Altun'dan Dikkat Çekici Mesaj!
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Prof. Dr. Fahrettin Altun, 'Ölümünün 100. Yılında Ziya Gökalp ve Sosyoloji Sempozyumu'na dikkat çeken bir mesaj gönderdi
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı, Türk Tarih Kurumu, Afyon Kocatepe Üniversitesi ve İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Araştırma Merkezi iş birliğinde “Atatürk Kongre Merkezinde gerçekleştirilen “Ölümünün 100. Yılında Ziya Gökalp ve Sosyoloji Sempozyumu”na Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Prof. Dr. Fahrettin Altun, katılamadı.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Prof. Dr. Fahrettin Altun, “Ölümünün 100. Yılında Ziya Gökalp ve Sosyoloji Sempozyumu” açılış programına gönderdiği mesajda AKÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Karakaş’tan dikkat çekici şekilde bahsetti.
Altun, mesajında şu ifadeleri kullandı: “Sayın Valim, Sayın Rektörüm, Kıymetli Hocalarım, Sevgili Gençler Hepinizi saygı ve muhabbetle selamlıyorum. Kendisi de Ziya Gökalp üzerine önemli çalışmalara imza atmış olan Afyon Kocatepe Üniversitesi Rektörü kıymetli dostum, meslektaşım, Prof. Dr. Mehmet Karakaş'ın şahsında bu anlamlı programın hayata geçmesine vesile olan herkese şükranlarımı sunuyorum. İki gün boyunca Ziya Gökalp ve Türk Sosyolojisi üzerine ufuk acıcı tepkilerin sunulacağı bu sempozyumun bilim dünyamıza değerli katkılar sunmasını temenni ediyorum. Hem siz değerli hocalarımla bir araya gelmek, hem de Ziya Gökalp'in fikirlerini konunun uzmanlarıyla birlikte mütalaa etmek için heyecanla beklediğim bu programa katılamamanın üzüntüsünü paylaşıyorum.
Ziya Gökalp, modern Türk düşüncesi ve Türk sosyolojisinin en önemli, kurucu isimlerinden biridir. Ziya Gökalp, zor bir zamanda, çetin bir konjonktürde önemli çalışmalara imza atmıştır. Bu sebeple Ziya Gökalp ile ilgili yapılacak araştırmalar, Osmanlı son dönemi ve Cumhuriyet'in kuruluş döneminin toplumsal ve siyasal meselelerinin daha iyi anlaşılmasına katkıda bulunacaktır.
Örneğin, Ziya Gökalp'in entelektüel dünyamıza önemli katkılarından olan kültür-medeniyet tartışması üzerinden yeni dönem modernleşme tecrübemizin nasıl sorunsallaştırılabileceği mühim bir soru olarak önümüzde durmaktadır. Yine Çağdaş-Türk düşüncesi içerisinde sol kemalizmin Gökalp'in tezlerini ihmal etme yahut güdümlü şekilde okuma ısrarından neşet eden dogmatizmin yol açtığı fikri kuraklığın ne tür sonuçlar doğurduğu sorusunu tartışmak yararlı olmaz mı?
Elbette Gökalp'in fikirlerini yeni nesil ulus ötesi kimliklenmeler ve küreselleşme tartışmaları bağlamında da yeniden ele almanız gerekir. Türkiye'nin öncülüğüyle Türk dünyasının yeni bir küreselleşme paradigması inşa gayreti içinde olduğu bir dönemde Gökalp'in milli kimlik tezi yeniden sosyolojik eleştiri konusu yapılabilir.
Bugün burada, bu sempozyumda birbirinden değerli konu başlıkları masaya yatırılacak. Ben şahsım adına burada sunulacak tebliğ metinlerini okumayı büyük bir merakla, tecessüsle bekliyorum. İletişim Başkanlığı olarak bu önemli sempozyumun paydaşı olmaktan büyük bir memnuniyet duyduğumuzu da ifade etmek istiyorum.”