• Haberler
  • Genel
  • AKÜ Rektörü'nden Sıra Dışı Konferans: Şehirler Konuşur!

AKÜ Rektörü'nden Sıra Dışı Konferans: Şehirler Konuşur!

Afyon Kocatepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Karakaş, Afyonkarahisar İl Milli Eğitim Müdürlüğü'nün Şehir ve Kültür Akademisi çalışmaları kapsamında öğretmenlerle bir araya geldi. Rektör Karakaş, sosyoloji bakımından şehir kavramını ele aldı.

Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Rektörü Prof. Dr. Mehmet Karakaş, Afyonkarahisar İl Milli Eğitim Müdürlüğü Öğretmen Akademileri kapsamında kurulan Şehir ve Kültür Akademisinin 2. dönem ilk programında “Şehrin Kültürel Çalışmaları ve İnsana Etkisi” konusunu anlattı.

Afyonkarahisar İl Milli Eğitim Müdürlüğünde gerçekleştirilen konferansa; Afyonkarahisar İl Milli Eğitim Müdürü Miraç Sünnetci, müdür yardımcıları ve öğretmenler katıldı.
AKÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Karakaş, “Şehrin Kültürel Çalışmaları ve İnsana Etkisi” konulu sunumunda şehir ve insan, geleneksel, modern ve post-modern şehirlerin değişim dönüşümleri ve insana etkilerini anlatarak değerlendirmelerde bulundu.

AKÜ Rektörü'nden Sıra Dışı Konferans: Şehirler Konuşur!

Günümüzdeki kurumsal formuyla öğretmenlik mesleğinin şehirlerde ortaya çıktığını ifade eden Karakaş, “Öğretmenlik mesleğinin yeşerdiği ve kök saldığı temel yerleşim alanı olan ve insanoğlunun çok büyük bir kısmının yaşamını sürdürdüğü, mekâna ruh veren ve medeniyetlerin inşa edildiği yerleşim birimleri şehirlerdir. Öğretme işi, hayatın her alanında ve her anında olan bir süreçtir. Ancak bir meslek olarak ortaya çıkışı ve yaygınlaşması ağırlıklı olarak şehir hayatında gerçekleşmiştir. Bu nedenle şehir ve insan etkileşimi, çok önemlidir ve belirleyici sonuçları olan bir etkileşim biçimidir.” dedi.

“ŞEHİRLER RUH VE HAFIZAYA SAHİPTİR”

Şehir sosyolojisi başlığının içerisinde mekân, çevre, hukuk, eğitim, kültür, medeniyet gibi konuların olduğunu söyleyen Karakaş, “Şehirler, tıpkı insanlar gibi canlıdırlar. Sadece fiziki yapıdan yani bedenden ibaret değillerdir, aynı zamanda ruh ve hafızaya da sahiptirler. Bundan ötürü de tarihsel sürekliliğini sağlayabilen mekânlardır. Şehir mekânları, tıpkı insan gibi etkileyen, etkilenen ve hafızası bulunan dolayısıyla da bünyesinde birtakım sırlar taşıyan mekânlarıdır.” diye konuştu.

AKÜ Rektörü'nden Sıra Dışı Konferans: Şehirler Konuşur!

“HER ŞEHİR SOSYOLOJİYİ TEMSİL EDER”

Şehirlerin, insanlar gibi belleklerinin olduğunu; bu bellek ile şehirlerin sinesinde olanı geleceğe taşıdığını ve sinesinde ne varsa gelecek nesillere bunu fısıldadığını belirten Karakaş, şunları söyledi:

“Mesela Horasan, Taşkent ya da Buhara’yı gördüğünüzde bu şehirler size Türk-İslam medeniyetinin sanatını, felsefesini fısıldar, ahlakını söyler; bunu hissedersiniz. Paris’i gördüğünüzde ise size Rönesans’ı fısıldar ve anlatır. Paris, modern kent yapısının ve modern kent yapısı içerisinde şekillenen modern insanın kente yansıttıklarını size söyler. Çünkü Paris, modern kentin ilk tipik örneğidir ve Batı modernitesinin zihniyetini yansıtmaktadır. Londra biraz daha farklıdır; aristokrasiyi, burjuvayı ve kapitalizmi yansıtır.

Amerikan kentleri ki, Chicago bunun tipik bir örneklerinden biri olarak ilk gökdelenlerin yapıldığı şehirlerdir. Amerikan modernleşmesini size anlatır. Kapitalizmin zirvesini size söyler. Dolayısıyla şehirler, gerçekten sinesinde topladığı sırları, hafızalarında depolayabilen ve bunu da gelecek nesillere aktarabilen bir karaktere ve yapıya sahiptirler. Bundan dolayı diyoruz ki, şehirler ayrı bir sosyolojiyi temsil eder.”

