• Haberler
  • Gündem
  • Anadolu Basını'nın gücü tirajlarla, reytinglerle ölçülemez

Anadolu Basını'nın gücü tirajlarla, reytinglerle ölçülemez

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Anadolu Yayıncılar Derneği'nin üyelerini kabul etti. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde gerçekleşen kabulde, Anadolu'da yayın yapan yerel, bölgesel radyo, televizyon, gazete ve dergi temsilcileri ile Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş da hazır bulundu. Toplantıya Afyonkarahisar'dan Kocatepe Gazetesi Sahibi Sezer Küçükkurt, Hisar Gazetesi Sahibi M. Emin Birliktir, Kadınana Gazetesi Sahibi Canser Kuzu, Sabah Gazetesi Temsilcisi Hakan [&hellip]

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Anadolu Yayıncılar Derneği’nin üyelerini kabul etti. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde gerçekleşen kabulde, Anadolu’da yayın yapan yerel, bölgesel radyo, televizyon, gazete ve dergi temsilcileri ile Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş da hazır bulundu. Toplantıya Afyonkarahisar’dan Kocatepe Gazetesi Sahibi Sezer Küçükkurt, Hisar Gazetesi Sahibi M. Emin Birliktir, Kadınana Gazetesi Sahibi Canser Kuzu, Sabah Gazetesi Temsilcisi Hakan Dilek, Kanal 3 Genel Müdürü Saadettin Ulusoy ve eşi, Türkeli Gazetesi muhabiri Oktay Yüksel ve Eşi katıldılar. Cumhurbaşkanı yaptığı konuşmada Anadolu Basını’nın değerine önemli vurgularda bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Türk halkının milli gururuna ve Avrupa’ya yönelik sözleri medya temsilcilerinin alkış seliyle karşılandı.
Toplantının açılış konuşmasını yapan Anadolu Yayıncılar Derneği Başkanı Sinan Burhan Anadolu’da yayın yapan gazete, radyo, televizyon ve internet sitelerinin taleplerini dile getirdi.
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş ise Hükümet olarak Anadolu medyasının önemine inandıklarını dile getirerek, “Sizler, burada bulunan herkes Demokrasi sınavından geçmiş kişilersiniz” dedi.
ANADOLU BASINI HER KRİTİK
DÖNEMDE MİLLETİN YANINDA
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise, “Bir kemiyet, bir de keyfiyet vardır. (Kemiyet yani sayı çokluğu, keyfiyet yani kalite) Tirajlarla, reytinglerle Anadolu Basını’nın gücü ölçülemez. Anadolu medyasını desteklemenin, güçlendirmenin önemine inanıyoruz. Yılın 365 günü, günün 24 saati sürdürülen bir faaliyet ancak aşkla, tutkuyla yürütülebilir. Ülkesine, milletine karşı sevgisi olmayan bu işleri yürütemez” dedi.
Kabulde yaptığı konuşmasına, dernek üyeleriyle birlikte olmaktan duyduğu memnuniyeti ve kendilerine başarı dileklerini ifade ederek başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, dernek çatısı altında bulunan 320 yerel medya kuruluşunun, 2010 yılından beri, Türkiye’nin her kritik döneminde milletin ve onun temsilcilerinin yanında yer almalarını çok önemli gördüğünü söyledi.
“15 TEMMUZ’DA, DARBECİLERİN
 GERÇEK YÜZÜNÜ DEŞİFRE ETTİNİZ”
15 Temmuz gecesi, pek çok yerde yerel medyanın ortak bir platform oluşturarak, darbecilere karşı yayın yapmalarını asla unutmayacaklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Marmaris’te ilk verdiğim, ancak teknik aksaklıklar sebebiyle ulusal medyada yer alamayan konuşmamı, sınırlı imkânlarınıza rağmen sizler milletimize ulaştırdınız. O gece darbecilerin gerçek yüzlerinin deşifre edilerek, milletimizin istiklaline ve istikbaline sahip çıkmasında Anadolu medyasının çok önemli hizmetlerinin geçtiğini biliyorum. Demokrasi nöbetleri bitene kadar devam eden bu omurgalı tavrınız için de her birinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum.” dedi.
Anadolu basınının tavrını; Kurtuluş Savaşından, tek parti dönemine karşı verdiği demokrasi mücadelesinden, darbe dönemlerinde konuşma cesaretini göstermesinden bildiklerini ve takdirle yâd ettiklerini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, yerel basının gücünün demokrasinin gücünü gösterdiğini, bu yüzden de gücünün reyting ve tirajla ölçmenin doğru olmadığını ifade etti.
