• Haberler
  • Genel
  • AKÜ Cumhuriyetin 88. yıldönümünü etkinliklerle kutladı

AKÜ Cumhuriyetin 88. yıldönümünü etkinliklerle kutladı

Afyon Kocatepe Üniversitesi,(AKÜ) Cumhuriyet’in ilanının 88. yıldönümünü, düzenlediği konser ve panel ile kutladı.AKÜ Devlet Konservatuvarı Müzik Bölümü tarafından “Cumhuriyet’in 88. Yılını Kutlama Konseri”, Ahmet Karahisari Kampusü Hayrettin Barut Konser Salonunda gerçekleştirildi. AKÜ Devlet Konservatuvarı Müzik Bölümü öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Emel Funda Türkmen’in hazırladığı konsere öğretim elemanları ve öğrencilerin yanı sıra Afyonkarahisar halkı katıldı. [&hellip]

AKÜ Cumhuriyetin 88. yıldönümünü etkinliklerle kutladı

Afyon Kocatepe Üniversitesi,(AKÜ) Cumhuriyet’in ilanının 88. yıldönümünü, düzenlediği konser ve panel ile kutladı.AKÜ Devlet Konservatuvarı Müzik Bölümü tarafından “Cumhuriyet’in 88. Yılını Kutlama Konseri”, Ahmet Karahisari Kampusü Hayrettin Barut Konser Salonunda gerçekleştirildi. AKÜ Devlet Konservatuvarı Müzik Bölümü öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Emel Funda Türkmen’in hazırladığı konsere öğretim elemanları ve öğrencilerin yanı sıra Afyonkarahisar halkı katıldı. Günün anlam ve önemini anlatan eserlerin seslendirildiği konser büyük beğeniyle karşılandı