AKÜ Rektörü'nden Sıra Dışı Konferans: Şehirler Konuşur!

“ŞEHİR, AYNI ZAMANDA FELSEFEDİR”

Şehir insan ilişkilerinden bahseden Karakaş, şehrin ayrı bir sosyolojiyi temsil ettiğini belirterek şunları aktardı:

“Şehir, sadece kırdan farklılığını ifade ettiğimiz farklı bir sosyoloji değildir. Şehir aynı zamanda felsefedir, şiirdir, edebiyattır, tarihtir, kültürdür ve medeniyettir. Bütün bunları dikkate aldığımızda ve değerlendirdiğimizde şehirler, gerçekten de hayatın örgütlendiği ve tarihi şekillendiren mekânlardır. İnsan, şehrin en temel öznesidir.

Coğrafi bir alanı mekân haline getiren insandır. Şehri kırdan farklılaştıran da insana bağlı olarak oranın farklı bir mekânsal yapıya ve ruha bürünmesidir. İşte bu farklılık şehirde ayrı bir atmosfer oluşturmakta ve bu atmosfer şehirde yaşayan insanlara yansımakta, şehirde yaşayan insanları şekillendirmektedir. Yani şehir-insan ilişkisinde karşılıklılık esasına dayalı bir etkileşim vardır. İnsan şehri inşa eder, şehir insanı şekillendirir. Böyle bir karşılıklılık esasına dayalı etkileşim ve ilişki biçimi bulunmaktadır.

Şehrin bu karşılılık esasına dayalı ilişki biçiminde şöyle bir artısı vardır; bir defa insan şehri şekillendirdikten sonra şehre bir felsefe, bir sanat, bir edebiyat, bir ahlak sunduktan sonra şehir, hafızasında bunları biriktirip güçlü bir mekanizmaya dönüştürünce ondan sonraki süreçte şehir insan ilişkisinde daha belirleyici bir güç kazanmaktadır. Şehir-insan etkileşiminde sonraki süreçler açısından şehir daha belirleyici olmaktadır.”

“ÖZGÜRLEŞTİRME VE BİREYSELLEŞME, ŞEHİRDE OLDU”

Kır ve şehir yaşamının farklılıklarından bahseden Karakaş, şunları söyledi:

“En temel fark, birinin yalın diğerinin karmaşık olmasıdır. Kırsal hayat, daha yalın ve sade bir yaşamdır. Şehir hayatı ise daha karmaşık, daha kompleks ve çok boyutlu bir yaşamdır. Kırda yaşayan insanın bu anlamda avantajları vardır; şehirde yaşayan insanların da avantajları vardır. Kırsal yaşamda hayatı sürdürebilmede tecrübe bilgi yeterli olabilir. Görerek öğrendiğimiz bilgi, kırsal yaşamın sürdürülmesini sağlayabilir.

Şehir hayatında ise tecrübe bilgi yeterli görülmemiştir. Bununla birlikte bireysel ve kolektif aklın örgütlediği bir bilgi üretme mekanizmasına ihtiyaç duyulmuştur. Dolayısıyla bireysel ve kolektif aklın örgütlediği bilgi üretme mekanizmaları yani eğitim kurumları, şehirde neşvünema bulmuş, ortaya çıkmış ve bugünkü seviyesine gelmiştir. Bundan dolayı şehri kırdan farklılaştıran en temel boyutlardan birisi olarak hayatı sürdürmedeki metodun değişmesi tanımını yaparız. Modern sanayi şehrinin bu özellikleri, bireyi bir taraftan özgürleşmiş diğer taraftan da bireyselleştirmiştir.

Şehrin çok boyutlu, aşırı kompleks ve kozmopolit yapısı güçlenince insan da bu yapıya yetişebilmek için hayatı daha yoğun bir şekilde yaşama zorunluluğuyla karşı karşıya kalmıştır. Geleneksel şehirlerde insan, daha bireysel kahramanlık hikâyeleri yazabilirken, modern şehirlerde daha kolektif bir akla ihtiyaç duymuştur.

Bireysel hikâye yazma daha da zorlaşmıştır. Modern şehrin bünyesinde de bireysel hikâyeler vardır ama esas itibariyle kolektif akıl ve kolektif üretme yöntemi üzerinden insan yaşamını sürdürmeye gayret etmiştir. Çünkü hayatın o çok boyutluluğuna ve kozmopolit yapısına yetişebilmek için çok farklı bilgilere ihtiyaç duymuştur.