“ANADOLU BASINI DAİMA HAKİKATİN VE HAKKIN YANINDA
YER ALACAKTIR”
Uydu kiralarından müzik telifi ücretlerine kadar, Anadolu basınının imkânlarını zorlayan hususlarda bu durumun göz önünde bulundurulması ve kamu ilanlarının dağıtımında Anadolu basınını koruyacak yöntemlerin geliştirilmesi gerektiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, ulusal ve uluslararası medyaya personel yetiştiren ve bu niteliği ile bir okul olarak görev yapan yerel basının varlığını sürdürmesinin, kendini geliştirmesinin, yeni kadroların yetişmesinin ancak bu şekilde sağlanabileceğini kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, insanın olduğu her yerde farklı düşüncelerin, hataların, çatışmaların olabileceğine, önemli olanın ise niyetlerin halis olması gerektiğine dikkat çekti ve “İnsafı, vicdanı, ahlakı elden bırakmayan her yorum, her görüş, her değerlendirme bizim için kıymetlidir. Buna karşılık yalanı, iftirayı, çamur atmayı marifet sanan kimseye de saygı göstermemiz mümkün değildir. Anadolu basınının, içinden çıktığı milletin değerlerine uygun şekilde, daima hakikatin ve hakkın yanında yer aldığına, yer alacağına inanıyorum” diye konuştu.
“KİMİN İKTİDARA
GELECEĞİNİ MANŞETLERİYLE BELİRLEYENLERİN DÜZENİNİ BOZDUK”
Dünyada medyanın, yaygın olarak, demokrasinin nüvesini oluşturan yürütme, yasama, yargının ardından dördüncü güç olarak zikredildiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerinin devamında şunları söyledi: “Ülkemizde geçmişte, kendini bu sıralamanın ilk sırasına çıkartan, zımnen milleti ve millî iradeyi temsil eden kurumları tanımadığını söyleyen medya patronları gördük. Milletimizin değerlerine karşı savaş açan, kültürümüzü, tarihimizi, medeniyetimizi yıkmayı kendine misyon edinen basın organları, basın mensupları gördük. Aynı tıynette oldukları siyasetçilerle birlikte, Türkiye’nin varlığının ve birliğinin teminatı olan tüm sembollere saldıran medya gruplarının faaliyetlerine ne yazık ki şahit olduk. Elbette farklı politikalar izleyen yayın kuruluşları vardı. Ama maalesef, medyadaki hâkim yapı, bu kesimlerin kontrolündeydi. ‘Tüzüklerle çarpışarak büyüdük’ diyen şairden ilham alarak, biz de manşetlerle çarpışarak bugünlere geldik. Geçmişte kimin iktidara geleceğini, kimin iktidardan düşeceğini manşetleriyle belirlemeye alışmış olanların düzenlerini bozarak yolumuzda yürüdük. Kendi halkına ‘cahil’ diyen, ‘koyun sürüsü’ diyen, ‘bidon kafalı’ diyen, ‘göbeğini kaşıyan adam’ diyenlere eyvallah etmediğimiz için her türlü saldırıya, hakarete maruz kaldık. Onun için de ‘muhtar bile olamaz’ diye, ‘amiral gemisi’ diye geçinenler sürmanşet attılar.”
Güçlerini manşetlerden değil, sandıktan ve milletten aldıkları için, bu çarpık zihniyete meydan okuduklarını sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kendi ülkesini yurt dışındaki birtakım güçlere şikâyet eden, ihbar edenlerle mücadelemizi sonuna kadar sizlerle birlikte sürdüreceğiz. Medya mensubu görüntüsü altında terör örgütlerine militanlık, yabancı servislere ajanlık yapanlara taviz vermeyeceğiz” ifadelerini kullandı.
“YARGI BAĞIMSIZDIR, KARIŞAMAYIZ”
Almanya Başbakanı Angela Merkel’in, çifte vatandaşlık hakkına sahip ve bir Alman gazetesinin muhabiri olan; terör propagandası yapmaktan dolayı Türkiye’de tutuklu bir kişinin serbest bırakılmasını istediğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendisinin bu istek üzerine, Almanya’ya iletilen 4 bin 500 PKK’lı teröristin dosyasının akıbetini sorduğunu kaydetti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu soru üzerine Almanya Başbakanı Merkel’in ‘yargı bakıyor’ cevabını verdiğini, kendisinin de bunun üzerine “Bizde de bırakın yargı baksın, gelsin yargıya teslim olsun. Onunla ilgili kararı da bizde yargı verir, çünkü bizde yargı bağımsızdır, biz karışamayız” dediğini aktardı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerinin devamında Almanya Başbakanı Merkel’e hitaben, “Sen Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanına adeta kapını kapıyorsun, bakanlarına kapını kapıyorsun, uçuş izni vermiyorsun, oraya gidenleri konuşturtmuyorsun ve Hollanda atını, itini benim vatandaşlarıma üzerine süren, benim Bakanıma affedersin arabada mahkûmiyet verene ‘Hollanda’nın yanındayım’ diyorsun. Peki, sen Hollanda’nın yanında mısın? Güzel. Ben de halkımın ve hakkın yanındayım, böyle devam edeceğiz” sözlerine yer verdi.
