• Haberler
  • Genel
  • ANS Araştırma ve Uygulama Hastanesi alanında tek

ANS Araştırma ve Uygulama Hastanesi alanında tek

Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) sağlık alanındaki çalışmalarıyla ilklere imza atmaya devam ediyor. Bu kapsamda AKÜ Ahmet Necdet Sezer Araştırma ve Uygulama Hastanesi, Afyonkarahisar’da çocuk kardiyolojisi alanında hizmet veren tek hastane özelliğini taşıyor Ekim 2012 tarihinden itibaren AKÜ Ahmet Necdet Sezer Araştırma ve Uygulama Hastanesi’nde görev yapan ve Afyonkarahisar’da tek çocuk kardiyolojisi uzmanı olan Öğr. Grv. [&hellip]

ANS Araştırma ve Uygulama Hastanesi alanında tek

Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) sağlık alanındaki çalışmalarıyla ilklere imza atmaya devam ediyor. Bu kapsamda AKÜ Ahmet Necdet Sezer Araştırma ve Uygulama Hastanesi, Afyonkarahisar’da çocuk kardiyolojisi alanında hizmet veren tek hastane özelliğini taşıyor

Ekim 2012 tarihinden itibaren AKÜ Ahmet Necdet Sezer Araştırma ve Uygulama Hastanesi’nde görev yapan ve Afyonkarahisar’da tek çocuk kardiyolojisi uzmanı olan Öğr. Grv. Dr. Ayhan Pektaş, konu ile ilgili yaptığı açıklamada Çocuk Kardiyoloji Bilim Dalı olarak her gün poliklinik hizmeti verdiklerini, ayrıca bölümün yeni açılması ve günlük hasta sayısının 15-20 kişi arasında değişmesi nedeniyle ekokardiyografi için randevu verilmediğini, aynı gün içinde yapılmaya çalışıldığını söyledi.
ALT YAPI ÇALIŞMALARI SÜRÜYOR
Polikliniğe genellikle çarpıntı, göğüs ağrısı, bayılma, morarma ve üfürüm duyulması gibi nedenlerle başvuru olduğunu belirten Öğr. Grv. Dr. Pektaş, “Bu şikayetlere yol açacak kardiyak sebepleri ortaya çıkarabilmek için öncelikle telekardiyogam ve elektrokardiyogram gibi basit testleri yapmaktayız. Bu testlerin sonrasında eğer gerekli görürsek “Ekokardiyografi, Ritm Holter, Efor Testi ve Tilt Testi” gibi ileri tetkikleri yapmaktayız. Ekokardiyografi dahil basit testlerimizi aynı gün sonuçlandırabilmekteyiz. Diğer testlerimizi şu an için randevu sistemiyle gerçekleştiriyoruz ancak bu testleri daha hızlı yapabilmek içinde gerekli alt yapımızı oluşturmaktayız” dedi.
KALP HASTALIKLARI
İKİYE AYRILIYOR
Öğr. Grv. Dr. Pektaş, kalp hastalıklarının doğumsal ve edinsel olarak ikiye ayrıldığını ifade ederek, “Doğumsal kalp hastalıkları, bebek anne karnındayken oluşan, doğar doğmaz bulguları ortaya çıkabilen ya da ileri yaşlarda tanı konulabilen hastalıkları içerir. Nedir bunlar diye bakarsak kalp içinde delikler, kalpten çıkan veya giren damarlarda darlıklar, kalp içindeki kapaklarda darlık ya da yetmezlikler ve kalbin veya damarların pozisyonunda bozukluklar olarak özetlenebilir. Hastadaki kalp hastalığına göre bulguları değişmekle beraber genellikle morarma, kilo alamama, nefes darlığı, göğüs ağrısı, çarpıntı, sık enfeksiyon ve sıklıkla kalpte üfürüm duyulmasıdır. Yine edinsel kalp hastalıkları; doğum sonrası normal olup, yaşamın herhangi bir döneminde enfeksiyonlara, ilaçlara ve koroner damar hastalıklarına bağlı kalpte oluşan bozukluklar olarak tanımlanabilir. Bu hastalar da genellikle yukarıda belirtilen bulgular ile başvurur. Bu hasta grupları da Çocuk Kardiyoloji Bilim Dalında “fizik muayene, telekardiyogram, elektrokardiyogram, holter, ekokardiyogram ve kateter-anjiyografi tetkileri” ile değerlendirilir” diye konuştu.
DOĞUMSAL KALP HASTALIKLARININ BİRÇOK NEDENİ OLABİLİR
Doğumsal kalp hastalıklarının birçok nedeninin olabileceğini de dile getiren Öğr. Grv. Dr. Pektaş, nedenlerin başlıcalarının kromozom defektleri, ilaçlar, enfeksiyonlar ve çevresel nedenler ile genetik nedenler olarak sınıflandırılabileceğini söyledi. Öğr. Grv. Dr. Pektaş, ailesinde veya yakın akrabasında erken yaşta kalp hastalığı olan, gebeliği sırasında döküntülü enfeksiyon geçiren ya da herhangi bir sebepten dolayı bebeği etkileyebileceği düşünülebilen ilaç kullanan ve genetik geçiş gösteren hastalığa sahip çocukları olan ailelerin kontrolden geçmesi gerektiğini belirtti.
