Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay

ALEMLERE RAHMET HZ. MUHAMMED – Kocatepe Gazetesi

Muharrem Günay 26 Şubat 2010 Cuma 02:00:00
  Peygamberimizin dünyaya teşrif ettiği 6.yüzyılda dünya, en huzursuz ve çalkantılı çağlarından birisini yaşıyordu. Hiç bir yerde huzur ve sükûn kalmamış, tüm dünyada kan ve gözyaşı akmaktaydı. İnsanlık bunalmıştı. Kendisini kurtaracak yeni bir önder bekliyordu. İşte Sevgili Peygamberimiz böyle bir ortamda doğmuş ve bütün beklentilere cevap vermek üzere dünyaya teşrif etmişti.
İnsanlar; asiller, köylüler, köleler diye sınıflara ayrılmış, kız çocukları diri diri toprağa gömülüyor, kadınlar bir eşya gibi alınıp satılıyordu. Her yerde güçlüler zayıfları eziyor, hak ve hukuka riayet edilmiyordu.
O devirde, insanlık din ve ahlak bakımından perişan bir durumda olup, insanların bir kısmı ateşe, bir kısmı ise güneşe, yıldızlara tapıyor, bir kısmı da kendi elleriyle yaptıkları ağaçtan, Taştan putlara tapıyordu. Allah’ın gönderdiği Semavi-Hak dinlerin ve kitapların asılları insanlar tarafından bozulmuştu. İşte böyle bir zamanda Cenâb-ı Hak Sevgili Peygamberimizi bütün bu olumsuzluklara son vermek üzere alemlere rahmet ve bereket olarak gönderdi.
KUR’AN’DAN ÖNCE İNDİRİLEN
KİTAPLARDA HAZRETİ MUHAMMED
Bakara suresi 146. ayette kendilerine kitap verilen Yahudi ve Hristiyan alimlerinin Hz. Muhammed’i kendi oğulları gibi bilip tanıdıklarına işaret edildikten sonra şöyle denilir: “O kendilerine kitap verdiğimiz ümmetlerin âlimleri onu o peygamberi oğullarını tanır gibi tanırlar, böyle iken içlerinden bir takımı gerçeği bile bile gizlerler.” (Bakara/146)
Ata b. Yesâr anlatıyor: Abdullah b. Amr, İbn el-Ûs’a (ra) rastladım, kendisine:
Bana Peygamberimizin Tevratta geçen sıfatlarından mâlumat ver, dedim.
– Peki. Vallahi o, Tevratta, Kur’an’da vasfedildiği şekilde anılmıştır. ( Tevrat’ta ) kendisine şöyle hitap ediliyor:
“_ Ey peygamber, biz seni şahid, müjdeci, uyarıcı, ümmi olan bir topluma bir koruyucu olarak gönderdik. Sen benim kulum ve elçimsin, sana mütevekkil vasfını verdim. ( Tevrat’taki vasıfları gaip zamiriyle bu kez şöyle açıklanır) : O, kaba ve katı yürekli değildir. Sokaklarda bağırıp çağırmaz, kötülüğe kötülükle karşılık vermez, affeder, bağışlar. Allah, haktan sapmış bir milleti onun vasıtasıyla: “Allah’tan başka hakkıyla ibadete lâyık bir tanrı yoktur” dedirtmedikçe onun ruhunu kabzetmez. Cenâb-ı Hak onun aracılığıyla kör gözleri, sağır kulakları, perdeli gönülleri açacaktır.” (Müsned-i Ahmed, Buhari’de benzerini Abdullah’dan, Beyhaki Hz. Aişe’den )
“İşte kendisine destek olduğum kulum; canımın kendisinden razı olduğu seçme kulum: ruhumu onun üzerine koydum. Milletler için hakkı meydana çıkaracaktır.
Bağırmayacak ve sesini yükseltmeyecek ve onu sokakta işittirmeyecek. Ezilmiş kamışı kırmayacak ve tüten fitili söndürmeyecek; hakkı hakikate erdirecek. Ve dünyada hakkı pekiştirin-ceye kadar zayıflamayacak ve adalar onun şeriatını bekleyecekler. (Tevrat, İşaya 42/1-4, C.Yıldırım, İlmin Işığı nda Asrın Kur’an Tefsiri, cilt 2, s:949)
İslam’a göre en büyük suç ve günahlardan birisi de ilmi ve hakikatleri saklamaktır. Kur’an-ı Kerîm’de bu konuda Yahudi ve Hristiyanlarla ilgili olmak ve hükmü müslümanları da kapsamak üzere bazı ayetler nazil olmuştur İmam Suyûtî “ed-Dürrü’l-Mensûr” isimli eserinde, İbn Abbas’tan rivayet ettiğine göre, Muâz b Cebel ve bazı sahabiler Yahudi bilginlerinden bir gruba Tevrat’taki bazı hükümleri sordular. Yahudiler bu bilgileri gizlediler ve haber vermekten kaçındılar Bunun üzerine şu ayet nazil oldu: “İndirdiğimiz açık delilleri ve hidayeti biz kitapta insanlara açıkça belirttikten sonra- gizleyenler var ya; işte onlara hem Allah lânet eder, hem de bütün lânet edebilenler lânet eder Ancak tövbe edip, durumlarını düzeltenler ve gerçeği açıklayanlar başkadır Onları bağışlarım; çünkü ben tövbeyi çok kabul edenim, çok esirgeyenim” (el-Bakara, 2/159-160)
Yahudilerin peygamber Efendimizin geleceğini bildikleri halde bu gerçeği sakladılar. Nitekim bir ayette şöyle buyurulur; “Onlar, yanlarındaki Tevrat ve İncil’de (vasıflarını) yazılı buldukları o elçiye, o ümmi Peygambere uyarlar” (el-A’râf, 7/157)
(Devamı Yarın)

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti