Aileler sınav stresinden kurtulmalı – Kocatepe Gazetesi
Evciler Kaymakamlığı ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından programlanan eğitim seminerleri devam ediyor. Bu haftaki programda konuşan Yrd. Doç. Dr. İsmail Hakkı Nakilcioğlu “Önce aileler sınav stresinden kurtulmalı.” dedi Yaratıcılık yoktan yaratmak değil Evciler Nedim Turan İlköğretim Okulu'nda öğrencilere yönelik olarak “Yaratıcılık Geliştirme” konusunda, velilere yönelik olarak da “aile-öğrenci ilişkilerindeki sorunlar” ve “sınavlara hazırlanma” hakkında [&hellip]
Evciler Kaymakamlığı ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından programlanan eğitim seminerleri devam ediyor. Bu haftaki programda konuşan Yrd. Doç. Dr. İsmail Hakkı Nakilcioğlu “Önce aileler sınav stresinden kurtulmalı.” dedi
Yaratıcılık yoktan yaratmak değil
Evciler Nedim Turan İlköğretim Okulu’nda öğrencilere yönelik olarak “Yaratıcılık Geliştirme” konusunda, velilere yönelik olarak da “aile-öğrenci ilişkilerindeki sorunlar” ve “sınavlara hazırlanma” hakkında eğitim seminerleri gerçekleştirildi. Seminerlere Okul Müdürü Ünal Deveci, Müdür Yardımcısı Hasan Bayram ile öğretmenler, öğrenciler ve veliler katıldı. Üç haftadan beri sürmekte olan ve Afyon Kocatepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dekan Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. İsmail Hakkı Nakilcioğlu tarafından yürütülen seminer çalışmalarının bu haftaki bölümünde eğitim başarısı için öğrencideki yaratıcılık yeteneğinin geliştirilmesi üzerinde duruldu. Yaratıcılığın, varlıklar ve olaylar arasında yeni ilişkiler kurmak olduğunu belirten Yrd. Doç. Dr. Nakilcioğlu şunları söyledi: “Yaratıcılık, yoktan var etmek değildir, var olandan yeni şeyler çıkarmaktır. Yoktan var etmek, yalnızca Allah’a mahsustur. Yaratıcılığın temeli yeniliktir. Yaratıcılık, bilinen şeylerden bilinmeyen şeyler çıkarmak ve sorunlara yeni çözüm yolları bulmaktır; yeni fikirler üretmek, yeni ürünler yapmaktır. İnsan, yaratıcılığı kadar zekidir. Her çocuk yaratıcıdır, ama bazıları daha çok yaratıcıdır. Her insan kendisinde var olan yaratıcılık gücünü keşfedebilir ve geliştirebilir.”
Kullanılmayan beyin sulanır
Oyun ve oyuncağın, kitap ve televizyonun kişisel gelişim üzerindeki etkilerine de değinen Nakilcioğlu bu konuda şöyle konuştu:: “Çocuğun gelişiminde ve eğitiminde oyun ve oyuncak, çorbadaki tuz kadar gereklidir, ama bunun miktarı iyi ayarlanmalıdır. Oyuna aşırı düşkünlük ve fazla oyuncak, çocukta yaratıcılık yeteneğini köreltir; çocuk hayal kuramaz hale gelir. Bu durumun ruhsal bakımdan iki olumsuz sonucu vardır: Ya aşırı hırs ve doyumsuzluk ya da rahatlık ve tembellik. Öğrenci açısından kitap, yaratıcılığı geliştirir, televizyon ise öldürür. Kitap okuyarak kendi hayal dünyasını kuran, kendi karakterlerini ve kahramanlarını zihninde canlandırabilen öğrenci, her şeyin hazır sunulduğu televizyon programlarını izlerken tümüyle pasif ve etkilenmeye açık durumdadır. Örneğin, Yaprak Dökümü romanını kitaptan okumak ile beyaz camdan izlemek arasında dağlar kadar fark vardır.” Yaratıcı bir insan olabilmek için neler yapmak gerektiğine de işaret eden Yrd. Doç Dr. Nakilcioğlu şu önerileri dile getirdi: “Öğrenci, hayal gücünü çok kullanmalı, beynini geliştirecek işlerle uğraşmalıdır. Buluşların temelinde merak yatar. Her işe kafa yormak, derin düşünmek, “Bunun başka yolu var mı?” demek, sürekli araştırmak ve sorgulamak kişide yaratıcılık yeteneğinin artırılmasında çok önemli rol oynar. Öğrenci için üç altın kural vardır: Oku, yaz, çiz! Hep aynı şeyleri yapma, farkı fark et, bakıp geçme, görüp keşfet. Unutma ki, işleyen demir ışıldar, işlemeyen demir pas tutar, kullanılmayan beyin de sulanır.”
Alaycılık küçümseme yanlış
Velilere yönelik olarak da ailenin ve öğrencinin birbirlerinden beklentileri konusunda seminer veren Yrd. Doç. Dr. İsmail Hakkı Nakilcioğlu, okuldaki eğitimin her zaman yeterli olmayacağını ifadeyle, çocukla evde de yakından ilgilenmek gerektiğini vurgulayarak şöyle dedi: “Okuldaki gibi evde de ölçülü bir denetim uygulanmalıdır. Çocuğa karşı ilgisizlik ve umursamazlık ne kadar yanlışsa, aşırı baskı ve otorite de o düzeyde sakıncalıdır. Sevgiye ve hoşgörüye dayalı bir kontrol düzeni en iyisidir. Aileler çocuğun oyununa fazla karışmamalı, her yaptığını eleştirmemelidir. Çocukla asla alay edilmemeli, onu küçümseyici davranışlarda bulunulmamalıdır. Evin, odanın, eşyaların düzenli durması gerekçesiyle fazla baskı yapılmamalı, çocuk biraz serbest bırakılmalıdır.”
Sonuç değil çocuk önemli
Çocukları sınavlara hazırlanan ailelere de seslenen Nakilcioğlu, bu konuda şu uyarılarda bulundu: “Öncelikle sınavın ne olduğunu ve ne olmadığını veliler olarak biz iyi değerlendirmeliyiz ve çocuğumuza da bunu aktarmalıyız. Sınav asla her şey değildir; gerek eğitim dönemi boyunca gerekse günlük yaşamda karşılaşacağımız engellerden sadece birisidir. Sınavda kazanmak da kaybetmek de normaldir, olağandır. Çocuktan önce anne-babalar, sınav stresinden kendilerini kurtarmalı, sınav endişesini üzerlerinden atmalıdır. Aile bireylerinin sınav dolayısıyla gerginlik içinde bulunduğu bir ortamda çocuk sağlıklı ders çalışamaz, huzurlu bir şekilde, sakin kafayla sınava hazırlanamaz. Sınav psikolojisi nedeniyle kendi dünyamızı da çocuğun dünyasını da karartmayalım. Zorlandığımız her noktada eğitimcilerden, rehberlerden bilgi ve yardım alalım. Önemli olan, çocuğun beden ve ruh sağlığıdır. ‘Sonuç ne olursa olsun, sen bizim yavrumuzsun!’ diyerek onu bağrımıza basalım.” (Kocatepe)