“Cumhuriyet’in İlanı
ve Atatürk” Paneli
AKÜ Rektörlük Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bölüm Başkanlığı tarafından düzenlenen “Cumhuriyet’in İlanı ve Atatürk” konulu panel, Ahmet Necdet Sezer Kampusü 1. Eğitim Binası Abdullah Kaptan Konferans Salonunda gerçekleştirildi. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan panele AKÜ Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Şaban Ortak başkanlık yaptı. AKÜ Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bölüm Başkanlığı Öğretim Elemanları Okt. Gülden Songun ile Okt. Talat Koçak’ın konuşmacı olarak katıldığı panele öğretim elemanları ve öğrenciler katıldı.
Panelde Okt. Talat Koçak, “Cumhuriyet’e Giden Yol” başlıklı konuşmasında, “Türkiye Cumhuriyeti, yaklaşık yüz yıl üç kıta üzerinde egemen olmuş Osmanlı Devletinin tarih sahnesinde geriye çekilmesi sonucunda kuruldu. Bu gelişme ile birlikte Türk toplumu yeni bir yönetim olarak Cumhuriyet ile tanıştı. Türkiye’de Cumhuriyet yeni devlet, ulus ve bireyin doğmasını sağlayan bir mo-dernleşme/uygarlaşma projesi olarak tasarlandı. Cumhuriyet ile getirilen bu yeni yapılanma içinde bir süreklilik sağlanarak bugüne gelindi. Tarihsel olarak Cumhuriyet olgusu; iktidarın toplum içindeki tek bir öğenin elinde toplanmasının önüne geçmek ve farklı çıkarları dengelemek amacıyla doğmuş ve gelişmiştir” şeklinde konuştu.
Planlı bir devlet adamı
Yrd. Doç. Dr. Şaban Ortak, Türkiye Büyük Millet Meclisinin (TBMM) devletleşme sürecinde aldığı önemli kararlardan bir tanesi, 13 Ekim 1923 yılında Ankara’nın başkent ilan edilmesidir. 1453 yılından beri ülkeye başkentlik yapmış olan İstanbul yerine, çeşitli nedenlerle tercih Ankara’dan yana kullanılmış ve yeni devletin başkenti ilan edilmiştir. Meclis hükümeti sistemi çerçevesinde Bakanlar Kurulu kurulmuş. Başbakanlık ve diğer bakanlıklar için seçimler yapılmış ancak dört tane bakanlık için bir türlü seçim yapılamamıştır. Bu da hükümet işlerinin durması anlamına geldiğinden bu aşamada Mustafa Kemal durumu görmüş ve iyi değerlendirmiştir. Öte yandan Cumhuriyet’e giden süreçte neden Cumhuriyet ilan edildi? sorusuna dışarıdan bir eleştiri olmuştur. Deniliyor ki, anayasaya göre Türkiye devleti söz konusu ama bu devleti temsil edecek bir devlet başkanı yok. Yani, dışarıdan yazışma olsa ya da heyet gelecek olsa bunu Türkiye devletinin başkanı olarak kabul edecek ya da onlarla müzakere edecek kişi yok. Mustafa Kemal Paşa var ama o da Meclis başkanlığı görevini yürütüyordu. Devlet başkanlığı makamı boşluğu olduğu yönünde Batıdan eleşti-riler olmuştur. Hem iç hem de dıştan gelen bu eleştiriler sebebiyle 29 Ekim 1923 tarihinde artık Cumhuriyet’in ilanına giden süreç başlıyor. Kabinenin bir türlü tamamlanamaması üzerine Ali Fethi Bey, 25 Ekim 1923 tarihinde istifasını sunuyor. Ancak bu sefer ne Başbakanlığa ne de diğer bakanlıklara seçim yapılabiliyor. İşte bu noktada Mustafa Kemal’in zamanı gelmeden hiçbir adımı atmadığı, planlı bir devlet adamı olduğunu görüyoruz. Bu noktada da bir fırsatı yeni bir adımın atılmasına sebep kabul ettiğini de görüyoruz. Ali Fethi Bey’in istifa etmesi ve hükümetin kurulamamasını bir fırsat olarak değerlendirmiş ve 28 Ekim akşamı Çankaya’da milletvekillerinin ve bazı gazetecilerin de bulunduğu bir ortamda bu konu tartışılmıştır. Burada Mustafa Kemal’in kullandığı bir ifade vardır: “Cumhuriyet’i ilan edeceğiz.” 29 Ekim’e gelirken, sistemin uygulanışı açısından aslında yine bir Cumhuriyet’in olduğunu görüyoruz. Yani, Cumhuriyet’in temelinde var olan halkın yönetime katılması, halkın temsilcisi olarak Meclis zaten vardı. Bu bir bakıma aslında üç yaşına gelmiş bir çocuğa adının konulması anlamına geli-yordu. Ardından 29 Ekim sabahı Meclisteki tek parti olan Halk Fırkası grubundan bir anayasa değişikliği tasarısı hazırlanıyor ve öğleden sonra da Meclisin Genel Kurulunda da anayasa değişikliği ile ilgili maddeler görüşülmüştür. Birinci madde, önemli bir madde ve bir bakıma devletin adını koyan bir maddedir. Birinci madde diyor ki “Devletin şekli hükümeti, Cumhuriyet’tir.” İlk madde bu şekilde kabul ediliyor ve devletin adının Cumhuriyet’in olduğu ilan edilmiştir”dedi.
Atatürk’ün hayatı
ve beyanları önemli
Okt. Gülden Songun ise “Atatürk ve Cumhuriyet” başlıklı konuşmasında, Cumhuriyet fikrinin ortaya çıkışını anlayabilmek için Atatürk’ün yaşamına ve düşüncelerine bakmak gerektiğini belirterek, “Cumhuriyet’in kuruluş yıldönümünü kutlarken, Türkiye Cumhuriyeti’nin anlamını ve niteliklerini sadece kanunlarda aramak yanlıştır, kanunlara yansımayan soyut manevi değerleri anlayabilmek için Atatürk’ün hayatı ve beyanları bizim için son derece önemlidir. Türkiye Cumhutiyeti’nin bütünleyici manevi değerlerini, “Cumhuriyet fazilettir”, “Çağdaş uygarlık, gelişme ve değişime açık olmak”, “ilmin yol göstericiliği ve akılcılık” ve nihayet “Misak-ı Milli ve Kayıtsız Şartsız Egemenlik” gibi noktalar etrafında toplamak mümkündür. Sürecin temeline bakacak olursak, Mustafa Kemal, doğduğu ve yetiştiği ortam gereği, çocuk yaşından itibaren Batı ile temas halindedir. Selanik, Osmanlı İmparatorluğunun Batı’ya açılan penceresidir. Diğer taraftan Mustafa Kemal, Fransız İhtilalinden ve o dönemin Fransız düşünürlerinin politik fikirlerinden çok etkilenmiştir. Özellikle J.J. Rousseau ve Montesquieu gibi Fransız düşünürlerinin Fransızca kitaplarını okumuş ve önemli gördüğü satırların altını çizmiştir. Öte yandan Cumhuriyet, Atatürk’ün ve Türk milletinin karakterine uygundur. “Hürriyet ve İstiklal, benim karakterim-dir. Ben milletimin ve büyük ecdadımın en kıymetli mirasından olan İstiklal aşkıyla yaratılmış bir adamım. Bu sebep-le milli istiklal bence bir hayat meselesidir” diyen Atatürk, özgürlük ve bağımsızlık için en uygun idare olan Cumhuriyeti, özgürlük ve bağımsızlığına son derece düşkün olan Türk milletinin tabiatına da uygun görmektedir. Panel, konuşmacıların katılımcıların sorularını yanıtlamasının ardından sona erdi. (Kocatepe)

Bakmadan Geçme