Kalp hastalığının yenidoğan ve süt çocuğu döneminde morarma, kilo alamama, sık enfeksiyon ve kalp yetmezliği belirtileri olmakla beraber, daha büyük yaş gruplarında çabuk yorulma, göğüs ağrısı, çarpıntı, bayılma ve kalp yetmezliği gibi belirtiler ile kendini gösterebileceğini söyleyen Öğr. Grv. Dr. Pektaş, “Ağır kalp hastalıkları anne ve babalar tarafından fark edilebilir. Ancak bazı kalp delikleri ve kapak hastalıkları adolesan döneme kadar bulgu vermeyebilir. Hatta aileler bu durum karşısında şaşkınlıklarını sıklıkla ifade ederler çünkü çocuklarının düzenli olarak çocuk doktoru kontrolü altında olduğunu, böyle bir şeyin olmasının mümkün olamayacağını belirtirler. Maalesef bazı hastalıklarımız adolesan yaşa kadar bulgu vermeyebiliyor. Doğumsal kalp hastalıklarının sebepleri çok fazla olması nedeniyle önlenebilmesi, tabi ki biraz zor gözükse de erken tanı ve tedavi bu hastalıklarda daha önem taşımaktadır” dedi.
PEKTAŞ UYARILARDA BULUNDU
Doğumsal kalp hastalıklarının görülme oranının yüzde 0.1 olduğunu ve hastalığın tedavisinde en önemli sürecin bebeğe anne karnındayken tanı koymak olduğunu ifade eden Öğr. Grv. Dr. Pektaş, “Gebeliğin 17. ve 24. haftalarında fetal ekokardiyografi yapılmaktadır. Bu görüntüleme yöntemiyle yüzde 80-95 oranında kalpteki yapısal anormalliklere tanı konabilmektedir. Bu bize ne kazandırır diye düşünürsek, öncelikle doğum sonrası acil müdahale edilmesi gereken bebekler için hazırlık yapılmasını ya da gerekli merkeze doğum öncesi yönlendirmemizi sağlar. Afyon’daki 3 aylık dönemimde 3 tane ağır kalp hastalığı olan vakamız oldu ve 2 tanesini ileri merkeze yönlendirdik. Tabi yine bazı kalp hastalıklarına anne karnında iken de müdahale edilmeye başlandı, bunu da belirtmek isterim. Ayrıca her yaş grubu için kalp ameliyatı yapılabiliyor. Bazı vakalar hatta birden fazla ameliyat gerektiriyor. Çocuk ve bebeklerde morarma yapan kalp hastalıkları sıklıkla büyüme ve gelişme geriliğine sebep olmakla beraber morarma yapmayan kalp hastalıklarının da bir kısmı büyümeyi negatif yönde etkileyebiliyor. Ağır kalp hastalıklarına müdahale edilmezse maalesef hastayı erken dönemde kaybetme riski ile karşı karşıya kalıyoruz. Bunun dışındaki geç tanı konulan ya da başka nedenler ile takibini yaptıramamış olgularda ortalama 10 yaş sonrasında akciğer tansiyonu çok yükselebiliyor ve bu vakalarda ameliyat ile düzeltme şansımız kalmıyor. Bu vakalar 20-30’lu yaşlara kadar çabuk yorulma, morarma, çarpıntı ve bayılma gibi bulgularla hayatlarını sürdürebiliyorlar. Tabi çok düşük de olsa, bu gibi vakaların da kalp- akciğer nakli şansı olabiliyor” şeklinde konuştu.
TAKİPLER DÜZENLİ YAPILMALI
Konuşmasında kalp hastalıkları konusunda uyarılarda da bulunan Öğr. Grv. Dr. Pektaş, “Kalp hastalığı denilince halkımız korkuyor veya telaşlanıyor. Ancak günümüzde birçok kalp hastalığının tedavisinin erken tanı konulduğunda mümkün olması nedeniyle ailelerin çocuklarının takiplerini düzenli bir şekilde yaptırmasını öneriyorum. Yine yukarıda bahsettiğim hastalık bulgularına sahip olan ailelerin çocuklarını mutlaka bir kez de olsa Çocuk Kardiyoloji Bölümünde muayene ettirmelerinin gerekli olduğunu düşünüyorum. Ayrıca hamile olan anne adaylarının da 17. ve 24. haftalarında eğer takip eden kadın doğum uzmanları gerekli görüyorsa fetal ekokardiyografi testini yaptırmalarını önerebilirim. Son olarak 14 Şubat tarihinin aynı zamanda Dünyada Konjenital Kalp Hastalıkları Farkındalık Günü olduğunu da hatırlatmak isterim” diye konuştu. (Kocatepe)

Bakmadan Geçme