Bu bilgiyi edinebilmek için de kolektif akla gerek duyulmuştur. Bundan dolayı modern hayat aynı zamanda insan zihnini de parçalayan bir hayattır. Bundan dolayı sosyologlar gibi birçok sosyal bilim alanı modern kentin toplumsal yaşama getirmiş olduğu sorunlar üzerine de odaklanmışlardır. Modern şehrin bu karmaşık ve yoğun yapısı beraberinde şiddeti artırmış, suç oranlarını yükseltmiş ve suç işleme biçimlerini çeşitlendirmiştir. Bireysel ve kolektif bunalımlar bağlı olarak zaman zaman cinnet halleri yaşanmıştır.”

Modern kentin havasının bireysel manada insanı özgür kıldığını ama aynı zamanda insanı yalnızlaştırdığını belirten Karakaş, konuşmasına şöyle devam etti:

“Almanların bir sözü vardır; ‘kent havası özgür kılar’ diye. Modern kentin havası bireysel manada insanı özgür kılar ama aynı zamanda insanı yalnızlaştırır. Karmaşık yaşam içerisinde insan kaybolabilir. Nitekim bunun örnekleri çoğalmaya başlayınca bundan nasıl kurtuluruz, bunu nasıl aşarız sorularına cevap aranmaya başlanıyor.

Eğitim kurumları yaygınlaştırmaya çalışılıyor, farklı eğitim modelleri üzerine fikirler üretiliyor ve modern kent yaşamının üretti psiko-sosyal patolojilere yönelik rehabilitasyon arayışlarına giriliyor. Modern kentin tıkandığı ve bunalımlara yol açtığı gerekçesinden hareketle çözüm önerileri sunuluyor, postmodern kent tasarımı bu önerilerden biridir.”

“MADDİ VE MANEVİ GELİŞMELER BİRLİKTE”

Medeniyetin iki temel gelişme çizgisinin olduğunu ifade eden Karakaş,  maddi ve manevi gelişmeler hakkında şunları söyledi:

“Geleneksel, modern ve post-modern şehirlerde maddi ve manevi gelişim çizgisini görürüz. Bunlar paralel seyrettiklerinde toplumsal yaşam dengelidir. Dengede gider ama biri diğerinin önüne geçtiğinde o denge bozulur. Bugün maddi gelişim çizgisi manevi gelişim çizgisinin çok çok önüne geçmiş durumda. Bugün mühendislik ve tıp bilimleri o kadar çok gelişmiş ki; buna karşılık sosyal bilimler, teoloji, sanat ve ahlak alanındaki gelişmeler bu maddi gelişim çizgisinin oldukça gerisinde kaldı. Dolayısıyla sosyal bilimciler, sanatçılar, edebiyatçılar ve din âlimleri olarak bu süreci yakalayamadık.  Bir ıskalama var ya da diğeri çok hızlı koşarak gidiyor. Dolayısıyla günümüzde, maddi gelişim çizgisinin sunduğu imkânların manevi gelişim çizgisi ile birlikte tanımlanamamasının getirmiş olduğu sorunları yaşıyoruz.

Dünyada bir türbülans hali var. Bunu tespit etmemiz ve önlemlerini de insanlık olarak almamız gerekiyor. Aksi takdirde bu gelişme çizgisini eline geçiren gücü de eline geçirmiş oluyor. Gücü eline geçiren de diğerlerine adeta yaşama hakkı tanımıyor gibi bir atmosferle bugün karşı karşıyayız. Şehrin zamanın ruhuna göre bir şekil değiştirdiğini ve bu şekilde zamanın ruhu tarafından içerik kazandığını görüyoruz. Zamanın ruhuna göre şekillenen şehir formları bünyesinde gerçekleşen bütün kültürel üretimler, insanın yaşam alanlarının tamamına yansıyarak onun hem bireysel hem de kolektif olarak şekillenmesini sağlıyor.”

Dayanışmacı insandan bireysel insana bireysel insandan parçalanmış insana çeşitli biçimlerde şekillenen fotoğraflara bakarak tanımlanabilecek insan profillerinin oluştuğunu söyleyen Karakaş, “Bu genel manada dayanışmacı insan profili, geleneksel şehrin ürettiği profilken; bireysel insan profili, modern kentin, modern şehrin ürettiği insan tipi, parçalanmış insan ise post-modern kentin üretmiş olduğu bir insan profili olarak karşımıza çıkıyor. Şehirdeki bu mekanizmalar, şehir kültürü dediğimiz genel müktesebatı beraberinde getiriyor” diye konuştu.

Konferans, soru cevap bölümün ardından Afyonkarahisar İl Milli Eğitim Müdürü Miraç Sünnetci’nin, AKÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Karakaş’a teşekkür ederek plaket takdim etmesiyle sona erdi.

Kocatepe Gazetesi - Bizi Sosyal Medyada Takip Edin!

Bakmadan Geçme