritmek için çalışan Türklerden kurtulmak için (birlikte) mücadele ettik. Filistin’de Araplar çoğunluktadır. Yahudiler, kan bakımından Araplara son derece yakındır ve iki ırk arasında karakter ihtilafı yoktur. İlke olarak tamamen biriz… Hükümet kurmak zor değil, asıl engel Türk hükümetinin sorumlu olduğu yerel cehalettir.” cümlelerini kullandı.
Bu satırlar hem kandırılmanın hem de İngiliz emperyalizmine teslim olmanın ifadelerdir.
Bundan sonraki yaşananlara gelince; 18 Ocak 1919’da toplanan Paris Barış Konferansı Şerif Hüseyin için tam bir hayal kırıklığı oldu. Yemen’den Toros Dağları’na uzanan Arap krallığı yerine Ürdün, Suriye, Irak, Lübnan, Filistin olarak Kuzey Arabistan parçalanıyordu. Paris Barış Konferansı’nın ardından 18 Nisan 1920’de toplanan San Remo Konferansı’nda; Irak, Ürdün ve Filistin İngiltere’ye, Suriye, Lübnan ve Hatay da Fransa’ya bırakıldı. Hatta bu paylaşıma karşı çıkan Prens Faysal Londra’da rehin olma tehlikesi yaşadı. Araplar ve Yahudiler aynı babanın oğullarıdır gerekirse bir arada yaşayabiliriz temennileri onlara fayda sağlamadı.

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER