Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay

ALLAH’A EŞ VE ORTAK KOŞMADAN İMAN ETMEK

Muharrem Günay 25 Ağustos 2015 Salı 03:00:00
  İman etmek için Allah’ın varlığını kabul etmek yeterli değildir. Aynı zaman da O’na eş ve ortak koşmadan iman etmek gerekir. Müşriklerin bu durumuna dikkat çekilerek şöyle buyrulur:
“Onların çoğu, Allah’a ortak koşmadan iman etmezler.” (Yusuf: 12/106)
İbni Abbas der ki:
“Onlara ‘gökleri ve yeri kim yarattı?’ diye sorsan, “Allah” diye cevap verirler; fakat yine de Allah ile birlikte başkasına da taparlar.”
Bu herkesin zorunlu olarak kabul ettiği bir şeydir. Fakat günahların en büyüğü olan ve Allah’ın (c.c.) asla bağışlamayacağını bildirdiği şirki işleyenler, bunu kabul etmekle kendilerini kurtarmış olamazlar. Çünkü aynı zamanda bütün ibadetlerin yanlızca Allah (c.c.) için yapılması da gerekir. Ancak bu durumda din yalnız Allah (c.c.) için olur.
Kur’an’ı Kerim’de “İlah” sözcüğünün ne manaya geldiği açık bir şekilde bildirilmiştir.
Allah (c.c.) şöyle buyuruyor:
“Bir zaman İbrahim, babasına ve kavmine demişti ki: ‘Beni yaratan hariç sizin taptıklarınızdan uzağım. O, bana doğru yolu gösterecektir.’ Bunu ardında kalacak bir söz yaptı ki, belki (Allah’a) dönerler.” (Zuhruf: 43/26-28)
Müfessirler diyorlar ki:
“Buradaki “bir söz” ifadesi; tevhid kelimesi olan ‘La ilahe illallah’ sözüdür. Bu söz İbrahim’den (a.s.) sonra onun soyu arasında ebedi olarak kalacaktır.”
Katade de şöyle diyor:
“Onun soyundan gelenler bugün bile ibadette Allah’ı (c.c.) birliyorlar.”
Burada miras bırakılan sözle anlatılmak istenen; yalnızca Allah’a (c.c.) dostluk beslemek ve O’ndan başkalarından uzak kalmaktır. Allah’a (c.c.) dostluk ise ancak O’na ibadet ve O’ndan başka tüm mabudlarla ilgi ve bağları koparmakla sağlanır. İşte bu kelime, İbrahim’in (a.s.) soyu arasında sürekli devam edecektir. Peygamberler ve onlara tabi olanlar bunu miras yoluyla birbirlerine devretmişlerdir.
Şirk, çirkin olduğu için haram kılınmıştır. Çünkü burada Allah’a (c.c.) (hâşâ!) hakaret etme, eksiklik isnat etme ve O’nu yaratılanlara benzetme vardır.
Şu gerçek asla akıldan çıkarılmamalıdır:
Kim sevgi, tazim, korku, umut, dua, tevekkül, kurban, adak ve benzeri ibadetlerden herhangi birini Allah’tan (c.c.) başkasına ya da Allâh’la (c.c.) beraber bir başkasına yaparsa o kimseyi Allah’a (c.c.) eş koşmuş ve ilah edinmiş olur. Bu yaptığına kendi kafasından ne ad koyarsa koysun, bu kimse müşriktir.
Aklı başında olan herkes bilir ki, bir şeyin adını değiştirmekle o şey değiştirilmiş olmaz. Örneğin; kişiler zinaya, faize, içkiye kendilerince başka isimler verseler de bu isimler, asla zinayı zina, faizi faiz ve içkiyi içki olmaktan çıkarmazlar. Değişen sadece adlarıdır.
Hatta Rasulullah’ın (s.a.v.) haber verdiğine göre:
Ümmetinden bir grup, faize alışveriş, içkiye de başka bir ad vererek onları helal kılmak isteyeceklerdir. Bundan dolayı, Rasulullah (s.a.v.) kendilerini yermiştir. Eğer hüküm sadece kendisine o isim verilen şey hakkında olup işin hakikatiyle ilgili olmasaydı, o zaman yermenin bir manası olmazdı.
İşte bu, öteden beri şeytanın insanoğluna kurmaya çalıştığı tuzaklardan biridir. Şirki, şirk olarak değil de başka şeyler olarak sunar ve insanoğlunu yanıltır. Doğru yola ileten sadece Allah (c.c)’tır.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti