Altıntaş, “Çanakkale Savaşları”nı anlattı
Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Başkanlığı tarafından Çanakkale Savaşları konulu tarih söyleşisi gerçekleştirildi   Fen Edebiyat Fakültesi Amfi-3 salonunda gerçekleştirilen söyleşiye Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Başkanı Prof. Dr. Gürsoy Şahin, Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sadık Sarısaman ile birlikte öğretim elemanları ve öğrenciler katıldı. Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü [&hellip]
Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Başkanlığı tarafından Çanakkale Savaşları konulu tarih söyleşisi gerçekleştirildi
Fen Edebiyat Fakültesi Amfi-3 salonunda gerçekleştirilen söyleşiye Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Başkanı Prof. Dr. Gürsoy Şahin, Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sadık Sarısaman ile birlikte öğretim elemanları ve öğrenciler katıldı.
Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Türkiye Cumhuriyeti Tarihi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Altıntaş’ın Çanakkale Savaşlarını anlattığı söyleşinin açış konuşmasını yapan Tarih Bölümü Başkanı Prof. Dr. Gürsoy Şahin, Mart ayı olmasından dolayı 18 Mart Çanakkale Savaşları ile ilgili bir söyleşi gerçekleştirdiklerini ifade ederek Prof. Dr. Ahmet Altıntaş’ın Çanakkale Savaşları ile ilgili çok önemli çalışmalar yaptığını söyledi.
“ÇANAKKALE SAVAŞLARI ORTAYA KOYDUĞU DEĞER AÇISINDAN ÖNEMLİ”
Çanakkale Savaşları’nı anlatan Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Türkiye Cumhuriyeti Tarihi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Altıntaş, Çanakkale Savaşları’nın gerek tarihi gerekse günümüzde ortaya koyduğu değerler bakımından çok önemli olduğunu vurguladı. Çanakkale Savaşları’nın çıkmasının temel gerekçelerinden bahseden Altıntaş, “Osmanlı Devletinin 22 milyon metrekarelik bir coğrafyadan Sevr Antlaşmasıyla yaklaşık 150 bin kilometrekarelik bir coğrafyaya indirilmeye çalışılması temel noktalarından bir tanesi. Dolayısıyla da Çanakkale Savaşları Osmanlı tarihinin de en önemli dönüm noktalarından biri oluyor.” diye konuştu.
“ALMANLAR OSMANLI DEVLETİNİ SAVAŞA SOKMAK İÇİN UĞRAŞTI”
Osmanlı Devletinin I. Dünya Savaşı’na girme sebeplerini ve Osmanlı-Rus savaşlarını anlatan Altıntaş, şunları söyledi:
“Rus orduları Yeşilköy’e kadar gelmişlerdi ve burada durmak zorunda kaldılar. Rus ordularını burada durduranlar İngiliz baskısıydı. Bunun karşılığında da Rus orduları Ayastefanos önünde durdurulması karşılığında da İngilizler bu hizmetlerin karşılığında Kıbrıs’ı biz kiraladık dediler. O tarihten beri Kıbrıs’ta İngilizlerin üsleri vardır. Dolayısıyla günümüzde çok şey ifade eder. Balkan Savaşları kırılma noktalarından bir tanesi. Osmanlı Avrupa’sı olarak adlandırdığımız kısımlar tamamen işgal edilmiştir. Çatalca önlerine kadar Balkan orduları gelmişlerdir. Balkan Savaşları sırasında Osmanlı Devleti ‘Hasta Adam, Yenik Adam, Savaş Değeri Taşımayan’ bir ülke pozisyonundadır. Sonrasında Osmanlı Devleti haritasını küçültüyor. O dönemde bile Osmanlı Devleti yaklaşık 4 milyon kilometre karelik alana sahiptir. I. Dünya Savaşı’nın çıkma sebepleri çok farklıdır. Osmanlı Devleti’nin savaşa girip girmeme durumu çok tartışılan bir kavramdır. Sonuçta Osmanlı Devleti savaşa girmek durumunda kalmıştır. Talat Paşa’ya sorulan bir soru vardır: ‘Paşam biz bu savaşa neden girdik?’ Talat Paşa çeşitli sebepleri var ama en anlayacağınız şekilde şöyle söyleyeyim diye ifade eder: ‘Memurlara maaş veremiyorduk, ekonomimizin durumu bu kadar kötü ve bağımlı’ der. Bunun sonucunda Almanlarla gizli bir ittifak anlaşması yapılmıştır. 2 milyon altın gibi bir miktara Osmanlı Devleti ekonomik karşılık olarak savaşa girmek durumunda kalmıştır. Bu parada Osmanlı Devleti’ne peyderpey ödenecektir. Almanlar, Osmanlı Devleti’ni savaşa sokmak için epey bir gayret sarf etmek durumunda kaldılar. Almanya’nın İstanbul Büyükelçisinin bu konuda büyük çabaları oldu. Osmanlı Devleti savaşa girince İngiltere, Fransa, Rusya bu konuda neler yapabiliriz arayışları içine girdiler.”
“TOP MENZİLLERİ YETERSİZDİ”
3 Kasım 1914 tarihinde İngiliz-Fransız donanmasının en güçlü gemileri tarafından harekâta başlanıldığını kaydeden Altıntaş, “Anadolu yarımadasındaki Kumkale, Sarıçayır bölgesi Seddülbahir gibi bölgeleri topa tutuyorlar. Top menzilleri yetersiz olduğu için Osmanlı gemilerinin atışları bu gemilere ulaşamıyor. Bu tabyalarda 63 askerimiz şehit oluyor. Bu 63 askerimizin şehit olması bize bir gerçeği gösteriyor. Bizim tabyalarımızın silah, cephanelik, mühimmat alanında bir işe yaramadığını ve Osmanlı savunma sisteminin bu saldırılar karşısında çok etkili olamayacağı görülüyor. Savunma arayışları başlıyor. Savunma mekanizması olarak bir tümen askerden bahsediliyor. Biz burayı bu şekilde savunamayız diye yeni bir yapılanma gerçekleştiriyorlar. Gerek karadan gerekse denizden yeni bir yapılanma gerçekleştiriyorlar.” dedi.
Söyleşi, soru cevabının ardından sona erdi.