AVRUPA’YA YÖNELİK SÖZLERE BÜYÜK ALKIŞ DESTEĞİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının devamında Türkiye’yi tehdit eden Avrupa ülkelerine hitaben, “Türkiye, itilecek-kakılacak, onuruyla oynanacak, bakanları kapılardan kovulacak, vatandaşları yerlerde sürüklenecek bir ülke değildir. Dünyanın her yerinde bu yaşananlar çok yakından takip ediliyor. Biz böyle davranmaya devam ederseniz, yarın dünyanın hiçbir yerinde hiçbir Avrupalı, hiçbir Batılı güvenle, huzurla sokağa adım atamaz. Bu tehlikeli yolu açarsanız en büyük zararı siz görürsünüz. Bunun için Türkiye olarak Avrupa ülkelerini demokrasiye, insan haklarına, özgürlüklere saygılı olmaya davet ediyoruz. Unutulmamalıdır ki, bu değerlere bizim kadar özellikle Avrupalının ihtiyacı vardır” şeklinde konuştu.
Türkiye’nin 16 Nisan’da tarihî bir tercihte bulunarak, yaklaşık 200 yıllık geçmişi olan yönetim sistemi arayışında ya mevcut sistemle devam etme ya da Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’ne geçme kararı vereceğinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hani şimdi bunlar parlamenter demokrasi filan diyorlar ya, aslında parlamenter demokrasi diye bir şey olmadı bu ülkede. Parlamenter demokrasiyle vesayet sistemi oldu, bunu yaptılar. Esasen uzun yıllardır yeni anayasa çalışmaları kapsamında bu konuyu tartışıyor, değerlendiriyor, üzerinde çalışıyoruz. 15 Temmuz gecesi yaşananlar bu değişimin ne kadar gerekli olduğunu bir kez daha gösterdi. Mecliste gerek AK Parti, gerekse Milliyetçi Hareket Partili arkadaşlarımızın ortak gayretleriyle, dayanışmasıyla birliyorsunuz bir halk oylaması süreci başlatıldı ve referanduma karar verildi” değerlendirmesinde bulundu.
Konuşmasının devamında, “Bir başka önemli ayrım; bizim getirdiğimiz yönetim sisteminde cumhurbaşkanı en başta milletin, onunla birlikte meclisin ve kamuoyunun denetimine tabidir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Tek adam rejimlerinde ise hiçbir denetim söz konusu olamaz. Zaten bunlar Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemindeki Cumhurbaşkanının bir şahsı değil bir statüyü ifade ettiğini bir türlü anlamıyorlar. Bu sistemdeki Cumhurbaşkanının kim olacağı seçimlerde millet tarafından belirlenir. Hâlbuki tek adam rejimlerinde ortada bir şahıs vardır, statü değil. Yetkiler kurumsal yapı adına değil, kişinin kendi şahsı adına kullanılır. Dolayısıyla ortada hukuk yoktur. Cumhurbaşkanlığı Sistemi ise, anayasasıyla, yasalarıyla baştan sona hukuka tabi, hukukun da bu makama verdiği yetkilerle sınırlı bir yönetimi ifade eder.”
“BU MİLLETİN İRFANI
NİYETLERİ KEŞFETMEYE,
HAKİKATİ ANLAMAYA MUKTEDİRDİR” SÖZLERİ AYAKTA ALKIŞLANDI
Gerçeği yansıtmayan bu iddiayı ağızlarına sakız edenlerin tek amacının milletin kafasını bulandırmak ve meselenin gerçekler değil kendi yalanları çerçevesinde tartışılmasını temin etmek olduğuna vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz bunları muhatap almadıkça tabii bunlar cüretlerini artırıyorlar. Mecliste başladıkları fesih yalanını lokantalara kadar indirmelerinin sebebi de işte budur. Meydanı iftiracılara terk etmemek için, hakikatleri böyle mukayeseli olarak anlatma yoluna gidiyoruz” diye ekledi.
Konuşmasının sonunda yerel medya mensuplarından; izleyicilerine, okuyucularına ve takipçilerine yapacakları yayınlarda ‘sadece ve sadece hakikatleri anlatmalarını’ isteyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Anayasa değişikliğinin 18 maddesi ne diyorsa onu anlattığımızda inanın milletimiz her şeyi görecek, her şeyi kavrayacaktır. Bu milletin irfanı, gövdenin içindeki kalbin gerçek niyetlerini keşfetmeye, kafanın içindeki hakiki düşünceleri anlamaya muktedir” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu sözleri toplantıya katılanlar tarafından ayakta alkışlandı.
Toplantı sonrasında basın mensuplarına kokteyl verilirken, Cumhurbaşkanı Erdoğan Kastamonu mitingine katılmak üzere helikopter ile Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nden ayrıldı. >> Sezer KÜÇÜKKURT’un Haberi

Bakmadan Geçme